Antalya Cezaevi'nde gözetim altında tecavüz!

Antalya Cezaevi'nde gözetim altında tecavüz!

BDP öncülüğünde oluşturulan heyetin, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde çocuklara yönelik yaşanan taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin cezaevinde yaptığı incelemeden sonra hazırladığı raporda, taciz ve tecavüzün cezaevi idaresi gözetiminde yapıldığına vurgu yapılarak, cezaevi idare personellerinin görevden alınmasını istendi. 

Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde çocuklara yönelik yaşanan taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin, araştırma ve inceleme yapmak üzere aralarında BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, BDP Antalya İl Başkanı İhsan Nergiz, Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarından Hasan Kemal Elba ve Abdullah Sarıca, Özgürlükçü Hukukçular Derneği'nden Av. Sidar Öztürk'ten oluşan heyet, inceleme raporu hazırladı.

Raporda, Pozantı M Tipi Kapalı Cezaevi'nde çocuklara yönelik yaşanan taciz ve tecavüz olayları üzerinden bir yıl bile geçmemişken, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nden de aynı mahiyetteki olayların yaşanmasının, bir kez daha Türkiye cezaevlerinde yaşanan acı gerçekleri ortaya koyduğuna vurgu yapıldı. Raporda, 30 Mayıs'ta M.L.B, S.Ö, F.B. ve F.A. isimli iki mağdur, bir tanık ve bir de koğuş ağası olarak bilinen 4 kişi ile görüşmenin yapıldığına dikkat çekilerek, "Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşanan skandal niteliğindeki insanlık dışı uygulamalar ve ihlaller, görüşülen bütün şahıslarda, büyük bir psikolojik travmanın izleri görüldü. Cinsel saldırı, taciz ve tecavüz dışında çok yoğun bir baskının olduğu 'koğuş ağaları' aracılığıyla, gerek yeni gelenler, gerekse diğer tutuklu ve hükümlülere karşı insanlık dışı uygulamalar yapıldığı, idarenin ise buna göz yumduğu anlatımlardan tespit edildi. Aynı odada kalanların yaş ve emsal gözetilmeksizin aralarında büyük yaş farkı olan kişiler ile birarada tutulduğu tespit edildi. Uyuşturucu ve teskin edici ilaçların cezaevinde kolaylıkla elde edilebildiği, bu ilaçlar aracılığıyla uyuşturulan çocuklara cinsel saldırı, taciz ve tecavüz yapıldığı tüm anlatımlardan tespit edildi. Revirin bir nevi susturma, bastırma ve olayların üstünü kapatma mekanı olarak kullanıldığı; buraya alınan çocukların yaşadıklarını anlatmalarını engellemeye çalışıldığı yapılan görüşmelerden anlaşıldı" denildi. 

Rapor, mağdur anlatımlarına da yer verilerek, mağdurlardan 19 yaşındaki S.Ö'nün anlatımında, şunlara yer verildi: "2 yıldır tutukluyum. 6 ay sübyan koğuşunda kaldım. 13 çocuk bir koğuşta kalıyorduk. Z.E, adındaki şahıs sübyan koğuşundayken bu tür saldırıları gerçekleştiriyordu. Sübyan (çocuk) koğuşundayken, benimle aynı yerde kalan O.Ç, ve T.T. isimli şahıslar da aynı olayları yaşadı. Daha sonra bu şahıslar İzmir Açık Cezaevi'ne nakledildiler. Bu şahıs (Z.E.) idare tarafından teşvik ediliyordu. Sübyan koğuşundan çıktıktan sonra Z.Y'nin koğuşuna verildim. Ona güvendim. 40 yaşlarındaydı. Bana serogal ilacı içiriyor ve sersemliyordum. Daha sonra da tecavüz ediyordu. Serogal 1000 mg'lık ilaçlardı. Gardiyanlardan ve başka koğuşlardaki kimi insanlardan bu ilaçları biriktiriyordu. Bazen beni dövüyordu. İdareye başvurdum. Beni alıyorlardı, onlar da dövüyorlardı. Tekrar Z.Y'nin yanına veriyorlardı. Üstelik 'döv aklı başına gelsin', 'iş yaptır' diyerek teşvik ediyorlardı. Daha sonra bu baskılar dayanılmaz hale geldi. Yine dilekçe verdim. Revire götürdüler. 3 ay orada kaldım. Bazen 'as kendini, kurtul' diyorlardı. Ben de bundan 10-15 gün önce intihara teşebbüs ettim. Korktular, sakinleştirici falan verdiler. Daha sonra E-12 koğuşuna geldim. Durumu anlattım, koğuştakiler topluca bir dilekçe yazıp savcıya verdiler. Şubat 2013'te Savcı da ifadelerimizi aldı. İfademizi alırken çok gayrı ciddi idi. Sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Z.Y, bana sigara veriyordu. Yerimin değiştirilmesi için dilekçe verdim. Ama her defasında aynı adamın yanına verdiler. Şimdi de bana 'ifade verme, adımız çıkmasın' diyorlar. Yani size anlatmamı istemiyorlar. Geceleri yatamıyorum. Dışarıda esrar kullanıyordum. Burada bulamıyorum. Pozantı'da da 6 ay kaldım, bundan 3 yıl önceydi. Bana tecavüz eden Z.Y, şu anda Eskişehir'e nakledildi. Sevki sırasında, duyduğumuza göre emanette çok miktarda parası varmış." 

Raporda, 19 yaşında olan M.L.B'nin anlatımında şunlar belirtildi: "18 aydır tutukluyum. Gasp suçundan 14 dosyam var. 16 gün sübyan koğuşunda kaldım. Hem gardiyan hem de mahkumlardan baskı gördüm. Sübyan koğuşunda iken, Z.E adlı şahıs, T.T. ile O.Ç'ye tecavüz etmiş. T.T. bu olayları bana anlattı. Z.E, T.T'ye önce çek-pas ile sonra kendisi tecavüz ediyordu. Daha sonra yetişkin koğuşuna geçtim. Orada Z.Y. adlı tutuklu vardı. Orada bir ay kaldım. Z.Y. adlı kişi S.Ö'yü odasına alıp, dövüp tehdit ediyordu. İ.Ç. ile kavgamız oldu. Çünkü o bana cinsel tacizde bulundu. İ.Ç. ile T.K. C-5 koğuşunda Z.C.T'ye ilaç verip, içeri kapatıyorlardı. Ve orada ona tecavüz edildiğini duydum. Z.Y'yi idare koruyordu. Gelen paralara ek koyuyordu. Yeni tutuklanan Ü.Ç. 2 saat içeri alındı. Birkaç kişi ile birlikte oral yolla taciz ettiler. Sonra da tecavüz etti. Z.Y. hapları idareden ve başkasına yasak olduğu halde iç ziyaretlerde topluyordu. 3 nevrotin birarada alındığında insan ne yaptığını bilmiyor. Buna E-12 koğuşunun mümessili F.A. da tanıktır."

Tanık ifadelerine de yer verilen raporda, F.B'nin ağzından şunlara değinildi: "İki yıldır tutukluyum. Fail Z.Y'i tanırım. Z.Y. ayrıca M.S.S'ye de tecavüz etti. Z.O. ve E.S. bu işin tanığıdır. Ayrıca bunlar, S.Ö'ye yapılan tecavüzün de tanığıdırlar. Z.Y. koğuş ağasıydı. İdare atamıştı. Herkes iç görüş yapamıyordu. Z.Y. iç görüş yapıyor, bazı yakınları aracılığıyla hap topluyordu. S.Ö. bana anlattığında onu tokatladım. Z.Y'den herkes korkuyordu. Şişleri vardı. Bir haksızlığa karşı çıktığımızda yıkım odası denilen başefendinin odasına götürülüyorduk. Orada kamera yoktu. Dövülüp, işkence ediliyorduk. İki defa üst üste zile basmak bile, yıkım odasına gitmeye neden oluyordu. Dilekçelerimiz çıkış yapmıyordu. Görüşmek istediğimiz amirle değil de, gözümüzü korkutabilecekleri bir gardiyanla görüştürüyorlar. E-12'de savcıya çıktık. Bizi dinlemedi. Zulüm hala sürüyor. Telefonda yakınlarımıza uygulamaları anlatamıyoruz. Çünkü dövülmemize neden oluyor. Gelin koğuşlarda oturun. Herkesle konuşun. İ.Ç. cinsel saldırı taciz ve tecavüzün faillerinden biridir. Z.Y. garibanların parasını yiyordu."

Raporda, F.A'nın anlatımında, kendisini buraya görüşmeye getirmeden önce başefendi A.P'nin, "Bizi rezil etmeyin. Doğru dürüst ifade verin" dediğine işaret etti. F.A, burada çocukları birbirine kullandırdıklarını kaydederek, "Bu konuyla ilgili bir şey dediğimizde meydan dayağı yiyoruz. Maltaya bakan kameralardan bu tespit edilebilir. 28 kişi bir koğuşta, 4 kişi bir odada kalıyoruz. S.Ö'ye yapılan tecavüz konusu ile ilgili dilekçe verdik. İdare bu tür şeyleri üstünü kapatıyor. Kişilerin can güvenliği yok. Şikayet edilen kişinin odasına, şikayet eden tekrar geri gönderiliyor. Sevk talepleri dikkate alınmıyor. Bize sahip çıkın. Ne zaman geleceksiniz. Hepimiz korkuyoruz. Yeni cezaevine gelenler bile baskıyla karşılaşıyorlar. Ben de buraya ilk geldiğimde dişlerimi karşılama sırasında kırdılar" dedi. 

Cezaevinde yaşananlara karşılık önerilerin yapıldığı raporda, bir komisyon oluşturularak, cezaevlerinde kişilerle topluca veya tek tek görüşülerek, olay ve olguların incelenmesi gerektiğine dikkat çekildi. Raporda, söz konusu olaylarla ilgili tüm mağdur çocukların en kısa sürede bir rehabilitasyon programına alınması gerektiğine vurgu yapılarak, "Son günlerde apar-topar sevk edilen mağdur ve fail konumundaki şahısların dinlenmesi gerekir. Cezaevi yönetiminin olaylara göz yumması, hatta teşvik etmesi ihtimaline karşılık derhal görevden alınarak haklarında soruşturma açılması gerekir. Yaşanan olayların daha sağlıklı araştırılıp, incelenebilmesi için bu gereklidir. Bir başka deyişle tanık ve mağdurlar üzerinde idare baskısının kaldırılması gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen dosyanın, yeniden incelenmesi ve o dosyadaki 'tecavüz yapılmadığına dair' raporla birlikte mağdurların yeniden uzmanlar aracığıyla muayene edilmesi gerekmektedir. Cezaevinde denetimsizlik hızla keyfiliğin gelişmesine neden oluyor. Bunun mutlak suretle önüne geçilmesi için tedbir alınmalıdır" değerlendirmesi yapıldı.