Aşçı: Açlık grevleri sahiplenilmeli
Cezaevlerindeki tecride ve insanlık dışı uygulamalara karşı 2006 yılında 293 gün bedenini açlığa yatıran Avukat Behiç Aşçı, 56’ıncı gününe giren açlık grevlerine sahip çıkmak gerektiğini vurguladı.
Cezaevlerindeki tecride ve insanlık dışı uygulamalara karşı 2006 yılında 293 gün bedenini açlığa yatıran Avukat Behiç Aşçı, 56’ıncı gününe giren açlık grevlerine sahip çıkmak gerektiğini vurguladı.
ANF’ye konuşan Aşçı, gelinen noktada içerisi ve dışarısı arasında fark kalmadığını söyleyerek, “Bugün hapishanede olmamamız şansa bağlı. Yarın, dışarıda olan bizler de tutsak edilebiliriz. O yüzden esas olarak birbirimizin sorunlarımıza sahip çıkmamız lazım. Bunu sadece tutsaklara ses vererek değil, onların taleplerinin yerine getirilmesi için elimizden ne geliyorsa onu yaparak yerine getirebiliriz” dedi.
‘AKIL ALMAZ İŞKENCE HABERLERİ GELİYOR’
Cezaevlerinde PKK ve PAJK’lı tutsaklarının sürdürdüğü açlık grevlerine yönelik bir duyarlılık çağrısı Avukat Behiç Aşçı’dan geldi. F tipi cezaevlerindeki tecride karşı 122 devrimcinin hayatını kaybettiği ölüm oruçlarına dikkat çekmek ve koşulların düzeltilmesi için 2006 yılında 293 gün açlık grevi yapan avukat Aşçı, kritik aşamaya gelen açlık grevlerinin herkes tarafından sahiplenmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye hapishanelerinden özellikle 15 Temmuz’dan sonra falaka, tecavüz, kemik kırma gibi akıl almaz işkence haberleri geldiğine dikkat çeken Aşçı, “Hapishanelerde işkence yapılabilir” gibi bir düzenleme olmamasına rağmen OHAL kılıfına sokulan bu insanlık dışı uygulamalar karşısında seslerini duyuramayan tutsakların tek çözüm yolu olarak bedenlerini açlığa yatırdığını hatırlattı. Hakim ve savcıların işkencelerin üzerini örttüğünü belirten Aşçı, bu açıdan yasal yollardan bu sorunu çözmenin önünün de tamamen kapatıldığına işaret etti. Aşçı “Bu sorun ancak meşru konumundaki direnişlerle çözülebilir” dedi.
‘SADECE B-1 VİTAMİNİ DEĞİL SU DA VERİLMİYOR’
Hapishanelerde hiçbir hakkın kalıcı olmadığına dikkat çeken Aşçı, büyük mücadeleler sonucunda alınmış haklar iktidar tarafından gasp edilmek istendiğinde, tek seçeneğin bu hakları korumak olduğunu kaydetti. Açlık grevinde olan tutsaklara sadece B-1 vitamini değil Tekirdağ F Tipi ve Silivri gibi hapishanelerde su verilmediği yönünde haberler de aldıklarını aktaran Aşçı, hayati önem taşıyan su ve B-1 vitaminini verilmesinin tek amacının direnişi kırmak olduğunu hatırlattı. “Kervan yola çıktıktan sonra varacağı yola varır” diyen Aşçı, tüm zulüm ve baskılara rağmen direnenlerin kazanacağını vurguladı.
‘SANSÜRE GEREK YOK OTO SANSÜR VAR’
Açlık grevlerine yeterince ses verilmemesinin nedeninin referandum değil oto sansür olduğuna işaret eden Aşçı, “İktidarın artık sansür uygulamasına gerek kalmadı, ana akım medya korkudan artık otomatik olarak yayınlarına oto sansür uyguluyor” dedi.
‘BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ’
Gelinen noktada içerisi ve dışarısı arasında fark kalmadığını vurgulayan Aşçı, dışarda ‘Hayır’ diyenlerin AKP yandaşları tarafından tehdit ve darp edilirken, içeride tutsakların gardiyanlar tarafından işkenceye maruz bırakıldığını belirtti. Aşçı, “Kendi haklarımızı kendimiz koruyacağız ve birbirimize sahip çıkacağız, başka yolu yok. İşkence hapishanedeki infaz savcılarının sorunu olamaz çünkü ülkede hukuk kalmadı. Şu unutulmamalıdır ki bugün hapishanede olmamamız şansa bağlı. Yarın dışarıda olan bizler de tutsak edilebiliriz. O yüzden esas olarak birbirimizin sorunlarımıza sahip çıkmamız lazım. Bunu sadece tutsaklara ses vererek değil, onların taleplerinin yerine getirilmesi için elimizden ne geliyorsa onu yaparak yerine getirebiliriz” dedi.