AKP seçim öncesi zamanı tüketme oyununu bırakmalıdır-Mustafa KARASU

AKP seçim öncesi zamanı tüketme oyununu bırakmalıdır-Mustafa KARASU

Kürt Halk Önderi yıllardır tartışılan ama çözümü yönünde hiçbir adım atılmayan Kürt sorununun çözümü için hazırladığı müzakere taslağını hem devlete hem de Kürt Özgürlük Hareketi'ne sundu. Türk devletinin içeride ve dışarıda büyük bir sıkışıklığı yaşadığı dönemde, Türkiye'yi bu durumdan çıkartacak bir müzakere taslağını Türkiye'nin gündemine oturttu. AKP Hükümeti, önümüzdeki ayları da oyalama biçiminde geçirmek isterken, böyle bir müzakere taslağıyla çözümün dayatılması karşısında şaşkına döndü. 

Kürt Halk Önderi'nin seçimden önce müzakereyi tamamlamayı hedefleyen bu taslağını boşa çıkarmak için AKP Hükümeti yine oyalama ve psikolojik savaş yöntemlerine başvurmuş bulunuyor. Hükümetin tüm amacı yine bir çözüm süreci varmış, bunun için görüşmeler yapılıyormuş gibi bir hava vermek ve bu havayla seçime ulaşmaktır. Ancak AKP'nin bu politikası iyi bilindiğinden, Kürt Halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi zaman geçirilmeden, oyalama yapmadan müzakerelere başlanmasını istemektedir. Çünkü Türk devleti mevcut siyasi ortamda da bu sorununun çözümü için adım atmazsa, bir çözüm zihniyeti olmadığı netleşecektir. 

Devlette zihniyet değişikliği yok 
1993 yılından beri Kürt Halk Önderi 9 defa yapılan ateşkesler ve çağrılarla Kürt sorununun çözümünü hedeflemiştir. Kürt Özgürlük Hareketi tek taraflı adımlar atarak ve büyük fedakarlıklar göstererek Türk devletine çözüm için adım attırmak istemiştir. Bu tek taraflı adımlar ve yapılan büyük fedakarlıklar Kürt sorununu tartışmaya koymuş, sorunun çözümü konusunda toplumda bir destek ortaya çıkarmış olsa da devlette bir zihniyet değişikliği olmaması nedeniyle çözüm için adım attırılamamıştır. Sadece özgürlük mücadelesinin gelişmesi ve Kürt halkının temel doğal hakları için mücadelede kararlı olması karşısında AKP Hükümeti halkın direnişini soğutmayı ve savuşturmayı hedefleyen bazı palyatif adımlar atma dışında bir şey yapmamıştır. Daha doğrusu Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı mücadele edebilmek için psikolojik savaş argümanları olacak bazı değişikliklere gidilmiştir. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ bunları "Tek millet olmamızı engellemeyen adımlar atılabilir” biçiminde ifade etmiştir. Yani AKP Hükümeti dil ve kültür alanında kültürel soykırımı engellemeyen bazı yumuşamalar yapmak zorunda kalmıştır. Çünkü en fazla da dil ve kültür alanındaki kültürel soykırım politikaları üzerinden Türkiye teşhir oluyor ve baskıya uğruyordu. 

Müzakere taslağı olası savaşı önlemeyi amaçlıyor
AKP Hükümeti psikolojik savaş argümanları olacak adımlarla içeride ve dışarıda baskıyı hafifletmek ve zaman kazanmak için hem Kürt sorununu çözecekmiş gibi bir algı yaratmış, hem de yıllarca bunu satarak kendisini iktidarda tutmuştur. Kürt sorununu çözmeyi hedefleyen değil de Kürt sorununu çözecekmiş gibi bir algı yaratıp bunu satarak seçim kazanmayı hedefleyen bir siyasi tarzla AKP Hükümeti bugünlere gelmiştir. İşte Kürt Halk Önderi AKP'ye "Artık bu sorunu çözeceğim diyerek toplumu aldatman yeter; sorunu çözecek adımları atmak zorundasın” anlamına gelen müzakere taslağını sunmuştur. Bu taslakla, AKP’nin seçim öncesi yine çözecekmiş gibi yapan algıyı satmasının önüne geçmek istemektedir. Çünkü AKP’nin mevcut tutumu çözüm için ortaya çıkan çözüm imkanlarını çürütmektedir. Eğer bu duruma müdahale edilmezse savaş kaçınılmaz olarak gündeme girecektir. Kürt Halk Önderi'nin Demokratik Müzakere Taslağı, Türk devletinin hazırlıklarını yaptığı olası savaşı önlemeye yöneliktir. Tabii ki, AKP Hükümeti hemen müzakereye başlar ve kısa sürede temel konularda bir anlaşmaya varılırsa. 

Taslak için zaman belirleyici
Kürt Halk Önderi'nin Müzakere Taslağı seçim öncesi sorunu çözmeye yöneliktir. AKP Hükümetinin amacı, bir seçim daha kazanıp savaşı geliştirmek değilse, bu taslakla çözüm için adım attırmak istemektedir. Bu nedenle bu taslağın en önemli yanı, zamandır. Belirlenen zaman içinde sorununun çözümü gerçekleşmezse, bu, AKP’nin bir oyalama içinde olduğunu gösterecektir. Nitekim bu nedenle Kürt Özgürlük Hareketi zaman konusunda hassas davranmaktadır. Sürecin iki–üç gün geciktirilmesini dahi kabul etmemektedir. Çünkü AKP Hükümeti iki–üç gün şöyle, iki–üç gün böyle oyalayarak haftaları ve ayları tüketip seçim gününe ulaşmak istemektedir. Seçim öncesi olmuyor deyip, yıllarca oynadığı oyunu tekrarlamak istemektedir. AKP sözcülerinin ve Başbakan'ın suni tartışmalar yaratmaları, kendi tutumlarını ortaya koyacak yerde, HDP ve Özgürlük Hareketi'ni suçlamaları tamamen zaman kazanmayı hedefleyen oyalama politikalarıyla ilgilidir. Bu açıdan zaman geçirmeden AKP’nin politikalarını netleştirme içinde olunması çok önemlidir. Nitekim Kürt Özgürlük Hareketi açıklama ve tutumlarıyla bunu sağlatmaya çalışmaktadır. 

Seçim öncesi zamanlama  savaşı sürecek 
Kürt sorunuyla ilgili AKP Hükümeti yetkileri ve İmralı’ya giden heyetlerle fazlasıyla tartışma yapılmıştır. Konuşulmayan hiçbir şey kalmamıştır. Artık müzakereye geçilmeyen her konuşma gevezelik ve oyalamadan başka bir anlam taşımayacaktır. Müzakereyle ilgili olmayan her görüşme ve konuşma artık aldatmadır. Kürt sorununun çözüm zeminini çürütmeye yatırmaktır. Bunu da sorumluluk duyan hiç kimse yapamaz. Bu açıdan bu süreç çok kritiktir. Haftalar değil, günler önemlidir. Şimdiki günler ve haftalar Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun geleceğini ilgilendirmektedir. Çünkü çözüm gelişmezse seçim sonrası şiddetli bir savaş gündeme gelecektir. Son yapılan Milli Güvenlik Kurulu'nda Kürt Özgürlük Hareketi'ne yönelik savaş ve tasfiye kararı alınmıştır. Şimdi savaş ve tasfiye harekatı düşük yoğunluklu yürütülmektedir, seçimden sonra da bu savaş yüksek yoğunlukta yürütülecektir. 
AKP Hükümeti de zaman kazanma ve oyalamayla seçime ulaşmayı çok önemli görmektedir. Bu nedenle Hükümet ile Özgürlük Hareketi arasında seçim öncesi bir zamanlama savaşı sürecektir. Kürt Özgürlük Hareketi, AKP Hükümeti'ni müzakereye ve adım atmaya zorlarken, hükümet ise görüşme ve müzakere yapıyormuş gibi gözüküp hiçbir şey yapmadan seçime ulaşmayı hedeflemektedir. 
Başbakan Davutoğlu’nun "Fazla konuşulmasın” dediği de, Özgürlük Hareketi'nin kendilerini zamanlama konusunda sıkıştırmasını önlemek içindir. Çünkü hükümet zamanlamayı kendi keyfine göre ayarlamaya çalışmaktadır. Nitekim ''Görüşmelerin zamanını biz belirleyeceğiz'' diyerek tek taraflı bir tasarrufta olduklarını açıklamıştır. Yani, ''Biz istediğimiz gibi oyalama yaparız, hiç kimse bu oyalamamıza bir şey diyemez'' demek istiyorlar. Böylece Kürt Halk Önderi'nin sunduğu müzakere taslağına nasıl yaklaştıklarını ortaya koyuyorlar. 

AKP suçlayarak suçunu gizliyor 
AKP Hükümeti sorunu çözeceğine, HDP ve Özgürlük Hareketi'ne suçlama yaparak bu oyalama politikasını gözden kaçırmaya çalışmaktadır. Bu yaklaşımlardan biri de, Kürt Özgürlük Hareketi'ni ve HDP’yi Fethullahçılarla ilişki içinde göstermeye çalışmasıdır. Önceden herkesi Kürt Özgürlük Hareketi'nin işbirlikçisi olarak gösterirken, şimdi de kendine muhalif olan herkesi Fethullahçılarla ilişki içinde göstermektedir. İşte AKP tarafından uygulanan özel savaşın psikolojik harekat boyutunun bir yönü de böyledir. 
AKP Hükümeti'yle Fethullahçılar bir buçuk yıl öncesine kadar sarmaş dolaştılar; bir ittifak halinde tüm muhaliflerine en çirkin yöntemlerle saldırıyorlardı. Hükümet bu konuda en fazla da Fethullahçıları kullanıyordu. Özellikle Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı ortak davranıyorlardı. Hatta AKP Hükümeti Kürdistan’da Özgürlük Hareketi'ne karşı mücadeleyi esas olarak Fethullahçılara bırakmıştı. Hatta KCK operasyonlarının kararını kendileri verdiği halde, bu tutuklamaları Fethullahçılar yapıyor diyerek, hedef olarak onları gösteriyordu. Şimdiyse Fethullahçılarla Kürt Özgürlük Hareketi arasında bir ilişkiden söz ediyor. Böylece esas olarak Fethullahçıları vurmak istiyor. Çünkü iyi biliyor ki, Fettullahçılar ve tabanları PKK düşmanıdır, Kürt Özgürlük Hareketi düşmanıdır. Ancak bir taşla iki kuş vurma gibi "Fethullahçılarla iş yapıyorlar” diyerek Kürt Özgürlük Hareketi'ni de töhmet altında bırakmaktadır. 
Dünyada herkesin Kürt Özgürlük Hareketi'yle ilişkisi olur, ancak Fethullahçıların olmaz. Fethullah Gülen’in Kürt Özgürlük Hareketi için nasıl vaazlar verdiği herkesin kulağında çınlamaktadır. Bu nedenle Tayyip Erdoğan ve AKP’lilerin Fethullahçılarla PKK’nin ilişkisinden söz etmelerinin hiçbir inandırıcılığı yoktur. Hala yayınlarında, haberlerinde, yazılarında, dizilerinde Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı yapan bir kesimle, Kürt Özgürlük Hareketi'nin ilişki içinde olması mümkün değildir. Hele hele şimdiye kadar Fethullahçıların Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığının şampiyonluğunu yaptığı düşünülürse, böyle bir ilişkinin olması akla bile gelmez. Tayyip Erdoğan bu tür suçlamalarla yıllarca Fethullahçılarla yaptığı kirli ittifakı unutturmaya çalışmaktadır. 
Aslında AKP ile Fethullahçılar hala birbirileri hakkında her şeyi söylemiyorlar. Milletin ve devletin bekası ve birliği düşüncesiyle birbirilerinin kirli çamaşırlarını gizliyorlar. Eğer Fethullahçılar bir gün konuşursa AKP’nin nasıl kirli bir iktidar olduğu anlaşılır. Yine AKP, Fethullahçıların her yaptığını açıklarsa, en azından Kürtlere karşı nasıl kirli bir özel savaş yürüttükleri anlaşılır. Bu nedenle Tayyip Erdoğan hiç yırtınmasın, ne yapsa da Fethullahçılarla yaptıkları kirli ittifakı gizleyemez. Bu kirli ittifakı tüm demokrasi güçleri bilmektedir. Mutlaka bir gün bu kirli ittifakın tüm ayrıntıları ortaya saçılacaktır. Yolsuzluk dosyalarından daha kirli ilişkiler ortaya çıkacaktır. İşte o zaman AKP açısından kıyamet kopacaktır.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA