Aktar: En doğru karar 'yerinden' alınan karardır

Aktar: En doğru karar 'yerinden' alınan karardır

HDK'nin Yerel Yönetim Konferansı'nda konuşan Dr. Cengiz Aktar, yerellik ya da özerkliğin sadece Kürt illeri için değil tüm Türkiye için olduğunu belirterek "en doğru karar 'yerinden' alınan karardır" dedi. 

HDK ve HDP'nin düzenlediği "2014 Yerel Seçimlerine Doğru Yerel Yönetimler Konferansı" devam ediyor.

Konferansın, "Neden yerinde yönetim" başlıklı ilk oturumuna TESEV Yönetişim Direktörü Fikret Toksöz, gazeteci-yazar Cengiz Aktar ve BDP Muş Milletvekili Demir Çelik konuşmacı olarak katıldı.

Dünya ülkelerindeki yerel yönetim modellerine ilişkin örnekler veren Fikret Toksöz, İngiltere'de yetkilerin merkezi yönetim değil, yerel yönetimlere verildiğini hatırlattı.

Fransa'da bölgesel yönetimlerin güçlü olmadığını ancak kalkınma için güçlü planlar yapıldığını söyleyen Toksöz, şöyle devam etti: "Bölge meclisi bir kalkınma planı yapıyor ve merkezi hükümet ile bölgeler arasında kalkınma sözleşmesi yapılıyor. Buna göre kalkınmanın giderleri üzerine anlaşma yapılıyor ve harekete geçiliyor."

Türkiye’de ise yerel yönetimlerin alışılmış kalıplar içinde düşünüldüğünü belirten Toksöz, kent muhalefetinin önemli olduğunu ifade ederek "Kendinden doğan kent muhalefeti çok önemli. Bu Gezi ile başlayan bir süreç oldu" dedi.

Bölge yönetimleri oluşturulması tartışmalarının yeni bir konu olmadığını aktaran Toksöz, "1922'de Celal Bayar yazdığı raporda, bölgesel projelerle Türkiye'yi kalkındırabileceklerini söylüyor. Cumhuriyette de bunun gibi bir takım girişim ve çabalar var" dedi. Mevcut durumda Türkiye'de bölgeler arası ciddi eşitsizliklerin olduğuna dikkat çeken Toksöz, "Sosyal alanda, sağlık alanında, ekonomi alanında birçok problem var. Örgütlenmelere en yerel birimlerden başlanmalı. Kalkınmalar mahallerden örgütlenerek, programlar yaparak yukarıya doğru sağlanabilir. Türkiye kamuoyunu ikna etme açısından da bunu söyleyebiliriz" diye konuştu.

YERELLEŞME ÖCALAN'IN ÖZERKLİK TARTIŞMASIYLA BAŞLADI

Dr. Cengiz Aktar ise "Neden yerinden yönetim?" sorusuna yanıt verdi.

 "Yerindenlik, en doğru kararın yerinden alınabileceğini gösteriyor. Gezi olayları da bunu gösterdi zaten. Vatandaşın kamu hayatına katılımı, işlevselliği, siyasi alanın muazzam genişleyeceği yer yerelliktir. Gezi'de kamusal eğilim olarak da eylem sahiplenildi. Vatandaşın sesi duyuldu. Bu katılımdır. Yerel yönetim bu işe yarar" diye konuştu.

Yerelleşme konusunun en iyi BDP tarafından anlaşıldığını söyleyen Aktar, Özerklik ya da yerellik meselesi, Avrupa Konseyi'nin Özerklik Şartı ile biten bir şey değil. Bu anayasal bir konu, anayasa ile bitebilir. Bunu Türkiye'de bir tek BDP anladı. Verdiği anayasa teklifinde de ademi merkeziyet bağlamında düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Yerellik, sadece Kürt illeri için değil Tüm Türkiye için bir gelişme olacak" dedi.

Türkiye'de yeni başlayan bu tartışmanın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "demokratik özerklik" tartışması ile başladığını hatırlatarak " Aslında bu Abdullah Öcalan'ın özerklik tartışmaları ile başlattığı bir tartışma. AKP bu tartışmaya başkanlık sistemi ile eklemlendi" dedi.

Başbakan'ın açıkladığı "demokratikleşme paketi"nde yerel yönetimlere ilişkin maddeler olmadığını hatırlatan Aktar, "İyi ki girmedi, girseydi bu anlayışla çok kötü şeyler ortaya çıkardı" dedi.

ÇELİK: YERELİ SİYASETE KATAN MODELİ ÖNGÖRDÜK

Aktar'ın ardından söz alan BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, özgürlükleri yok eden yapıların devlet ve iktidar sistemi olduğunu söyledi. Bu sebeple Kürt özgürlük hareketinin "demokratik modernite" deneyimi ile devlet dışı sistemin esas alınıp alınamayacağını sorguladığına dikkat çeken Çelik, "Devlet dün de vardı, bugün de var. Önümüzdeki yıllar da demokratik modernite ile kapitalist modernite tartışmalarının yaşanacağı yıllardır. Biz devlet dışılığı esas alan, özgür yerel yönetimler modeli için verdiğimiz mücadele ile düşe kalka bugüne geldik. Biz Ankara'nın belirlediği merkeziyetçilikten farklı olarak yereli siyasete katan, demokratik bir örgütlenme öngördük. Aynı şekilde ekolojik bir dengenin oluşturulabilmesi açısından mücadele yürüttük" dedi.

Kürtlerin emperyalizme karşı "itiraz büyüten" bir halk olduğunu ifade eden Çelik, "Bağlı bulunduğumuz coğrafyada demokratik özerklik projemize devlete rağmen can katmaya devam ettik. Demokratik özerklik bir Kürt projesi değildi. Bizden önce başlayan otonom yapılara benzeyen ve toplumun tüm kesimlerini içine alan bir proje. Bu yüzden Kürdistan'da resmiyete rağmen, uygulamaya çalıştık ve çalışıyoruz. Bu proje tüm Türkiye'ye de uygulanabilecek bir proje. Sadece Kürdistan'da mücadele yürüten bir sınırlamada olmadık. Demokratik paradigmanın büyütülebilmesi noktasında da Halkların Demokratik Kongresinde yer bulduk" diye konuştu.

Çelik, demokratik moderniteyi, "ekoloji, kadın özgürlüğü, halkın katılımcılığı ve demokrasi" ayakları üzerine kurduklarını ve var etmeye çalıştıklarını belirtti.

Konuşmaların ardından soru ve cevap bölümü ile "Neden Yerinden Yönetim" adlı oturum sona erdi. Konferans öğleden sonra "Yerel yönetimler ve demokratikleşme" başlıklı oturumla devam edecek.