Demokratik bir İran için gücümüzü birleştirelim

Ortak kadın kimliğiyle demokratik bir İran için gücümüzü birleştirelim. Kadın ittifakı, ortak kadın duruşu ve kimliğiyle demokratik ulus, örgütlenme mücadelesini yükseltelim.

13 Haziran’da İsrail ve İran arasında başlayan şiddetli çatışmalar aniden gerçekleşmedi; bu, beklenen bir savaşın gerçeğe dönüşmesidir. Savaş, her iki hegemon güç arasında yürütülürken, kime ne gibi fayda sağlayacağı elbette yazılması ve tartışılması gereken bir konudur.

Tarihten günümüze kadar Ortadoğu’daki toprak ve toplum zenginlikleri üzerinde süregelen rant savaşları halklara hiçbir fayda sağlamamış, aksine büyük zararlar vermiştir. İsrail-Filistin-Gazze, Suriye’de Esad iktidarının düşüşü, Alevi ve Dürzi toplumlarının katledilişi, Rojava Kürdistanı halkına yönelik saldırılar bugün İsrail-İran arasındaki savaşla devam etmektedir.

Kendi rantları ve siyasetleri uğruna şehirleri yerle bir eden bu savaşın kabul edilemez olduğu belirtilmelidir. Bu savaşta toplumların katledilmesinden coğrafi değişimlere kadar ciddi zararlar görmekteyiz. Birbirlerine ahkâm kesen iktidarlar, toplumların hassasiyetlerini göz ardı etmektedir. Her iki iktidarın siyasetlerinde katliam gerçeğiyle karşı karşıyayız. Halklar ve kadınlar kıyıma uğramaktadır.

İran devleti açısından; özgürlük mücadelesi veren, evine bir lokma ekmek götüremediği için isyan eden, dogmatik ve zalim politikalara başkaldıran nice insan dar ağaçlarında katledilmiştir. Kadın, öz savunmasını yaptığı için tecavüzcü değil, tecavüze uğrayan kadın cezalandırılmış, hatta idam edilmiştir. Bu zihniyetin pratiklerini anlatmak gerekir.

Geleceğin nesilleri olan çocuklar ve gençler, din siyasetinin perde arkasında bağımlılık ve fuhuş bataklığına itilmektedir. İran devletinin kirli özel savaş politikalarını ne kadar anlatmak istesek de yeterli gelmeyecektir. Jin, Jiyan, Azadî isyanında katledilen yüzlerce kadın ve gencin özgürlük ütopyaları hakkında ne demeliyiz?

İsrail ise milliyetçi ve siyonist politikalarıyla Filistin halkına yönelmiştir. Sadece 21. yüzyıldaki katliamlardan değil, daha öncekilerden de söz etmek gerekir. İsrail, 1998 yılında Önder Apo’ya uygulanan komploda yer almıştır. Önder Apo’nun 27 yıl boyunca tecrit altında tutulmasına neden olan güçlerin başında İsrail gelmektedir.

Aslında her iki iktidar açısından da temiz bir sayfa göremiyoruz. Başta kadınlar olmak üzere çocuklar, gençler ve yaşlılar; Müslüman, Êzidî, Yarsanî, Kakayî gibi tüm inanç ve kültürler ciddi zararlarla karşı karşıyadır.

Bu savaşta en çok zarar görecek olanlar kadınlardır. Kadınlar her zaman savaşların sermayesi olarak görülmüş, bu doğrultuda yönelimlere maruz kalmışlardır. Bu savaşta da kadınlara hiçbir faydasının olmayacağı açıktır. Fayda, yalnızca hegemon güçlere ve kapitalist zihniyete olacaktır. Bu savaş coğrafi değişimlere de ciddi zararlar verecektir.

Özgürlüğün bedeli her zaman ağır olmuştur. Rojhilat ve İran halkı, özgürlükleri için tarihten bu yana emsalsiz direnişler ve ağır bedeller vermiştir. Özellikle Kürt kadınlarının direnişçi duruşları topluma doğru yön göstermiştir. Kadın aklı, bakışı ve duruşu her daim hak ve adaletten yana olmuştur. Kadın, kültürünü ve geleneklerini korumuş, asimilasyon politikalarının her türlüsüne boyun eğmemiştir.
Karanlığa karşı aydınlığın inancıyla, özellikle analarımız öncülük etmiş ve bunu geleceğe miras bırakmıştır. 2022 yılında Şilêr Resûlî ve ardından Jîna Emînî ile başlayan, “Jin Jiyan Azadî” sloganıyla büyüyen serhildanlar tüm dünyayı etkisi altına almıştır. İranlı tüm toplumsal kesimlerin öncülüğünde milyonlara ulaşan bu kadın isyanı dünyayı sarsmıştır.

Bu serhildan gerçeğiyle Önder Apo’nun kadın özgürlükçü paradigmasının benimsendiğini ve sahiplendiğini gördük. Halklar, “Jin Jiyan Azadî” serhildanlarında yalnızca bir genç kızın değil, yaşamın katledilişine isyan etmiştir. Başta kadınlar olmak üzere toplum, İran devletine bir kez daha boyun eğmemiştir.

Devlet, kadınların örgütlü gücünün farkına bir kez daha varmıştır. Bunu yalnızca İran değil, tüm dünya görmüş; özgürlükçü ve demokratik toplumlar, kadınların birlik oluşuna güçlü sahiplenme ile karşılık vermiştir. Şimdi, kadın örgütlenmemizi büyütme ve yaşama geçirme zamanıdır.
İran-İsrail arasında yürütülen savaşa karşı kadınlar, Önder Apo’nun özgürlükçü paradigması çerçevesinde nasıl örgütleneceklerini iyi biliyorlar. Örgütlenmenin yolunu bilen kadınlar, yürütülen savaşın kurbanı olmayacak; bu yüzden duyarlı ve hassas yaklaşacaklardır. Rojhilat kadınları, tarihsel direnişçi duruşlarıyla şiddetin karşısında duracak, Jin Jiyan Azadî felsefesiyle toplumlara öncülük edeceklerdir.

Bu mücadelenin en önemli adımı, kendini örgütleme ve öz savunma çerçevesinde gerçekleşmelidir. Nasıl ki “Jin Jiyan Azadî” serhıldanında kadınlar ve Fars, Kürt, Azeri, Beluç, Mazani, Gilek, Arap gibi toplumlar; din ve inanç ayrımı gözetmeksizin hakikatin mücadele birliğini yarattıysa, bugün de İran ve Rojhilatlı kadınların kendilerini örgütleyeceklerine inanıyoruz.

Kadınlar yaşananlara kader demeyecek ve sessiz kalmayacaktır.

Savaşlar hiçbir zaman kader değildir; bu, hegemon güçlerin kirli siyasetleri ve politikalarının sonucudur. Başta Kürdistan topraklarının yer altı ve yer üstü zenginliklerini çıkarları uğruna sömürenlerin savaşıdır.

Kirli olduğu kadar coğrafi, tarihsel, toplumsal ve psikolojik açıdan da ciddi zararlar ve tahribatlar yaratacak bir savaştır.

Üçüncü Dünya Savaşı, hegemon erkekliğin dizayn savaşıdır. Rant peşinde olan iktidarların savaş gerçekliğinin farkında olarak; özgürlükçü ve demokratik kadın cephesi olarak hareket etme zamanıdır.

Kadınlar, topraklarına, tarihlerine ve kültürlerine en güçlü şekilde sahip çıkacaktır.
Bir kez daha vurgulamak istiyorum: Kadınlara hiçbir faydası olmayacak kirli bir savaş gerçekliğiyle bir kez daha karşı karşıyayız.

Yakın tarihte yaşanan Şengal Fermanı’nı örnek vermek istiyorum. Bugün Rojhilatlı kadınların aynı acıyı yaşamamaları için bir kez daha demokratik ulus perspektifi ve modeliyle örgütlenmeye çağırıyorum.

Rojava’da, Şengal’de, Gazze’de, Filistin’de ve daha birçok bereketli toprakta en çok zarar görenler kadınlar, çocuklar ve gençler olmuştur.

Önder Apo, öz savunma paradigmasını önümüze koymuşken, bunu doğru anlayıp hayata geçirme zamanıdır.

İranlı tüm kadınlara sesleniyoruz: İttifak ve ortak kadın duruşu ile demokratik ulus mücadelesini yükseltelim. Size ait olanı sizden zorla almak isteyen erkek egemen zihniyete karşı, konfederal toplum örgütlenmesinin zamanı gelmiştir. Kadınları ve toplumları birbirine kenetlemek için ortak mücadeleye çağırıyoruz. Ortak kadın kimliğiyle, demokratik bir İran için gücümüzü birleştirelim.

* KJAR Kordinasyon Üyesi Adar Artîn