İsveç Sol Parti: Efrîn'de olanlardan Batılı ülkeler sorumlu

İsveç Parlamentosu'nda Efrîn işgalinin tartışıldığı oturumda Sol Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Yasmine Posio Nillson, Efrîn'de olanlardan Türkiye'ye karşı uysal davranmakla suçladığı Nato üyesi ve Batılı ülkeleri sorumlu tuttu.

Nilsson, Efrîn'in Türk ordusu ve beraberindeki çeteler tarafından işgal edilmesinden hemen sonra parlamentoya yazılı bir önerge vererek konunun parlamentoda ele alınarak tartışılmasını istemişti.

Nilsson'un sorularını yanıtlayan Dışişileri Bakanı Margot Wallström, Türk devletinin Efrîn'e yönelik saldırıları başlatmasından hemen sonra harekete geçtiklerini ve konuyu Ankara ve Stockholm'deki yetkililerle değişik seviyelerde ve bir çok kez ele aldıklarını, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gündemine taşıdıklarını söyledi.

SİVİLLERE ZARAR VEREN DAVRANIŞLARI KINIYORUZ

Türk devletinin Efrîn'e yönelik saldırılarını güvenlik gerekçeleriyle açıklamasın kabul edilemeyeceğini söyleyen Wallström, “İnsanların zorla göçe zorlandığı ve yağmalamanın yapıldığını gösteren bilgiler var. Sivillere zarar veren böylesi davranışları kınıyoruz. Tüm ülkelerin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2401 numaralı kararına uyma yükümlülüğü var” diyerek Türk devletinin alınan ateşkes kararına uymamasına tepki gösterdi.

Efrîn'de yaşananları kınadığı için Dışişleri Bakanına teşekkür eden Nilsson, Türkiye'nin tutumunu değiştirmesi için İsveç'i yeterli ölçüde tepki göstermemekle eleştirdi.

Operasyonun başından bu yana Efrîn'de yaşanan gelişmeleri özetleyen Poiso, Türkiye'nin amacının DAİŞ çetelerinin yenilgiye uğramasında belirleyici bir rol oynayan YPG/YPG güçleri ve Kuzey Suriye'deki demokratik oluşumu ortadan kaldırmak olduğunu belirtti.

DAİŞ çetelerine karşı direnişlerinden dolayı teşekkür edilmesi gereken savaşçıların üzerine bombalar yağdırıldığını, Türkiye'nin saldırılarının DAİŞ teröristlerine bölgede yeni alanlar açtığını söyledi.

SADECE GÜÇLÜ BİR ENTERNASYONAL TEPKİ EFRÎN'DE SOYKIRMINI DURDURABİLİR

Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın 16 Mart'ta Güvenlik Konseyi'ne verdiği raporda Efrîn'de bir soykırım riski olduğunu belirttiğini hatırlatan Poiso, “Şimdiye kadar Ankara istediği gibi davranacağını gösterdi. Yalnızca güçlü bir enternasyonel tepki Efrîn'deki soykırımını durdurabilir” dedi.

Birleşmiş Milletler'in Suriye için aldığı karar sırasında salonda olduğunu ve olanları yakından izlediğini söyleyen Posio, üye ülkeleri Efrîn konusunda gerekli hassasiyeti göstermemekle suçladı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in raporunda daha çok Guta'daki durumdan söz ettiğini, Efrîn'e bir paragraf ayırdığını söyleyen Poiso, öneriyi veren Kuveyt'in de aynı tutumu takındığına dikkat çekti.

TÜRKİYE'NİN SALDIRILARINI GÖRÜNMEZ KILMAK ERDOĞAN'A CESARET VERİYOR

Öteki ülkelerin daha çok Rusya ve bir ölçüde de Suriye rejimlerinden söz etmeyi yeğlediklerini söyleyen Poiso, “Türkiye'nin saldırılarını görünmez kılmanın Erdoğan'a Efrin'e daha fazla saldırama cesareti verir. Ve bu toplantıdan sadece bir kaç gün sonra Türkiye ilçede kontrolü ele geçirdi” dedi.

Sol Parti olarak Batılı ülkelerin Türkiye'ye yönelik uysal tavırlarının ardındaki nedenleri pek çok kez parlamento gündemine getirdiklerini hatırlatan Posio, “Birinci olarak Türkiye bir Nato ülkesi ve askeri olarak ikinci önemli Nato ülkesi. Bundan dolayı bu tartışmalara Nato yanlısı burjuva partilerinin katılmaması tesadüf değil... İkinci olarak da Türkiye sığınmacıları tutmak için Avrupa Birliği'nden para yardımı alıyor. Bu şantaj durumunun Erdoğan'a sığınmacıların Avrupa'ya gönderilip gönderilmemesi olanağı vermesi Avrupa Birliği'nin hareket alanını daraltıyor” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE'YE YAPILAN MADDİ YARDIMLAR DURDURULMALI

Poiso, Sol Parti'nin pek çok kez Türkiye ile AB arasında sığınmacılar için yapılan anlaşmanın iptal edilmesi ve Türkiye'ye yapılan maddi yardımların durdurulması gerektiğini gündeme getirdiğini hatırlattı.

Eleştirileri yanıtlayan Wallström “Sanırım sürekli bu soruyu sormalıyız; Yeterli derecede yapabildik mi? Daha fazla ne yapabiliriz? Suriye'deki acı ve saldırıları gördükçe ve şimdi Efrîn'i tartışırken kendimize sormalıyız: Daha fazla ne yapabiliriz? Biz her gün Dışişleri Bakanlığı'nda bu konuyla meşgulüz” dedikten sonra İsveç'in Suriye politikasını şu cümlelerle özetledi.

“Suriye'de barış ve uzlaşmanın sağlanabilmesi için uzun vadeli düşünmeliyiz. Ülkede barışçıl bir çözüm istiyoruz. Bizim askeri gücümüz yok. Bombalar, uçaklar ve benzeri şeylerle ülkeye giremeyiz. Böylesi bir çözümü değil siyasi bir çözümü savunuyoruz. Bundan dolayı Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlerde bulunmalıyız.”