AKP'nin Kandil'i işgal hesapları – Erdem Can

AKP'nin Kandil'i işgal hesapları – Erdem Can

Geride bıraktıðımız bir kaç hafta içerisinde, “kaynaðı” belli olmayan bir haber-propaganda yöntemi ile AKP Hükümeti'nin Kürt sorununun çözümü konusunda, “ciddi” bir atılım içerisinde olduðu empoze ediliyor topluma. Daha ileri gidilerek, Kürt halkının özgürlük talebi ve bunu saðlayacak temel anayasal deðişiklikler, salt birer politik ”argümanmış” gibi deðerlendiriliyor. AKP'nin bunların tümünü “PKK'nin elinden aldıðı” söyleniyor. Dikkat edilecek olursa burada ifade edilen bir deðişim bir yeniden yapılanma deðil, bir argümanın kullanım hakkının el deðiştirmesidir. Bir grup AKP yandaşının Kürt sorunu algısı bu denli sıð, bu denli egemen bakışın denetimindedir. Bunlar varlık olarak da TC'nin yeni paradigmasının prematüre üretimleridir.

Daðlıca'da gerçekleşen HPG eyleminin ardından da PKK'nin AKP'nin bu “canhıraş barış çabasını sabote ettiði” yine aynı çevreler tarafından dillendirilmeye başladı. Adeta bu yolla uygulanmakta olandan çok daha güçlü yeni bir şiddet dalgasına meşruiyet zemini hazırlanmak isteniyor.

Bu açıdan bakıldıðında Türk Başbakan Tayyip Erdoðan'ın, Daðlıca eylemi sonrası bulunduðu Meksika'dan yaptıðı deðerlendirme dikkat çekiciydi. Şöyle konuşuyor Erdoðan;

“Şu anda biliyorsunuz, ana muhalefet partisi ile iktidar partisinin bu konuda neler yapabiliriz noktasında bir gayreti vardır. Ziyarete geldiklerinde de kendilerine söyledik yani illa dört partinin katılması diye bir gayretin içinde olmaya gerek yok. Ana muhalefet bu noktada iktidar partisiyle dayanışma içerisinde, heyetlere talimatları verelim, görevlendirelim çalışmaları yoðun bir şekilde başlatalım bugüne kadar atılmamış adımlar varsa onları süratle, hızla atacaðımızı belirler ve yürütme olarak da bu adımı atarız.”

Erdoðan'ın “bugüne kadar atılmamış adımlarla” neyi kast ettiði bu hali ile bir belirsizlik içinde. Yani Türk Başbakan bu sözleri ile bugüne kadar atılmayan demokratikleşme adımlarından mı söz ediyor? Yoksa bugüne kadar denenmemiş bir savaş yöntemi kaldı da AKP Hükümeti diðer partilere hele de BDP'ye ihtiyaç ve hatta gerek duyulmayan bir savaş yöntemini uygulamaya mı hazırlanıyor?

Erdoðan'ın bu sözlerine ne AKP cephesinden bir izah geldi. Ne de o sırada savaş çıðlıkları atan Türk basını, “şimdiye kadar atılmayan adımların” neler olduðunu Erdoðan ya da bir başka Hükümet yetkilisine sordu.

Sorunun cevabı Erdoðan'ın bir başka yakın mesai arkadaşından dahası iktidar ortaðından geldi. Türk Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, BBP heyetini kabulünde bugüne kadar “denenmeyen” bu yolun ne olduðunu açıkladı. Radikal Gazetesi'nin haberine göre Özel, görüşmede “bugüne kadar hiç sorulmayan”, “Kandil’e niye girmiyoruz?” sorusuna, “Türk Silahlı Kuvvetlerin Kandil’i etkisiz hale getirecek güce sahip olduðunu ancak, oraya gidişin belli şartları olduðu” karşılıðını verdi.

Özel, “Kandil’e saldırının bir devlet kararı gerektirdiðini, ABD’nin buna rıza göstermesinin de şart olduðunu” anlattıktan sonra, “Aðır kayıplar da olabilir. Kamuoyu da buna hazırlıklı olmalı” diyerek de bugüne kadar “atılmamış adımları” anlattı.

Bugün iktidarda olan AKP ile TSK'nın MGK koalisyonu savaşta ısrarlı olduðunu Özel üzerinden bir kez daha çok net bir biçimde açıkladı. Savaşı sonlandırmak bir yana bu koalisyon kamuoyunu daha fazla can kaybına “nasıl alıştırabiliriz”in derdinde. AKP'nin CHP'nin çaðrısına olumlu cevap vermesinin temelinde yatan da budur. AKP geniş kapsamlı bir kara harekatı ile Kandil'i işgal etme planlarına CHP'yi de ortak etmek istiyor. Bu sırada yaşanacak çok sayıdaki asker ölümü konusunda da CHP'nin sessiz kalmasını saðlamayı hesaplıyor. MHP'ye ihtiyaç duymuyor çünkü olası bir “Kandil seferinde” MHP'nin mehter marşları çalacaðından emin.

Kısa bir süre önce Haziran ayı başında CHP Milletvekili Gürsel Tekin'in Bursa'da gazetecilere, “son üç ayda 150 güvenlik gücü hayatını kaybetti bu basından saklandı” açıklaması basına yansıdı. Tekin'in bu sözlerine bir yalanlama gelmedi. Özel'in “çok sayıda asker kaybına karşı” kamuoyu hazırlanmalı derken de ne kastettiði bu biçimde anlaşılıyor.

Özel ayrıca, iktidar ortaðı AKP'nin sivil bürokratları için uyguladıðı koruma zırhının TSK personeli için de uygulanmasını istiyor. Habere göre Özel, “terörle” mücadele eden askerler için de ‘koruma kalkanı’ mesajını verdi. Özel görüşmede, “Terörle mücadele eden askerin elini güçlendirecek hukuki düzenlemeler gerekiyor” diyerek bundan sonra işlenecek savaş suçlarına dokunulmazlık saðlayacak yasal düzenlemelerin hazırlıðı içinde olduklarını duyurdu.

AKP-TSK koalisyonunun özellikle Kürtler'e karşı uygulanan şiddet politikası konusundaki uyumunu göstermesi bakımında Roboski Katliamı ve Urfa Cezaevi katliamları karşısındaki ortak tavırları ibret vericidir.

Erdoðan, Meksika'da bir soru üzerine Urfa Cezaevi'nde gerçekleşen isyanı, “Terörle” ilişkilendirerek kendi denetimindeki cezaevinde 13 insanın yanarak can vermesini perdelerken ortaðı Özel de kendisine baðlı personelin, Roboski'de katlettiði 34 Kürd'ü kast ederek, “aralarında silahlı teröristler” olduðunu ancak kendileri olay yerine gidene kadar silahların saklandıðını söyleyerek katliama gerekçe üretiyor.

MGK koalisyonu ortakları kamuoyunu ölümlere karşı hazırlamada kendi yöntemlerini uygulamaya başlamışlar bile.

[email protected]