Üç yıldır kızının cenazesini istiyor

Cizre’de 14 Aralık 2015’te ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında katledilen kızı Hacer’in cenazesini isteyen Aziz Arslan, “40 yıl geçse de alacağız cenazemizi” dedi.

Cizre’deki yasak sırasında katledilen kızı Hacer’in kemiklerini arayan Aziz Arslan, kızına ayrı, kendilerine ayrı işkence yapıldığını ve daha ne kadar devam edeceğini bilmediğini söyledi. Arslan, “Kızım bodrumda değilse bile katledildikten sonra devlet eliyle oradan çıkarıldı. Nerede olursa olsun bir gün bulacağım onu. 40 yıl geçse de alacağız cenazemizi” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’e ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında bodrum katlarında 100’ü aşkın kişinin yakılmış halde cenazesine ulaşıldı. 7 Şubat 2016’da, saat 22.00’de bodrumların olduğu bölgeden büyük bir patlama sesi duyulduktan sonra ayrı ayrı cenazeler çıkarıldı. Ailelerin günlerce teşhis için mücadele ettiği cenazelerden bazıları halen bulunabilmiş değil. Aileler, per perşembe günü katledilen çocuklarının mezarını ziyaret ediyor, ancak üç yıldır çocuklarının kemiklerini arayan aileler de var. 

UMUTLARINI YİTİRMİYORLAR

Oğlunu ve kayın biraderini yasak sırasında şehit veren Aziz Arslan, bodrumlarda da kızı Hacer Arslan’ı yitirdi. Üç yıldır kızını arayan Arslan Ailesi, geçen zamana rağmen umutlarını bir an olsun kaybetmeden, evlatlarının kemiklerini bulacağına inanıyor. 

DEFALARCA DNA ÖRNEĞİ VERDİ

Geçtiğimiz haftalarda savcılık tarafından yeniden DNA için çağırılan baba Aziz Arslan, daha önce de DNA örneklerini hem oğulları şehit Mehmet Sait Arslan hem de kızları şehit Hacer Arslan için verdiğini söyledi. Baba Arslan, “Evlatlarımız şehit olduklarından bu yana defalarca DNA örneği verdik. Her gelecek haberde de umutlandık ama Hacer’in cenazesine hala ulaşamadık. En son geçen yıl bizden tekrar bir DNA örneği istendi. Bu defa sonuçlandırdılar ve savcı, ‘kızının cenazesi bizde değil’ dedi. Kemik külleri üzerinde bile test yaptıklarını ama kesinlikle cenazesinin devlette olmadığını söylediler ve bize buna ilişkin bir rapor verdiler” dedi.

KIZIMIN ORADA OLDUĞUNA EMİNİM

Raporu avukatlarına verdiklerini belirten Arslan, bundan sonraki sürecin avukatlarla devam edeceğini kaydetti. Savcılığın verdiği rapora karşın kendisinin emin olduğunu söyleyen Arslan, şöyle devam etti: “Biz eminiz. Kızımız ilk bodrumdaydı. Liste de adı vardı. Onun da yanı sıra bodrumdakilerin HDP’li vekiller ile yaptığı ve basına da yansıyan bir telefon görüşmesi vardı. Kızım bodrumda yaralıydı. Telefon görüşmesi sırasında kızımın feryadını duyduk. Kesinlikle benzetme falan değildi. Nerede ve nasıl olursa olsun kızımın sesini tanırım. Devlet, bodrumda değildi, kızın ben de değil, diyor.” 

DEVAM EDEN İŞKENCEDİR

Kızına ayrı, kendilerine ayrı işkence yapıldığını ve bunun devam ettiğini, daha ne kadar devam edeceğini de bilmediğim ifade eden Arslan, şunları söyledi: “Kızım bodrumda değilse bile katledildikten sonra devlet eliyle oradan çıkarıldı. Kemikleri ya nehre döküldü ya da bu yeni yapılan park alanına. Şu an üzerine tesis gibi bir şey inşa edildi ve onun altında kaldı. Sonra o bodrumlar tam anlamıyla temizlenmeden, kemiklerin hepsi toplanmadan üzerine TOKİ yapıları diktiler. Belki de kemikleri böyle bir yerde ama nerede olursa olsun bulacağım bir gün onu. 40 yıl geçse de alacağız cenazemizi.”