Aktaş’tan kayıplar için meclis araştırması önerisi
Aktaş’tan kayıplar için meclis araştırması önerisi
Aktaş’tan kayıplar için meclis araştırması önerisi
Tutukllu milletvekili Kemal Aktaş, kayıp kişilerin sayılarının tespit edilmesi, akibetlerinin öğrenilmesi ve sorumluların yargı önüne çıkarılması için alınacak tedbirlerin tespit edilmesi, hukuksal sürecin başlatılması amacıyla meclis araştırması önerdi. İHD ve Yakınlarını Kaybedenler Derneği’nin verilerine göre Türkiye’de 17.500 faili meçhul cinayet olduğunu belirten Aktaş, kayıpların ve faili meçhul olayların büyük kısmının politik cinayetler ve kayıplar olduğununun da altını çizdi. Kalıcı bir toplumsal barış için, tüm kayıp kişilerin kimlik tespitlerinin yapılmasının önem arzettiğini de Aktaş vurguladı.
Tutuklu BDP Van Milletvekili Kemal Aktaş, BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken aracılığıyla yaptığı öneride, 20 Aralık 2006’da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Kayıplar Sözleşmesi’nin kabul edildiği ve 23 Aralık 2010’da ise 20 devletin taraf olması şartının yerine getirilmesi üzerine yürürlüğe girdiğini belirtti. Aktaş, “Bu gün itibarı ile 95 ülke ilgili sözleşmeyi imzalamıştır” dedi.
Sözleşmenin birinci ve ikinci maddelerinde “Hiç kimsenin gözaltında kayba maruz bırakılamayacağı ve hiçbir istisnai durumun kişilerin gözaltında kayıp olmalarına gerekçe yapılamayacağı” belirtildiğini de hatırlatan Aktaş, “Türkiye Cumhuriyeti Bu sözleşmeyi imzalamamış ve taraf olmamıştır” dedi.
1992-1995 yılları arasında Bosna’da süren savaşta binlerce kişinin kaybolduğu ve toplu mezarlara gömüldüğü gerçekliğinden hareketle 1996 yılında BM Kayıplar Komisyonu kurulduğunu da vurgulayan Aktaş şunları belirtti: “Her yıl 17-31 Mayıs tarihi arasındaki günlerde kayıpların bulunması için etkinlikler düzenlenmekte ve ‘Kayıplar Haftası’ olarak adlandırılmaktadır. BM Kayıplar Komisyonunun Bosna’ daki kayıpların bulunması ile ilgili yürüttüğü çalışmalar insanlığa karşı işlenen suçların tespiti için önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletlerin Bosna’daki Kayıpların akıbetinin öğrenilmesi için yürüttüğü çalışmalara parasal destek verdiği bilinmektedir. Ancak hem BM Kayıplar Sözleşmesinin imzalanmamış olması hem de ülkemizde binlerce kişinin kayıp olduğu iddiasına yönelik kayıp yakınlarının başvurularının hukuksal olarak bir değer kazanmamış olması; ülkemizin bu konuda tutarsız davrandığı izlenimini güçlendirmektedir.”
Türkiye’de 17 Mayıs 1995 yılından itibaren ‘Cumartesi Anneleri’ diye bilinen İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarından oluşan grupların kaybedilen yakınlarının bulunması ve akibetlerinin öğrenilmesi için oturma eylemliliği başlattığını da vurgulayan Aktaş, “Halen bu eylemlilikler düzenli olarak devam etmektedir. 12 Eylül 1980 Askeri darbesi dönemi ve Kürt sorununun şiddetle bastırılması politikaları sonucu ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere; ülke sathında gözaltında kayıplar ve faili meçhul cinayetler yaşanmaya başlamıştır. Kayıp yakınları da ısrarla kendi yakınlarının akıbetlerini öğrenme taleplerini dile getirmişlerdir” dedi.
Türkiye’de kayıp yakınlarının sembolü haline gelen Berfo Ana’nın 1980 yılında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır’ın akibetini öğrenmek için 2010 yılında Türkiye Başbakanı ve ardından da Adalet Bakanı ile görüştüğü, meclis insan hakları komisyonunda konu ile ilgili alt komisyon oluşturulduğunu da hatırlatan Aktaş şöyle devam etti: “Komisyon yaptığı çalışmalarda Cemil Kırbayır’ın gözaltında öldürüldüğü bilgisine ulaşmış, ancak ne cesedine ulaşılabilmiş ne de sorumlular hakkında hukuksal bir süreç başlatılabilmiştir. Berfo Ananın ömrü kayıp oğlunun cesedini bulmaya yetmemiş ve 2013 yılında vefat etmiştir. Benzer durumda binlerle ifade edilen kayıp hikâyesinin olduğu yakınları tarafından dile getirilmektedir. Kayıp kişilerin akıbetlerini öğrenme çabası kuşaktan kuşağa aktarılan bir trajediye dönüşmüş durumdadır.”
İHD ve Yakınlarını Kaybedenler Derneği’nin verilerine göre, Türkiye’de 17.500 faili meçhul cinayetin olduğu; büyük çoğunluğu gözaltına alındıktan sonra kaybolan 3248 kişinin gömülü olduğu tahmin edilen 253 toplu mezarın tespit edildiği ve bunlardan 450 kişinin isimlerinin tespit edildiğinin basına ve kamuoyuna yansıdığını da Aktaş belirtti.
Belirtilen kayıpların ve faili meçhul olayların büyük kısmının politik cinayetler ve kayıplar olduğununun da altını çizen Aktaş ”Bunların dışında da binlerle ifade edilen kayıpların olduğu düşünülmektedir.
Ülkemizde yeni ve demokratik bir toplumu inşa etme çabasının sürdüğü bu dönemde sağlıklı ve kalıcı bir toplumsal barış için; öncelikle tüm kayıp kişilerin kimlik tespitlerinin yapılması önem arz etmektedir. Beraberinde Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi imzalanarak sözleşmeye taraf olunması gerekmektedir. Ardından kamuoyunda toplu mezar olarak ifade edilen mezarların uluslar arası hukuka göre açılması ve kayıp kişilerle kimlik eşleştirmeleri yapılmalıdır. En önemlisi de bu kayıpların sorumlularının yargı önüne çıkarılması gerekmektedir.
Tüm bu süreçlerin ne şekilde işleyeceğinin tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için meclis araştırması açılması gerekmektedir” dedi.