‘Abdullah Öcalan tecridin yayılacağını söylüyordu’

2011’deki avukat görüşmelerinden yer alan Av. Muharrem Şahin, Kürt Halk Önderi’nin, tecridin İmralı ile sınır kalmayacağını söylediğini aktardı.

Av. Muharrem Şahin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın hiçbir zaman kendisini öncelemediğini ve her zaman "Fiziksel olarak cezaevinde olabilirim ama ruhsal olarak değil" dediğini söyledi.

Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi devam ediyor. Kürt Halk Önderi ile görüşmelerin aralıklarla devam ettiği 20 Temmuz 2011’den önce görüşebilen avukatlardan Muharrem Şahin, tecridin, Öcalan tarafından nasıl değerlendirildiğini ve günümüz koşullarında topluma yansımalarıyla ilgili ANF’ye konuştu.

Kürt Halk Önderi'nin hiçbir zaman asgari ve zorunlu ihtiyaçları dışında tecridi problem etmediğine dikkat çeken Av. Şahin, kendisinin öncelenmesine yönelik bir talebinin hiç olmadığını belirtti. Av. Şahin, Öcalan'ın "Öncelikli olan ben değilim. Benden daha öncelikli sorunlar vardır" sözünü hatırlatarak, kendisinin sadece nefes alabileceği bir alan istediğini kaydetti.

TECRİDİN YANSIMALARINI GÖSTERİYORDU

Kürt Halk Önderi'nin hiçbir zaman şahsi bir talepte bulunmadığını hatırlatan Av. Şahin, şöyle devam etti: "Her zaman 'Ruhsal olarak cezaevinde olabilirim ama fiziksel olarak kendimi cezaevinde görmüyorum' diyordu. Hatta kendisini orada zorlayan koşulların bile çok az kısmını paylaşıyordu. Onlar da saçının zorla kesilmesi ve havalandırma ile ilgili yaşadığı sıkıntılardı. Zaten tecridin kendisi ile sınırlı kalmayacağını da belirtiyordu. Tecridin yol açacağı kaosa her zaman vurguda bulundu. Daha önceki açıklamalarımızda da tecridin sürdürülmesi durumunda kaosun tüm Ortadoğu'ya yayılacağını söylemiştik. Kaldı ki Sayın Öcalan, 2006’da yazmış olduğu savunmasında, Suriye, Rojava, Irak, İran ve diğer bölge ülkelerinde yaşanacak kaoslara işaret etmişti. Aslında tecride maruz kalmanın dışarıdaki yansımalarını her zaman gösterdi."

SÖYLEDİKLERİNİ BUGÜN YAŞIYORUZ

Kürt Halk Önderi'nin bölgede yaşanabilecek kaotik ortamı çok önceden analiz edip çözüme ilişkin öneriler sunduğunu ifade eden Av. Şahin, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan, İmralı'ya getirilmeden önce bölgedeki ülkelerle siyasi bağları vardı. İleride Ortadoğu'da yaşanabilecek kaosun sinyallerini daha o zaman okuyabilmişti. O yüzden de tecrit koşullarında bile bu kaosun nasıl biteceğine dair önerileri vardı. Yani Türkiye için sunmuş olduğu çözüm önerileri, aynı zaman Suriye ve Irak gibi bölge ülkeleri için de geçerlidir. Zaten kendisi 2006’da ‘eğer bu çözüm önerilerini yerine getirmezseniz olabilecekler çok facia sonuçlar doğuracaktır' uyarısında bulunmuştu. Nihayetinde de bu facia sonuçlara hepimiz tanıklık etmiş olduk. Özellikle de Suriye ile ilgili söylediklerini bugün aynen yaşıyoruz. Onun öngördüğü her şeye bugün tanıklık ediyoruz.”

DEVLET ÇÖZÜM ÖNERİLERİ DİNLEMEDİ

Kürt Halk Önderi'nin on yıllardır çözülemeyen sorunlara dair bir reçete sunduğunun altını çizen Av. Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu: "Sunulan reçeteyi uygulamamak tamamen iktidar ve ekonomik menfaatlerin korunmasından kaynaklanıyor. Kürt halkının büyük bir kısmı Sayın Öcalan'ın sunmuş olduğu çözüm projelerine uydu. Liderliğini yaptığı örgütü de buna uydu. Halbuki devlet için de bu çok kolay uygulanabilir çözüm projeleri idi. Ancak devlet bunu yapmadı. Çünkü çözümsüzlükte çıkarı olan yapılar çözümün gerçekleşmesini istemediler. Devlet, kendi iç derin çelişkilerini aşamadığı için çözüm sürecini lehine çeviremedi ve gelinen aşamada da kimseye faydası olmayan bir siyasi iklim söz konusu oldu."

ŞU ANDA DA GÖRÜŞLERİNE İHTİYAÇ VAR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın sunacağı perspektif ve çözüm önerilerinin toplumda yüklesen tansiyonun ve çoğalan sorunların çözümüne katkı sunacağını vurgulayan Av. Muharrem Şahin, şunları ekledi: “Bunu daha önceki çözüm sürecinde de görmüştük. Şu anda da aynı sürece ihtiyaç var. Çünkü bu sorunlar artık sadece iktidar ve bir parti arasında cereyan etmiyor, Türkiye'de yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Bunun için de en kolay çözümü Sayın Öcalan sunuyor. Daha önceki süreçte en azından toplum huzur ve refah ortamına kavuştu. Toplumun şu anda da buna acil ihtiyacı var. Aksi takdirde demokrasi, adalet ve hukukun olmaması anlamına geliyor."