Assange: Baskılar en sert şekilde Kürt gazetecilere uygulanıyor

10. Düşünce Özgürlüğü İçin İstanbul Buluşması'na video konferans aracılığı ile katılan Wikileaks'in kurucusu Julian Assange, Türkiye'de gazetecilere yönelen baskılara dikkat çekti.

10. Düşünce Özgürlüğü İçin İstanbul Buluşması'na video konferans aracılığı ile katılan Wikileaks'in kurucusu Julian Assange, Türkiye'de gazetecilere yönelen baskılara dikkat çekti. Kürt basının baskılardan en sert şekilde nasibini aldığını belirten Assange, "4 yıldır önce Kürt gazetecilerine yapılan ne varsa Türk basınının geri kalanına da bu yapılacaktır dedim ve bu öngörü tamı tamına doğru çıktı. Baskı normal hale gelirse geri kalanına da uygulanır. ROJ TV bugüne kadar var olan en büyük Kürtçe kanalı ve Obama- Rasmussen-Türkiye arasında bir anlaşma yoluyla ortadan kaldırıldı. Türkiye'de birçok gazetecinin işten atıldığını biliyorum. Baskılar Dündar ve Gül'den ibaret değil. En sert şekilde Kürt gazetecilere uygulanıyor bu baskı" dedi.

10. Düşünceye Özgürlük için İstanbul Buluşması, yapılan konuşmalarla devam etti. Buluşmada konuşan insan hakları savunucusu Avukat Eren Keskin, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin konuşulmasına devletin kırmızıçizgileri ile başlanması gerektiğini söyledi. Keskin, "Soykırım suçu üzerine kurulmuş bir devlet ve bu suçu gizlemek adına bir hukuk oluşturuldu. O nedenle tüm ihlal alanlarını sistemle birlikte tartışmak gerekiyor. Hangi düşünce yasak buna bakmak gerekiyor" dedi.

Hakkında 100'den fazla soruşturmanın devam ettiğini belirten Keskin, Özgür Gündem Gazetesi Eş Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı dönemde açılan soruşturmalara değindi. İnsan hakları mücadelesi içinde en umutsuz olduğu dönemi yaşadığını belirten Keskin, "Öylesine başarılı bir resmi ideoloji geliştirmişler ki 'radikal kötü' bir devlet var karşımızda ve resmi ideoloji insanları da radikal kötü yapıyor. Bunu sadece Erdoğan'la tartışmak da yetersiz kalacak. Bu devleti aklamak anlamına da gelir. Çünkü devlet baştan bu yana radikal kötü" diye konuştu. Panelde, sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilişkin yaptığı bir paylaşım nedeniyle devlet memurluğundan çıkartılan Dr. Bilgin Çiftçi de yaşadığı süreci anlattı. "Hukuka ve Yargı Sistemine Yapılan Müdahaleler" başlığında ise Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği'nden Avukat Arzu Becerik, avukat Ömer Kavili konuştu.

Türkiye Düşünce Özgürlüğü adına müzisyen ve insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan, TGS Eski Başkanı Ercan İpekçi ve HDP'li yönetici Süleyman Eryılmaz konuştu. Akademisyen ve gazetecilerin açılan davaların ardından sivil itaatsizlik geliştirerek kendilerini ihbar ettiklerini belirten İpekçi, akademisyenlerin bildirisindeki ifadelerin ve Can Dündar ile Erdem Gül'ün yargılanmasına delil yapılan haberlerin aynısını tekrarladıklarını dile getirdi.

Türkiye'de basına yönelik baskılar ise "Medyanın Durumu" başlıklı oturumda ele alındı. Oturumda internete sansür davaları ile ilgilenen Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Zaman gazetesi eski Dış Haberler Editörü Edip Yılmaz ve MAZLUMDER eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu konuştu. Prof. Dr. Yaman Akdeniz, basının özgür olmadığı bir ülkede internetin de özgür olmayacağını söyledi. İnternet sansürlerinde kullanılan 5651 nolu yasaya değindi. Bu maddenin ifade özgürlüğüne aykırılığına ilişkin AYM ve AİHM'in kararlarından örnekler veren Akdeniz, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından kanunun kapsamının "çocukları koruma" iddiasıyla genişletildiğini söyledi. Akdeniz, 35 binden fazla içeriğin yasa ile birlikte erişime engellendiğini söyledi. Akdeniz, yasaya eklenen 8A maddesi kapsamında hükümeti korumaya dönük madde ile Kürt haber sitelerini hedef alındığını ve onlarca erişim engelleme kararı çıktığını söyledi. Akdeniz, Dicle Haber Ajansı ve Sendika.org hakkında onlarca erişim engeli kararının çıktığını hatırlattı.  Zaman gazetesi eski Dış Haberler Editörü Edip Yılmaz da Zaman Gazetesi'ne kayyum atanması sürecine ilişkin tanıklıklarını anlattı.

MAZLUMDER Eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu ise Akit Gazetesi'nin kendisini hedef göstermesiyle ilgili konuştu. "Medya terörü" başlıklı sunum yapan Gergerlioğlu, Akit Gazetesi hakkında "Nefret bülteni" nitelendirmesinde bulundu.  MİT TIR'ları ile DAİŞ ve El Nusra çetelerine silah sevkıyatı yapıldığına ilişkin görüntü ve haber yayımladıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül konuştu. Gül, "Elimize haber değeri olan bir belge gelmişti. Halkın uyarılması meselesiydi" dedi. Basın özgürlüğü basının kendi içerisinde farklı yapılanmasına dikkat çekti. Türkiye'de basının içinde belli grupların basın özgür olmaması gerektiğini savunuyor. Onlar özgür olmak istemiyorlarsa onlar özgür olmasın. Ama gazetecilik yapmak için su gibi hava gibi özgürlüğe ihtiyacımız var" diye konuştu.

Panelin sonunda Wikileaks'in kurucusu Julian Assange ile görüntülü bağlantı sağlandı. Salondakilere hitap eden Assange, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun batının bazı gazetecilere dönük uygulamalarının ön plana çıkararak Türkiye'de olup biteni aklama çalıştığını söyledi. Assange "Ama bu mümkün olmayacak" dedi. "Ben suçlama olmaksızın 6 yıldır tutukluyum. BM davama yapılan itirazın sonucunu önümüzdeki hafta duyuracak. Casusluk ile suçlanıyorum. Terörizmle mücadele yasayı kapsamında işlenen casusluk iddiasıyla suçlandım" diyerek kendi durumundan bilgi veren Assange daha sonra Türkiye'de gazetecilere yönelen baskılara değindi.

Kürt basınına yönelen baskıya dikkat çeken Assange, "4 yıldır önce Kürt gazetecilerine yapılan ne varsa Türk basınının geri kalanına da bu yapılacaktır dedim ve bu öngörü tamı tamına doğru çıktı. Baskı normal hale gelirse geri kalanına da uygulanır. ROJ TV bugüne kadar var olan en büyük Kürtçe kanalı ve Obama- Rasmussen-Türkiye arasında bir anlaşma yoluyla ortadan kaldırıldı. Türkiye'de birçok gazetecinin işten atıldığını biliyorum. Baskılar Dündar ve Gül'den ibaret değil. En sert şekilde Kürt gazetecilere uygulanıyor bu baskı" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da seslenen Assange, "Türk toplumunda hakikati söyleminin suç olduğunu söylemek mümkün değil. Ama Erdoğan bunu devam ettirmemiştir. Erdoğan birçok politikacı gibi birçok yalan haberin geçmişte kurbanı oldu. Ama hakikati yayınlamak suç olamaz. Hakikatin kriminalize edilmesi devam ederse iktidarın altını kazır. Çünkü hakikat er geç ortaya çıkacaktır" dedi. Panama Belgelerine ilişkin de konuşan Assange, "Şu ana kadar Türkiye ile doğrudan ilişkisi olanları okumadık. 100 kişi var. Ben 5 kişi okudum. Erdoğan hükümetinin panamadan yaralanmasına karşı bir engel yaratmaya yönelikti. Türkiye hakkında şimdilik hiçbir şey yazılmadı. Kıyı ötesi bilgiler gelirse hükümetin bazı unsurları ile ilgili olarak Türkiyeli gazeteciler bu konuda dikkatli olmalı" diye konuştu. Buluşma Assange'nin konuşmasının ardından "Basın yazın otosansür ve sansür" başlığı altında gazeteci meslek örgütlerinden temsilcilerin konuşmaları ile devam etti.  Buluşma yarın uluslararası katılımcıların katılacakları panellerle devam edecek.