GÖRÜNTÜLÜ

Av. Sönmez: Maraş'taki direniş derhal zaman kaybetmeden büyütülmeli

Av. Seyit Sönmez, AKP'nin Maraş'taki Alevileri hedef alan kamp planıyla ikinci Maraş Katliamı travması yaşatmak istediğini belirtti. Av. Sönmez, fiziki olarak dayanışmanın geliştirilmesi ve direnişin derhal büyütülmesi gerektiğini belirtti.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Üyesi Avukat Seyit Sönmez, AKP'nin "mülteci kampı" adı altında Maraş'taki Alevileri hedeflemesine ilişkin ANF'ye değerlendirme yaptı.
Maraş'ta yaşayan Alevi Kürtlerinin inançlarından ötürü 1978 yılında devlet destekli uğradıkları katliamın travmasını daha atlatmamışken, bu kez AKP iktidarının Suriye’de Alevi düşmanlığı ortamından gelen ve Suriye Alevilerine yönelik acımasız katliamlar yapan IŞİD, El Nusra ve Ahrar El Şam gibi cihadist-selefi çete grupların içinden çıkan ve kesimleri Alevileri göçertmek amacıyla yaşam alanlarında kuracağı kamplara yerleştirmeyi amaçlıyor. Maraş’ın tümden Alevisizleştirilmesi ve Kürtsüzleştirilmesi amacıyla hayata geçirilmeye çalışan politikaya karşı kampın yapılmak istendiği Terolar bölgesindeki Aleviler öncülüğünde başlayan direniş büyüyerek devam ediyor. 

'TEROLAR'DAKİ MERANIN VASFI HİLE İLE DEĞİŞTİRİLDİ'

Avukat Sönmez, Maraş'taki Alevilerin halen 1978'teki Maraş Katliamı'nın travmasını atlatamamış iken, AFAD kampı ile ikinci bir katliam girişimiyle yüz yüze olduklarını söyledi. Kürt Alevilerinin bulunduğu Terolar bölgesinde yapılmak istenen AFAD kampının köylülerin mera alanının üzerine yapılmaya çalışıldığına işaret eden Sönmez, ancak AFAD kampının yapılması için alanın mera vasfının değiştirildiğine dikkati çekti. Sönmez, AKP iktidarı ve Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın politikaları sonucu devreye konulan kirli oyunun yine iç hukukta yapılan bir hile ile mera vasfının değiştirildiğini, vasıfsız bir alan haline getirildiği söyledi. Sönmez, böylece İl Afet Müdürlüğü'nün talebi, mera komisyonunun oluru ve İl Tarım Müdürlüğü'nün de katkısıyla ihalesinin yapılarak kamp oluşturulmak üzere faaliyetlerine başlandığını dile getirdi. 

'HUKUKU TANIMIYORLAR; FİZİKİ DESTEK LAZIM'

Bu boyutta yapılan girişim ve çalışmalarda hukuki olarak çok büyük eksikliklerin olduğunu kaydeden Sönmez, "Ama şunu iyi biliyoruz ki, zaten iktidarın da hukuka uymak gibi bir derdi yok. Bugün Anayasayı hiçe sayan, 'Anayasayı tanımıyorum' diyen bir Cumhurbaşkanı'nın olduğu bir ülkedeyiz. Bodrumlarda insanlar katledilirken tedbir kararı vermeyen bir Anayasa Mahkemesi'nin olduğu bir ülkedeyiz. Yargı yönüyle buradan olumlu bir karar beklemek çok doğru bir mücadele yöntemi olmayacaktır. Ancak, dışarıdan bir baskı ile kamuoyunun bu duruma itiraz etmesi, buradaki insanların yaşam alanlarına sahip çıkması ve burada gerçekten de insanların gerçek korkularının anlaşılarak, iktidara baskı yapılması ve bu baskı sonucu da iktidarın geri adım atması gerekiyor. Bu da bir mücadele ile olur. Daha çok fiziki olarak burada bulunulması gerekiyor" diye ifade etti. 

'BİR AN ÖNCE DİRENİŞ BÜYÜTÜLMELİ'

Terolar bölgesinde bulunulmadan, Terolar'daki Alevilerin gözlerine bakmadan yaşadıkları korkularının anlaşılmasının çok zor olduğunu belirten Avukat Seyit Sönmez, şunları ifade etti:
"İnsanlar yeri geliyor dertlerini bile dile getiremiyorlar. Çok büyük bir korku var. Bu korku da ancak baskı ile aşılabilir. İnsanlar halen 1978'de kendilerine dönük yapılan Maraş Katliamı'nın travmasını yaşıyorlar. Halen mezarları kayıp. Halen anmalarını gerçekleştiremiyorlar. Halen çok korkuyorlar. Bu yönüyle buradaki insanlara sahip çıkılması gerekiyor. Fiziki olarak burada olmak gerekiyor. Büyük bir kamuoyu baskısı oluşturmak gerekiyor. Şu an burada kamp yapımına dönük çalışmalar dört kat daha da hızlandırılmış durumda. Gece ve gündüz onlarca iş makinesi ile çalışılmaya başlanarak bir an önce bu işi bitirmeye çalışıyorlar. Çünkü, daha sonra bahaneleri olacak 'yaptık' diye. Oldubittiye getirmeye çalışıyorlar. Bir an önce direnişin büyümesi gerekiyor. Bu yönüyle kim nerede ise orada yapacağı eylem ve etkinlikler ile katkı sunmaya çalışsın. Gelebilenler, buraya her gün gelsinler. Buradaki insanların yardıma, dayanışmaya ve devrimci ortaklığa ihtiyacı var. Bu nedenle burada fiziki olarak bulunmanın çok büyük bir önemi var. Çünkü insanlar çok korkuyorlar."