Şehir hastaneleri ücretlendiriyor SGK ödüyor

Kamu-özel yapımı olan şehir hastanelerinin yapımından ihalesine tartışma konusu olurken; bu hastaneler ‘müşteri’ gözüyle baktıkları hastalara ‘gereksiz’ testler ve birçok işlem yapıp parayı SGK’dan kesiyor.

AKP’nin sağlıkta dönüşüm adı altında başlattığı projelerinden biri olarak sunduğu ve ABD, İngiltere, Kanada gibi ülkelerden model alınan şehir hastaneleri, yap-işlet-devret modelli ile işletici firmalara çeşitli garantilerle verilerek hizmete sunuldu.

Başından beri yapısı ve işleyişi tartışmalı şehir hastanelerinde devlet tarafından verilen garantiler tutturulamazsa aradaki farkı yine devlet, işletici firmaya ödüyor.

Son olarak Sayıştay raporlarında şehir hastanelerine henüz ruhsat süreçleri bile tamamlanmadan ve de yer tahsisi dahi yapılmadan görevi alan çok sayıda müşavir firmaya milyonlarca lira ödendi.

İhalelerin çoğunu alarak gündeme gelen Rönesans Holding tarafından beş tane şehir hastanesi inşa edildi. Bunlar Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi de dahil olmak üzere Adana, Yozgat, Elazığ, Bursa’daki şehir hastaneleri. Bu hastanelerdeki işletme hizmetleri ise daha Rönesans Holding tarafından Danimarkalı ISS adlı taşeron firmaya devredildi.

HASTA DEĞİL “MÜŞTERİ” DİYORUZ

Şehir hastaneleri hakkında raporlara bunlar yansırken, özellikle ISS taşeron firma bünyesinde birçok kişi ise esnek saatlerde ve düşük ücretlerle çalıştırılıyor.

Adını vermek istemeyen bir çalışan, hastanenin hastaları tedavi ediş yöntemlerinden çalışma koşullarına kadar ANF’ye anlattı.

ISS çalışanı, özellikle devletin bu hastanelere garanti vermesiyle de gündeme gelen hasta değil ‘müşteri’ odaklı çalışma koşullarını anlatıyor: “Bütün devlet hastanelerinin Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne hasta yönlendirme mecburiyeti var. Çünkü devlet ile öyle anlaşma yapılmış ve bizim hastane yarı özel olduğu için fahiş fiyatlarla insanları tedavi ediyor. Tedavi dediğimiz de olmayan hastalıklar üretip insanları aylarca bazı testlere tabi tuttukları oluyor. Günde şu kadar sayıda  MR ya da film çekilecek, kan tahlili alınacak diye bir sözleşme gereği yapılıyor bunlar. SGK ile yapılan bu anlaşma gereği gelen hastalara çok fazla test uygulanıyor. Çoğu gereksiz oluyor, tamamen yapılan sözleşme gereği o sayıya ulaşma amaçları var. Hastaya müşteri gözüyle bakılıyor zaten biz hasta demiyoruz direkt ‘müşteri’ diyoruz.”

HASTA İÇERİ GİRDİĞİ ANDAN İTİBAREN ÜCRETLENDİRİLİYOR

Hastaların kapıdan içeri girdiği andan itibaren uygulanan tüm her şeyin faturalandırdığını ifade eden çalışan, taşımadan doktor yanına refakate kadar SGK’dan alındığını belirtiyor: “Şöyle ki; kişinin hastane kapısından girdiği andan itibaren yapılan tüm işlemler SGK faturasına yansıyor. Buna hastayı sedyeye bindirmekten tutun, akülü sandalye ile taşınmasına kadar faturalandırılıyor. Biz ISS olarak hastaya taşıma hizmeti verdik, çalışanımız onu MR’a ya da filmden kan tahliline götürdü, sonra doktor yanına kadar refakat etti diyerekten ücretlendiriliyor. İnsanlar bunun farkında değil çünkü hepsi sigortalarına maliyet olarak yükleniyor. Devlet bunu SGK’dan keserek hastaneye ödeme olarak yapıyor yani ISS ve Rönesans’a.”

BOŞU BOŞUNA KANSER TESTLERİ YAPILDI

Hastanenin birçok testi ‘gereksiz’ yere yaptığını ve günlük sayıya ulaşmayı amaçladığını da aktaran ISS çalışanı, bu olaydan bir örnek anlatıyor: “Bir amca vardı, sürekli karşılaşıyorduk; neyi olduğunu soruyordum. Kanser şüphesi ile adam bir ay boyunca hastanede yattı, onlarca test yaptırdı. Hatta kendisine ‘önemli bir test var, onu da yapacağız kabul edersen’ deyip yüklü bir para da istemişler. Daha sonra adamı kapıda bir daha gördüm. Ne çıktı, dedim. ‘Hiçbir şeyim yokmuş, bir aydır beni burada boşuna yatırıyorlar’ dedi. Buna benzer o kadar çok vaka var ki ama kimse sesini çıkaramıyor, çünkü sözleşme imzaladık.

Oysa Sağlık Bakanlığı’nda tarafsız bir heyet gelip denetleme yapsa bunların hepsi ortaya çıkar diyeceğim ama müfettiş geleceği bile önceden biliniyor. Bize haber veriliyor şu şu konulara dikkat edin, yakında müfettiş gelecek diye. Bize buranın işleyişinden bahsetmeyin, sadece belli sorulara cevap verin, diye de uyarlar yapılıyor.”

ESNEK ÇALIŞMA VE BASKI

ISS çalışanı çalışma koşullarının da çok berbat olduğunu ekliyor sözlerine: “Normalde 8 saat çalışmamız gerek, ama bazen 10, 12 ya da 14 saate kadar çalışıyoruz. Bahaneleri personel eksiği ama mesaiye kalmak istemeyenlere hemen disiplin soruşturması açılıyor. Bir insan 3 vardiya üst üste çalışamaz ama dayatılan bu. ISS catering (yemek hizmetleri) bölümünde özellikle çok fazla işten çıkarma oldu.  Aslında her bölümde oluyordu ama özellikle bu dönemde çok fazla yaşandı işten çıkarmalar. İnsanları asgari ücretle ve de 8 saatin üstünde çalıştırıyorlar. En az üç kişinin yaptığı işi tek kişiye yaptırıyorlar. Aslında bu tüm birimlerde yaşanıyor her birimizin iş yükü çok fazla. İnsanlar sesini çıkardığında ya kapıyı gösteriyorlar ya da insanların çalışma sicilini bozacak maddelerle işten atıyorlar. Başka bir yerde de iş bulamasın diye. Bunun dışında korku politikasıyla insanları yıldırmaya çalışıyorlar.”