AP Kürt Konferansı: Üçüncü bir göze ihtiyaç var

AP Kürt Konferansı: Üçüncü bir göze ihtiyaç var

Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen 10. Uluslararası Kürt Konferansı’nın ikinci ve son gününde İmralı inisiyatifli barış süreci, uluslararası toplumun rolü ve demokratik Kürt projesi konuşuluyor. İlk oturumda konuşan HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, gelinen aşamada uluslararası toplumun katkısı olmadan barış sürecinin ilerlemesinin mümkün olmadığını belirterek, “Bir üçüncü göze ihtiyaç var” dedi. 

Bugünkü ilk oturumda barış inşası girişimleri ve İmralı barış süreci ile bu süreçte uluslararası toplumun ve AB’nin Türkiye’de demokrasi ve adaleti teşvik etmekteki rolünün ele alındı.

İlk oturumda HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, Avrupa Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Yonnec Polet, Yeşiller grubundan Avrupa parlamenteri Mark Demesmaeker, Uluslararası Kriz Grubu’ndan Hugh Pope, ABD’deki Columbia Üniversitesi İnsan Hakları Araştırmalar Enstitüsü’nden barış inşası ve haklar programı müdürü Prof. David L. Phillips,  Almanya Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nden Günter Seufert ve gazeteci Günay Aslan konuşmacı olarak yer aldı.

Moderatörlüğünü AP Sol Grup üyesi Danimarkalı Soren Bo Sondergaard’ın yaptığı oturumda ilk söz Ertuğrul Kürkçü’ye verildi.

KÜRKÇÜ: YEPYENİ BİR İKLİM DOĞDU

Kürkçü, partisi HDP’yi anlatırken, “Barış ve Demokrasi Partisi ile simbiyotik bir ilişkimiz var.  BDP ile kolektif ve kişi haklara dayalı yeni düzeni kurmak için birlikte mücadele edeceğiz” diye belirtti.  

Kürt sorununa işaret eden Kürkçü, “Bugün Türkiye’de karşı karşıya kaldığımız mesele bir iç mesele. Uluslararası toplum ancak tamamlayıcı bir rol oynayabilir” diye ifade etti.

Kürkçü, “Türkiye’deki çatışmanın iki yönü var. Bir tüm yurttaşların inkar edilen halkları. İkincisi başta Kürtler olmak üzere Türk olmayan halkların inkar edilen kolektif hakları” dedi.  

Demokratik Cumhuriyet ve bu çatı altında demokratik öz yönetimi esas alan bir yönetimi amaçladıklarını ifade eden Kürkçü, “Sürdürdüğümüz mücadelenin kendisini doğrudan doğruya demokratik haklar ve özgürlükler için mücadele olduğunu söylüyoruz” dedi.

Çatışmanın Türkiye ekonomisine verdiği zararı anlatan Kürkçü, Türkiye’nin milli gelirinden daha büyük bir rakamı ifade ettiğinin altını çizdi. Çatışmaz bir ortamın daha yararlı olacağına dair bir kanaat olduğunu söyleyen Kürkçü, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın inisiyatifiyle başlayan yeni süreçle “yepyeni bir iklim doğduğunu” söyledi. 

Kürkçü, “Şimdiden sonra bu sürecin uluslararası camianın olumlu katkıları olmadan süremeyeceğini de görmemiz gerekiyor. Bir üçüncü göze ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

HDP Eşbaşkanı, “Kürdistan’ın diğer parçalarında olup bitenler konusunda uluslararası camianın özgürlükçü bir pozisyonda kalması Türkiye’deki sorunun çözümünde elzemdir” diye ekledi.

TÜRKİYE’YE EL KAİDE UYARISI GEREKLİ

ABD’yi uyaran Kürkçü, Türkiye’ye PKK liderlerini katletmek için öneri ve desteğinden vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Paris katliamına işaret eden Kürkçü, uluslararası toplumu kendi istihbarat servislerinin faaliyetlerini sınırlandırmalarını istedi.

Kürkçü uluslararası toplumdan Rojava’ya yönelik karşı askeri tehditler ve El Kaideli grupları desteklediği için Türkiye’ye güçlü bir uyarı gönderilmesini istedi.

“Uluslararası toplumun demokratik ve halkların özerkliğine yer veren bir Suriye’nin kurulmasına destek vermelerini beklemek hakkımızdır” diyen Kürkçü, İmralı’daki görüşmelerin “hakiki bir müzakere halini alması için başarılı deneyimlerin Türkiye’nin önüne sistematik olarak konulmasını” istedi.

“Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin parlamentosunu devreye koyarak Türkiye’deki tüm kesimleri barışa ortak ederek bir sonuca ulaşması gerektiğini ifade eden Kürkçü, uluslararası “Kim barışı istiyorsa onu desteklemek uluslararası camianın önde gelen görevi olmalıdır” dedi.

POLET: İMRALI BARIŞ SÜRECİ ÖNEMLİ BİR FIRSAT

Avrupa Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Yonnec Polet, barış sürecine uluslararası toplumun rolü konusunda “Biz bu anı bir tarihi fırsat olarak görüyoruz. İmralı barış süreci hem Türkiye hem de PKK için önemli bir fırsattır” dedi.

Kürtlere ilişkin Türk hükümetinin kabul ettiği bazı haklara dikkat çekerek “Bunlar bir başlangıçtır diyoruz, yetmez diyoruz, daha da ileri gitmek gerekir diyoruz” diye konuştu.

AB ülkelerinin Türkiye’nin AB üyeliğini teşvik etmesi gerektiğini söyleyen Polet, Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in buna karşı durduğuna dikkat çekti.

Suriye’deki duruma da değinen Polet, “Suriye krizi dramatik sonuçları ile devam ediyor. Türk hükümeti Esad’ın hızlı bir şekilde devrileceği hesabı yaparak oynamıştı. Sonra bu konudaki fikirlerini de değiştirdiler” diye belirtti.

Esas olarak Türkiye’ye üzerine yoğunlaşmak gerektiğinin altını çizen Polet, “Bu sorunu çözmek Türkiye’nin lehinedir. Kürt azınlığı için de önemlidir.  Ama bu Türkiye’nin işidir” diye kaydetti.

PKK’nin silahsızlandırılması ile Kürtlerin haklarının verilmesinin bir birinden ayrı süreçler olduğunu savunan Polet, “Bu çok önemli ve derin bir süreçtir” diye ekledi.

Polet, “Kuvvetli bir demokratikleşme paketi olmalıdır. Anadilin konusundaki tam hakların verilmesi gerekir. TMK’nın değiştirilmesi gerekiyor. Seçim barajının düşürülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

AB’nin de bu sürece ortak olması gerektiğini söyleyen Polet, AB sosyal demokratları olarak barış sürecine desteklerini ifade etti. Polet, “Nihayet bir çözüme gidilebileceğini düşünüyoruz. Bu süreci raydan çıkarabilecek bir sürü risk de var.  İmralı süreci önemlidir. Anayasa reformu yapılmalıdır” şeklinde konuştu.  

Türkiye’nin AB katılımına yeni bir ivme katmak gerektiğini belirten Polet, “Biz bu sürecin destekçisiyiz” diye sözlerini tamamladı.

KRİZ GRUBU: BİLGİ AÇIĞINI KAPATMAYA ÇALIŞIYORUZ

20 yıldır Uluslararası Kriz Grubu’nda çalışan Hugh Pope, Türkiye ve İmralı inisiyatifli barış sürecine ilişkin yayınladığı raporları anlattı.

Pope, “Biz grup olarak buradaki bilgi açığını kapatmaya çalışıyoruz. Hem taraflar arasındaki, hem de bu taraflara etkisi olanlar arasındaki bilgi açığını kapatmaya çalışıyoruz. Herkesten bilgi alıyoruz. Kürt sorununun çözümüne katkı sunmaya çalışıyoruz. Bilgi alışverişini kolaylaştırmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

İki sene boyunca İmralı süreci olarak toplam dört rapor yayınladıklarını ifade eden Pope, taraflara yaptıkları çağrıları ve önerileri anlattı. Hope, Diyarbakır’a yönelik çalışmaları olduğunu belirterek, sanayi sektörünün finansman eksikliği yaşadığını söyledi ve mali açıdan yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Pope, “Neden uluslararası bir terminal yok?” diye sordu.

Pope, “Diyarbakır’da yeni bir ortam oluştu. 90’ların Güneydoğusu artık yok. Bu olumlu ve kazanılmış bir durum” diye ekledi.

Türk milliyetçiliğinin de değiştiğini savunan Pope, “Herkesi yemeye hazır bir kurt değil artık” tespitinde bulundu.

Amed ziyaretinin olumlu olduğunu ifade eden Pope, Erdoğan’ın oraya gitmesinin çok zekice olduğunu belirtti. Ana akım Türk kamuoyunun bu sorunun çözümüne odaklandığını savunan Pope, TMK’nın değiştirilmesi, seçim barajının düşürülmesi ve anadilde eğitim hakkının tanınması şeklindeki önerilerde bulunduklarını söyledi.