AKP’den muhbirliği kurumlaştırma planı

Türk devletinin “terörle mücadele” adı altında muhbirliği kurumlaştırmak amacıyla yeni bir yapılanma kurduğu belirtildi.

Cumhuriyet gazetesine göre, bu yapılanma tüm kamu kurum ve kuruluşlarında örgütlenecek. İhbarcılar, tanık koruma yasası kapsamına alınacak.

Gazete haberinde İçişleri Bakanlığı’nın, Adalet, Milli Eğitim, YÖK, ÖSYM, SGK gibi kurumlara gönderdiği “gizli” ibareli bir yazıya dikkat çekti.

Bu yazıda, ajanlaştırma faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olacak kurum  irtibat görevlilerinin ismen belirlenmesi talimatı veriliyor.

İçişleri Bakanlığı’nın 20 Kasım 2015’te “Tanık Koruma” başlıklı ve “gizli” ibareli bir yazı gönderdiği belirtildi. 

Yazı bakanlık Müsteşar Yardımcısı Mehmet Tekinarslan imzasını taşıyor. Yazıda muhbirlik bir görev olarak sunuluyor.

Bakanlık, gizli ibareli belgede “Tanıklığın tanık açısından karşılıksız olarak yerine getirilmesi gereken bir kamu görevi” olduğunu ileri sürüyor.

Yazıda, yasa ile tanıkların nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport ve evlilik cüzdanı gibi resmi belgelerinin değiştirileceği belirtiliyor.

Kamu görevlilerinin de hapisle tehdit edildiği yazıda şöyle deniliyor:

“Görevi nedeniyle kendisine verilen veya bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayımlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran kamu görevlisine bir yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilir”

Şubat ayında, kamu çalışanlarına yönelik olarak “terör” ve “paralel yapı” adı altındaki operasyonlara start verilmişti.

Kamu çalışanlarını hedef alan tedbirler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile Terörle Mücadele ve Rehabilitasyon Eylem Planı’na konulmuştu.

Başbakanlık genelgesi ile de “kamu çalışanları” tanımına belediyeler ve taşeron işçiler bile dahil edilmişti.

Gizlik tanık ve muhbirlik AKP iktidarı döneminde benzeri görülmemiş bir düzeye çıkarıldı. 

ERDOĞAN’A BİAT YETMİYOR, TOPLUMU AJANLAŞTIRMAK İSTİYOR

Özellikle 2009 ile 2013 başlarına kadar ki dönemde, KCK operasyonları adı altındaki baskı kampanyasında, “gizli tanığa” sistematik bir şekilde başvuruldu.

Hiçbir somut delile yer verilmeden, “gizli tanık ifadeleri” gerekçe gösterilerek binlerce kişi cezaevlerine dolduruldu.

İnsan Hakları Derneği’ne göre 2009 başı ile 2011 sonu arasında ise en az 27 bin 503 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 6.444’ünü tutuklanmıştı. Bu gözaltı ve tutuklamaların önemli bir kısmı, “gizli tanık” ifadelerine dayandırılmıştı.

BAAS REJİMİNİ HATIRLATIYOR

Muhbirliğin kurumlaştırılması girişimi ile toplumun artık biat etmenin de ötesinde rejimin ajanları haline getirilmesinden endişe ediliyor. 

AKP iktidarının bu planı, faşist yönetimler ve Suriye’deki eski Baas rejimi başta olmak üzere diktatoryal rejimleri hatırlatıyor.  Baas rejimi de devlet terörü ve toplumun geniş bir kesimini oluşturan muhbirlerle, toplumsal alanı son derece daraltmıştı.