Bakırhan: Önder Apo 'Aleviler tam da bu işin ortasındadır' dedi

Alevi Bektaşi Federasyonu kurulunda gelişen sürece ilişkin konuşan Tuncer Bakırhan, Önder Apo'nun “Aleviler tam da bu işin ortasındadır” dediğini söyledi.

ABF GENEL KURULU

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) 11’inci Olağan Genel Kurulu Ankara Keçiören Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kurula, ABF bileşenleri, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. 

ABF Genel Başkanı Mustafa Aslan açılış konuşmasında, inanç toplulukları temsilcileri adına Türkiye’nin daha demokratik, daha eşitlikçi ve daha özgür bir ülke olması için verdikleri sözün arkasında durarak mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Mustafa Aslan, barıştan yana olduklarını, ancak bu barışın onurlu, demokratik ve hukuki anlamda hayata geçen bir barış olması gerektiğini kaydetti. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ( DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da, şunları söyledi: "Buradaki tartışmaların, önümüzdeki dönemde bize yol gösterecek önemli fikirlerin doğmasına vesile olacağından eminim. Ülkemizde başlayan bir süreç var. Ortadoğu'da ve dünyada ise savaş ve kavgalar var. En sonuncusu Suriye'deki Alevilerin yaşamış olduğu katliamlardır. Dünyada savaş ve çatışmaların yaygın olduğu bir süreçte yaşadığımız ülkede barışa bir kapı aralanması kıymetlidir. Sayın Öcalan, Ortadoğu’daki bu kavgayı, bu çatışmayı görerek, Türkiye’nin aslında bu girdaba sürüklenmemesi için, Kürtlerin ve Alevilerin sorunlarını çözmek için bir fırsat, bir kapı araladı. Alevi canlar merak etmesinler, onların olmadığı bir süreç kesinlikle olmayacaktır." 

Son görüşmelerde Önder Apo'nun Alevilerin tam olarak bu sürecin ortasında olduğunu söylediğini ifade eden Bakırhan, “Bir arkadaş ‘Aleviler bu sürecin neresindeler?” diye sorduğunda,  Sayın Öcalan aynen şöyle söyledi: “Aleviler tam da bu işin ortasındadır. Aleviler tam da bu işin kalbidir’ diye cevap verdi. Alevilerin eşit yurttaşlık hakkının tartışılmadığı, masada olmadığı, özgür olmadığı bir süreç barış süreci olur mu? Öyle bir süreçle toplumsal barışı sağlayabilir miyiz? Bu süreçte sadece Kürtlerin kimlik ve demokratik hakları değil, emekçilerin, Alevilerin eşit yurttaşlık hakları, , katledilen kadınların hakları da konuşuluyor. Aksini söyleyenler yalan söylüyor. Çünkü demokrasi olacaksa, 86 milyona olacak” dedi.

Tuncer Bakırhan, şu hususlara da dikkat çekti:

“Bu muhatabı biz yaratmadık. 22 yıldır oy veren Türkiye halkları karşımıza çıkardı. Keşke karşımızda bizi daha iyi anlayan, bu meseleyi samimiyetle çözen bir yönetim olsaydı. Yanı başımız kan gölüyken, ‘Bu süreci biraz erteleyelim, beş-on yıl sonra başka bir yönetim gelsin konuşalım’ demeye hakkımız yok. Suriye’de Aleviler göçertiliyor, kimliksizleştiriliyor, malına ve canına el konuluyor. Cezaevleri Kürt ve Alevi aktivistlerle dolu, ağzını açanın tutuklandığı, gözaltına alındığı, gittikçe çölleşen, demokrasiden uzaklaşan, ekonomik ve adaletin olmadığı bir süreçte bu kapının aralanmasına büyük bir değerdir ve büyük bir anlam biçmek lazım.

Aleviler tam masanın kendisindedir. DEM Parti’de Aleviler bir birleşen değil, DEM Parti’nin aslıdır, kendisidir. Dolayısıyla o masada sadece Kürtler yok; Aleviler, halklar, emekçiler, ezilenler, hakkı ve hukuku yok sayılan herkes vardır. Bu konuda kaygılanmak yerine, yalan yanlış tartışmalarla beslenmek yerine, bu işin esası olanların söylediklerine kulak vermek gerekir.

Barış Alevisiz olur mu? Alevilerin ibadethanesi resmi statü kazanmazsa barış olur mu? Alevi katliamları ile yüzleşilmeden toplumsal barışı sağlayabilir miyiz? Dolayısıyla rahat olalım, bu süreç hepimizindir. Hepimizin hakları için yürütülüyor. Bu sürecin başarıyla sonuçlanmasıyla hepimiz demokratik haklarımızla karşılaşacağız. Aleviliğin kimliği anayasal güvence altına alınacak, demokratik, laik, özgürlükçü bir ülkede hep birlikte yaşayacağız. Aleviler bu sürece destek vermelidir. Bir süreç var, değerli ve kıymetlidir. Bu süreci başlatan aktör Öcalan’dır ve Alevilerin bu işin kalbinde olduğunu söylüyor. 

Bu coğrafyanın en fazla katledilen halkları olarak, işçileri ve emekçileri olarak ittifakımızı ve gücümüzü büyütmek; bu sürece mesafeli yaklaşanlarını ikna edip toplumsal bir basınç oluşturmak zorundayız. Sadece Kürtlerin masada olduğu bir süreçte hepimizin eli zayıflar. Onun için barış talebi, toplumun tüm kesimlerinin kendini eşit yurttaş kabul ettiği ve hissettiği bir süreç ile olmalıdır. 

Eşitlik olmadan barış olmayacak, adalet olmadan barış olmayacak. Alevi canların bu sürece destek vermelerini talep ediyorum.”