ÖHD’den ‘Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ raporu

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, kentteki D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı.

Raporda tutsakların beyanlarına yer verildi. Buna göre, Kürtçe mektuplar gönderilmezken, kitaplara ve her türlü bireysel yazılara el konuluyor, koğuşlar aranarak dağıtılıyor ve kaloriferler düzenli bir şekilde yanmıyor.

27 Şubat’ta yapılan ziyarette, mahpuslardan alınan beyanlar ve tespit edilen hak ihlalleri şöyle sıralandı:

“* Son zamanlarda artarak devam eden bir baskı konseptinin olduğunu, sık sık aramaların yapıldığını, aramaların da baskın şekilde yapıldığını,

* Genel olarak hastaneye gidiş gelişlerde, koridorlarda, sayımlarda ve aramalarda infaz koruma memurlarının sürekli tahriklerde bulunup tartışma, saldırı ve provakasyon zemini oluşturma çabası içerisinde olduklarını,

* Mahpuslar hastaneye götürüldüklerinde ‘yüzünü duvara dön, arkanı dön, yüzünü arkaya çevir’ şeklinde hem tahrik edici hem de baskı kurmaya dönük psikolojik şiddet uygulandığını,

* Ziyarete gelen ailelere de infaz koruma memurları tarafından kaba davranıldığını, rahatsız edici şekilde aramaların yapıldığını,

* Covid-19 salgınına yakalan mahpusların, hastaneye götürülürken, ring aracından indirilmeden, muayeneleri yapılmadan reçetelerinin yazılıp geri getirildiklerini,

* Hapishaneye gelen ilgili savcının, infazların yakılmasıyla ilgili olarak mahpuslara;  ‘Şu ana kadar devletin bu konudaki yetkisini kullanmaması, bundan sonra da bu yetkiyi kullanmayacağı anlamına gelmediğini’ söylediğini belirtmişlerdir. Şu anda şartlı salıverme süresi dolduğu halde, keyfi şekilde tahliye edilmeyen mahpusların bulunduğunu,

* Aramalar yapılırken, pandemi tedbirlerine hiçbir şekilde uyulmadığını, infaz koruma memurlarının, kalabalık bir şekilde koğuşlara girdiklerini ve aramaları yaparken odaları dağıttıklarını,

* İnfaz koruma memurlarının sayıma geldiklerinde de pandemi tedbirlerine uymadıklarını, pandemi gerekçesiyle sadece kendilerinin her türlü haklarını kısıtlamak amacıyla pandeminin bahane olarak kullanıldığını

* Kitaplara ve her türlü bireysel yazılara el konulduğunu

* Aram yayınlarına ait tüm kitapların, yasak kapsamında olmadığı halde, yasak kabul edilip tüm bu kitaplara el konulduğunu, gelen kitapların çok geç verildiğini, bazen yargılandıkları dosyalar kapsamında yer alan belgelerin, fezlekelerin dahi kendilerine verilmediğini belirtmişlerdir. Yasak olmayan gazete, dergi, günlük yayın yapan bazı yayınlardan yararlanmalarının keyfi bir şekilde engellendiğini belirtmişlerdir. Aynı şekilde Kürtçe yazdıkları mektuplarının da gönderilmediğini

* Kargolarının kendilerine iki haftada bir verileceğinin söylendiğini, şarkı, türkü sözleri dahi gönderildiğinde bunların fotokopi olduğu gerekçesiyle kendilerine verilmediğini,

* Son 15 gündür tadilat gerekçesiyle, kaloriferlerin düzenli bir şekilde yanmadığını, boruların bozuk olduğunun söylendiğini, geceleri -10 dereceye kadar düşen havalarda, üst üste 4 gün aralıksız olarak kaloriferlerin yakılmadığını, sıcak suyun da çok az verildiğini,

* Gelen berberin makasının olmadığı bahanesiyle makineyle tek tip tıraşın dayatıldığını belirtmişlerdir.”