Arjantin: Kirli savaşla hesaplaşma modeli

Arjantin: Kirli savaşla hesaplaşma modeli

Arjantin’de 1976-1983 yılları arasındaki askeri cunta döneminde kaybedilenlerin bulunması yönündeki çabalar dünyada benzeri deneyimleri yaşamış ülkeler için bir model oluşturur nitelikte. Özellikle kayıpları bulunması, hikayelerinin kamuoyuyla paylaşılması Arjantin’de toplumu yeniden şekillendiriyor.

Son olarak 1977 yılında kaybedilen senatör Damian Marquez’in cesedinin 35 yıl aradan sonra bir toplu mezarda bulunması kirli savaşın kurbanları sorununu yeniden gündeme taşıdı.

Marquez’in cesedi ülkenin kuzeybatısındaki Tucuman bölgesinde eski bir askeri mühimmat deposunun yanında 14 kişinin cesediyle birlikte gömülü olarak bulundu. Geçtiðimiz Mart ayında Arjantin Adli Tıp Antropoloji Ekibi mezardan çıkarılan 3 kişinin kimliklerini belirledi. Bu kişilerden biri de Marquez’di.

Adli Tıp raporuna göre Marquez’in cesedi önce mezara atıldı, ardından üstüne konulan lastikler tutuşturulmak suretiyle yakıldı. Yakılma işlemi nedeniyle Marquez’in kemiklerinden DNA örneði alınması ve kimliðinin belirlenmesi süreci oldukça uzadı.

Marquez’in kemiklerinin bulunmasına giden süreç o döneme ilişkin dosyaların açılmasıyla başladı. Eski bir jandarma olan Omar Torres’in itirafları en önemli ipuçlarını verdi.

Torres’in itiraflarına göre Arjantinli general Antonio Domingo Bussi, Tucuman’daki askeri depoda bir grup tutukluyu bizzat öldürdü. Öldürülen kişiler iki metre derinliðinde ve dört metre genişliðindeki bir mezara gömüldü. Gömülmeden önce cesetlerin üzerine lastikler ve çıralar atılarak yakıldı.

1976-78 seneleri arasında Tucuman’ın valisi olarak görev yapan Bussi, demokrasiye geçişin ardından yolsuzluk, işkence ve adam kaçırma suçlarından yargılandı ve mahkum edildi. Ancak daha sonra af yasasından yararlandı ve 1995-99 yılları arasında Tucuman’ın seçilmiş valisi olarak görev yaptı.

2003 yılında kirli savaş dosyalarının yeniden açılmasının ardından Bussi 2008’de insanlıða karşı suçlardan mahkum edildi ancak yaşı nedeniyle cezasını evinde çekmesi uygun görüldü.

Tucuman’da ve ülkenin genelinde bugüne kadar ortaya çıkarılan kayıplar ülkede o dönemde kaybedilen 30 bini aşkın kişinin çok az kısmını oluşturuyor. Arjantin’de cuntanın kayıpları yok etme yöntemlerinin çeşitliliði karşısında bugün gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışanlar çoðu zaman çaresiz duruma düşüyor.

Zira en popüler metod olarak cuntacılar infaz ettikleri kişileri açık denize atıyordu. Özellikle köpekbalıkları gibi yırtıcıların yoðun olduðu bölgeleri seçen cuntacılar bu şekilde kayıplardan “kurtuluyordu.”

Hatta bu denize atılan kişilerin bazılarının cesetleri Uruguay’da kıyıya vurup kimsesizler mezarlıðına gömültü. 30 yıl sonra yapılan araştırmalarda o cesetlerin Arjantin’deki kayıplara ait olduðu anlaşıldı.

Bugün 36 yaşındaki Victoria Montenegro, Uruguay’da bulunan kayıplardan birinin kızı. Henüz bir aylıken 1976 yılında bir asker ailesine evlatlık verilen Victoria, evlatlık politikası konusu Arjantin’de gündeme geldiði zaman bir DNA testi yaptırarak gerçeði öðrendi. Bu DNA testinin bir başka sonucu da olacaktı. Victoria’nın babasının kimsesiz olarak kaydedilen DNA’sı onun verdiði örneklerle eşleşti.

Victoria’nın babası Roque Montenegro’nun cesedi 1976 yılının Mayıs ayında Uruguay’ın Colonia şehrinde 7 başka cesetle birlikte kıyıya vurmuş olarak bulundu ve isimsiz bir mezara gömüldü.

Arjantin’de bugüne kadar 4 bin 500 bilinen kayıbın 8 bin 400 yakınından DNA örnekleri alındı. Bunlardan 515’inin kimliði tespit edildi. 600 kadar cenazenin daha kimlik tespit işlemleri sürüyor.

Arjantin’de son dönemdeki en büyük kayıp tespiti Rosario şehrindeki La Piedad mezarlıðında yapıldı. 120 isimsiz mezarı inceleyen yetkililer bunların cunta tarafından gömüldüðünü tespit eder etmez kazı yaptı. Kazıda 120 mezarda 300 ceset çıktı. Şu ana kadar da 12’sinin kimlikleri tespit edildi.