İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 600'ü ağır olmak üzere toplam bin 500 hasta tutsak bulunuyor. Barış çağrısıyla birlikte, somut adımların atılmasını bekleyen halk, ilk adımın da hasta tutsakların tahliye olması gerektiğini sık sık dile getiriyor.
32 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen hasta tutsaklardan biri olan Soydan Akay, iktidarın bütün gündemi hasta tutsaklar üzerinden şekillendirerek asıl gündemi gölgede bırakmayı hedeflediğini ifade etti. “Barış süreci zindanlara indirgenemez” diyen Akay, bu konuda toplumsal dinamiklerin etkili bir çalışma yürütmesi gerektiğini vurguladı.
Soydan Akay (49), 1993 yılında “PKK Ege Bölge Sorumlusu” olduğu iddiasıyla İzmir’de tutuklandı. Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından yapılan yargılamada Akay’a müebbet hapis cezası verildi. 32 yıl cezaevinde tutulan Akay, sırasıyla İzmir, Aydın, Nazilli, Kırıklar, Sêrt, Amed, Maltepe ve Silivri cezaevlerinde kaldı.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Maltepe Cezaevi’ne sürgün edilen Soydan Akay, burada adli tutukluların koğuşuna konulduktan kısa bir süre sonra saldırıya uğradı. Tekrar Silivri Cezaevi’ne sürgün edilen Akay, “ağırlaştırılmış müebbet” hükümlüsü olmamasına rağmen tek kişilik hücreye konuldu.
2018 yılında prostat kanseri teşhisi konulan, eklem romatizması, Hepatit B ve kalp spazmı gibi birçok hastalığı bulunan Akay, bu nedenlerle İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutsaklar listesinde yer aldı. Buna rağmen Akay, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olmamasına rağmen yedi yıl boyunca tek kişilik hücrede tutuldu.
2023 yılında şartlı tahliye koşulları oluşmasına rağmen, İdare ve Gözlem Kurulu (İGK) kararıyla infazı dört kez ertelenen Soydan Akay, 12 Mayıs Pazartesi günü tutsak bulunduğu Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi.
Hastalıklarına rağmen büyük bir umut ve mücadele kararlılığıyla halkın arasında yer alan Akay, cezaevlerindeki hasta tutsakların durumunu ve barış çağrısının ardından aylardır devam eden süreci ajansımıza değerlendirdi.
'HÜKÜMET BİLEREK SÜRÜNCEMEDE BIRAKIYOR’
Hasta tutsaklar meselesinin insani ve ahlaki bir konu olduğunu vurgulayan Akay, çözüm için yeni bir yasal düzenlemeye gerek olmadığını ifade etti. Akay, “Hiçbir kanuna gerek yok. Bu tamamıyla uygulamayla ilgili bir konu. Hükümet isterse iki günde çözebilir. Mevcut iktidar, bu sorunu bilinçli olarak sürüncemede bırakıyor” diye belirtti.
'BARIŞ SÜRECİ ZİNDANLARA ENDEKSLİ BİR DURUM DEĞİLDİR’
Akay’a göre hükümet, hasta tutsaklar meselesini sürekli bir pazarlık konusu haline getirmek istiyor.
“Orada iktidar hesapları yapılıyor. Zamana yayarak bu konuyu seçim dönemlerinde Kürtlerle, demokratik güçlerle bir pazarlık unsuru haline getirmek istiyorlar” diyen Akay, hasta tutsakların serbest bırakılmasının elzem olduğunu, ancak barış sürecinin bu meseleye indirgenemeyeceğine dikkat çekti.
“Bir seçimde Kürtlerle, demokratik güçlerle mümkün olduğunca seçim pazarlığı haline getirmek istiyorlar. En temel konu bu. İkincisi, gerçekten bu süreç bir mücadele sürecidir. Barış süreci, bütün pazarlıkları yapılmış, hazırlıkları tamamlanmış, her şeyin konuşulduğu ve doğrudan çözüldüğü bir şey değildir. Bir mücadele sürecidir. Hükümet de kendince psikolojik boyutta bu konuyu elinde tutuyor ve bütün dikkatleri hapishanelere yöneltmek istiyor” ifadelerini kullanan Akay, hükümetin meseleyi psikolojik bir araç olarak kullanarak toplumu oyaladığını söyledi.
'CEZAEVLERİNİN DİRENGEN RUHU GÖRÜNÜR KILINMALI’
Cezaevlerindeki koşulların çok kötü olduğunu ve bu yüzden hastalıkların öne çıktığını belirten Akay, esas olarak içerideki direniş ruhunun görünür kılınması gerektiğini vurguladı. Akay, “Arkadaşların öne çıkarılması gereken boyutu, mücadeleci yanları. Umutlu, neşeli, güler yüzlü insanlar onlar. Biz dört duvar arasında da öyleyiz. İçerideki herkes, hastalığına rağmen güçlü ve onurlu bir duruş sergiliyor. Orası bir mücadele alanı. Hasta olsun ya da olmasın, herkes onurlu yaşamak isteyen, araştıran, düşünen; topluma ve siyasete duyarlı bir tutum içerisinde. Dışarı çıkanlar moralli çıkıyor. Hiçbir şekilde boyun eğmiyorlar” sözleriyle cezaevindeki ruh halini anlattı.
'TOPLUMSAL GÜÇLER SORUMLULUK ALMALI’
Akay, barış sürecinin geniş bir demokratikleşme perspektifiyle ele alınması gerektiğini belirterek, iktidarın tüm dikkati hasta tutsaklara yönelterek esas meseleleri gölgede bırakmaya çalıştığını söyledi.
Akay, “Tüm dikkat hasta tutsaklara çekilmiş durumda. Halkta da şöyle bir algı yaratılıyor: ‘Hasta tutsaklar serbest kalırsa sorun çözülecek, barış gelecek.’ Oysa bu, çok daha büyük bir mücadelenin parçası. Bu alanda hükümetten beklemek yerine, gerçekten toplumsal güçlerin bu konuda daha duyarlı birtakım projeler geliştirmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu sorun, gelecekte de sürekli gündemde kalacak.
Asıl olarak demokratikleşme alanını gözden kaçırmak istiyorlar. Barış süreci tamamıyla zindana endeksli bir durum değildir. Hasta tutuklulara da indirgenemez. Bu bir mücadele sürecidir” diye konuştu.
Soydan Akay, son olarak içeride ve dışarıda yaşanan sorunların bir bütün olduğunu hatırlatarak, “Hapsedilenler, toplumsal gerçeğimizin bir ifadesidir. Mücadelenin de bir gerçeğidir. Bu meseleye sadece duygusal değil, politik ve toplumsal bir yerden yaklaşmak gerekiyor” sözleriyle çağrısını yineledi.