Adli Tıp hasta tutsak Gölünç raporunu yok saydı!

Adli Tıp hasta tutsak Gölünç raporunu yok saydı!

Kısa bir süre önce Adalet Bakanlığı tarafından 14 hasta tutuklunun Adli Tıp Kurumu'nun raporunu beklerken hayatını kaybettiği yönünde yapılan açıklamanın yankıları sürerken, Adli Tıp Kurumu skandal bir karara daha imza attı.

Beyninde tümör bulunan ve bu nedenle sağ gözü görme yetisini kaybeden PKK hükümlüsü Hakan Gölünç hakkında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi “Cezaevi koşullarında yaşamını sürdüremez" raporu vermişti.  Ancak Uzman Doktor Sadi Çağdır başkanlığındaki Adli Tıp Kurumu’na bağlı 3. İhtisas Kurulu bu raporu yok sayarak, "hayatını yalnız idame ettirebileceği" ve "cezaevi şartlarında infazına devam edebileceği" şeklinde rapor verdi.

TÜMÖRDEN SAĞ GÖZÜNÜ YİTİRDİ

Hakan Gölünç 20 Eylül 2012 tarihinde baş ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede beyninde tümör olduğunu öğrendi. 17.11mm büyüklüğüne ulaşan tümörün alınması için ameliyat olan Gölünç, bu ameliyattan hemen sonra PKK davasından hüküm giydi. Metris cezaevinden Kandıra 1 Nolu F Tipi cezaevine sevk edilen Gölünç için zor günler başladı. Ameliyat sonrası epilepsi nöbetleri geçirmeye başlayan Gölünç, beyninde hızla büyüyen tümörden ötürü sağ gözünün görme yetisini tamamen kaybederken, sol gözündeki görme oranı ise yüzde 24 azaldı. Bütün bu olumsuzluklara tedavinin aksatılması da eklenince, Gölünç’ün durumu gitgide kötüleşti. Hiç aksatılmaması ve hastaya kutu ile teslim edilmesi gereken anti-epileptik ilaçlar, cezaevi idaresi tarafından teker teker verilip, ilaç bittiğinde dilekçe usulüyle talepte bulunma koşulu dayatılınca, buradan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle Gölünç’ün nöbetleri sıklaştı.  

HASTANENİN “CEZAEVİ KOŞULLARINDA KALAMAZ” RAPORUNA RAĞMEN…

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne sevk edilen Gölünç’e, orada yapılan tetkikler sonrası, 24 Nisan 2013 tarihinde, “cezaevinde yaşamını sürdürmesinin ciddi riskler oluşturacağı, bu nedenle kişinin tedavilerinin tamamlanmasına kadar cezasının ertelenmesi” yönünde verilen rapor da işe yaramadı. Farklı cezaevlerinden Metris Cezaevi’ne sevk edilip İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilen 18 hasta tutsaktan birisi olan Hakan Gölünç, yine serbest bırakılmadı.

ADLİ TIP ÖLÜM RİSKİNİ DAHİ DİKKATE ALMADI

Adli Tıp Kurumu, yasa gereği Kocaeli Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin verdiği raporu onaylamak yerine, yeniden bir eziyet süreci başlatıp Gölünç’ü beyin cerrahisine sevk etti. Gönderildiği Samatya İstanbul ve Araştırma Hastanesinde çekilen birinci MR’da tümöre rastlanmasa da, bir hafta sonra tekrar çekilen MR’da tümör belirlendi. Samatya Hastanesinin beyin cerrahi doktoru tarafından Marmara Üniversitesine sevk edilen Gölünç, tetkikler sonrası kendisine “Tümör büyüme eğilimi taşıyor, daha geç olmadan ışın tedavisi görmelidir. Yapılan ameliyatın ikinci kez tekrarlanması ölüm riski taşımaktadır" tespitiyle verilen raporu Samatya Hastanesi Adli Tıp Kurumuna iletti, ama değişen bir şey olmadı. Işın tedavisinden bahsetme gereği dahi duymayan Adli Tıp Kurumu Gölünç için, cezaevinde “hayatını yalnız idame ettirebileceği” yönünde rapor verdi.

İŞTE ADLİ TIP KURUMUNUN ÖL RAPORU

‘Uzman Doktor’ Sadi Çağdır başkanlığındaki 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. İmdat Elmas ve Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Abdülkadir Koçer’in imzasının yer aldığı, 14 Ağustos 2013 tarihli, 9321 sayılı kararında aynen şu ifadeler yazıldı: “Haşim oğlu 1971 doğumlu Hakan Gölünç’ün dosyaya eklenmiş yeni tıbbi belgelerinin değerlendirilmesinde halihazır durumu ile acil nöroşirurjikal girişim endikasyonu düşünülmemiş olup 6 (altı) ay sonra MR ile kontrolü önerildiği bildirilmektedir.

a) T.C. Anayasası’nın 104/2-b maddesindeki belirtilen sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali değerlendirilmediği,

b) 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 16/6. Maddesinde belirtilen ağır hastalık, sakatlık kapsamında değerlendirilmediği, hayatını yalnız idame ettirebileceği,

c) Tedavisi ve poliklinik kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında infazına devam edebileceği,

d) Kişinin hastalıklarının ilerlemesi (muayene bulgularının değişmesi, hastalığı nedeniyle operasyon uygulanması, nüks menengiomu gösterir MR filmlerinin gönderilmesi vb.) veya vasfının değişmesi durumunda son durumu gösterir sağlık kurulu raporunun gönderilmesi ile yeniden değerlendirme yapılabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.”

GÖLÜNÇ: BU KARARLAR TAMAMEN SİYASİDİR

Eylül 2013’te tekrar Kandıra F Tipi Cezaevine gönderilen Hakan Gölünç ise bu yaşananları gönderdiği mektupta tepkisini şöyle ifade etti: “Bu Adli Tıp Kurumu raporuyla ne yapmaya çalıştıkları belli. Çok ağır bir hasar bırakmadan bizleri bırakmayacaklar. Bırakılan üç, beş arkadaşımızın da durumu ortadadır. Bu kararların tıp etiğiyle alakası yoktur. Bu kararlar tamamen siyasidir. Yaşadığımız sağlık sorunlarının cezaevinde tedavileri mümkün değildir. Bu açıkça bir işkencedir. Bu kararları verenlerin akşam nasıl uyuduklarını merak ediyorum. Sabahları ise güne nasıl uyandıklarını, yaşamlarının huzurlu olup olmadığını merak ediyorum. En ağır işkence bile bir gün biter. Bizlere yaşatılan bu işkencenin ne zaman biteceği ise belli değil. Ama ben ve diğer hasta tutsak arkadaşlarım son ana kadar ağız dolusu gülmeye devam edeceğiz. Her günün sabahına inadına inançla, umutla kalkacağız. Kendimize ve yoldaşlarımıza hep gülerek günaydın diyeceğiz. Çünkü bizler, ‘Yaşamı uğruna ölecek kadar çok sevdik’.”