GÖRÜNTÜLÜ

Karasu: Fuat arkadaş örgütü anlam gücüne kavuşturmada büyük rol aldı

İlk Apoculardan Mustafa Karasu, 52 yıllık yol arkadaşı Ali Haydar Kaytan’ı anlatırken, “Fuat arkadaşın örgütü anlam gücüne kavuşturmada, Önderliğin anlam gücünü anlama ve onu çok önemli görme, onu örgüte taşımada büyük rolü oldu” dedi.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, PKK’nin kurucu kadrolarından şehit Ali Haydar Kaytan’ı anlattı:

Fuat arkadaşla nasıl tanıştığıma değinmeden önce, Fuat arkadaşı bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Onun Önder Apo’ya bağlılık temelinde 50 yıla yakın yürüttüğü mücadeleye bağlı kalacağımı, Önderliğe bağlılık temelinde bu mücadelede yürüttüğü örgüt mücadelesini, özgürlük mücadelesini örnek alacağımı burada belirtmek istiyorum.

Fuat arkadaşın herkes üzerinde hakkı olduğu gibi, benim üzerimde de hakkı vardır. Bu yönüyle Fuat arkadaşın tabii ki bizler açısından yeri önemlidir. Benim açımdan yeri daha da anlamlıdır. Fuat arkadaşa layık olmaya çalışacağım. Onun özlemlerini mutlaka gerçekleştirmek için üzerimize ne düşecekse yapacağız. Nasıl ki bütün şehitlerimize söz vererek bu mücadeleyi yürütüyorsak, Fuat arkadaşın şehadeti yükümüzü daha da ağırlaştırmıştır.

İLK TANIŞMA

Şehadetiyle bize, ‘Bu mücadeleyi başarıya götüreceksiniz’ demiştir. Hem de Önderlik çizgisi temelinde, Önderliğe bağlılıktan şaşmadan, Önder Apo’nun çizgisine bağlılıkta şaşmadan bu mücadeleyi zafere götüreceksiniz mesajı olmuştur. Onun şahsında tüm şehitlerimize saygı temelinde, Fuat arkadaşın da özlemlerini kesinlikle başarıya ulaştıracağız. Bu temelde Fuat arkadaşa sözümü burada veriyorum. Bu sözümün gereğini de bütün yaşamım boyunca gerçekleştireceğime, bir daha Fuat arkadaşa bunun sözünü veriyorum.

Fuat arkadaşla tanışmamız, Siyasal Bilgiler Fakültesi I. Sınıfı’nda oldu. Ben 1972’de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt yaptırdım. Birinci sınıfa kayıt yaptırdığımda, Fuat arkadaş da birinci sınıftaydı. Ancak Fuat arkadaş bir yıl önce Önderlikle birlikte Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt yaptırmıştı.

Önderlik, cezaevinde çıkar çıkmaz -7 ay cezaevinde olmasına rağmen- sınavlara girmiş sınıfı geçmişti. Fuat arkadaş ise sınıfta kalmıştı. O dönem devrimciler sınıfa ve okumaya çok fazla önem vermediklerinden, herhalde Fuat arkadaş da çok önem vermediğinden dolayı sınıfta kalmıştı.

Yoksa Fuat arkadaş, anlama ve algılama düzeyi çok yüksek bir arkadaştı. Bu yönüyle birazcık üzerinde dursaydı kesinlikle sınıfı geçerdi. Ama 12 Mart’ın o zor yıllarında Fuat arkadaş derslerine çok önem vermediğinden sınıfta kalmıştı ve böylece beraber aynı sınıfa düşmüştük diyebilirim. Belki onun sınıfta kalması benim şansım olmuştu. 72’nin sonunda kendisiyle tanıştım. O günden şehit olduğu 3 Temmuz 2018’e kadar bu yoldaşlığımız sürdü.

Tabii Fuat arkadaşla ilk tanıştığımız zaman ben de APOCU değildim, onun da Önder Apo ile ilişkisinin düzeyini bilmiyordum. Sonradan öğrendiğime göre Önder Apo ile arkadaşlığı, 71-72 öğrenim döneminde aynı sınıfa girdikten sonra başlamış, o zaman tanışmışlar. Ben tabii Fuat arkadaşla tanıştığım zaman düşüncelerini bilmiyordum. Bir devrimci olarak biliyordum. Ben de o zaman genel bir devrimciydim. Fakat ben Deniz Gezmiş’e, onların örgütü THKO’ya sempati duyuyordum.

Hüseyin İnan bizim komşu köylüydü. Onun şehadeti bizi etkilemişti. Aslında dedemler de daha önce Hüseyin İnan’gilin köyünde kalmışlar. Dedem orada biraz çiftçilik falan yapmıştı. O çevreden olduğu için beni yakından etkilemişti Hüseyin İnan. Bu yönüyle THKO’ya sempati duyuyordum.

‘İLİŞKİLERİNDE ÇOK YUMUŞAKTI’

Fuat arkadaşla ilişkimiz sürekli oluyordu. Zaten ilk tanışmayla birlikte Fuat arkadaşa yönelik bir saygım ve sevgim gelişti. Fuat arkadaş ilişkilerinde çok yumuşaktı. Gerçekten derviş gibiydi. İnsan ilişkileri çok saygılıydı. Herkese saygılı yaklaşırdı, o beni çok etkilemişti. Aynı örgütten değildik veya aynı örgütün içerisinde değildik, ama birbirimize gerçekten saygı ve sevgimiz vardı.

Fuat arkadaşın o zamanlar fakat Önder Apo ile ilişkisi var ama ben bilmiyordum. Bizim oralarda, çevrede daha çok ‘Aktancılar’ olarak bilinen, Ankara’da da bütün siyasal gruplar tarafından tanınan bir çevre vardı. Fuat arkadaş daha çok onlarla ilişkideydi ilk önceleri. Ama daha sonra öğrendim ki onlarla arkadaşlık ilişkileri başlamış, sürmüş. Onlar da devrimciydi, militandı tabii. Onların militanlığı da devrimciliği de Fuat arkadaşı etkilemiş. Fuat arkadaş onlarla geziyordu. Ben de biraz sanki onlarla ilişkideymiş gibi tahmin ediyordum. Ama sonradan öğrendim ki bir arkadaşlık ilişkisiymiş.

‘MİLİTAN RUHLUYDU’

Fuat arkadaşla daha sonra da arkadaşlık ilişkilerimiz sürdü. Hep kendisine saygı ve sevgiyle yaklaştım. Fuat arkadaş, o zor dönemlerde militan ruhluydu. Devrimci bir duruşu vardı. Militan bir ruhu vardı, kararlı bir duruşu vardı. Öyle bir özelliğe sahipti. Aslında bütün herkes de Fuat arkadaşa saygılıydı o özelliğinden dolayı. Daha o yıllarda Fuat arkadaşın duruşu ciddiydi ve kararlı bir duruşu vardı. Herkesin üzerinde etkisi oluyordu. Diğer taraftan da çok yumuşak, saygılı yaklaşımları tabii ki insanları etkiliyordu. Fuat arkadaşla bizim tanışmamız böyle gerçekleşti.

Tabii sonradan APOCU gruptan olduğunu öğrendim. Onun, benim APOCU gruba sempati duymamda etkisi oldu. Sadece Fuat arkadaş değildi, başka Dersimli arkadaşlar da vardı; onlarla ilişkilerim vardı. O Dersimli arkadaşlardan bazıları hareketle tanışmışlardı. APOCU grupta görünüyorlardı, yani o gruba dahildiler. İşte o yıllarda ben hem Fuat arkadaşla ilişkimden dolayı sempati duymaya başlamıştım, hem de o Dersimli bir arkadaş vardı.

O aslında Çubuk Barajı'ndaki toplantıya katılan 6 kişiden biriydi. Benimle gerçekten çok yakından ilgileniyordu. Mizaç olarak yumuşak ve insani ilişkileri iyi olan biriydi. Tabii onun beni gruba katmasında etkisi fazla oldu. Ama herhalde ben katıldıktan bir yıl sonra falan o bıraktı, daha doğrusu okumayı tercih etti. Okulu tercih etti.

Ama şu var: Fuat arkadaşla ilişkimin de benim gruba dahil olmamda etkisi oldu. Doğrudan olmadı ama diğer arkadaşın etkisi biraz daha fazla oldu. Fuat arkadaşla ilişkide sempati duydum. O diğer arkadaş ise biraz daha ısrarcı oluyordu. O da şundan kaynaklanıyordu: Onunla ilişkilerim daha samimiydi. Yurtta kalıyordu ve ilişkilerimiz daha samimiydi. Fuat arkadaş yurtta kalmıyordu, herhalde ondan dolayı o arkadaş benimle sıkı bir ilişki kurmuştu.

Fuat arkadaşla 1972’de başlayan ilişkimiz -zaten okulda daha sonra APOCU oldum, 74’ün sonu 75’in başında- o zaman daha da sıklaştı. İlk Önderlikle görüştüğüm ev de Fuat arkadaşın kaldığı evdi. Ankara’da Aşağı Ayrancı’da ilk katılımı yaptım. Daha önce de ilişkilerim vardı ama örgüte, Önder APO’ya ve APOCU gruba sözümü Aşağı Ayrancı’da Önder Apo ile konuştuktan sonra verdim. “Tamam, bundan sonra sizinle hareket edeceğim” dedim.

Fuat arkadaş ile Cuma arkadaş vardı. Ben gittiğimde Abbas arkadaş da oradaydı. Başkan konuştuktan sonra, diğer arkadaşlar da benimle konuştu. Ondan sonra ilişkilerimiz daha sıklaştı. Artık Fuat arkadaşla ilişkim çok sık hale geldi. Aynı okuldayız, Apocuyuz, hemen hemen her gün çeşitli zamanlarda beraber yan yana kaldık. İlişkimiz de o günden bugüne sürdü.

Bu tanışmadan dolayı şunu söyleyebilirim: Benim böyle bir harekete sempati duymamda, tanışmamda ve katılımımda etkisi olduğu için ona yine şükranlarımı sunuyorum. Herhalde onun devrimci duruşu ve kişiliğinin, benim bu gruba katılımımda etkisi olmuştur. Tabii başka etkenler de oldu ama Fuat arkadaşla tanışmamın, Fuat arkadaşın bu grup içinde olmasının, benim katılımımda önemli bir etkide bulunduğunu söyleyebilirim. İlk tanışma ve ilişkilerimiz böyle şekillendi ve o günden bugüne -şehadetine kadar- sürdü.

‘DEVRİMCİ YAŞAMI VE DEVRİMCİLERİ ETKİLEYEN BİR KİŞİLİKTİ’

Fuat arkadaş, 12 Mart’tan sonra Ankara’da bir bütün olarak Türkiye’de devrimci mücadelenin gelişmesinde rolü olan devrimcilerden biridir. O dönem kritik bir dönemdir. 12 Mart’tan sıkıyönetimin kalkmasına, yeni bir döneme geçiş, devrimci gençliğin mücadelesinin yükselişe geçtiği, gençliğin devrime akın akın katıldığı dönemde Fuat arkadaş etkili bir devrimcidir.

Devrimci yaşamı etkileyen, devrimcileri etkileyen, devrimci mücadelenin etkili olmasında rolü olan bir kişiliktir. Duruşu öyledir. O dönem çok önemlidir. 72, 73, 74 döneminde devrimcilik yapmak çok çok önemlidir. Daha sonra gelişen Türkiye’deki siyasal ve devrimci mücadeleyi belirlemiştir. Bunların içinde Fuat arkadaş da vardır.

Fuat arkadaş, hem genel devrimci mücadele katkı sundu hem de Ankara’daki ve Türkiye’deki devrimci yükselişi etkiledi. Kesinlikle etkisi olan arkadaşlardan biridir, militan duruşuyla. Çünkü 72’de Denizleri, Mahirleri, İbrahimleri ve onların devrimci duruşunu sahiplenen devrimciler olmasaydı 73’te, 74’te, 75’te Türkiye’de gençler bu kadar katılmazdı. Bu bakımdan bu şehadetleri sahiplenen devrimcilerden biridir.

Önder Apo’nun yanında bulunduğu dönemde Deniz, Hüseyin, Yusuf idama götürülüyor, idam ediliyor ve Önder Apo bu idamlar karşısında: ‘Ben bunlara bağlı kalacağım, bunların mücadelesini geliştireceğim. Geliştirirken de öyle bir mücadele yürüteceğim ki bir daha yenilgiye uğramasın’ diye söz verip çıktıktan sonra bu devrimcilere sahip çıktığında, Fuat arkadaş da 1971-72’de Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeydi.

71-72 aynı zamanda Denizlerin idam edildiği, Mahirlerin katledildiği, 12 Mart’ta devrimcilere karşı saldırının gerçekleştirildiği bir dönemdir. Devrimci hareketin önemli darbe yediği dönemdir. İşte bu dönemde Fuat arkadaşın ve o dönemde mücadele içerisinde yer alan arkadaşların, devrimci mücadeleyi geliştiren tüm devrimcilerin Ankara’da ve Türkiye genelindeki devrimci hareketin gelişiminde rolü olmuştur.

‘DEVRİMCİLİĞİ YAŞAMININ PARÇASI HALİNE GETİRMİŞTİ’

APOCU grup açısından ise Fuat arkadaşın rolü birkaç boyutta ifade edilebilir. Bir kere ciddi bir devrimciydi, kararlı bir devrimciydi, devrimciliği tamamen yaşamının parçası haline getiren bir devrimciydi. Bu yönüyle APOCU grubun o karakterini en iyi temsil eden özelliklere sahipti. Zaten Çubuk Barajı Toplantısına katılmıştır. Grubun ilk 6 üyesinden biridir. Katılan 4 kişi daha sonra bırakmıştır. Ama şehadetine kadar Çubuk Barajı toplantısından kalan Önder Apo ve kendisidir.

Fuat arkadaş, APOCU gruptaki varlığıyla, ciddiyeti ve kararlılığıyla, APOCU grubtaki Önderlik çizgisindeki o ciddiyet, bağlılık, irade ve kararlılık; koşullar ne olursa olsun mücadele etme gücü, halka bağlılık, ülkeye bağlılık, düşmana öfke Fuat arkadaşta temsilini buluyordu. Özellikle düşmana öfkesi çok büyüktü. Bu çok önemlidir.

Bunda Fuat arkadaşın ailesinin geldiği kökün çok etkisi vardır. Çünkü hem annesi hem babası 38 soykırımının sürgünüdür. Annesi Kayseri’ye, babası ise Eskişehir’e sürgün edilmiştir. Bunun Fuat arkadaş üzerinde çok etkisi olmuştur. Düşmana öfkesi vardır. Bir Dersimli genç olarak büyük bir öfke yaşamıştır.

Şunu her zaman söylemiştir, tartışmışızdır: Sadece doğruları söyleyerek devrimci olunamaz! Bir de haksızlığa, zulme, yanlışlığa, yanlış yaşama, sömürüye, çirkinliğe öfke duymak gerekiyor. Öfke duymadan devrimci olamazsın. Zaten bu öfkesini o ilk şiiri ‘Ben Kürdistanım’ şiirinde herkes çok net görebilir. Daha 77’de o bütün öfkesini, soykırımcı sömürgeciliğe karşı öfkesini, devrimci iradesini o şiirde ortaya koymuştur.

Bu yönüyle Önder APO’nun yoldaşı olarak APOCU harekete çok büyük katkıda bulunmuştur. Her arkadaşın-Haki’nin, Kemal’in- nasıl ki bu Önderlik çizgisine, Önder APO çizgisine, APOCU’luğa, PKK’ye kattığı özellikler varsa, Fuat arkadaşın da kattığı özellikler vardır. Bu özellikler birleşerek APOCU’luğu, PKK’liliği güçlendirmiştir. Ya da Önder APO’nun düşünce gücünün, önderlik çizgisinin, önderlik duruşunun bir boyutunu her arkadaş kendisinde derinleştirmiş, farklılaştırmış, özgünleştirmiştir. Böyle belki daha doğru ifadelendirilebilir.

Fuat arkadaş da düşmana öfkesiyle, bir duygu insanıydı. Çok güçlü duyguları olan bir arkadaştı. Şiir yazması, düşmana öfkesi, halk sevgisi, yoldaşlarına sevgi, iyi yapana bağlanması, kötü yapana öfke duyması, her iyi ve güzel şeye bağlanması, ona sarılması ve destek vermesi, ama her çirkin ve kötü şeye de büyük öfke duyması, tutum alması, Fuat arkadaşın o duygu yoğunluğuyla bağlantılıydı.

Zaten Fuat arkadaşla tanışan herkes, duygulu yanını ve duygu yoğunluğunu rahatlıkla görebilirdi. Tabii ki ideolojik ve siyasi yaklaşımı vardı, ama duyguyla da yaklaşırdı. Duygu yoğunluğuna değer verirdi, ama bir devrimci mücadele içeresinde duygusallığı da doğru bulmazdı.

Hatta çok duygusal olmayı, duygusal yaklaşımları devrimci mücadeledeki eksikleri örtmenin bir yolu olarak değerlendirirdi. Duygusal yaklaşımlara güçlü eleştirisi vardı. Duyguya eleştiri değil, duygu yoğunluğuna eleştiri değil; duygusal yaklaşımın, duygusal tutumla gerçeğin ortaya konulmamasını, duygusal tutumun gerçek anlamda ideolojik, örgütsel ve siyasi olarak tam ortaya konulmamasını eleştirirdi. Ama duygulara da gerçekten çok yüksek değer veren bir arkadaştı.

‘FUAT ARKADAŞA BAKARAK APOCULUĞUN KARAKTERİNİ ÖĞRENEBİLİRDİNİZ’

Bu yönüyle hem o bağlılığı hem kararlılığı etki yaptı. Herkes APOCU’lara bakarken, nasıl ki Önderliğe bakarak APOCU’luğun karakterini öğreniyorsa, Fuat arkadaşa bakarak da APOCU’luğun karakterini öğrendi. APOCU’luğun nasıl bir devrimcilik olduğunu öğrendi.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Aynı okuldaydık, birçok aynı çevreyi birlikte tanıyorduk. Fuat arkadaşın devrimciliğine herkesin saygısı vardı. Herkes Fuat arkadaşın kararlılığının büyük bir devrimci, taviz vermez bir devrimci olduğunu biliyordu.

Fuat arkadaşa bakınca, gerçekten ne kadar devrimci kişilik varsa, şehit, şehadet varsa, bunlara değer veren, saygı gösteren ve bunların hepsine saygı gereği devrimi başarıya götürmek isteyen bir kişilik olduğunu görürdü. İşte bu, APOCU grubun Ankara’da şekillenmesine önemli bir etkide bulundu.

Bir yönüyle de Fuat arkadaşın bu karakteri, özellikle Dersimli arkadaşların bu harekete katılmasında etkili oldu. Bu da önemliydi. Neden önemliydi? O dönemde Kürdistan’da belki de en fazla üniversiteye giden, okuyan şehirlerin başında Dersim geliyordu. Dersim de aslında devlet tarafından, kemalizm tarafından Kürdistan’ın genelinden koparılmak istenen bir coğrafyaydı. Kürdistan’ın en güzel, en önemli parçası Kürdistan’dan koparılmak isteniyordu.

Devletin bu yönlü çabalarında da belli bir başarı ortaya çıkmıştı. Hatta biz Dersimli değildik ama Dersim’in alevi karakterinden dolayı çevrede etkisi vardı. Şöyle bir düşünce oluşmuştu: ‘Biz diğer Kürtlerden değiliz, biz ayrı Kürdüz’ diye bir şey vardı. Bu aslında son yıllarda, özellikle Dersim soykırımından sonra geliştirilen bir söylemdi.

Fuat arkadaş, duruşu ve tutumuyla buna da cevap olmuştur. Dersimli gençlerin bu harekete katılmasında önemli payı vardır. Bu, şu açıdan önemliydi: ilk ideolojik gruptu. APOCU grubun ilk hedeflerinden biri de aydın gençliği kazanmaktı. Çünkü ideolojide kazanmadan Kürdistan’da kazanamazdık, Türkiye’de kazanamazdık. İdeolojide kazanmayı çok önemli görüyorduk.

O dönemde üniversitelerde en fazla okuyan, üniversite gençliğine, devrimci mücadeleye ilgi duyan bir gerçekliği vardı Dersim’in. Mahir Çayan’ın arkadaşı Hüseyin Cevahir’di. İbrahim Kaypakkaya’nın, Ali Haydar Yıldız’dı. THKO’nun içinde Dersimliler vardı.

Bu yönüyle, Fuat arkadaşın gruba katılmasının katkıları çok fazla oldu. Hem duruş hem kimlik kazandırmada hem de çevremizi etkilemede katkısı oldu. Çünkü APOCU gruba Ankara’da büyük bir saygı gelişti. Önder APO’nun, Fuat arkadaşın, bir bütün olarak APOCU’ların duruşundan dolayı saygı gelişti.

Bu duruş gösterilmeseydi, kimse ciddiye almazdı. APOCU grup 10-15 kişiyken bile herkes ciddiye alıyordu. Bunun nedeni de arkadaşların duruşundandır. Önderlik başta olmak üzere arkadaşların duruşu, grubun ciddiye alınmasını sağlıyordu. Fuat arkadaşın Bunda önemli bir payı vardı.

‘HER TÜRLÜ KAVGANIN ÜZERİNE KORKMADAN, CESARETLE GİDEN BİRİYDİ’

Öte yandan, 1972'den sonra 73, 74 ve 75'te faşizme karşı yoğun bir mücadele vardı. Bu mücadelede militanlık önemliydi, militan duruş gençleri etkiliyordu. Evet söz de etkiliyordu ama duruş, militan duruş da etkiliyordu. Fuat arkadaş diğer yandan da gözü kara bir militandı. Fuat arkadaş, korkusu olmayan, her türlü kavganın, saldırının üzerine cesaretle giren, kaygısız bir arkadaştı. Fuat arkadaşın böyle de bir özelliği vardı.

Bunda APOCU gruba saygının artmasında, faşizme karşı mücadelede ‘APOCU grup militandır’ lafının söylenmesinde Fuat arkadaşın önemli payı vardır. Çünkü o dönemde Ankara’da devrimciliğin merkezi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ydi. Bir de Ortadoğu’ydu. Ama esas devrimci gençliğin toplandığı yer Siyasal Bilgiler Fakültesi’ydi. Fuat arkadaş da böyle bir fakültede okuduğu için, bir de öne çıkan APOCU militan olduğu için APOCU’ların özelliğinin tanınmasında Fuat arkadaşın tabii ki etkisi çok fazla oldu.

Zaten Ankara’da en fazla etkili olan grup DEV-YOL grubu, Halkın Kurtuluşu grubuydu. Bunlar Fuat arkadaşı çok iyi tanıyorlardı. Halkın Kurtuluşu’nda zaten eskiden ilişkide olduğu arkadaşları vardı. DEV-YOL’u zaten Siyasal Bilgiler’den tanıyordu. Bu yönüyle önemli katkısı oldu.

‘SÖZÜNÜN GÜCÜ VARDI’

Diğer yandan tabii ki düşünce gücü yüksek olan bir arkadaştı. Düşünen bir arkadaştı. İnsan ilişkileri bilgece, dervişçeydi. Derler ya mümin ilişkisi, ermiş kişilerin ilişkisi, yani çok yumuşak bir ilişkisi vardı Fuat arkadaşın insan ilişkilerinde. Diğer taraftan da bu ilişkilerinde sözün de gücü vardı. Evet militanlığı vardı ama sözünün de gücü vardı. Konuşurdu, tartışırdı, anlatırdı. Bu açıdan APOCU’luğun iyi tanınmasında, anlatılmasında rolü de çok önemli olmuştur.

İdeolojik bir grubuz, ideolojik grubun en önemli özelliği nedir? Anlatmak, düşünceyi dile dökmek. Bu hareket içinde de düşünceyi dile dökmede Önder APO’dan sonra en yetkin arkadaş ya da arkadaşların başında Fuat arkadaş geliyordu. Böyle olunca tabii ki ideolojik mücadelemizin güçlü geçmesinde, bulunduğu her yerde ideolojik olarak temsil etmede Fuat arkadaş önemli rol oynamıştır.

Bu yönüyle Ankara’da grup oluştu, saygınlık kazandı ve büyüdü. Bunların hepsinin içinde Fuat arkadaş vardı. Zaten Önder Apo’nun ilk arkadaşıydı, Önder Apo ile aynı evde kaldı, sürekli yan yanalardı. Bu da Fuat arkadaşın o duyguyla insanları anlama, o duyguyla Önder Apo’yu derinden anlamasını sağladı.

Fuat arkadaş duygulara, düşüncelere çok önem verirdi. Bu yönüye Önder Apo’ya anlayarak, sadece bir lafazanı değil, özünü anlayarak temsil etme gücü vardı. O karakterinden dolayı sadece söze değil, duyguya; söze değil, anlama… Fuat arkadaş hep anlamdan, manadan bahsederdi ve bunlara çok değer verirdi.

İşte o ilk günden itibaren ki duruşu, Önder Apo’yu anlaması, Önder Apo’yu aynı zamanda sadece söz gücüyle değil, sadece söyledikleriyle değil, bir de derinliğine bir anlam yüklüyor. Anlamın somutlaştığı kişi olarak gördü önderliği. Önderliğe bu kadar bağlanmasının nedeni, aslında hepimizden önce ve en güçlü bir biçimde Önder Apo’yu anlam gücü, anlamı sembolize eden, anlamın maddileştiği, anlamın somutlaştığı bir kişi olarak görmesiyle bağlantılıdır. Bunların hepsi tabii Ankara’daki grubu güçlü kıldı.

Grubun bütün çalışmalarında yer aldı. Ankara'da her türlü devrimci eyleme katılırdı. Çok da militandı. Bir kere Ankara'da bir yürüyüşte yakalamışlardı, arabaya koymuşlardı. Dövüyorlar, işkence yapıyorlar, Fuat arkadaş da onlara bağırıp kavga ediyor. Hiç taviz verecek bir kişi değildi. Duyguları, düşünceleri kaya gibiydi. Zindana bir kere girdi, hiçbir şey söylememişti zaten. Kısa sürede çıktı. Herhangi bir zulüm veya baskı karşısında boyun eğecek, zorluklardan yılacak bir arkadaş değildi. Bunların hepsi grubun oluşmasında, grubun kişilik ve karakterinin oluşmasında etkili oldu.

‘SÖZÜ VE PRATİĞİ BİRDİ’

Grubun Ankara’da saygınlık kazanması çok önemliydi. Grup Ankara’da o saygınlığı kazanmasaydı, o kadar etkili olmazdı. İlk saygınlık Ankara’da kazanıldı. 15-20 kişilik bir grupla kazanıldı; sempatizanlarla birlikte 30 kişilik bir gruptu. Ama binlerce ve onbinlerce sempatizanı olan örgütlerden daha fazla bir etkisi ve gücü vardı.

Niye? Sözle pratiği birdi, sözle davranışları birdi. İşte Fuat arkadaş da söz ve davranışı bir olan bir yoldaştı. Başından beri, tereddütsüz böyleydi. Önder Apo ile zaten tanışır tanışmaz, Önder Apo’nun gerçek bir yoldaşı olmuştur.

Hz. Ali ne ise, Fuat arkadaşın da Önderlikle ilişkisi öyleydi. Muhammed’le Ali’nin ilişkisinde olduğu gibi, Önder Apo’nun ilk çıkışında Fuat arkadaş da ilk arkadaştır. Ali de ilk Müslümandır. Fuat arkadaş da 6 kişilik grupta yer alan, Önderliğin kendi düşüncesini açtığı ilk arkadaştır. Nasıl ki Ali toplumlar üzerinde etkili oldu, Fuat arkadaşın da bu mücadeledeki ve çevresindeki yeri ayrı olmuştur.

‘ÖFKESİ VE DEVRİMCİLİĞİ GÜÇLÜYDÜ’

Fuat arkadaş sanırım üç defa yaralandı. Her üçünde de bacağından yaralanmıştı. İlk yaralanması, ilk gazi olması benim yanımda oldu. 1975 yılında oldu. Biz, Cumhuriyet Yurdu’nda, Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Hukuk Fakültesi’nin olduğu alanda faşistlerle kavga ettik. Polisler müdahaleye geldi. Polislere karşı da direndik. Polisleri taşlarla kovalıyorduk. Siyasal Bilgiler’le, Hukuk Fakültesi arasında bir dar cadde vardır. Fuat arkadaş sağda koşuyordu, ben de solda koşuyordum. Polisler geriye çekildi. Meğer Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin hemen köşesinde pusuya yatmışlar.

Polis ateş etti, Fuat arkadaş benim iki metre yanımda vuruldu. Yani, Fuat arkadaşın ilk gazi olması benim yanımda oldu. Hâlâ gazi olduğundaki pantolonunu hatırlıyorum; kahverengi, kadife bir pantolondu. Baldırından vurulmuştu. Hemen orada bir taksiye bindirdik, gönderdik hastaneye. Ağır değildi, hastaneye gitmişti.

Polisler yaralananları da sonradan tutukluyorlardı. Fuat arkadaş, hastanede iki gün kaldı. Tam polisler geldi, tutuklayacak, kaçtı hastaneden. Niye yaralandı? Fuat arkadaş gerçekten gözü karaydı, militandı. Hiç gözünü budaktan esirgemez derler ya, öyle bir arkadaştı. Konuşurken çok yumuşak konuşurdu, belki konuşurken onu hissetmezdin ama öfkesi ve devrimciliği güçlüydü.

Bu yönüyle de oradaki çatışmada en öndeydi. Öfkesinin büyüklüğüyle militanlığıyla en önde taş atıyordu bu nedenle tabi en öndeyken polislerler de en önde taş attığı için ilk önce ona sıktılar. O da orada yaralandı ve gazi oldu. O günü de hala hatırlıyorum, hâlâ gözlerimin önündedir.

‘DERSİM’DEKİ APOCULUĞUN TEMELİNİ ATTI’

Fuat arkadaş, Önder Apo’nun ilk arkadaşı olduğu gibi, Dersim’de de ilk çalışan arkadaştır. Biz Kürdistan’a dönüş kararını 1976’da almıştık ama ondan önce de Kürdistan’a gidiş- gelişler vardı; Hâkî arkadaş gitti, Cuma arkadaş gitti, Kemal arkadaş gidiyordu.

1976 Dikmen toplantısındaki tümden dönüş kararnıı almadan önce bu arkadaşlar gidiyordu. Bunların başında da Fuat arkadaş geliyordu. Tabii Dersim o zaman çok önemliydi. Dersim, devrimci mücadelenin en fazla geliştiği, birçok grubun olduğu, gençliğin devrimci mücadeleye ilgi duyduğu bir dönemdi.

Fuat arkadaş Dersim’de çalıştı. Fırsat buldukça Dersim’e gitti. Dersim’de yeni ilişkiler yaratmaya, yeni arkadaşlar kazanmaya çalıştı. Bu bakımdan zaten Dersim’deki APOCU’luğun temelini atan Fuat arkadaştır. Zaten Çubuk Barajı Toplantısı’na katılıyor ve orada APOCU’luğun temelini atıyor. Bu nedenle Dersim’deki PKK mücadelesi, APOCU’ların gelişi, daha sonra gerillanın gelişmesi bunların hepsinde tabii ki Fuat arkadaşın payı çok çok önemlidir.

Önder Apo’nun ilk yoldaşı olarak, son ana kadar Önder Apo’ya bağlılığını sürdüren bir yoldaş olarak, Dersim’de de Önder Apo’nun temsilini, PKK’nin temsilini en güçlü biçimde yapmıştır. Ve daha 76’ya gelmeden de Fuat arkadaş Dersim’de birçok taraftar, sempatizan kadro kazanmıştır.

Önder Apo’nun da Dersim’e ilgisi çok büyüktü. Dersim’e gidip ilk gezdiğinde, ‘Bu kültür, bu coğrafya, bu tarih, bu Kürdistan’ın çok güzel parçası, kültürüyle, kimliğiyle, coğrafyasıyla mutlaka özgürleştirilmelidir’ demiştir. Önder Apo’nun, Kürdistan’ın özgürleştirilmesi iradi kararlılığında Dersim gerçeğinin önemli payı vardır. Dersim’de böyle bir söz vermişti. ‘Bu Dersim, kimliğiyle, kültürüyle özgürleşmelidir’ demişti.

Etkilenmişti Önder Apo Dersim’den. Hem toplumundan hem toplum kültüründen, değerlerinden, coğrafyasından, tarihinden etkilenmişti. Tabii ki Seyit Rıza gibi idam sehpasında kararlı duruş gösteren geçmişinden etkilenmişti. Önder Apo’nun Dersim’e bu ilgisi, Fuat arkadaşın ilgisini kat kat artırmıştır. Bir nevi Önderlik ona görev vermiştir: ‘Buranın kurtarılmasında, özgürleştirilmesinde sen rol alacaksın, sen bu rolü en güçlü biçimde yerine getireceksin’ demiştir.

Fuat arkadaş da ilk günden itibaren Önder Apo’nun Dersim’e verdiği bu önemin, rolün gereğini yerine getirmeye çalışmıştır, hakkıyla da yerine getirmiştir. Derler ya ‘yaşama hakkını vermek.’ Fuat arkadaş da yaşamının sonuna kadar hakkını vermiştir. Zaten bütün düşünce ve duygusu ‘Bir yaşam olacaksa anlamlı olmalı’ydı. Önder Apo diyor ya: ‘Bir yaşam olacaksa özgür olmalı ya da hiç yaşanmamalı’, Fuat arkadaşın felsefesi de aynıydı. Bu yaşam ya anlamlı olmalı, özgür olmalı ya da yaşanmamış olmalı. Bu yönüyle, Dersim’in üzerinde çok çalıştı.

Özellikle Türk devletinin, 38’den sonra Kemalist iktidarların Dersim’i tümden Kürdistan’dan koparma çalışmalarını tersine çevirmek için büyük çalıştı. Evet, katliam bebeğidir. Babasının ailesi katledilmiş, çevresi sürgüne gönderilmiş. Annesinin ailesi katledilmiş, sürgüne gönderilmiş.

'FUAT ARKADAŞI ÖĞRENMEK DERSİM'İ ÖĞRENMEKTİR

Öte yandan, ‘katliam bebeği’ derken Önder Apo şunu da belirtiyor: ‘Kürdün o özlü coğrafyasının toplumunu katletmek istiyorlar, yaşlıları, bebeği, çocuğu herkesi katlediyorlar.’ Bu bakımdan Önder Apo, Fuat arkadaş şahsında Dersim’i değerlendirmiş, Dersim’i ele almış.

Önder Apo, Fuat arkadaşı Dersim olarak görmüş ve böyle sevmiştir. Ve böyle yeniden ayağa kalkmasını istemiştir. 38’de katledildiyse, o zaman ne olmalı? Katledilen toplum, bebek ayağa kalkmalıdır. Böylece Önderlik, Fuat arkadaşı biraz da Dersim gerçeğiyle yoğunlaştırmak, bu temelde de Dersim tarihine en iyi cevap verecek duruşa getirmek teşvik etmiştir. Onu, düşmanın Dersim’e dönük politikaları üzerine yoğunlaştırmıştır. Bu konuda da en derin bilince sahip olan kesinlikle Fuat arkadaştır. Fuat arkadaş, düşmanın Dersim’de yarattığı olumsuz sonuçların en derin bilincinde olan arkadaştır.

Önder Apo ‘katliam bebeği’ derken, ‘Dersim’i bilince çıkaracaksın, toplumunu, tarihini bilince çıkaracaksın. Düşmanın hiçbir etkisini kendinde bırakmayacaksın, toplumda bırakmayacaksın’ diyerek Dersim’i bu hale getirme görevimiz ve sorumluluğumuz var yaklaşımıyla hareket etmiştir.

Fuat arkadaş da gerçekten Dersim üzerine büyük yoğunlaşmıştır. Dersim’in tarihini, kültürünü, kişiliğini, o güzelliklerini, değerlerini, yüceliğini en iyi temsil eden ve kendisinde en iyi somutlaştıran arkadaş olduğu gibi, düşmanın Dersim’e yönelik politikalarını en derin bilince çıkaran ve onu boşa çıkarmak için de en güçlü yoğunlaşmayı yaşayan arkadaştı.

Bu bakımdan her Dersimli, Fuat arkadaşı öğrenmeli. Fuat arkadaşı öğrenmek, Dersim’i öğrenmektir. Bu sorumlulukla Dersim’e gittiği için, Dersim’de verimli bir çalışma yürütmüştür. Dersim’de gerçek devrimciliğin açığa çıkmasını sağlamada Fuat arkadaşın rolü vardır. Bu nedenle binlerce genç, APOCU’lara, PKK’ye katılmıştır ve şehit düşmüştür.

İlk dönemlerde şehadetlerde önemli düzeyde kadın ve erkek Dersim’li arkadaşlar vardır. Bu bakımdan Fuat arkadaşın Dersim mücadelesine, Dersim’deki APOCU’luğun gelişmesinde katkısı çok büyük olmuştur.

Önder APO’nun ‘katliam bebeği’ kavramını da en iyi kavrayan ve kendini öyle görerek geliştiren, ‘bir insan kendini tanımazsa, kendini büyütemez’ diyen biridir. Gerçekten büyük insandı; duygusuyla, düşüncesiyle, eylemiyle, yaşamıyla, özellikleriyle büyüktü. O büyüklüğü, kendisini tanımasıyla başladı. Fuat arkadaş hep kendisini tanımak istedi. Tanıyıp kendisini eksik bırakmamak istedi. Ve bütün arkadaşlara da böyle yaklaştı. Eğitimde bütün arkadaşlara bunu anlattı. Her zaman, ‘kendinizi partiye açın, hiç kaygınız olmasın’ dedi.

‘FUAT ARKADAŞ GİBİ OLUN’

Abbas arkadaşla ben, 5. Kongre’ye geldik hazırlık komitesi olarak. Fuat arkadaş ise Önderlik Sahası’nda kaldı. Biz kongredeyken Önderlik’le sürekli telefon görüşmesi yapıyorduk. Önderlik diyordu: ‘Fuat arkadaş yeni itiraflar yapıyor, siz de yapın.’ İtiraf yapın derken, kendinizi iyi tanıyın, eksiklerinizi atın, eksik yönlerinizi görün kendinizi güçlendirin demek istiyordu.

Fuat arkadaş, Önder Apo ile hep tartışıyor, kendini açıyor. Önder Apo ile Fuat arkadaş yan yana geldiğinde, birbirleriyle her şeyi konuşan arkadaşlardır. Ve Fuat arkadaşın kendine yönelik itirafları derken, geçmiş pratiğinde hangi eksiklikleri yaşamış, hangi yanlışları yaşamış, geçmiş pratiğinde hangi duyguları yaşamış örgüte açıyor. Hangi yanlışı yapmış, o zaman tam bilincine varamamış, şimdi bilincine varmış ve örgüte anlatıyor.

Fuat arkadaş bunları Önderliğe anlatıyordu, Önderlik de bize örnek gösteriyordu Fuat arkadaşı. ‘Fuat arkadaş gibi olun’ diyordu. ‘Güçlenmek istiyorsanız, kendinizi tanımak istiyorsanız, doğruyu yapmak istiyorsanız, Fuat arkadaş gibi olun’ diye bize hep çağrıda bulunuyordu.

Zaten Fuat arkadaş da bütün toplantılarda her zaman kendini açan, eksiklerini ortaya koyan bir arkadaştı. Fuat arkadaşta bireycilik yoktu. Eksikliğini açardı, hiç kaygısı yoktu. Önderliğin ‘Katliam bebeği’ demesi, ‘Sen katliam bebeğisin, düşman orada soykırım yaptı, sen soykırımdan sonra doğdun. Düşmanın oradaki uygulama ve politikalarından sonra doğdun, böyle bir iklimde sen doğdun. 1950 doğumlu, 12 yıl sonra doğuyor. 12 yıl sonra düşman, Dersim’e hâkim olup kendi kimliğini hâkim kılmak istiyor. Bunu anla, gör, düşmanın verdiklerini at, gerçek Dersim kişiliği ol. Dersim’in güzelliklerini kendinde somutlaştır’ demiştir.

Bunun gereğini de Fuat arkadaş bütün yaşamı boyunca yerine getirmiştir. Kendini de Dersim’i de iyi tanımıştır. En iyi Dersimli olarak kültürüyle, duruşuyla, Dersim’in toplumsal-tarihi değerlerine bağlılığıyla gerçek bir Dersim kişiliği olmuştur. Dersim’i tanımak isteyenler, Dersim’in olumlu özelliklerini, kişiliklerini tanımak isteyenler, Fuat arkadaşa bakarak tanıyabilir.

‘DERSİM’DE KÜRTLÜĞÜ AYAĞA KALDIRDI’

Fuat arkadaş, 1971’de devrimciliğe başlıyor. 71-72’de Önder Apo ile tanışıyor. Bu dönemde birçok Türk-Sol örgütü vardı. THKO, TİKKO ve diğer örgütler vardı. Onlara katılmayıp APOCU’lara katıldı. Önder Apo’nun arkadaşı oldu. Önder Apo’nun yaptığı önemli değerlendirmelerden biri de ‘Kürdistan’da geliştirilen inkarcılık’ üzerinedir. Özellikle de Fırat’ın batısında, Dersim’de düşman daha fazla inkarcılığı geliştirmiştir. O dönemde Dersim’de, birçok sol grup vardı, Fuat arkadaş onlara katılabilirdi. Fuat arkadaşın doğrudan Kürt halkının özgürlüğünü, Kürdistan’ın bağımsızlığını hedefleyen bir gruba katılması, Fuat arkadaşın Dersim’de Kürtlüğü ayağa kaldırma, Kürtlüğü daha fazla geliştirme iradesinin ve tutumunun olduğunu gösteriyor.

Dersim zaten Kürttür; Kirmanc da Kürttür, Kurmanc da Kürttür. Ama 38’den sonra düşman, Dersim Kürtlüğünü diğer Kürtlükten ayırmak için büyük bir özel savaş yürütmüştür. Dersim’in Kürtlüğünden kuşku yoktur önceden. 38’den önce böyle bir şey yoktur.

Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’nden 19 Mayıs’ta Sivas’a giderken Erzincan’dan geçiyorlar, geçerken korkuyorlar. ‘Dersim Kürtleri acaba yoldan geçerken herhangi bir tehlike yaratır mı?’ deyip bunu değerlendiriyorlar. Bunu bizzat Mustafa Kemal söylüyor. Dersim’de, Dersim Kürtlerinin kendilerine zarar verip vermeyeceğini söylüyor ve tedbir alıyorlar ‘ne olur ne olmaz’ diye.

Dersim o zaman biraz ayrıksı, kendi içinde özerkliği olan bir bölge. Dersim Kürtlüğü güçlü evet, Dersim’de Kirmanclar daha fazla ama Kurmanclar da var, yan yanalar. Öte yandan Sivas’ta hem Kirmanc hem Kurmanclar var. Dersim’in benimsediği inanç Alevilik. Güney Batı’da Adıyaman, Malatya, Maraş ve Sivas Kürtlerinin büyük bölümü Alevi Kürt- Kurmanc.

Ama 38’den sonra özellikle Dersim’in Kürt olmadığına dair bir teori ortaya atılıyor. Böyle bir özel savaş yapılıyor. Biliyoruz; cezaevinde M. Şerif Fırat’ın ‘Doğu İlleri ve Varto Tarihi’ diye bir kitabını okumuştuk. Vartolu, Holmeklidir. Dersim Soykırımı/Direnişi döneminde ihanet eden aşiretlerden biri, Kirmanclar çoğu. Aşiretin tümü değil tabii, ihanet eden bir kesim içerisinde bu da var, M. Şerif Fırat. Devlet buna çok önem veriyor. O da anlatıyor; nasıl kendilerinin özbeöz Türk olduğunu, Kürt olmadıklarını! Bunları anlatıyor.

Böyle bir özel savaşla Dersim Türkleştirilmek isteniyor. Türkleştirmek için özel bir çaba gösteriliyor. Fuat arkadaş bunun derin bilincinde. Ya da Önder Apo’nun anlatımıyla daha da derin bilincine varıyor. Fuat arkadaş ailesinin soykırımdan geldiğini biliyor. Bu konuda bilgisi net, açık. Ama Türk devletinin özel savaş politikaları konusundaki bu bilinci APOCU olunca daha da derinleşiyor.

Bu nedenle nasıl ki Önder Apo diyor ya ‘Burada kültürü, kimliği sahiplenmeli’, Fuat arkadaş da sahipleniyor. Bu açıdan büyük bir Kürtlük mücadelesi verilmiştir. Türkiye solu Kürtlükten söz ediyordu fakat duruşuyla, tutumuyla Kürt halkının özgürlük mücadelesinin ayrı bir örgütlenme temelinde ve de Kürtlük değerlerinin daha güçlenerek geliştirilmesi temelindeki yaklaşımları zayıftı.

‘DERSİM İLE KÜRDİSTAN’I BİRLEŞTİRDİ’

Bu nedenle de Fuat arkadaşın Dersim’de APOCU olması bir yönüyle de Kürtlüğün ayağa kaldırılması kararlılığı, tutumu ve çalışmasıydı. Ve etkili olmuştur. Dersim, Kürdistan’dan koparılmak istenirken Fuat arkadaş, Önder Apo’nun ilk arkadaşı olarak Önder Apo ile Muhammed-Ali ilişkisi gibi bir yoldaşlık yaparak Dersim ile Kürdistan’ı birleştirmiştir. Dersim’i Kürtlükten koparanlara karşı büyük bir tavır ve tutum koymuştur. Bu da önemli gelişmeler yaratmıştır.

Dersim'de APOCU'luğun gelişmesi kolay olmadı. Şundan olmadı: Gençler, çocuklar ve toplum ‘Biz o Kürtlerden değiliz’ diyordu. Bir kısmı da artık biz Kürt değiliz’ veya ‘Biz Zazayız, Kürt değiliz’ diyorlardı. Böyle bir durumda Fuat arkadaş tabii ki Kürtlük bilincinin gelişmesinde önemli rol almıştır.

İlk şiiri ‘Ben İnsandım’ın sonu nasıl bitiyor: ‘Ben Kürdistan'dım’ diyor. Böylelikle Dersim'in Kürdistanlılığını ve Kürtlük bilincini en güçlü bir biçimde o şiirinde ortaya koyuyor. O büyük ve güzel bir şiirdir. Çok anlamlı ve değerli bir şiirdir. O şiirin de Kürt halkının özgürlük mücadelesinde rolü olmuştur. Yurtseverlik duygularının gelişmesinde, düşmana öfkenin gelişmesinde rolü olmuştur.

Bu açıdan Fuat arkadaş, 50 yıl mücadele içeresinde yer aldı Önder APO’yla birlikte. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin gelişiminde her zaman en önde oldu. PKK Kürdü ayağa kaldırmadı mı? Bu, aynı zamanda Önder Apo’nun Kürtlüğü ayağa kaldırmasının yanında Fuat arkadaşın da Önder Apo’nun yoldaşı olarak Kürtlüğü, dolayısıyla Dersim’de de Kürtlüğü ayaklandırma çalışması oldu.

Gerillanın Dersim’de gelişmesinin, yurtseverliğin gelişmesinin, bunda tabii ki Fuat arkadaşın payı çok fazladır. Birçok arkadaşın emeği var, şehitlerin emeği var ama ilk kök, APOCU’luğun kökünü, Kürdistan Özgürlük Mücadelesini Dersim’de geliştirme kökünü 1970’lerde Fuat arkadaş başlatmıştır. Bu büyük adımı Fuat arkadaş atmıştır.

Bu açıdan, soykırımcı sömürgeciliğin Dersim’i Kürtlükten çıkarma, Dersim’i Türk uluslaşmasının parçası haline getirme politikasına en büyük darbe vuranlardan biri de Fuat arkadaş olmuştur. Tarihe de böyle geçecektir.

‘ÖNDERLİK SAHASINA GEÇİŞ’

1993-94 yıllarında Avrupa’daydım. Abbas ve Fuat arkadaşlar cezaevindeydi. Ben gittikten bir yıl kadar sonra Fuat arkadaş ile Abbas arkadaş tahliye oldular. Tabii ki ilk karşılayanlardan olduk. Yanımıza geldiler. Fuat arkadaşı da Abbas arkadaşı da 78’de en son görmüştüm. Fuat arkadaşı Antep’te görmüştüm, Abbas arkadaşı da İstanbul’da görmüştüm. Çıkmaları tabii bizim çok önemli ve sevindiriciydi.

Bir an önce Önderlik Sahası’na gitmek istiyorlardı. Zaten içeride çalışıyorlardı. Zindanda da bu harekete çok fazla yardımcı oldular. Onu söyleyebilirim. Önder Apo’nun bütün çözümlemelerini redakte edip yayına hazırlayan, Serxwebun’a kitap hazırlayan bu arkadaşlardı. O yönüyle katkıları çok büyük olmuştur.

Tabii çıktıktan sonra fazla kalmadılar, 5-6 gün kaldılar sanırım. Bir Kürt konferansı yapmıştık ona da katıldılar. Ondan sonra da Önderlik sahasına gönderdik onları. Çıkışları çok büyük moral oldu tabii. Bütün arkadaşlar moral aldı. Hem eski arkadaşlar olmaları hem duruşlarıyla PKK’yi ve Önderliği temsil eden arkadaşlar olmaları, arkadaşları çok etkiledi.

Zaten arkadaşlarla da ilgileniyorlardı. Fuat arkadaş herkesle ilgileniyordu, Abbas arkadaş da ilgileniyordu. Fuat arkadaş kişiliğiyle etkiliyordu. Birkaç günde bile hem arkadaşlara hem topluma iyi moral olmuştu. Ondan sonra da gönderdik. O süreci Abbas arkadaş daha kapsamlı ve iyi anlatabilir. Bizimle üç dört gün kaldı ve Önderlik Sahası’na gönderdik.

ÖNDER APO’NUN ESARETİ

6. Kongre bizim için çok zorlayıcıydı. Kongre sırasında Önder Apo esaret altına alındı. Bu çok duygusal bir patlama yarattı. Çok ağırdı. Arkadaş yapımız hiçbir zaman bir daha öyle bir duruma düşmez. Çok zorlandı yapı; ağlayanlar, çok üzülenler oldu. Çok zorlayıcı bir ortamdı.

Ama Önder Apo’nun verdiği bilinçten, PKK’nin yarattığı değerlerden, eğitimden olacak ki kısa süre sonra bu esaret, bu komploya karşı tutum büyük bir mücadele gücü haline geldi. O duygu yoğunluğu, Önder Apo’nun esareti karşısında düşmana öfke, emperyalizme öfke, partideki militan yapımızda, gerillada bir fedailik patlaması ortaya çıkardı.

Önder Apo’ nun esaret altına alınması çok zorlayıcı oldu, ama kısa süre sonra bu hareketin fedai gücü, militan gücü kat be kat arttı. PKK’nin gücü arttı. Herkes fedai oldu. Kısa sürede herkes rapor yazıyordu ‘ben fedai olmak istiyorum, fedai eylem yapmak istiyorum, her türlü fedai eyleme hazırım’ diye başvuru yapıyordu.

Zaten biz savaş kararı aldık, çok fedai bir savaş yürütecektik. Öyle ki düşmanı perişan edecek bir savaşa hazırlanıyorduk. Fedailer grubu kuruyorduk, herkes fedai olmak istiyordu. Çok etkileyici bir ortamdı, hava böyleydi. Bu komploya nasıl cevap veririz? Bu düşmanın yaptıklarının hesabını nasıl sorarız? Bu emperyalist güçlerin hesabını nasıl sorarız? Kenya alet olmuş, bundan nasıl hesap sorarız? Böyle bir duygu yoğunluğu vardı. Herkes de bu savaşın, bu hesap sormanın, bu fedailiğin içerisinde olmak istiyordu. Artık sürekli fedai raporları geliyordu, okuyorduk. Savaştı, savaş içerisinde birçok planlama yaptık ve gruplar kurduk. Kiminde fedai eylemi, kiminde farklı eylem biçimleriyle herkesin planlama ve düzenlemesini farklı yaptık.

FEDAİ EYLEM ÖNERİSİ: ‘HEP KUZU OLMASIN BİR TANE DE KOÇ OLSUN’

O dönemde Fuat arkadaş da bir feda eylemi önerisi yaptı. Zaten beraberdik. Fuat arkadaş ile dağda birçok zaman hep beraber kaldık. İdeolojik çalışmalar, Bilim Aydınlanma Komitesi içerisinde ortak çalışma yürüttüğümüz için de aynı mangada kalıyorduk. Benim yanımda yazdı, hatırlıyorum çok da uzun değildi. Yarım sayfalık bir rapordu. Raporun özü, süreci anlatıyordu. Bütün arkadaşların fedai olduğunu anlatıyordu ve ‘Hep kuzu olmasın bir tane de koç olsun için’ diyordu, kendini böyle tanımladı.

Kuşkusuz, Fuat arkadaşı göndersen her yerde fedailik yapar, fedaidir zaten. Bu örgütün bu kadar fedaileşmesinde onun fedai ruhunun da çok önemli rolü var. Bu açıdan, Fuat arkadaşın fedailiğinde, fedai olmasında sorun yok. Yeni fedai olmuş bir arkadaş değil, başından beri fedai.

Tabii biz Fuat arkadaşı bireysel fedai eyleme göndermeyiz, kendisi de bilir ama bütün gerillanın, partinin fedai olmasını anlamlandırmak, onlara değer vermek, onların yaptığının çok değerli ve anlamlı olduğunu göstermek için fedai eylemi önerisini yaptı hem de Önder Apo’nun bu hareket için anlamının derin bilincine herkes varsın diye, fedai eylem önerisi yaptı.

Önder Apo böyle bir kişiliktir, hepimiz için anlamlı ve değerlidir. Önder Apo için hepimiz fedai olmalıyız ve onu özgürleştirmeli, düşüncelerini sonuca ulaştırmalıyız. Bu duygu, Önder Apo’ya bağlılığın eseri. Önder Apo’ya değer vermenin en yoğunlaşmış hali, en güçlü hali. Önder Apo’nun örgüt için ne anlama geldiğini herkesin daha derinliğine kavraması, komploya karşı daha güçlü cevap vermeyi, bilinçli biçimde derin bilince vararak yürütülmesi için, böyle bir eylem önerisinde bulundu.

Bunu sadece bir kişinin ‘Ben fedai olacağım’ biçiminde anlamamak lazım. Kesinlikle bu belirttiğimiz duygularla yaptı. İlk yoldaşıydı, ona anlam vermesi, ona değer vermesi gerekiyordu. Bir de ilk arkadaşı olarak ‘Ben böyleyim, ilk nasıl başladıysam, şimdi de arkadaşımın fedaisi olmaya hazırım. Hep Önder Apo’nun izinden yürüdüm, onun izinden de ölüme gidebilirim’ bu mesajı da verdi.

Bu tabii aslında bizim ortamı çok etkiledi. Bütün arkadaşları, gerillayı çok etkiledi. Bu, şu anlama geldi: ‘Hepimiz fedai olmak durumundayız. Fuat arkadaş yaşamını ortaya koyuyorsa hepimiz koymalıyız’ duygu ve düşüncesini geliştirdi. O zaman çağırdık, konuştuk. Abbas, Cuma arkadaşlarla çağırdık Fuat arkadaşı, konuştuk. ‘Anlamlı ve değerlidir’ dedik. ‘Ama sizin için böyle bir şey gerekmiyor’ dedik. Hiç konuşmamak olmazdı.

Bilemiyorum yazılı cevap verildi mi Başkanlık Konseyi adına. Ama sanmıyorum, çünkü o konuşmayla bir karşılık verildi. Tereddütsüz bireysel eylemi önerdi. Ama anlamı çok derin bir tutumdu. Öyle bir tutum da partimize güç kattı.

‘TUTUM ALMADA NETTİ’

2002-2004 tasfiyeciliğinin başlangıcının resmi olarak deşifre edilmesi, Eylül 2002 toplantısıdır. O da şöyle oldu: Biz birlikte hareket ediyorduk, yakın çalışıyorduk Fuat arkadaşla. Sanırım yine ideolojik alan çalışması, komite içerisindeydik. Ben o zaman basına bakıyordum; Bilim Aydınlanma çalışması. Fuat arkadaş da İdeolojik Komitede’ydi ve sık sık yan yana geliyorduk.

O sırada Dursun Ali Küçük vardı, o zaman karargâh komutanı olan Ekrem vardı. Sık sık gelip gidiyorlardı. Onlara yakın olanlar da gidip geliyordu. Bizde öyle bir gelenek, görev yoksa, gezmek için sağa sola gitme kültürü yoktur.

Özellikle de yönetici arkadaşlar iş icabı gider bir yerlere. Veya bir arkadaşı, kurumu mu göreceğiz gidip görebiliriz ama bu sık olmaz. Bir defa olur. Gidip görürüz arkadaşları veya ‘Şu arkadaşı gidip bir görelim’ deriz. Ama o da sık olmaz.

Dursun Ali yanımızda, Ekrem iki de bir geliyor. Ben önce Dursun Ali’ye dedim ‘niye bu kadar sık geliyor, görevi yok mu? Karargâh komutanıdır.’ Başkaları da vardı. ‘Arkadaştır, gelir-gider’ dedi. Tabii ‘gelip gidebilir ama niye bu kadar sık geliyor?’ dedim. Sonra Ekrem yine bir gün geldi. Ben Ekrem’e: ‘Bir daha böyle sık gelme, işiniz gücünüz var, burada ne arıyorsunuz?’ dedim.

Sonradan yine Dursun Ali’ye: ‘Böyle olmaz, bu ahbap-çavuşluktur. Bu örgüt içerisinde ahbap-çavuşluk olmaz’ dedim. Birden, ‘Biz ahbap-çavuş değiliz’ filan gibi şeyler söyleyerek normalleştirdi bu geliş-gidişleri. Ben de ‘Kabul edemeyiz’ dedim. Ters bir cevap verdi, ben de bir nevi ‘Sana sonra gösteririm’ anlamında ‘Bunu sonra değerlendiririz’ dedim.

Sonra bu durumu ilk Fuat arkadaşa açtım. ‘Bunların durumu böyle böyle.’ İkisi de Dersimli, Fuat arkadaş da tanıyor. ‘Bunların ilişkileri normal değil, arkadaşlık ilişkisi değil. Zihniyet ve anlayış olarak yakın bir ahbap-çavuş grubu olmuşlar’ dedim, Fuat arkadaşa.

O zaman başkaları da vardı herhalde Xinêre alanında. O sırada Eylül Merkez Toplantısı olacaktı. Fuat arkadaşla tartıştık: ‘Bunların durumunu merkez toplantısında gündeme getirelim, deşifre edelim, anlayalım’ dedik. 2002 Eylül toplantısında bu grubu deşifre ettik Fuat arkadaş ve ben. Baktık ki örgüt duruşu değil, örgüt ilişkisi değil. Örgüt içerisinde bir hizip gibiler, grup gibiler.

Zaten üzerine de gittik. Onlar da kalktılar Eevet biz bir gruptuk, bir topluluktuk ama kötü bir grup değildik, kötü bir hizip değildik. Örgüte destek olmak isteyen bir gruptuk’ dediler. Cuma arkadaş divandaydı, Cuma arkadaş da üzerlerine gitti. Ve o toplantıda üzerlerine gittik. Öte yandan, zihniyetleri de liberalize eden, örgütü gevşeten, ABD’ye yaklaşımı yumuşatan bir tutumdu. Tabii ki Fuat arkadaş hemen tutum aldı. Özellikle de onları tanıdığı için, onların kişiliğini, ahbap-çavuşluk özelliklerini biliyordu. Tutum aldı. Netti.

Fuat arkadaş, bu tasfiyeciliğe karşı tavrını, daha ilk ucunu gösterdiği anda aldı. Bu nereden kaynaklanıyor? Örgütü iyi tanımasından, APOCU hareketin örgüt anlayışı nedir, PKK örgüt anlayışı nedir, kültürü, ahlakı, ilişkisi nedir? Bunu çok iyi bildiğinden, bir de ideolojik derinliğinden, onların örgüt dışı bir ilişki içinde olduğunu derhal anladı ve 2002 Eylül Toplantısı’nda tavır koydu.

Sonradan 2003 Temmuz Merkez Toplantısı oldu. Orada da Fuat arkadaş tutumunu koydu. Zaten Kongre’de de açık ve net tutumunu koydu. Fuat arkadaşın tutum koyması çok önemli. APOCU grubun ilk çekirdeği olan, Önder Apo’nun ilk arkadaşı olmuş, Çubuk Barajı’ndaki toplantıda bulunmuş arkadaşın tasfiyeciliğe karşı tutumu, önemlidir.

KOMPLO VE TASFİYE SÜRECİ

Zaten tasfiyeciliğin biraz kaybetmesi de öyle oldu. Eski arkadaşların tutum koyması. Fuat arkadaş net tutum koydu, Cuma arkadaş, Abbas arkadaş net tutum koydu. Bunlar hem Önder Apo’yu iyi tanıyan hem de grubu iyi tanıyanlardı. Fuat arkadaş da Önder Apo’yu, hareketi en iyi tanıyan olarak bilinen arkadaştı.

Bu tutumlar, tasfiyeciliğe karşı mücadelede veya tasfiyeciliğin amaçlarına ulaşmamasında etkili oldu. Nasıl diyeyim; tasfiyecilik kendine göre birçok zemini kullandı. ABD’nin Irak’a müdahalesini kullandı, komployu, komplonun örgüt içindeki zorlanmalarını, mücadelenin sıkıntılarını kullandı. Böyle birçok şeyi kullandı.

Bu nedenle birçok kesimi de etkiledi. Ama tabii ki bazı şeylere ulaşamadılar. Komplonun başarıya ulaşamamasında tabii ki Önderliğin payı belirleyicidir. Kesinlikle Önderlik komployu boşa çıkardı. Komploya karşı tutum koyma, mücadele etmede, bunların deşifre edilmesinde, teşhir edilmesinde önemli rol oynadı. Bırakalım değerlendirme ve düşünceleri, bir Fuat arkadaşın yaşamına bakılıyor, bir de tasfiyeciliğin yaşamına bakılıyor. Bir onlara bir de bu arkadaşlara bakılıyor, onların ne sözleri devrimci ne düşünceleri ne yaşamları ne de ilişkileri devrimci.

Bir de Fuat arkadaşın o dönemdeki en önemli etkilerinden biri, basıncılarla ilişkisinin çok çok iyi olmasıydı.  Basıncı arkadaşların hepsi Fuat arkadaşın etkilemesi altında ve hepsi tutum aldı. Tabii bizim de etkimiz vardı, Abbas arkadaşın da basınla ilişkisi vardı, ama Fuat arkadaş daha sıkı ve yakın ilişki içindeydi.

O nedenle basıncıların hepsi tasfiyeciliğe karşı tutum koydu; fire vermediler. Daha sonra basıncılarda gevşeklikler çıktı ama tasfiyeciliğe karşı tutumda, kongrelerde, basıncıların hemen hemen hepsi tasfiyeciliğe karşı tutum koydu. Tutumlarını artık teknik düzeye kadar vardırmışlardı; fotoğraflarını çekmiyor, kameraya almıyorlar. Kongrenin çekimleri yapılıyor ya, onları sınırlı olarak kayda alıyorlar.

‘ÖNDERLİĞİ EN İYİ ANLAYANDI’

Önderlik tasfiyeciliğe karşı, tasfiyeciliği tasfiye etmek için, PKK İnşa Komitesi kurduğunda ilk düşündüğü arkadaş Fuat arkadaş oldu. PKK’nin kurucusu olarak ilk Fuat arkadaşı aldı. Çünkü Fuat arkadaşın Parti’yi, Önderliği anladığını, bu yönüyle İnşaa Komitesi’nde Parti’yi, Önderliği en iyi temsil edecek, sahip çıkacak arkadaş olduğunu düşündüğü için İnşaa Komitesi’ne aldı.

İnşaa Komitesi’nin Önderlik çizgisinde duruşunda, Fuat arkadaşın etkisi olmuştur. Tecrübesiyle, düşüncesiyle, tutumuyla, yaklaşımıyla rolü böyle oldu. Bu açıdan tasfiyeciliğe karşı mücadelede, Ferhat-Botan tasfiyeci komplosundan sonra belirleyici ve çok önemli etkisi olmuştur.

Burda bir kez daha vurguluyorum: Bu örgütte Önderliği derinliğine, duyguları ve düşüncesiyle en iyi anlayan ve tutum koyan arkadaş her zaman Fuat arkadaş olmuştur. Bunu da vurgulamak isterim.

‘İNSAN İLİŞKİLERİNİ, DUYGUYU, ÜSLUBU ÇOK ÖNEMSİYORDU’

Fuat arkadaşın bu hareket içerisindeki yeri ve önemi çok fazladır. Fuat arkadaşın örgütü anlam gücüne kavuşturmada, Önderliğin anlam gücünü anlama ve onu çok önemli görme, onu örgüte taşımada büyük rolü oldu.

Bu yönüyle Fuat arkadaşın örgüt içindeki yeri derken, şunu belirtmek istiyorum: Bu örgütün de bir anlam gücü var. Zaten gücü ordan geliyor. Bizim hareketin anlam gücünün güçlenmesinde, gelişmesinde, bu hale gelmesinde Önder Apo’yla birlikte Fuat arkadaşın yeri çok önemlidir.

Bu hareket sadece pozitif bir yaklaşım değil, sadece bir program peşinde, bir tüzük peşinde mücadele eden veya sadece bir siyasal hedefi olan bir hareket olmadı. Evet, o hedefleri var ama bu hareketin, PKK’nin herhangi bir sosyalist partiden, herhangi bir ulusal özgürlük mücadelesi veren partiden herhangi bir ulusal kurtuluşçu siyasal güçten farkı, bu anlam gücündedir.

Bu bakımdan PKK’yi sadece bir program, tüzük, siyasal hedefleri olan hareket olarak değerlendirmek yanlıştır. PKK’nin gücü sadece oralarda ortaya koyduğu doğrulardan kaynaklanmıyor. Sadece onlarla PKK’yi anlatmak mümkün değil.

PKK, yoldaşlık ilişkilerinde, tarihe, şehitlere, kültürel değerlere, geçmişte insanlık için hizmet eden herkese, peygamberlere anlam verme, dünyada iyilik için, güzellik için mücadele veren herkese anlam verme, insan ilişkilerine anlam verme, insanlar arasında saygı-sevgi, toplumsal dayanışma, değerleri bir bütün olarak maddi değil de manevi dünyası öne çıkan bir hareket. Maneviyata başından beri önem vermiştir; inanca, duygulara önem vermiştir. Hareket de böyle güçlenmiştir. Harekete bağlılık böyle artmıştır. Fedailik böyle ortaya çıkmıştır. PKK içinde insanlar böyle moral güce kavuşmuştur. Onlarca yıldır bu mücadele sürüyor.

Hâlâ bu harekete katılanlar, bu hareket yeni başlamış, yeni mücadele ediyor gibi coşku ve heyecan içindedir. Bu moral ve manevi dünyayı, bu anlam yüklü hareketi yaratmada Fuat arkadaşın çok önemli etkisi vardır. PKK’nin gücü de buradan kaynaklanıyor. PKK’nin güçlü olmasında bu duygular çok çok önemli. Her arkadaşta mutlaka vardır.

Fuat arkadaş, insan ilişkilerini, duygularını, üslubu, söylemi çok önemli görüyordu. Sadece doğruyu söylemeyi önemli görmüyordu; doğruyu doğru söylemek, doğru ilişkilenmek, doğru temelde ifade etmeyi çok önemli görüyordu. Doğruyu söylerken, doğru üslupla yani araçla amaç bağlantısını önemli görüyordu.

‘BİR FİLOZOF, BİR BİLGE, BİR DERVİŞ GİBİYDİ’

Fuat arkadaşa bütün arkadaşların bir filozof gibi, bir bilge, bir derviş gibi bakması, bir anlam gücü, düşünce gücü, güzel söz söyleyen, duyguları güzel olan, iyi olan bir arkadaş olarak tanıması bu nedenledir.

Bu açıdan bu harekete bu katkı çok değerlidir. Evet, bunun Önderlikle bağı var, Önderliği anlamayla bağı var. Önderliğin çok güçlü dünyasının olduğunun en iyi fark eden, hisseden Fuat arkadaştır. İşte bunu genelleştirdi, harekete mal etti, çok uğraştı. Bu nedenle Fuat arkadaş şehadetiyle daha da büyüdü. Daha büyük kazandıracak harekete, daha büyük gelişme sağlatacak, hareketi daha güçlendirecek.

Ama insan bir eksilme hissediyor. Bir toplantı olsa da Fuat arkadaşın felsefi değerlendirmelerini dinlesek, onu anlatsa, öyle bir yaklaşım gösterse… Bir nevi yemeğin tuzu olur ya, bu değerlendirmelerle o toplantının tuzu tadı olsa, çok önemli. Böyle büyük bir eksiklik insan hissediyor. Bu yanımızın eksildiğini hissediyoruz.

Bu, PKK’de var, PKK’nin değerlendirmelerinde var. Zaten Önder Apo’yu sürekli anlatıyoruz. Önder Apo zaten bunu veriyor. Önder Apo’nun her cümlesini okumak sadece bir siyasi değerlendirme değil; duygu yoğunluğu, yurtseverlik, insan sevgisi, toplum sevgisi, hak var, adalet var, vicdan var. Önder Apo’nun bütün cümleleri insanın ruhuna, hücrelerine işliyor.

Önder Apo’nun gücü orada. Çözümlemelerinin gücü, sözünün gücü orada. Bu anlam ve duygu dünyamızı sürekli canlı tutuyor. İşte Fuat arkadaş da bu konuda önemli bir güçtü, katkıydı. Bu yönüyle gerçekten insan eksikliğini hissediyor. Tabii ki Fuat arkadaş bu hareketin büyük gücü, ölümsüzdür. Fuat arkadaşı kaybettik, öldü diyemeyiz. Ölümsüzleşti!

‘DURUŞUYLA ÖLÜMSÜZLEŞTİ, KENDİNİ ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİ’

Duruşuyla ölümsüzleşti, kendini ölümsüzleştirdi. Ama bu eksiği de bütün arkadaşlar hissedecek. Fuat arkadaşı anlayıp o anlam gücünü kavramak, bu temelde mücadele etmek ve partinin bu anlam gücünü güçlendirmek gerekiyor. Fuat arkadaşın şehadetiyle yarattığı o eksikliği, bizler ne yapmalıyız? Anlam gücümüzle, duygu gücümüzle, onun o özellikleriyle ne yapmalıyız? Doldurmalıyız.

Fuat arkadaş tabii dolduracak; düşüncesiyle, yazısıyla, makalesiyle dolduracak. Ama bizim de böyle bir görevimiz olduğunu, Fuat arkadaşa karşı sorumluluğumuzun bir yanının da bu olduğunu, anlam gücünü, duygu gücünü, örgüt içinde tutmak gerektiğini bilerek PKK’yi var edebiliriz.

PKK yoksa sadece doğruları söylemek, bir tüzük, bir program gibi ele almak PKK’yi yaşatmak olmaz. Evet, PKK’nin doğrularını; siyasi, ideolojik, örgütsel, eylem doğrularını hâkim kılacağız. İttifak anlayışını, her şeyini hâkim kılacağız. Ama bunların yanında, bu duygu yoğunluğunu, bu anlam gücünü, bu manayı da bu hareket ve örgüt içinde mutlaka yaşatmamız lazım.

Fuat arkadaş, Önderliğin ilk arkadaşıydı, bir nevi onun varlığı, Önderliğin varlığı gibi, yakında hissediyorduk. Önderliği her zaman hissediyoruz ama onun varlığı da bize onu hissettiriyordu. Önderlik var, Önderlik bu hareket içinde zaten, Fuat arkadaş da yaşıyor, temsil oluyor.

Önder Apo’nun ilk arkadaşı olmasının getirdiği öyle bir duygu da oluyordu. Böyle bir yeri vardı. Örgüte bu gücü veriyordu. Nasıl ki Önderlik diyor ya, ‘Şehitler sahipsiz değil, ben şehitlerin sahibiyim.’ Bir nevi Fuat arkadaşın da ‘Ben Önderliğin sahibiyim, sahiplenirim’ gibi bir etkisi vardı.

DEVAM EDECEK…