İran'ın Bahailere baskıları İsveç Parlamentosu'nda

İran’ın ülkenin en büyük dini azınlığa yönelik baskı ve saldırıları İsveç Parlamentosu'nda ele alınarak tartışıldı. İsveç Hükümeti'nden Bahailere yönelik saldırıların son bulması için girişimde bulunması istendi.

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Anders Österberg, 2. kez yazılı bir soru önergesiyle İran'da yaşayan Bahai halkına yönelik baskıları gündeme getirdi. İran'da mülk edinmelerinin yasaklandığını ve neredeyse tamamı tarımcılıkla geçinen Bahailerin mal ve mülklerine el konulduğunu hatırlatan Österberg, İran'ın kuzeyindeki Ivel Köyü'nde yaşayan Bahailere yönelik baskı ve saldırılara dikkat çekti.

Ivel'de yaşayan Bahailerin yüzyıllar boyu ailelerinden kalan topraklarda tarımcılık yaparak yaşama tutunmaya çalıştıklarını belirten Österberg, İran’ın Bahailere yönelik baskı ve saldırılarına şu ifadelerle dikkat çekti: "2020 yılının sonlarına doğru iki mahkeme, Ivel Köyü'nde yaşayan 27 Bahaiyi yasalara aykırı olarak mal ve mülk sahibi olduklarını öne sürerek mahkum etti.

Mahkeme kararında hakimler Hassan Babai ve Mohammad Sadegh Savadkouh Bahailerin 'sapık bir ideolojiye' sahip oldukları için mal ve mülk edinemeyeceklerini kararlaştırdı. Ivel'de yaşayan Bahailerin çoğunluğunun mallarına el konuldu ve mahkeme kararında malların başkalarına satılması da kararlaştırıldı.”

7 İLDE BAHAİLERE YÖNELİK SALDIRILAR

22 Kasım 2020 günü İran’ın 100 civarında ajanının Bahailere ait konut ve işyerlerini bastıklarını ve mallarını devlete devretmelerini istediklerini hatırlatan Österberg, baskınların eşgüdüm içinde Tahran, Karaj, Isfahan ve Mashhad başta olmak üzere 7 ilde gerçekleştirildiğini ve Bahailere ait malların yanı sıra mobil telefonlar, bilgisayar ve tabletlere el konulduğunu belirtti.

Österberg, baskınların İran’ın salgının yaygınlaşmasını engellemek için 15 gün süren sokağa çıkma yasakları sırasında gerçekleştiğine ve İranlı kurumların Bahailerin hasta ve yaşlı olmasını göz önüne almadan baskınları gerçekleştirdiğine dikkat çekti.

Mahkeme kararlarının Bahailere yönelik baskınların süreceğinin sinyalini verdiğini söyleyen Österberg, İran'ın Bahailerin kişisel mülkiyetlerine el koyarak onları daha da yoksullaştırmak istediğini belirtti. Gelişmelerin oldukça kaygı verici olduğunu ve İran devletinin desteğiyle yasalara saygılı ve ülkenin gelişmesine katkıda bulunmak isteyen vatandaşlara karşı saldırıların kabul edilemeyeceğine vurgu yaptı.

İSVEÇ, BAHAİLERİN EL KONULAN MALLARININ İADESİ İÇİN GİRİŞİMDE BULUNMALI

Österberg, önergesinin sonunda sadece inançlarından dolayı ailelerin toprak ve mallarına el konulmasının en temel insan hakları ile bağdaşmadığı ve Bahailerin diğer halk grupları için kendi topraklarına sahip çıkma haklarının bulunduğu belirtti. Dışişleri Bakanı Ann Linde'den Bahailere yönelik baskıların son bulması, el konulan mal ve mülklerinin geri verilmesi için girişimde bulunmasını istedi.

Österberg, geçtiğimiz yılın Ekim ayında parlamentoya verdiği önergede İran'ın Bahai gençlerine yönelik ayrımcı politikasını gündeme getirmişti. 1980'li yıllardan itibaren binlerce Bahainin üniversite ve yüksek okullarda öğrenim görmelerinin engellendiğini ve pek çok Bahai gencin sırf inançlarından dolayı okullardan atıldığını gündeme getirmişti.

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Bahailere yönelik baskı ve saldırıları İranlı yetkililerle yaptıkları toplantılarda gündeme getirdiklerini söylemiş, Bahailere yönelik baskıları Almanya ve İngiltere Dışişleri Bakanlarıyla birlikte yazdığı Financial Times gazetesinde ele aldıklarını belirtmişti.

KAKABAVEH: ETNİK VE DİNİ AZINLIKLAR BASKI ALTINDA

Rojhilat doğumlu bağımsız Milletvekili Amineh Kakabaveh, Kürtler, Bahailer ve Beluci gibi azınlık haklara uygulanan baskıları İsveç medya ve parlamentosunun gündemine getirmekle tanınıyor.

ANF'nin İran’ın Bahailer ve diğer azınlıklara yönelik baskıları hakkındaki sorularını yanıtlayan Kakabaveh, Bahailerin İran’ın baskısına uğrayan ülkenin en büyük dini azınlığı olduğunu söyledi.

Belucilerin İran'ın baskı altında tuttuğu etnik azınlıkların başında geldiğini belirten Kakabaveh, “Geçtiğimiz hafta İran 6 Beluciyi idam etti. Beluciler, rejimin baskı ve saldırılarına karşı mücadele eden birçok yoksul bir halk. Ahvaz Bölgesinde yaşayan Araplar da İran’ın yoğun baskısı altında. En fazla baskı altında bulunan Kürtler, Beluci, Bahai ve Araplardır” dedi.

Yoğun baskı altında olmalarına karşın Bahailerin siyasi örgütlerinin olmadığını söyleyen Kakabaveh, “Kürtler, Beluciler ve Arapların hakların savunan siyasi örgütleri var. Bu üç halk İran’a tarih boyunca direniş gösterdi. Bahailerin siyasi örgütlenmesi olmaması durumlarını zayıflatıyor" diye konuştu.

İRAN KOLBERLERİ KATLEDİYOR

Korona Virüsünün yaygınlaşmasından sonra İran halkının daha da yoksullaştığına ve devletin halklar üzerindeki baskıları artırdığına dikkat çeken Kakabaveh, "İran, baskıları artırarak halkları korkutmak istiyor. Ama halk giderek daha yoksullaştı ve eskisi gibi yaşamak istemiyor. Son günlerde yaşamlarını sürdürmek için Irak ve İran arasında sırtlarında 60 veya 70 kilo yük taşıyan 5 kolber İran tarafından katledildi. Bunlar Kürtler ve aralarında küçük yaşta çocuklar da var. Yaşamlarını sürdürmek için karlı dağlarda ve soğukta yük taşıyan insanların katledilmesi korkunç bir şey" ifadelerini kullandı.