Av. Dinç: Türkiye uluslararası yasaları çiğniyor

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatı Mazlum Dinç, çözümün İmralı yolunda olduğunu kaydetti. Dinç, tecritle uluslararası yasaların çiğnendiğini ve CPT’nin harekete geçmesi gerektiğini belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla görüştürülmüyor ve her seferinde avukatlarının görüşme başvurusu kötü hava şartları ve koster bozukluğu bahanesiyle engelleniyor. Öcalan’ın avukatı ve vasisi Mazlum Dinç, tecritle uluslararası yasaların çiğnendiğini ifade etti. 

‘İMRALI'DAKİ KARARLAR YASA DIŞIDIR’

Dinç, 7 yıl içerisinde 700’den fazla görüşme başvurusu yaptıklarını belirtip, devamında şunları aktardı: "27 Temmuz 2011’den bu yana tüm başvurularımız farklı gerekçelerle reddedildi. 7 yıl içerisinde 700’den fazla kez görüşme başvurusu yaptık ama tüm başvurularımız hava bozukluğu, koster bozukluğu gerekçesiyle engellendi, şimdi de OHAL gerekçesiyle engelleniyor. Türkiye ve uluslararası yasalara göre görüşmelerin engellenmesi suç oluşturuyor. Sadece avukatların değil, ailenin ve İmralı heyetinin de görüşmeleri reddediliyor. Görüşmelerin engellenmesi konusuyla ilgili çok çabalarımız oldu, Türkiye ve uluslararası mahkemelere başvurduk. Fakat şu ana kadar bir sonuç almış değiliz. Söz konusu Öcalan olunca hukuk da çiğneniyor.’’

OHAL’in ilanıyla birlikte Öcalan üzerindeki tecridin daha da ağırlaştırıldığını söyleyen Dinç, "OHAL öncesi, mektuplar yoluyla İmralı’daki diğer tutuklulardan haber alabiliyorduk. Fakat OHAL’le birlikte ne yazık ki İmralı’yla ilgili hiçbir haber alamıyoruz. Bursa Mahkemesi’nin aldığı karara göre OHAL süresince İmralı’daki tutuklular mektup, telefonla görüşme ve görüşme haklarını kullanamazlar. Böylece İmralı’yla  dünyanın irtibatını tamamen kesmek istiyorlar, bu kanun da yasa dışıdır’’ dedi.

'AÇIKLAMALARI YETERLİ GÖRMÜYORUZ'

Dinç daha önce Öcalan sağlığıyla ilgili  çıkan haberlere yönelik de, ‘’Biz bu tür çabaları tehlikeli çabalar olarak görüyoruz ve aynı zamanda bu bizi kaygılandırıyor. Öcalan’ın sağlığı ve güvenliğiyle ilgili söz konusu haberlerden sonra yetkililerle irtibata geçtik ve her seferinde yetkililer durumunun iyi olduğunu ve bir sağlık probleminin olmadığını belirttiler. Fakat bu yetmiyor, biz bunu yeterli bulmuyoruz. Bu tür kaygıların nedeni de görüşmelerin engellenmesi. Derhal bu tür kaygılar giderilmeli ve görüşmelerin gerçekleştirilmesi gerekir" dedi.

'ÇÖZÜM İMRALI'DA'

Dinç, Öcalan üzerinde uygulanan tecridin hiçbir dayanağının olmadığını, tamamen siyasi olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: 

"1999’den bu yana tecrit şart ve koşulları bazı zamanlar daha da ağırlaştırıldı.  Sayın Öcalan üzerindeki tecrit ağırlaştırıldığında ve görüşmeler engellendiğinde dışarıdaki savaş daha da şiddetleniyor ve kaos tüm ülkeye yayılıyor. Fakat Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırıldığında ve görüşmeler gerçekleştiğinde ülkenin dört bir tarafında huzur konuşuluyor.

Her zaman barışa ve çözüme yönelik projeler Sayın Öcalan tarafından geliştirilip önerildi. Çözüm projelerinin hayat bulması için de İmralı yolunun açılması ve görüşmelerin gerçekleşmesi gerekir."

CPT'YE ÇAĞRI

Dinç 1999’dan bu yana Öcalan’ın tecrit şartlarında tutulduğunu belirterek, CPT’nin rolüne dikkat çekti ve şunları söyledi:

"Tecridin son bulması ve görüşmeyi gerçekleştirmek için çok kere başvuru yaptık. Bizim bir başka muhatabımız da CPT. Niye CPT? Çünkü CPT Avrupa Konseyi’ne bağlı ve işkenceye karşı bir kuruluştur. CPT’nin görevi cezaevlerindeki işkenceyi engellemektir, CPT hükûmetlerin onayı olmadan da cezaevlerini ziyaret edebilir ve cezaevlerindeki işkencelere yönelik çalışmalar başlatabilir. Fakat son 7 yıla baktığımızda CPT’nin görevini yerine getirmediğini belirtebiliriz. En son iki kez İmralı’ya gittiler ancak İmralı’ya yönelik raporlarını kamuoyuyla paylaşmadılar. Çok kez görüşmeler gerçekleştirdik ancak CPT raporların açıklanması için Türkiye hükûmetinin izni olması gerektiğini belirtti. Doğru, böyle bir kural olabilir ancak CPT'nin, tecridin son bulması için bir uğraş içine girmesi gerekir, Türkiye’ye karşı da bir açıklama yapabilirler. Tecridin önünün alınması için de harekete geçmesi, çabalarını yoğunlaştırması gerekir.’’