‘Öcalan ve üç PKK’li tutsak kayıp’
Kürt halk önderi Öcalan’a yönelik uygulamayı “tecrit” olarak nitelendirmenin yetersiz olduğunu belirten avukat Cengiz Çiçek “Öcalan’ın durumunu ‘kayıp’ olarak nitelendiriyoruz” dedi.
Kürt halk önderi Öcalan’a yönelik uygulamayı “tecrit” olarak nitelendirmenin yetersiz olduğunu belirten avukat Cengiz Çiçek “Öcalan’ın durumunu ‘kayıp’ olarak nitelendiriyoruz” dedi.
Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit derinleşirken, Öcalan’ın avukatı ve HDP İstanbul İl Eş Başkanı avukat Cengiz Çiçek, Öcalan’ın durumuna “tecrit” demenin artık mevcut uygulamayı tanımlamaya yetmeyeceğini söyledi. Başta HDP ve demokratik kurumların Öcalan’a yönelik uygulama konusunda özeleştiri yapması gerektiğine dikkat çeken avukat Çiçek, Öcalan’dan bağımsız her türlü politik okuma ve davranışın yetersiz kalacağının altını çizdi.
Av. Çiçek, Öcalan’a yönelik tecridi aşan durumu ANF’ye değerlendirdi.
‘DEVLET, İMRALI’DA AHLAK, DEĞER TANIMIYOR’
Öcalan’ın 1999’dan bu yana, 18 yıllık İmralı hikayesine bakıldığında, devletin hiçbir zaman kendi yasalarını uygulamadığını anımsatan Çiçek, şu anda gündemde daha fazla tutuluyor olsa da tecridin ilk günden bugüne kadar sürdüğünü ve gayri ahlaki uygulamaların devam ettiğini belirtti. İmralı adasına gidip gelen bir avukat olarak bu durumun tanıklığını yaptığını kaydeden Çiçek “İmralı’da askıya alınan yalnızca ahlaki ve insani değerler değildir, İmralı’da askıya alınan, Türk devletinin sıkça övündüğü “hukuk devleti” sistemidir de aynı zamanda” diye belirtti. Çiçek, Öcalan’a uygulanan mutlak tecridi ören mantığın, 99 sürecinde tecridi ören mantığın bir devamı olduğuna da dikkat çekti.
‘İMRALI’DA İKİ POLİTİK ÇİZGİNİN MUAZZAM SAVAŞI VAR’
İmralı’da tecridin her zaman uygulandığını ancak bunun dereceleri olduğunu kaydeden Çiçek, geçmişte Öcalan’ın avukatları ile dönem dönem görüştürülmesinin hukuki haklarının tanındığı, tecridin uygulanmadığı anlamına gelmediğini belirtti. Öcalan’ın iletişim, aile ile görüşme, üç kişilik görüşçü haklarından mahrum bırakılmasının tecrit olduğunu anlatan Çiçek, İmralı’da muazzam bir savaş yaşandığına vurgu yaptı.
İmralı’da iki politik çizginin muazzam savaşına tanıklık ettiklerinin altını çizen Çiçek, devamında şunları aktardı: “Öcalan’ın çizgisi hiçbir zaman teslim olmadı, ancak devlette Öcalan’a karşı saldırılarını her zaman sürdürdü. Son bir yıl bu saldırıların aslında devlet açısından büyüdüğü bir dönem oldu.”
‘ÖCALAN VE YANINDAKİ TUTSAKLAR BİZE GÖRE KAYIPTIR! ‘
Çiçek, Öcalan’a uygulanan tecrit ve saldırıların kendileri açısından artık salt tecrit olarak tanımlanmadığının da altını çizerek “Sayın Öcalan’a yönelik uygulamaya, İmralı bağlamında ‘tecrit’ demek artık çok yersiz ve hafif kalır. Şu anda sayın Öcalan ve yanında ki üç yoldaşı kayıptır. Şunu çok net söyleyelim; Bir yıldır, devletin cezaevi diye tanımladığı bir ada hapishanesinde dört devrimci mahkum kayıptır. Dış dünya ile herhangi bir bağları yoktur, kimse ulaşamamaktadır. Marmara Denizinin ortasında, Guantanamo’yu aşan uygulamalarla yüz yüzedir” ifadelerini kullandı.
Çiçek, mahpus, mahkum kişilerin bugün devletin hapishanesinde kayıp durumda olduğunu ve bunun oldukça vahim bir durum olduğunun altını çizdi. Avukatları olarak bu saatten sonra Öcalan’ın durumunu “kayıp” olarak nitelendirdiklerini söyleyen Çiçek, şunları ekledi: “Tecrit, kimi hakların kısıtlandığı ortamlar için belirtilebilir. Ancak ortada herhangi bir hakkın kısıtlanması yok. Ortada bir bütün hakların kısıtlanması ve sayın Öcalan’ın kayıp olması durumu vardır.”
‘MEVCUT UYGULAMA BEDENEN DE SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİLDİR’
Kürt halk önderi Öcalan’ın İmralı adasının sağlıksız şartlarında tutulduğunu anımsatan avukat Çiçek, Öcalan’ın yaşına da dikkat çekerek, “Sayın Öcalan 1949 doğumludur, Öcalan, 68 yaşındadır, dolayısıyla ağır tecrit koşulları ile birlikte Öcalan’ın bu durumu sağlık koşulları açısından da kaldırması artık sürdürülebilir değildir” diye aktardı. Öcalan’ın bundan sonra yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesini kimsenin beklememesi gerektiğini dile getiren Çiçek, şunları söyledi: “Bilimsel açıdan da artık 18 yıllık tecrit koşullarında fiziki olarak, sağlığını koruyarak yaşamını sürdürmesini beklemek oldukça apolitik bir yaklaşım ve aymazlık olacaktır”
“İMRALI’DAN, BAĞIMSIZ HER TÜRLÜ POLİTİK OKUMA YETERSİZ KALACAKTIR’
Mevcut İmralı sistemini sorgulayacak, bilgi alacak bir mekanizma olmadığına dikkat çeken Çiçek, orada kalan kişilerin yaşayıp yaşamadığını avukatları olarak kendilerinin de bilmediğini dile getirdi. Kürt halk önderi Öcalan’ın devletin saldırılarının temel hedefi olduğuna dikkat çeken Çiçek, devletin saldırılarının ilk olarak İmralı’da tezahür ettiğini belirtti. Avukat Çiçek “bizim de devletin İmralı’yı temel hedef yapması ve saldırılarına ilk önce oradan başlamasına karşı direnişi ilk olarak İmralı’dan sürdürmemiz lazım” dedi. İmralı’dan bağımsız her türlü politik okumanın eksik ve yetersiz olacağını kaydeden Çiçek, bunun sadece birey kutsiyeti olmadığını, devletin her zaman ilk saldırı alanının sayın Öcalan olduğunu dile getirdi.
TECRİT KONUSUNDA ÖZELEŞTİRİ YAPMAMIZ LAZIM
Güncel politika yapan kurumlar olarak özeleştiri yapmaları gerektiğine değinen avukat Çiçek “bugün politik mahpusluk sadece Türkiye’nin kara cezaevlerinde yok. Biz HDP olarak da bunu gündemimize almalıyız. Politik mahpusluk sadece Kandıra, Amed, Bolu cezaevi değildir. Bu ülke de bir de İmralı gerçeği var. Yani kara cezaevlerini gündeme alıp, orada ki siyasi mahpusların durumunu gündemleştirip bununla yetinen bir mantık, Türkiye’de devletin politik mahpuslarla mücadelesinin eksik bir fotoğrafını çekmiş olur” dedi.