Af Örgütü: Türkiye daha otoriter hale geldi
Uluslararası Af Örgütü'nün 160 ülkedeki insan hakları duruma ilişkin yayınladığı raporun Türkiye bölümünde, bir çok alanda artan hak ihlallerine tepki gösterildi.
Uluslararası Af Örgütü'nün 160 ülkedeki insan hakları duruma ilişkin yayınladığı raporun Türkiye bölümünde, bir çok alanda artan hak ihlallerine tepki gösterildi.
Af Örgütü, "Yetkililer, 2013 Gezi protestoları ve eski ittifakı Fethullah Gülen ile kopuştan sonra eleştirilere cevap vermek için daha otoriter hale geldi" dedi.
Raporda, Türk yetkililerin yargı erki bağımsızlığını yıkmaya çalıştığı, internet özgürlüğüne yönelik yeni kısıtlamalar getirdiği ve istihbarat kurumuna benzeri görülmemiş yetkiler verdiği belirtildi.
Af Örgütü Türkiye'nin durumun şöyle özetledi: "Barışçıl gösteri hakkı ihlal edildi ve polisler aşırı güç kullanımına ilişkin neredeyse tam bir cezasızlıktan faydalanıyorlar. Başta anti-terör yasası kapsamında olanlar olmak üzere adil olmayan yargılamalar devam etti, ama geçici tutuklama süresi ve aşırı kullanımı azaldı. Yetkililer vicdani red hakkı ile LGBTI hakkını görmezden geldi, kadına yönelik şiddeti engellemek için gerekli tedbirleri almadı. Yılın sonunda 1,6 milyon Suriyeli mülteci Türkiye'de yaşıyordu. Bunların çoğu sosyal ve siyasi olarak zayıf durumdaydılar."
Raporun detaylarında 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasına, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle artan etkisi ve yetkisine, Musul'da Türkiyeli 49 rehinenin serbest bırakılmasına ilişkin bilgilerin gizlenmesine de yer verildi. Af Örgütü, rehinelerin alınması için Türkiye'deki 180 tutuklunun serbest bırakıldığı iddiasına dikkat çekti.
Demokratik çözüm sürecinin devam ettiğini de kaydeden Af Örgütü, ancak silahlı çatışmalar, Suriye ve Irak'taki durum ile somut bir ilerleme gerçekleşmeyişi nedeniyle her zamankinden daha kırılgan hale geldiğini vurguladı.
Raporda ayrıca şu hususlar eleştiri konusu oldu: "İfade ve basın özgürlüğü önüne çıkarılan engeller, barışçıl gösterilere karşı aşırı ve keyfi polis müdahaleleri, polisin ölüm ve yaralanmalara yol açan silah kullanımı, kamu görevlilerinin cezasızlığı, Ekim ayında Kobanê ile dayanışma eylemleri sırasında 40'ı aşkın kişinin hayatını kaybetmesi, polis kurşunuyla hayatını kaybeden eylemcilere ilişkin soruşturmalarda yol alınmaması, adil olmayan yargılamalar, kadına yönelik şiddet, mülteci hakkı, onbinlerce Êzîdi mülteciye geçici koruma hakkının tanınmaması, iltica taleplerinin karşılanmaması, vicdani ret hakkının tanınmaması, LGBTI hakkına ilişkin hiçbir ilerleme kaydedilmemesi..."