AKP’nin Süryani Kilisesi manevrası bir provokasyon
AKP’nin Süryani Kilisesi manevrası bir provokasyon
AKP’nin Süryani Kilisesi manevrası bir provokasyon
40 yıldan bu yana İsveç’te yaşamını sürdüren Süryani Gabro Kurt, Başbakan Ahmet Davudoğlu’nun Hükümetin Süryanilere kilise kurmaları için arazi verdiği açıklamasının dünya kamuoyunu aldatmaya, Süryanilerle Latin Katolikleri karşı karşıya getirmeye yönelik bir provokasyon olduğunu düşünüyor.
Süryanilerin Midyat’taki topraklarına işbirlikçileriyle birlikte el koymayı sürdüren AKP Hükümeti iki yüzlü ve şeytanca politikalar izlemekle suçlayan Kurt, “Süryanilere Latin Katoliklerin mezarları üzerinde kilise yapabilirsiniz demek ölülere ve Süryanilere yapılan bir saygısızlıktır” diyor.
AKP’nin manevrasının soykırımın 100. yıldönümünde Ermeni-Süryanilerin çalışmalarının etkisini azaltmayı da hedeflediğini belirten Kurt, “Eğer AKP samimiyse ve ard niyetli değilse başka bir yerde Süryanilere kilise için arazi tahsis etsin. Ayrıca bizim kiliseden çok dilimizi ve kültürümüzü geliştirecek kurumlara ihtiyacımız var. Süryani dili ve kültürü için neden bir akademi kurmuyor sunuz? Neden Süryanice bir tv kanalı açmıyor sunuz? Ama biz TRT 6 gibi devletin denetiminde kanal istemiyoruz. Süryanilerin kendilerinin yöneteceği ve Süryanilerin sorunlarının konuşulacağı bir tv kanalı kurulmasını istiyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Gabro Kurt 1975 yılında Midyat’ı terk ederek önce Fransa daha sonra da İsveç’e yerleşmiş. Süryani Halkının % 70’inin 1. Dünya Savaşı yıllarında soykırımından geçirildiğini, hayatta kalmayı başaranların da ‘İhtiyat’ adı altında askere alınıp kara ve demir yolları, köprü ve kışla yapımında yıllarca bedava iş gücü olarak kullanıldıklarını söylüyor.
Hıristiyan halka karşı fiziki soykırımının durmasından sonra ‘Varlık Vergisi’nin gündeme getirildiğini, Ermeni, Süryani ve Pontus Rumlarını ortadan kaldırmak için bu kez ağır vergilenmenin devreye koyulduğunu ve bunun 1940’lı yılların sonlarına doğru devam ettiğini hatırlatıyor.
BEN HALA O KORKU VE TRAVMAYI AŞAMADIM
‘Varlık Vergisi’nin kalkmasından sonra Süryanilerin rahat bir nefes alma umuduna kapıldıklarını, ancak 5-6 Eylül 1955 yılında İstanbul’da Müslüman olmayanlara yönelik saldırıların anında Midyat’ta etkisini gösterdiğini ama bölgedeki Süryanilere yönelik gerçek anlamda saldırıların 1966 yıllarda Kıbrıs’ta yapılan müdahale ile başladığını söyledikten sonra yaşadıklarını şu cümlelerle dile getiriyor:
“O dönemde Selahattin Eyyübi adı verilen aşırı İslamcı bir hareket vardı. Bunlar köpeklerin boyunlarına haç takarak, atlarla ve eşeklerle Midyat’ın sokaklarında gezerek korku yayıyorlardı. Birgün Süryanilerin mallarını yağmalamak, kadın ve kızları kaçırmak için eşek ve atlarla geldiler. Ama Mehmodo ailesinden Müslüman bir doktor bunların karşısına çıktı ve yeni bir katliam yapmalarını engelledi. Ben olanları çok iyi hatırlıyorum. O sıralar 11 yaşındaydım. Korkudan gözlerimiz faltaşı gibi açılmıştı. Annem bizi civciv gibi karanlık bir ahıra koydu. ‘Sakın sesinizi çıkarmayın. Burda olduğunuzu kimse anlamazsın. Yoksa hepinizi kesebilirler’, dedi. Ben hala o korku ve travmayı aşamadım.”
Kurt, 1974 yılında Ecevit Hükümeti’nin Kıbrıs’a askeri çıkartma yapmasından sonra Mardin ve Midyat’ta Süryanilere yönelik saldırıların başladığını ve yaşamlarını tehdit altında olduğunu gören onbinlerce Süryaninin kitleler halinde topraklarını bırakarak Avrupa’ya yerleşmeye başladıklarını dile getiriyor. O sırlar Turabdin’de 150-200 bin olan Süryani nufusunun bu göçlerden sonra 10-15 bine düştüğünü ve bugün ise bölgede 2 500 ila 3 bin arasında Süryani yaşadığını ve bunların % 70’nin çok yaşlı olduklarına dikkat çekiyor.
DEVLET ARAZİLERİMİZİN % 90’INA EL KOYDU
2001 yılında Hükümetin Turabdin’deki arazilerin sahiplerini belirlemek için bir çalışma başlattığını, 2003 yılında tamamlanan bu çalışma sonucu köyleri Enhil’de (Yemişli) Süryanilerin arazilerinin % 90’ını hazineye devrettiğini söyleyen Kurt, “Yurt dışında olduğumuz için süremediğimiz tüm topraklarımıza devlet el koydu. Birkaç ağaçın olduğu yerleri de orman olarak kabul etti. Böylelikle arazilerimizi yeniden satın almamızı bile engelledi. Ama devlet el koydukları bu toprakları Midyat’ta AKP ile ilişkileri bulunan tefecilere ucuza sattı. Bu tefeciler Süryanileri bölgeden tamamen temizlemek için’ kilise ve manstırlarımızın bahçelerinde camiler inşa etme tehditlerine başladılar. Süryaniler arazilerin değerinin on kat fazlasını tefeciye vererek araziyi yeniden satın almaya çalışıyorlar. Devlet sadece bizim ailemizin arazisinin 400 dönümüne bu şekilde el koydu” diyor.
Bölgede Süryanilerin arazilerine el konulması için AKP’nin korucu ve tefecilerle işbirliği yaptığını, karşı çıkanların tehdit edildiğini ve hatta ortadan kaldırıldığını söyleyen Kurt, “Son 30-35 yıl içinde 97 Süryani esrarengiz bir biçimde katledildi. Bunların hiç birisi aktif siyaset yapmıyordu. Hiç kimse bu insanların akibetleriyle ilgilenmiyor” diyor.
MİDYAT’TA YÖNETİM AĞALARA VE KATİLLERE TESLİM EDİLDİ
“Midyat’ta devlet yönetimi ağalara ve aşiret reislerine teslim etmiş. Bunlar AKP adına devlet gibi hareket ediyorlar. Midyat’ta daha önce bir çete reisi vardı. Kürt Özgürlük Hareketi, PKK ortaya çıkana kadar bu kişi dağlarda yaşadı. Çünkü bir kaç kişiyi öldürmüştü. Savaş başladıktan sonra bu kişi devletin yanında yer aldı. Devlet için muteber bir adam oldu. Devlet onu helikopterle istediği yere götürüyor. Her türlü maddi desteği veriyor. Şimdi bu çete reisi Midyat’a eğemen ve istediğini yapıyor. Onun izni olmadan hiç kimse bir şey yapamıyor. Adam Midyat’ın Erdoğan’ı. Dün aranan çete bugün tüm bölgenin ağalığını yapıyor” diyen Kurt, AKP’nin bölgeyi çetelere teslim ettiğini söylüyor.
Osmanlı döneminden beri arazilerinin vergilerini ödemelerine rağmen devletin topraklarına el koyduğunu belirten Kurt, AKP Hükümeti’nin Süryani Açılımı’nın tamamiyle kamuoyunu kandırmaya yönelik olduğunu, hükümetin Süryanileri topraklarına dönmeye teşvike değil, yüzyıllardır atalarından kaldıkları toprakları gasp ettiğini söylüyor. AKP yönetiminin yeni taktiklerinden biride: “Süryanilere, geri gelin size maddi yardımda bulunacağız ve hatta toprak bile veririz” gibi şovenist sloganlar kullanılıyor.
SİSTEMATİK VE PLANLI BİR BİÇİMDE SÜRYANİLERİN ARAZİLERİNE EL KOYUYORLAR
“Ben devletten toprak istemiyorum. Elimden zorla aldığınız ve başkalarına sattığı toprakları geri versin yeter. Devlete en küçük bir işimiz düştüğünde bize çıkarmadıkları zorluk bırakmıyorlar. 2,5 aydan beri Türkiye’deydim ve yeni geri döndüm. Tapu Dairesinde yüzlerce Süryaniyle karşılaştım. Görevliler bilinçli olarak Süryanilerin ad veya soy adlarını yanlış yazıyorlar. Arazilerini geri isteyen Süryanilere mahkemeye müracaat etmelerini ve yanlışlığı düzeltmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu tesadüf olamaz, Sistematik bir biçimde neredeyse tüm Süryanilere aynı şey yapılıyor. Bize de aynısını yaptılar. 4 kardeşiz. Nufüsa iki kardeşimin anne adını yanlış yazmışlar. Bunu düzeltmemiz için dava açmamız gerekiyor.” diyen Kurt, Türk devletinin Süryanilere yönelik demeçleri tamamen şovdan ibaret olduğunu, Avrupa’yı kandırmaya yönelik olduğunu söylüyor.
MARDİN VE HATAY’DA YABANCILARIN ARAZİ SATIN ALMASI YASAK
Kurt, AKP Hükümetinin Süryani ve Rumların geriye dönmelerini engellemek amacıyla yeni kanunlar çıkardığını, yabancıların Türkiye’nin her tarafında arazi almaları serbest iken Mardin ve Hatay’da yasakladığına dikkat çekiyor.
Mardin Raporu’nda devletin Süryanileri devletin güvenliğine yönelik bir tehdit olarak gösterdiğine işaret eden Kurt, soykırımının günümüzde değişik bir biçimde Süryanileri bölgeden tamamen temizleyecek bir biçimde sürdüğünü söylüyor.
Seyfo’nun 100. yıldönümünde Süryanilerin taleplerinin ne olduğu sorusuna Kurt, “Her şeyden önce biz Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesini ve soykırımını kabul etmesini istiyoruz. Biz intikam peşinde değiliz. Ne devlete ne de Türklere kinimiz var. Biz halkları karşı karşıya getirecek her türlü provokasyon ve tutuma karşıyız. Türk devleti ile Türk halkı arasında kalın çizgi var. Devlet soykırımını kabul edip özür dilemeli. Eğer AKP Süryanilerle diyalog kurmak istiyorsa önce bunu yapmalı. El koydukları topraklarımızı da iade etsin. 100 sene öncekileri değil bundan 10 yıl önce el koydukları topraklarımızı istiyoruz. Ana dilde eğitim hakkımızı versin ve Süryanileri bir halk olarak tanısın” diyerek yanıtlıyor.
EŞİT HAKLAR İSTİYORUZ
İsveç’te yaşayan Süryanilerin topluma entegre olduklarını, ekonomik sorunları olmadığını söyleyen Kurt, “Turabdin’de 6 bin yıl yaşadık. Türklerle bin yıl birlikte yaşadık ama bize çöpçülüğü bile çok gördüler. Bugün TBMM bir milletvekilimiz varsa bu Kürtlerin sayesinde oldu. Onu Kürt halkı seçti. Burada 5 milletvekilimiz ve bir bakanımız var. İhtiyaç duyduğumuz herşeyimiz var. Burda 40 yılda gerçekleştirdiğimizi Osmanlı ve Türkiye’de bin yılda gerçekleştiremedik. Bizim devlet kurma talebimiz yok. Eşit haklar istiyoruz” diyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan tedirginlik duyduğunu belirten Kurt, “Hükümetin saati geriye almaya çalışması ve ülkeyi 200 yıl geriye götürmeye çalışması çok üzücü. Tüm dünyada teknoloji ve bilim alanında çok önemli gelişmeler olurken Türkiye’nin tersi yönde adım atması kabul edilemez. Ben Türkiye’nin tüm kültürlerin barış içinde harmonik bir şekilde yaşadıkları bir ülkeye dönüşmesini umuyorum” diyor.