Amed'deki cezaevlerindeki hak ihlalleri açıklandı

ÖHD ve TUAY-DER Diyarbakır kampüs cezaevlerinde yüzlerce hak ihlali tespit edildiğini duyurdu.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAYDER) Amed şubeleri, Diyarbakır Kampüs Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu açıkladı.

DİYARBAKIR KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Raporda, Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan kadın tutsaklardan alınan beyanlar ve yaşanan hak ihlallerine ilişkin şu tespitlere yer verildi:

“* Kadın mahpusların İmralı Hapishanesi’ne sevk taleplerinin Adalet Bakanlığı’nın Covid-19 pandemisi kapsamında alınan tedbirleri gerekçe gösterilerek hapishane idaresi tarafından işleme alınmadığı ve bu duruma ilişkin taleplerinin işleme alınmadığına dair kararın kendilerine tebliğ-tebellüğüne ilişkin kararın verildiği, ancak sevk talepleri pandemi gerekçesi ile işleme alınmazken diğer cezaevlerinden sevklerin hala yapılmaya devam edildiği,

* Koğuşlarda genelde ayda 1 kez arama yapıldığı, yapılan arama işlemleri sırasında en az 10 infaz koruma memurunun koğuşa girdiği ancak hapishane müdürünün katıldığı aramalarda ise koğuşa giren infaz koruma memuru sayısının çok daha fazla olduğu, yine yapılan sayım işlemleri sırasında koğuşlara giren infaz koruma memuru sayısının çok fazla olduğu ve pandemi nedeniyle alınan tedbirlere uyulmaması nedeniyle sağlık hakkını riske atan durumların yaşandığını,

* Mahpuslar, kitap taleplerinin karşılanmadığını, sınırlamaların devam ettiğini, süreli yayınlara erişemediklerini, dergi, bulmaca, vb. süreli yayın taleplerinin idare tarafından hapishane kantininden temin edilerek karşılanabileceğinin belirtildiği, ancak hapishane kantininde çok sınırlı sayıda dergi bulunduğundan süreli yayınlara da erişim haklarının kısıtlandığını,

* Kadın mahpuslar, sıcak su ihtiyacının karşılanmasında sıkıntılar yaşadıklarını, sıcak suyun genel olarak sabahın çok erken saatlerinde ya da gece 22.00 ve sonrasında verildiğini, bu durumun özellikle pandemi süreciyle birlikte kişisel ve ortam hijyenini sağlamakta sorunlar yaratabileceğini,

* Hastane sevklerinin çift kelepçe uygulanarak yapılmaya devam edildiği, çift kelepçe uygulamasını kabul etmeyen birçok kadın mahpusun bu sebeple hastaneye gidemedikleri ve sağlık durumlarının ağırlaştığını,

* Yine pandemi sebebiyle telefon görüş hakları hafta 1 kez 20 dakika olmak üzere uygulanan mahpuslardan görüş cezası alan mahpusların 20 dakikalık olan görüş sürelerinin 10 dakikaya düşürüldüğünü,

* Temizlik malzemelerinin kısıtlı olduğunu, yeterli temizlik malzemesinin verilmediğini, verilen malzemeler için de yüksek miktarda ücretlerin alındığını,

* Odaların içini görecek şekilde kameraların bulunduğunu, bu anlamda kameraların kaldırılması için talepte bulunmalarına rağmen taleplerinin karşılıksız kaldığını,

* Açlık grevine giren mahpusların almaları gereken tuz, şeker, limon gibi takviye edici besinleri alamadıklarını ya da yetersiz miktarda aldıklarını belirtmişlerdir."

DİYARBAKIR 1 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Raporda, Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşananlar da şöyle açıklandı:

“* Cezaevinde açlık grevine giren mahpusların tek kişilik odalara götürüldüğü ve grev bitene kadar tek başına tutulduğu aktarılmıştır.

* Cezaevinde hobi, etkinlik ve spor gibi sosyal aktivitelere çok sınırlı ve sadece oda oda olacak şekilde izin verildiğini belirtmişlerdir.

* 27 Kasımdan bu yana aralıksız açlık grevinin devam ettiğini, bu anlamda 5 günde bir 1 mahpusun açlık grevine girdiğini, açlık grevine giren mahpusun hemen tek kişilik hücreye alındığını, çok az miktarda ve yetersiz limon, şeker ve tuzun verildiğini, ayrıca verilen bu gıdaların da gecikmeli olarak verildiğini belirtmişlerdir.

* Açlık grevlerinin başlaması sonucu ve yapılan sevk/sürgünler ile uygulamaların her anlamda daha fazla sertleştiği belirtilmiştir.

* Her sabah 10-15 kadar infaz memurunun sayım ve arama için koğuşlara girdiğini, ayda 3 defa detaylı arama yapıldığını, bu aramalar esnasında koğuşların alt-üst edildiğini, her yerin dağıtıldığını belirtmişlerdir. Bunun yanı sıra aramalar sonrasında ‘aramaya karşı çıkmak’ gerekçesiyle bazı mahpuslara disiplin soruşturmaları açıldığını ve disiplin cezaları verildiğini belirtmişlerdir. Pandemi süreci sebebiyle çok kısıtlı olan görüşlere, belli süreliğine görüşlerin yasaklanması şeklinde verilen disiplin cezalarıyla daha çok kısıtlama getirildiğini belirtmişlerdir.

* Kürtçe kitaplarının kendilerine hiç verilmediğini, gerekçe olarak da kendilerine tercüman yokluğunun gösterildiğini, genel olarak kitap konusunda sayı sınırlaması getirilerek kitap ihtiyaçlarının kısıtlandığını, kendilerine gönderilen kitaplarını uzun süre alamadıklarını ya da çok geç alabildiklerini belirtmişlerdir.

* Odaların içini tamamen görecek şekilde kameraların yerleştirildiğini, bu anlamda kıyafet değişimi gibi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla lavaboları kullanmak zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir.

* Defter kullanmalarına izin verilmediğini, bu anlamda ilk sevk/sürgünlerin yapıldığı zaman da mahpusların yanlarında olan yazılı ya da yazısız defterlere el konulduğunu, hala kendilerine verilmediği gibi, bu defterler sebebiyle birçok mahpusa disiplin cezaları verildiğini belirtmişlerdir.

* Sevk/sürgün edilen mahpusların Diyarbakır D Tipi Hapishanesi’nden çıkarılırken eşyalarının dağıtıldığını, Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli hapishaneye getirildiklerinde de aynı şekilde detaylı arama yapıldığını, eşyalarının dağıtıldığını, yasaklı olduğu gerekçesiyle elbiselerin dağıtılarak el konulmak istendiği (yelek vb.), aynı şekilde mahpusların ilaçlarına el konulduğunu, sonra verilecek denilmesine rağmen hasta olan mahpusların ilaçlarının verilmediğini, ilaç yazdırmak isteyen mahpusların revire çıkmalarına izin verilmediğini, ilaç ve revir konusunda mahpusların bir kısmının suç duyurunda bulunduklarını, ancak bu suç duyurularının işleme alınmadığını mahpuslara geri verilmek istendiğini belirtmişlerdir.

* Mahpusların şarkı, türkü söylemelerine engel olunduğu, bu gerekçelerle sürekli disiplin soruşturmalarının başlatıldığını, bunun yanı sıra infaz koruma memurlarının özellikle baş memurun kendilerini tehdit ettiklerini, ‘durmazsanız farklı şeyler olur, yanınızda tehlikeli tutuklular var, bu yaptıklarınızı kesmezseniz farklı şeyler yaparız’ gibi söylemlerinin olduklarını belirtmişlerdir.

* Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olan tutuklu Hogir Batu, 5-12-2020 tarihinde Urfa Ceza İnfaz Kurumu’ndan Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edilmiştir. Mahpus sol bacağında ağır sinir hasarında kullanılan 'Refleks Afo' tanımlı bir medikal aracı kullandığını, ayrıca ayağındaki ağır sinir hasarından kaynaklı sürekli olarak fizik tedavi görmesi gerektiğini ancak doktorun covid riskinden kaynaklı olarak sürekli hastaneye çıkmasındansa 'egzersiz lastiği ' şeklinde bir fizik tedavi aracını verdiğini bununla ayağı ile sürekli bir kısım egzersizleri yapması gerektiğini aksi takdirde ayağının bütünüyle işlevini yitireceğini söylediğini belirtmiştir.

Mahpus, Diyarbakır 1 Nolu Ceza İnfaz Kurumu’na geldiğinde bu iki medikal aracın kendisine verilmediğini bundan ötürü sıkıntı yaşadığını ve suç duyurularında bulunduğunu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvurudan yanıt alamadığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 'Kovuşturmaya Yer Olmadığı' kararı verdiğini, bu karardan sonra 'Sulh Ceza Hakimliği’ne' yazdığı itirazın akabinde 'Refleks Afo' medikal araç 18/03/2021 tarihinde kendisine verildiğini ancak Egzersiz lastiğinin hala verilmediğini belirtmiştir. (Refleks Afo: Ayağın ön kısmını kaldırmada güçsüzlük durumunda kullanılan, ayağı 90 derece tutan, takılma ve düşmeleri engelleyen ayakkabı içinde de kullanılabilen ayak bileği ortezi)

* Ahmet Solmaz isimli mahpusun bulunduğu odaya 18/03/2021 tarihinde müdür ve 10’a yakın infaz koruma memurunun arama için geldiklerini, idarenin mahpuslara verdiği çamaşır suyunu yasak olduğu söylenerek geri aldıklarını, dolapta bulunan yıllardır kullandığı kemerin de aynı şekilde yasaklı olduğu gerekçesiyle el konulduğunu, mahpusların kirlenmemesi için yatakların altına serdikleri çöp poşetlerine de el konulduğunu, bu durum üzerine mahpus Ahmet Solmaz’ın müdüre ithafen ‘kantinden alınan eşyaları alıyorsunuz, bu durum hukuki değil, suç duyurusunda bulunacağım’ demesi üzerine, müdürün gelip mahpus Ahmet Solmaz’a ‘ne yapacakmışsın, ne yapabilirsin’ gibi söylemlerinin olduğunu, mahpusun suç duyurusunda bulunma talebini yinelediği ve ardından da müdürün mahpus Ahmet Solmaz’a kafa atarak darp ettiğini, yaşanan olay üzerine mahpusların slogan attıklarını, sonrasında müdür ve infaz koruma memurlarının odadan çıktıklarını tarafımıza iletmişlerdir. Söz konusu darp olayıyla ilgili mahpus Ahmet Solmaz’ın suç duyurusunda bulunduğunu, olay sonrası aynı gün mahpusun revire çıkmak istediğini, ancak revire çıkamadığını, iki müdürün (kadın ve erkek) odasına gelerek olayın üzerini kapatmaya çalıştıklarını, ‘sorunun olmadığını doktora gerek olmadığını’ söylediklerini, baş memurun mahpusa dönük olarak ‘müdür sana kafa atmadı seni sevmek istedi’ gibi söylemlerinin olduğunu tarafımıza iletmişlerdir. Saat 3-4 sıralarında ambulansın geldiğini, kadın müdürün gelen doktora ‘hastaneye götürmeyin’ dediğini, mahpusun doktora olayı anlatması üzerine doktorun hastaneye götürülmesi gerektiğini söylediğini, hastaneye götürüldüğünü ve tomografi çekildikten sonra mahpus Ahmet Solmaz’a darp raporu verildiğini tarafımıza iletmişlerdir. Yaşanan olay sonrası, birçok mahpus hakkında disiplin soruşturması başlatıldığını belirtmişlerdir.

* Hamdusena Ada ve Veysel Mirkan Işık’ın bulunduğu odaya infaz koruma memurlarının sayıma geldiklerini, o esnada elleri cebinde olduğu gerekçesiyle iki mahpusun kötü muameleye maruz kaldığını, sürüklenerek müdürün odasına götürüldüklerini, bu darp olayı üzerine diğer mahpusların slogan atarak tepki gösterdiklerini, iki mahpusun odaların döndüğü ana kadar bu durumun devam ettiğini, atılan slogan sebebiyle mahpusların çoğu hakkında yine disiplin soruşturması başlatıldığını belirtmişlerdir.

* Cezaevi içerisinde mahpusların avukat görüşüne geldiği sırada kalem getirmesine izin verilmediği gözlemlenmiştir.”

DİYARBAKIR 2 NOLU YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tespitler ise şöyle:

“* Mahpusların bulunduğu odaların yanındaki diğer odalarda FETÖ ve DAİŞ tutuklularının bulunduğunu, aynı koridora çıkmaları nedeniyle can güvenliklerinin tehlikede olduğunu,

* D tipi hapishanesinden sevk edilen bir mahpusun sevk/sürgün sırasında şalvar giymesi nedeniyle getirildiği 2 Nolu Yüksek Güvenlikli hapishanede yapılan arama sırasında tartışma yaşandığını ve kendisine çıplak arama dayatıldığını,

* M. Emin Esen adlı mahpusun, 19 Mart tarihinde Diyarbakır D Tipi hapishanesinden Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli hapishaneye sevk edildiği sırada mahpusun üstünde şalvar olduğu için darp edildiğini, bu olay sebebiyle mahpusun serçe parmağında ve yüzünde ezilmeye dayalı hassasiyetler oluştuğu tarafımıza iletilmiştir.

* Kemal Hüseyin isimli mahpusun, tanımadığı ve kendilerini istihbaratçı olarak tanıtan kişiler tarafından tehdit edildiğini ve bu kişiler tarafından ‘kendilerine yardım etmesi’ için tehdit edildiğini,

* Sağlık sorunları veya duruşmalar sebebiyle hapishaneden çıkan mahpuslara 15 günlük karantinanın uygulandığını ve bu tedbirin hapishane idaresi ile çalışanlarına uygulanmadığını, mahpuslara Karantina adı altında psikolojik ve sosyal şiddet uygulandığını, özellikle hastaneden gelen mahpusların tek kişilik hücrede karantinaya alındığını,

* Cezaevinde hobi, etkinlik ve spor gibi sosyal aktivitelere çok sınırlı ve sadece oda oda olacak şekilde izin verildiğini,

* Her gün koğuşların en az 10 infaz memuru tarafından detaylı olarak arandığını ve özel eşyalarının karıştırıldığını, bu aramaların sık sık ve geç saatlerde yapıldığını, aynı şekilde sayıma gelen infaz memurlarının da sayı olarak kalabalık bir şekilde sayım yapmaya geldiklerini,

* Temizlik için tek bir çek pas ile fırçanın verildiğini bu fırça ve çek pas ile hem koridor hem de tuvaletlerin temizlendiğini bu sebeple tek bir tane temizlik aracının verilmesi sebebiyle hijyenik bir ortamın sağlanamadığını,

* Savcılığa dilekçe vermelerine rağmen ilgili yerlere iletilmediğini, çoğu kez dilekçelere el konulduğunu ya da dilekçe içeriklerinin değiştirildiğini,

* Bazı infaz memurlarının bilerek provokasyon yaptıklarını, özellikle infazı yaklaşmış olan mahpusları hedef alarak onların infazını yakmaya yönelik davranışlarda bulunduklarını,

* Keyfi sebeplerle mahpuslara sürekli disiplin soruşturması başlatıldığını, başlatılan disiplin soruşturmaları sonucunda mahpuslara disiplin cezalarının verildiğini ve verilen bu cezaların da üst sınırdan verildiğini,

*  Odaların tamamen içini görecek şekilde kameraların yerleştirildiğini, özel alanlarının kalmadığını,

* Hapishaneye müvekkil görüşü yapmak için gelen avukatların girişi sırasında eşyalar ile birlikte montlarının da x-ray cihazından geçmesi ve herhangi bir sinyal vermemesine rağmen avukatların montlarının ceplerinin aranmaya çalışıldığı ve arama yapılmasına izin verilmemesi üzerine de “hapishaneye giremezsiniz talimat bu şekilde” diyerek avukatların görüş yapılmasının engellenmeye çalışıldığı tarafımızca tespit edilmiştir.”

DİYARBAKIR D TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tutsakların anlatımlarından ve tespitlerden yola çıkılarak şu bilgiler verildi:

* Kurum içinde baskıların ve baskın şeklindeki aramaların sıklaştığı ve arttığı,

* Ayda bir defa genel aramaların yapıldığı ceza infaz kurumunda bir kısma ayda en az 2 defa ince arama yapılmaya başlandığı,

* İnce aramalarda, savcının arama esnasında orada bulunmasına rağmen eşyaların dağıtıldığını, aramaya gelen personellerin kalabalık ve pandemi tedbirlerine uymadan aramaların yapıldığını, bu anlamda yetkililerle de görüşme yapamadıklarını ve bu sebeple tepki olarak slogan attıklarını, 

* Atılan sloganlar sebebiyle mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığını ve en üstten disiplin cezası verildiğini, çoğu mahpusun 5-11 günlük hücre cezası aldıklarını,

* İdare ve gözlem kurulu kararı ile koşullu salıverilme tarihleri gelmesine rağmen verilen olumsuz raporlar üzerinden mahpusların tahliye edilmediğini, verilen olumsuz kararlarda 'pişmanlık kanaati oluşmamış, aktif örgüt üyeleri ile birlikte kalmıştır' şeklinde gerekçelerin yer aldığını, bu durumda olan yaklaşık 10 mahpusun bulunduğunu,

* 4 mahpusun, sırf kurulun çağrısına cevap vermediği için tahliye edilmediğini,

* İdare ve gözlem kurulu kararı olumlu olmasına rağmen Cafer Kan isimli mahpusun tahliye talebinin İnfaz Hakimliği tarafından ret edildiğini,

* Açlık grevine ilişkin olarak alınması gereken şeker, tuz, limon vb. besinlerin çok az miktarda verildiğini,

* Sevk olan mahpusların el yazılı defterlerine el konulduğunu, ayrıca mahpusların sevk/sürgün edilirken yanına kitap almalarına da izin verilmediğini,

* Pandemi sürecinde hiçbir spor, hobi faaliyetlerinin olmadığını ve havalandırmaya çıkma sürelerinin yetersiz olduğunu, Covid-19 salgınından kaynaklı tedavileri için hastaneye gidemediklerini ve revirin tedavi konusunda yetersiz kaldığını, bu sebeple sağlık problemleri yaşadıklarını belirtmişlerdir.”

DİYARBAKIR 3 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tespitler de raporda şöyle yer aldı:

“* İnfaz koruma memurlarının, mahpuslara karşı yaklaşımlarının sert olduğunu, mahpusların dilekçe yazmak için A4 kâğıdı taleplerine bile infaz koruma memurlarınca sert tepkiler verildiğini,

* İnfaz koruma memurlarının davranış ve yaklaşımları ile mahpuslar üzerinde baskı ve tahakküm kurmaya çalıştıklarını,

* Baskın şeklinde, sık sık ve detaylı olarak oda aramalarının yapıldığını,

* Kantinden alınan radyolara el konulduğunu, gerekçe olarak; radyonun kırık olmasının mahpuslar tarafından frekans değiştirmek için bilerek yapıldığı ileri sürülerek radyolara el koyma işleminin yapıldığını,

* Mahpusların koğuşlara giriş çıkışlarında ayakkabı çıkartma ve ayakkabıları ters çevirterek gösterme zorunluluğunun dayatıldığını,

* İnfaz koruma memurlarının, mahpusların düğme ilikleme zorunluluğunu getirdiklerini, mahpusların düğmelerini ilikleyerek personeller önünde durmasını dayattıklarını,

* Telefon, aile ve avukat görüşüne çıkan mahpuslara koridorda duvar dibinde yürüme zorunluluğu dayatılırken bazı infaz koruma memurlarınca da mahpusun başını kaldırmadan yürümesi yönünde baskı kurulduğunu,

* 2 defa yıkanmış bir kıyafetin aileye iade koşulları yok denilerek mahpusların kıyafetlerinin ailelerine verilmediğini,

* Mahpusların, bulundukları odaları temizlemeleri için gerekli temizlik ve hijyen ürünlerine erişimde sıkıntı yaşandığını ve ellerinde bulunan çekpaslara cezaevi idaresi tarafından keyfi olarak el konulduğunu,

* Mahpusların, havalandırmada spor yapmalarının yasaklandığını,

* Mahpusların bulundukları koğuşların ve havalandırmaların içini sürekli gören kameraların bulunması sebebiyle özel hayatın gizliliği ve mahremiyet haklarının ihlal edildiğini belirtmişlerdir.

* Görüşmeyi gerçekleştiren avukatın ceza infaz kurumu sırasında HES kodu istenmemiş olup, mahpusla görüşme alınan odanın kilitlenmesine karşı tartışma yürütülmesi sonrasında kapı açılmış ancak idarenin bu yönde talimatı olduğu infaz koruma memurlarınca görüşme yapan avukata bildirilmiştir.”

DİYARBAKIR 4 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Diyarbakır 4 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tespitler:

“* 19 Şubat tarihinde Mardin cezaevinden sevk/sürgün edilen Ersin Çiçek, Agit Mustafa Öçal ve Mehmet Beşir Dağ adlı 3 mahpusa hapishane girişindeki arama sırasında çıplak arama yapılmak istendiği ve buna karşılık yasal olmadığı dile getirildiğinde mahpusların darp edildiği ve işkence gördüğü,

* Çıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslara 1 ay haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma cezası verildiği,

* Koğuşta 3 mahpus olmasına rağmen ayakta sayım ve saydırma işleminin zorla yaptırıldığı ve bu sayım sırasında mahpuslara hakaret edildiği,

* İnfaz koruma memurları tarafından ön ilikleme kuralının getirildiğini, bu konuda kendilerine baskı yapıldığını, sert uygulamaların olduğunu,

* Telefon, aile ve avukat görüşüne çıkan mahpuslara koridorda duvar dibinde yürüme zorunluluğu dayatılırken bazı infaz koruma memurlarınca da mahpusun başını kaldırmadan yürümesi yönünde baskı kurulduğu belirtilmiştir.”

SONUÇ VE YAPILMASI GEREKENLER

Raporun sonuç ve öneriler kısmında da şu ifadelere yer verildi:

“* Hapishanelerde mahpuslara yönelik hukuka aykırı tutum ve davranışta bulunan görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Hapishanelerde yaşanan sorunlar hakkında ilgili ulusal ve uluslararası kurumlara bilgilendirilme ve gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir.

* Hapishanelerde mahpusların mahremiyet hakkına saygı duyulmalı, mahrem alanları gösteren kameralar derhal kaldırılmalıdır, kadın mahpusların özgün sorunları için özen gösterilmelidir.

* Ağır hasta mahpusların salgın hastalık durumunda ciddi risk grubunda bulunması nedeniyle serbest bırakılarak infazlarının ertelenmeli, tutuklu olanlar serbest bırakılmalıdır. Hasta mahpusların değerlendirilmeleri her koşulda sadece klinik yaklaşım ile değerlendirilmeli, alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan mahpuslar ivedilikle salıverilmelidir. İnfaz Kanunun 16. Maddesi hasta mahpusların ihtiyacı doğrultusunda değiştirilmelidir.

* Virüsün özellikle 60 yaş üstü kişilerde ölümcül etkisi göz önünde bulundurularak 60 yaş üstü mahpusların tedbiren serbest bırakılarak infazlarının ertelenmesi, tutuklu olan mahpusların serbest bırakılması gerekmektedir.

* Mahpusların yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi sağlanmalı, vitamin takviyesi yapılmalıdır. Açlık grevinde olan mahpusların özellikle tuz, limon, şeker vb. takviye edici besin ve gıdaları karşılanmalı, eylemcilerin sağlıklarını tehlikeye düşürecek uygulamalara bir an evvel son verilmelidir.

* Sağlık çalışanları başta olmak üzere mahpuslarla temas eden tüm çalışanlara koruyucu giysi ve malzeme temin edilmeli, özellikle risk grubunda olan çalışanlar başta olmak üzere tüm hapishane çalışanları için çalışma koşullarını da kapsayacak şekilde gerekli önlemleri alınmalıdır.

* Hapishanelerde düzenli ve yeterli sayıda sağlık personelinin bulunması (sayının arttırılması) sağlanmalıdır.

* Mahpusların sağlık kurumlarına ve hastanelere ring araçlarıyla değil; daha hijyenik ve sağlığa uygun araçlarla taşınması sağlanmalıdır.

* Aile ve avukat görüşlerin yapıldığı alanlarda mahpusların görüş haklarını ihlal etmeyecek şekilde hızla önlemlerin artırılmalı ve alanların sıklıkla dezenfekte edilmeli, mahpusların yakınlarıyla haberleşebilmesi için imkanlar artırılmalıdır.

* Birçok hapishanede en temel ihtiyaçlardan olan su ihtiyacının uzun süredir çözümlenememesi sağlığa erişim hakkının ihlali boyutuna varmıştır. Mahpusların kişisel temizlik ve COVİD-19’dan korunabilmesi için acilen hijyen malzemelerine ücretsiz olarak erişimi sağlanmalı öncelikli olarak su sorununun çözülmesi gerekmektedir.

* Mahpusların iletişim ve yazılı başvuruları konusunda yaşadıkları sorunların çözümü sağlanmalı, hapishanede yaşanılan olağanüstü durumlarda (son süreçte hapishanelerde yapılan sevk/sürgünler ve artan pozitif vakalar vb.) aile ve avukatlarına sağlıklı iletişim kurabilmelerinin koşulları oluşturulmalıdır.

* Mahpuslara ulusal ve uluslararası mevzuatın gereği olarak insan onuruna yaraşır bir muamele gösterilmeli; güvenlik gerekçesiyle dahi olsa hapishane girişlerinde yapılan aramalar onur kırıcı olmamalıdır. Söz konusu uygulamayı gerçekleştiren personeller hakkında yasal işlemler ilgili cezaevi savcılığıyla gerçekleştirilmelidir.

* Mahpusların pandemi süreci gerekçe gösterilerek kısıtlanan sosyal ve kültürel etkinlik hakları için gerekli olanaklar sağlanmalıdır. Sağlık gerekçesiyle alınacak önlemlerin mahpusların temel haklarını ihlal etmeyecek şekilde uygulanmasına özen gösterilmelidir.

* Bir kısım hapishanede avukat görüş odalarında kalın cam ve telefon kullanılması yerine iletişimin rahat sağlanabileceği koşullar oluşturulmalıdır.

* Hapishanede kalan mahpusların sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli; pandemi koşulları dikkate alındığında temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.

* Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir.

* İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde ‘bağımsız’ ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca Diyarbakır Kampüs Hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz.”