Şerik: PKK, Kürdistan halkını koruma mücadelesini sürdürecek

PKK'nin geride bıraktığı 41 yıllık direniş geleneğine değinen Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik, "PKK tüm saldırılara karşı Kürdistan halkının varlığını koruma mücadelesini daha da güçlü bir şekilde sürdürecektir" dedi.

Yok olmayla yüz yüze bırakılmış, isminin bile ağza alınmadığı Kürt ve Kürdistan gerçekliğinde bir grup Kürt genci öncülüğünde başlayan ve Antep’te genç arkadaşları Haki Karer’in katledilmesinin ardından partileşme kararı alan Apocuların destansı oluşumu, Kürdistan ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran, PKK 41. yılını geride bıraktı. Binlerce kahraman şehidiyle eşsiz bir timsal ifade eden PKK'nin ilk gruplaşma sürecinde önemli yere sahip olan Ankara’nın Tuzluçayır ilçesinde Apocu Hareket ile tanışan partinin öncü kadrolarından Cemal Şerik ile Medya Savunma Alanları'nda buluştuk.

42. yılına giren PKK tarihinde yaşanan önemli süreçlere değinen PKK Merkez Komite Üyesi Şerik'in ANF'ye verdiği röportaj şöyle:

Lice’nin Fis köyünde gerçekleşen ilk kongrenizden günümüze PKK açısında gerçekleştirilen kongre ve konferansların hareketiniz ve 41 yılı aşkın mücadele tarihiniz açısından önemi nedir?

PKK tarihi içerisinde kongre ve konferanslar her zaman stratejik bir anlam ifade etmiştir. O nedenledir ki, yapılan her kongre stratejik anlamda sorgulamaların yapıldığı, perspektiflerin oluştuğu, ideolojik ve siyasal saptamaların yapıldığı ve bunların bir kararlaşmaya dönüşerek, planlamalara kavuşturulduğu, devrimin önünü açan hamlesel çıkışların yaşandığı tarihsel dönüm noktalarını oluşturmuştur. Gerçekleşen konferanslar da kongrelerin olağan süreleri beklenilmeden, ihtiyaç duyulan siyasal ve tarihsel gelişmeleri karşılayacak, kararlaşmalara gidildiği, kongrelerin tamamlayanı olarak rollerini oynamıştır.

Bugüne kadar gerek kongrelerin gerekse de konferansların gerçekleştiği dönemlere ve oralarda alınmış olan kararlara bakıldığı zaman da bu gerçeklik çok net bir şekilde görülecektir. PKK, toplamda 11 Kongre ve 6 konferans gerçekleştirmiştir. Fakat bu sayısal toplam PKK’nin mücadele tarihine damgasını vuran toplantıların tamamını anlatmamaktadır. Daha PKK kurulmadan önce ona temel teşkil eden ideolojik örgütlenme ya da grup süreci olarak adlandırılan dönemde de kongreler, konferanslar kadar önem ve anlam ifade eden toplantılar da gerçekleştirmiştir.

Ankara’da 1976 yapılan Dikmen ve 1976 yılını 1977’ye bağlayan akşamı yapılan Dikimevi toplantıları böyle bir anlama sahiptir. O toplantılarda Apocu Hareket örgütlenme sürecinde önemli kararlar aldığı gibi, resmi görevlendirmelerde bulunmuş, örgütsel ilişkilerine yeni bir biçim ve çerçeve kazandırmıştır. Bunlara benzer daha başka toplantılar da gerçekleştirilmiştir. Önder Apo’nun Kürdistan seferinde yapmış olduğu toplantıların önemine de burada dikkat çekmek gerekmektedir.

PKK İLK OLUŞUM ANINDAN İTİBAREN ÖNDERLİK HAREKETİ OLMA ÖZELLİĞİNE SAHİPTİR

15 Ağustos 1984 büyük devrimci atılımla birlikte başlayan süreçte resmi olarak kuruluşunu gerçekleştiren PKK; askeri, siyasi, toplumsal, ideolojik alan örgütlenmelerinin, özgün kadın örgütleri ve partisinin, parça örgütlenme ve partilerinin gerçekleştirdiği konferans ve kongreleri de PKK konferans ve kongreleri kadar önemli olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Devrimde; devrimi yaşayan bir ülkede, yürütülen devrim mücadelesine öncülük eden PKK’nin bir hareket olarak; 45, parti ilanıyla birlikte de geride bıraktığı; 41 yıllık tarihine bakıldığında bu kadar kongre ve konferansı gerçekleştirmiş olmasını büyük bir başarı olarak görmek gerekmektedir.

Devrim ve sosyalizm mücadelesi yürüten diğer ülkelerde kurulmuş olan partilerin tarihinde de konferanslar, kongreler yapılmıştır. İçlerinde belki PKK’den daha çok konferans ve kongre yapanlarda bulunmaktadır. Fakat bunları birbiriyle kıyaslamak doğru olmadığı gibi, aynılaştırmakta mümkün değildir. Mutlaka birbirlerinden ayrılan yönleri vardır. PKK’nin gerçekleştirdiği konferans ve kongreleri için de böyle bir belirlemede bulunmak mümkündür. PKK daha ilk oluşum anından itibaren bir Önderlik Hareketi olma özelliğine sahiptir.

Diğer parti ve örgütlerde olduğu gibi farklı grup ve düşüncede olanların ortak bir payda da buluşması sonucunda oluşmamıştır. İdeolojik çıkışı gerçekleştiren Önder Apo etrafında bir araya gelen grubun yakaladığı, kaydettiği bir gelişmenin sonucunda oluşmuştur. İlk çıkışından günümüze kadar da bu özelliğini korumaya devam etmektedir. Kendinde de sürekli bir devrimi yaşayan Önder Apo; felsefik, teorik, ideolojik, siyasal, örgütsel vb. alanlarda sağladığı gelişme ve yenilenme ile bunu sağlamıştır. PKK böyle bir gerçeklik içerisinde anlam kazanmıştır.

Gerçekleştirilen kongrelerde, silahlı mücadele, kadro ölçüleri, yeniden yapılanma, paradigmasal değişim, kadın kurtuluş ideolojisi vb. mücadeleniz ve insanlık açısından tarihi öneme sahip birçok kararın alındığını biliyoruz tüm bu kararların hangi koşullarda alındığını bizlerle paylaşabilir misiniz?

Kuruluş kongresini 26-27 Kasım 1978’de Amed-Lice- Fis köyünde gerçekleştirmiştir. Örgütlü bulunan alanlardan temsilin gerçekleştiği yeterli bir bileşim ile 23 delegenin katılımı ile yapılan bu toplantıda parti program ve tüzüğü kabul edilerek resmi parti görevlendirmelerinde bulunulmuştur. Ancak partileşme doğrultusunda bir karar alınmasına rağmen, partinin adının sonra belirlenmesi kararı alınmış ve 5 Nisan 1979’da yapılan Merkez Komitenin İkinci toplantısında isim olarak PKK belirlenmiştir.

Her ne kadar parti kuruluş kararı 26-27 Kasım günü gerçekleşen Kuruluş Kongresinde alınmış olsa da aslında 18 Mayıs 1977’de Antep’te Haki Karer’in katledilmesinin ardından içerisine girilen bir kararlaşmanın ve yürütülen hazırlık çalışmalarının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. Hatta ilk parti program taslağı da o süreçten sonra hazırlanmıştır. Yine kuruluş kongresi gerçekleşmeden parti örgütlenmesinin temel iki ayağını oluşturan “Merkez Yürütme” ve “Merkez Yayın” kurulları oluşturularak, görevlendirmelerde bulunulmuştur.

Bu yönüyle de hiçbir zaman biçimsel olunmamış, mücadeleye öncülük ve bunun bir sonucu ulaşılan düzeyin ihtiyaçlarına yanıt olacak bir örgütlenme ve ilişki sistemi içerisinde olunmuştur. Ancak burada altını önemle çizmek gerekir ki, PKK’nin kuruluşu yönünde kararın alındığı ve tarihe “Kuruluş Kongresi” olarak geçen 26-27 Kasım 1978 toplantısı; o zamana kadar yürütülen mücadelenin bir sonucu ve dönemin ihtiyaçlarını karşılayarak, mücadeleyi daha ileri bir hedefe ulaştırma kararlılığını ifade etmiştir.

KÜRDİSTAN'DA ATILAN DEVRİMCİ ADIMA KARŞI 'SIKI YÖNETİM' İLAN EDİLDİ

Yapılan bu kongre ile de Kürdistan devriminin öncülük sorunun çözümü, soykırımcı- sömürgeci sistemin imha saldırılarına karşı halkı savunma ve örgütlenme daha ileri bir boyuta taşırılarak, ülkenin özgürleştirilmesi hedeflenmiştir. Bunun bir sonucu olarak alınan kararları pratikleştirmek için harekete geçilmiştir. 19-25 Aralık 1978’de bizzat soykırımcı TC devleti tarafından yapılan Maraş katliamının ardından ilan edilen “sıkıyönetim” ise, Kürdistan’da atılan bu devrimci adıma karşı ilan edilmiştir.

Kürdistan’da yeni bir soykırım sürecinin başlangıcı anlamına gelen bu adım, Önder Apo tarafından önceden görülmüş ve buna karşı hazırlık süreci içerisine girilmiştir. 12 Mart 1971 Askeri faşist muhtırası döneminden tarihi sonuçlar çıkaran Önder Apo; mücadeleyi sürekli kılacak tedbir arayışı içerisine girmiştir. "Örgütsel tedbirlerin alınması", “gerilla mücadelesine hazırlık” ve “nefes borularını sürekli açık tutma” vb. bunlar arasında yer almıştır. Maraş katliamı ile ilk adımları atılıp, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri faşist darbe ile birlikte içerisine girilen süreçte, Önder Apo’nun almış olduğu bu tedbirlerin ne kadar gerekli olduğunu doğrulamıştır.

Birinci Konferans’ta (15-21 Temmuz 1981 tarihinde Helve kampı –Lübnan-’da) böyle bir gerçeklik içerisinde anlam kazanmıştır. Yapılan bu konferansta askeri faşist darbe değerlendirilirken, parti faaliyetleri eleştirel ve özeleştirel bir yaklaşımla ele alınmış, yürütülecek mücadelenin stratejik esasları ve hazırlıkları saptanmıştır. Buna göre de planlamalar yapılmıştır. Ülkeye dönüşün başlatılması karar altına alınarak görevlendirmelerde bulunulmuştur. 22-25 Ağustos 1982’de gerçekleşen İkinci Kongrede, Birinci Konferansta alınan kararların, pratikleştirilmesi safhasına gireceği tarihsel bir kararlaşmayı ifade etmiştir.

PKK'NİN 3. KONGRESİNDE YENİ BİR DÖNEME GEÇİLDİ

Kürdistan devriminin; askeri, stratejik ve taktik sorunlarına çözüm getirilmiş, “Kürdistan’da Zorunlu Rolü” adlı kitapta dile getirilen düşünceler, bu dönemim stratejik ve taktik esaslarının, programsal bir ifadesi olarak kabul edilmiştir. Ancak bunlarla da sınırlı kalmayarak, örgütsel ve kadrosal anlamda bir netleşmeyi sağlamış, partiye mültecileşmeyi dayatan; oportünist, reformist, teslimiyetçi tasfiyeci provokasyon ve ona zemin olan orta yolcu duruşlar mahkum edilmiştir. Sağlanan bu netleşme temelinde de alınan ülkeye dönüş kararı pratikleşme safhasına geçmiştir.

Lübnan-Helve’de; eğitim-örgütlenme, hazırlık ve parti dışı; feodal-aristokrat egemen sınıf çizgisi ile küçük-burjuva orta yolcu anlayışlara karşı mücadele gibi üç aşamadan geçen ve yaklaşık bir yılı bulan çalışmalarının bir sonucu olarak 25-30 Ekim 1986 yılında gerçekleşen 3. Kongre ile de; parti tarihinde “İkinci Stratejik Partileşme Hamlesi” olarak adlandırılan yeni bir döneme girilmiş, kadın özgürlük ve gerilla çizgisinde bir derinleşme yaşanmış, fedai-militan kadro ölçülerinde gerçekleşen netleşme ile PKK adeta yeniden şekillendirilmiştir.

“Şehitler PKK’lidir” belirlemesi ile “üyelik” tartışmalarına cevap olunmuştur. HRK’nin; ARGK adıyla, ERNK’in de; kadın, gençlik ve işçi birlikleri temelinde yeniden örgütlendirilmesi kararına ulaşılmıştır. 3. Kongrede kuruluşu karar altına alınan Mahsum Korkmaz akademisinde, 4-13 Mayıs 1990 tarihinde gerçekleşen 2. Konferans ise 4. Parti Kongresine bir hazırlık çalışması olarak rolünü oynamıştır.

TASFİYECİ GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI

26-31 Aralık 1990 tarihleri arasında gerçekleşen 4. Kongre; 1. Kongreden sonra Kürdistan topraklarında gerçekleşen İkinci Parti Kongresi olma gibi bir özellik taşımıştır. Özgürlük Alanları'nda–Haftanin’de- gerçekleşen Önder Apo’nun fiilen katılamadığı bu kongre “Gerilla Kongresi” olarak tarihe geçmiştir. M. Şener tasfiyeci, provokasyonunun etkili olma girişimlerinin sonuçsuz bırakıldığı bu kongrede, Üçüncü Kongre sonrası süreçte gerillaya dayatılan çetecilik mahkum edilirken; “ordunun büyütülmesi”, “Kızıl Alanlar” yaratılarak, “Kurtarılmış Bölgelerin” oluşturulması karar altına alınmıştır.

Mahsum Korkmaz Akademisi'nin devamı olarak Parti Merkez Okulunda 15-21 Mart arasında gerçekleşen PKK 3. Konferansı da sosyalizmin sorunlarının, kadın ordulaşması ve doğru partileşme görevlerinin ele alındığı, “işbirlikçi-çeteci” ve “erken iktidar hastalığı” eğilimlerini eleştirip mahkum edildiği bir konferans olmuş, bu yönüyle de Beşinci Parti Kongresine ön hazırlık olma gibi bir özellik taşımıştır.

Bugün yaşadığımız paradigmasal değişime temel teşkil eden, 8-27 Ocak 1995 tarihinde Haftanin’de “PKK’lileşelim, savaşı kazanılım” şiarıyla yapılan ve “reform kongresi” olarak tanımlanan 5. Kongrede de çözülen reel sosyalizm pratiğine dair Önder Apo’nun yaptığı belirlemeler doğrultusunda değerlendirmelerde bulunulmuş, parti programında yapılan kısmi değişikliklerle birlikte, yeni bir tüzük ve gerilla yönetmeliği hazırlanmıştır. Başta Zelê olmak üzere farklı mücadele alanlarında yaşanan suç pratikleri mahkum edilmiştir.

PKK'NİN TÜZÜK VE AMBLEMİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

Beşinci Kongre sonrasında yaşanan pratik sürecin değerlendirildiği 1-15 Mayıs 1996 tarihinde gerçekleşen Dördüncü ve “Ortadoğu Konferansı” adıyla 12-25 Mart 1988’de gerçekleşen Beşinci Parti Konferansı ise Parti Merkez Okulunda yapılmıştır. 12 Ocak-18 Şubat 1999’da Xinere’de gerçekleşen Altıncı Kongrenin parti tarihindeki yeri öncekilerine oranla daha farklı olmuştur. Kongrenin uluslararası komplonun yaşandığı koşullarda ve biriken, çözümsüz bırakılan örgütsel sorunların neden olduğu yanılgılı yaklaşımlar, kongre sürecini ciddi şekilde etkilemiştir. Denilebilir ki, Kongrenin asıl gündemi dışına çıkılmış ve Önderlik müdahalesinin muhatabı haline gelinmiştir.

Kongre içerisinde 15 Şubat 1999 günü Önder Apo’nun uluslararası komplocu güçler tarafından rehin alındığının duyulması üzerine, o ana kadar yapılan tartışmalar bitirilmiş, 17-18 Şubat günü yapılan planlama ve seçim ile sonuçlandırılmıştır. “Değişim ve Yeniden Yapılanma” adıyla tanımlanan, 2-23 Ocak 2000 yılında gerçekleşen 7 Kongre ise, Önder Apo’nun çağrısı üzerine olağanüstü olarak Dola Kokê’de toplanmış, stratejik değişikliklere gitmiştir. Buna göre de “demokratik siyasi mücadele stratejisi ile çalışmalara devam edileceği, örgütsel işleyiş ve mekanizmaların buna göre değiştirip yeniden yapılandıracağı” yönünde belirlemelerde bulunup, PKK’nin program, tüzük ve ambleminde değişiklik yapıldı.

ARGK ismi kaldırılarak, gerillanın Hêzên Parastina Gel-HPG adıyla yeniden yapılandırılması kararlaştırılmış, ERNK’nin de ‘Demokratik kitle birlikleri’ adıyla örgütlendirilmesi öngörülmüştür. Ancak tüm bu konular üzerine tam bir anlayış birliğinden bahsetmekte mümkün değildir. Altıncı Konferans’ta böyle bir gerçeklik içerisinde 5-22 Ağustos 2001 tarihinde Dola Kokê’de yapılmıştır. Önder Apo’nun “Sümer Rahip Devletinden, Demokratik Uygarlığa” başlıklı AİHM’e sunduğu savunmanın birinci cildinin okunduğu bu konferansta faaliyet ve siyasal süreç değerlendirmeleri ile birlikte örgütsel düzenlemelerde bulunulduğu gibi, anlayış farklılıkları da varlığını korumaya devam etmiştir.

FERHAT'IN 'KADRO ÖLÇÜLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ' ÖNERİSİ REDDEDİLDİ

Bunun yanında Ferhat’ın “partinin profesyonel ve fedai militan kadro ölçülerini, yurtseverliğe düşürme” dayatmaları güçlü bir karşı koyuşla konferans yapısı tarafından reddedilmiştir. 4-10 Nisan 2002 tarihinde Kandil-Şehit Harun Alanında gerçekleştirilen PKK 8. Kongresi ise, PKK’nin de en kritik dönemlerden birini ifade etmiştir. Bu kongrede PKK’nin adı KADEK (Kongreya Azadiya Demokratîk a Kurdistan) olarak değiştirildi. Program ve Tüzükte buna göre yapılan değişiklikler onaylandı.

Bu değişiklikler içerisinde yer alan Ferhat’ın “etkili koordine” sistem önerisi kabul edilirken, Altıncı Konferansta sunduğu “profesyonel fedai militan kadro ölçülerinin değiştirilmesi” doğrultusunda tekrarladığı öneri yeniden reddedildi. Ancak Önder Apo tarafından KADEK’e dair dile getirilen düşünceler doğrultusunda 27 Ekim- 6 Kasım 2003 yılında Kongre-Gel’i oluşturma amacıyla Kandil-Şehit Harun’da toplanan KADEK ve KNK delegelerinin katılımıyla gerçekleşen Kongre-Gel’in ilk Genel Kurul toplantısında KADEK ismi değiştirilerek; Kongre-Gel örgütlenmesine, daha sonra da 21 Mart 2005 yılında KCK örgütlenmesi içerisine girildi.

Örgütsel alanda içerisine girilen bu değişikliler ve bunların PKK yerine geçirilmeye çalışılmış olması, öncülük konusunda ciddi bir boşluk yarattığı gibi, farklı eğilimlerin, düşüncelerin kendini örgütlendirmesine zemin sundu. Oluşan böyle bir ortamda, Önder Apo’nun müdahalesi ile PKK İnşa Komitesi oluşturdu ve ardından da, PKK’nin Dokuzuncu Kongresi olarak kabul edilen 28 Mart-4 Nisan 2005 tarihinde Xınere’de, PKK Yeniden İnşa Kongresi gerçekleştirildi.

SON KONGREDE MERKEZ KOMİTE ÜYE SAYISI 55'E ÇIKARILDI

Bu kongrede önemin manifestosu olarak kabul edilen; “Bir Halkı Savunmak” kitabının özetlenmesi temelinde hazırlanmış olan parti programı ve tüzüğü onaylandı. Daha önce ERNK bayrağı olarak kabul edilen amblem, PKK’nin yeni bayrağı olarak kararlaştırıldı. Eşbaşkanlar ve Parti Meclisi seçimleri gerçekleştirildi. Ancak, eşbaşkanlık sistemi Önder Apo’nun da onayıyla 21-30 Ağustos 2008 tarihinde Kandil’de gerçekleştirilen Onuncu Kongre de yapılan “tüzük” değişikliği ile kaldırıldı ve yerine “Parti Koordinasyonu” oluşturuldu.

Çalışmaların “Önder Apo’ya Özgürlük” hedefi temelinde yürütülmesinin kararlaştırıldığı bu kongre, parti tarihine “Birlik ve Moral Kongresi” olarak geçti. Şu ana kadar gerçekleşenlerin sonuncusu olan PKK 11. Kongresi ise 5-13 Eylül 2013 tarihleri arasında Xinere’de yapıldı. Bu kongrede; “Bir Halkı Savunmak” ve “Demokratik Toplum Manifestosunu” oluşturan Önderlik kitaplarının özetlenmesinden oluşan yeni bir Program ve Tüzük görüşülerek kabul edildi.

Tüzükte “Parti Koordinasyonu” yerine “Genel Sekretarya”, “Parti Meclisi” yerine “Merkez Komite” kavramlarını getirildi. PKK’nin “felsefi ve ideolojik” öncülüğünün yanına, örgütsel öncülükle birlikte, “alt komitelerin” örgütlendirilmesini eklendi. Merkez Komite üyelerinin sayısı 55’e çıkarıldı.

Savaş koşulları örgütsel işleyişinizi sürdürmede nasıl bir etkide bulunuyor?

İkinci “Şark Islahat Planı” olarak değerlendirilecek olan, “Çöktürme Planı’nın” uygulamaya konulması ile birlikte artan soykırım saldırıları ile değişen koşullar, kuşkusuz ona göre bir yaklaşım ve mücadele biçimlerinin geliştirilmesini de gerekli kılmaktadır. Bu gerçeklik, tarihi konferans ve kongrelerle dolu olan PKK için elbette ciddi bir değerlendirme konusudur. Ancak hareket olarak 45, Parti olarak ta 41 yıl gibi geçmişe sahip olan PKK için, bu gerçeklik PKK tarihinden de anlaşılacağı gibi, mücadeleyi daha zorlu koşullarda ileriye taşımanın bir gerekçesi olmaktan öte bir anlam ifade etmez.

Çünkü geride bırakılan bu yıllar önemli bir parti birikim ve tecrübesinin edilmesini sağladığı gibi güçlü bir PKK gerçeğini ortaya çıkarmıştır. O nedenledir ki, mücadele ve halka karşı görev ve sorumluluklarını her zamankinden daha fazla yerine getirecektir. Olması gereken de bu gerçekliktir.

PKK’nin bugün içerisinde olduğu koşulların benzerini yaşayan, farklı ülkelerin devrimci partileri de olmuştur. Onlarda değişen koşullara göre tarz ve yöntemde değişikliklere gitmişlerdir. Bu konu da adını sonra Sovyetler Birliği Komünist Partisi olarak değiştiren Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin, Çin, Vietnam vb. deneyimlerinden önemli sonuçlar çıkarmak mümkündür.

PKK MÜCADELESİNİ DAHA GÖRKEMLİ VE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRECEKTİR

RSDİP’in, 1907 ve 1917 yılları arasında içerisine girdiği taktik yönelimleri belirlenmesinde o günkü koşullarda, Rusya’da Çarlık Rejiminin ağır despotik baskı ve saldırılarının önemli bir rolü olmuştur. Aynı şekilde yine SBKP’nin 2. Dünya Savaşı ve bunun ağır etkileri nedeniyle (ki, o süreçte 5 milyon 800 bin olan üyesinden, 5 milyonu “Sosyalist anayurdun” savunulması savaşında yaşamını kaybetmiştir.) çalışmalarında önemli bir aksamanın yaşandığı bilinmektedir.

Bugün Kürdistan halkı ve onun öncü kurmay örgütü olan PKK de 3. Dünya Savaşı içerisinde her cepheden saldırıların gerçekleştiği bir süreçte Kürdistan Halkının “Varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama” mücadelesi içerisindedir. Elbette ki tüm faaliyetlerini, alınan tedbirlere bağlı olarak içerisinde bulunduğu koşullara göre planlayarak, yürütmektedir. Ama şurası bir gerçektir ki, tüm bu koşullar içerisinde PKK mücadelesini çok daha ihtişamlı, görkemli, güçlü bir şekilde sürdürecek ve anlam kazandıracaktır.

Apocu hareket olarak 45., parti olarak da PKK’nin 41. yılını kutluyor, Kürdistan halkına bu onuru yaşatan Önder Apo ve partileşme şehidimiz olan Haki Karer yoldaşın şahsında tüm devrim şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.