Avukatlardan Gezer’in dosyasıyla ilgili takipsizlik kararına itiraz

Avukatlar, Kandıra Cezaevi'nde katledilen Garibe Gezer’in tecavüz ve işkenceye uğramasına ilişkin takipsizlik kararı verilmesine karşı itirazda bulundu.

Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde cinsel saldırı ve işkenceye maruz kalan, 9 Aralık’ta katledilen Garibe Gezer’in avukatlarının, cezaevi görevlileri hakkında “nitelikli cinsel saldırı”, “işkence”, “zor kullanma yetkisinin aşılması” ve “görevi ihmal” suçlarından, doktor İsmail Ülker hakkında da “görevi kötüye kullanma” suçundan yaptıkları suç duyurusu takipsizlikle sonuçlanmıştı. Gezer’in avukatları Eren Keskin, Jiyan Kaya ve Jiyan Tosun, takipsizlik kararına ilişkin 5 Ocak günü Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı'na itirazda bulundu.
İtiraz dilekçesinde kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararın son derece sorunlu bir karar olduğuna vurgu yapılarak, “Yapılan suç duyurusunun ardından savcılık, Garibe Gezer henüz hayattayken Garibe'nin ifadesini dahi almamıştır. Sadece Kocaeli Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmiş ve Kocaeli Adli Tıp Kurumu da 09 Kasım’da dosya kapsamında bulunan raporu düzenlemiş ve söz konusu raporda Garibe Gezer'in ayrıntılı inceleme için Adli Tıp Kurumu 2'inci İhtisas Kurumu'na sevk edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Uzman doktor Semih Yıldırım imzalı Kocaeli Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunun içeriğine bakıldığında Garibe Gezer'in hekim huzurunda suç duyurusu dilekçemizde yazılan tüm şikayetleri, İşkence ve Cinsel Saldırı fiillerini son derece net cümlelerle anlattığı görülmüştür. Ancak sayın savcı, söz konusu raporun içeriğini değerlendirme kapsamına almamıştır” denildi.

'DOSYA BİZDEN KAÇIRILDI'

Herkese açık olan soruşturma dosyasına Gezer’in ölümünün ardından gizlilik kararı getirildiğinin altı çizilen başvuruda, “Soruşturma sonucuna kadar toplandığı iddia edilen deliller adeta Garibe Gezer vekilleri olarak bizlerden ‘kaçırılmaya’ çalışılmıştır. Öncellikle, suç duyurusu dilekçemizde yazdığımız üzere müvekkilimizin insan onuruyla bağdaşmayan şekilde ‘Süngerli Oda’ diye tabir edilen bir oda da tutulması ve yoğun izolasyon uygulanmasını, Anayasa'nın 17'inci maddesi çerçevesinde değerlendirmesi gerektiğini belirtmemize rağmen bu değerlendirme yapılmamıştır. Anayasa'nın 17'inci maddesi ‘Özgürlüklerinden, yoksun bırakılan kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza ve muameleye maruz bırakılmayacakları’ yönünde devlet makamlarına görev yüklemektedir. Yine Birleşmiş Milletlerin, ‘Mahpuslara Yönelik Uygulanacak Asgari Standart Kuralları’ belirleyen Nelson Mandela kuralları da savcılık tarafından hiç dikkate alınmamıştır” ifadelerine yer verildi.

'KAMERA GÖRÜNTÜSÜ DEĞERLENDİRİLMEDİ'

Ancak kovuşturmaya yer olmadığı kararında “Ch01-257BAGECIS”  isimli kamera görüntüsünün savcılık tarafından değerlendirmeye tabi tutulmadığına vurgu yapılan itiraz dilekçesinde, “Garibe Gezer en baştan beri yaşadıklarına ilişkin ceza soruşturması başlatılması için çabalamış,  aleyhine başlatılan soruşturmalar ve disiplin cezalarına ilişkin verdiği ifadelerde kısmen de olsa yaşadıklarını anlatmıştır. Ancak yargı makamları bu iddialara ilişkin hiç bir işlem yapmamıştır. Bu çabaları görmezden gelen savcılık ‘mağdurun iddialarını zamanında ihbardan kaçındığı, delil araştırmasına her aşamada bizzat mani olarak iddiaların aydınlatılmasını engellediğini’ yazmıştır” denildi.
Gezer'in yaşadığı tecavüze tanıklık yapan Nurgül Acar,  Rezzan Gözen ve Resmiye Vatansever'in tanıklıklarının savcılık makamı tarafından değerlendirilmediğine yer verilen itiraz dilekçesinin devamında şunlar kaydedildi: “Yine olay ile ilgili en yakın tanıklığı olduğu bilinen aynı cezaevinde hükümlü Deniz Tepeli'nin ifadesi ise kendisinin ısrar etmesine rağmen dosyaya içeriğine alınmamıştır. Yine bu dosya açısından önemli bir tanık olan Garibe Gezer'in ablası Asya Gezer'in ifadesini de alınmamıştır. Olay yeri görüntüleri ve fotoğraflardan oluşan CD'nin bilinçli bir şekilde kırılmış olduğunu düşünmekteyiz. Kamuoyuna yansımış ve böylesine önemli bir olayda kamera görüntülerini içeren CD'nin kırılmış bir şekilde şikayetçi vekillerine verilmiş olması akla başka bir durumu getirmemektedir. Savcılık makamı, suç duyurusunda ayrıntılı olarak anlattığımız şikayetlerin hiçbirini objektif bakış açısıyla değerlendirmemiştir. Mağdurun ifadesini dahi almadan yürüttüğü soruşturma dosyasında mağdurun ölümünden sonra mağdurun anlatımlarını destekleyen bir çok somut delil ve tanık beyanı olmasına rağmen hiçbir şekilde olumlu bir değerlendirme yapmamış, tamamen hakkında şikayet bulunan infaz koruma memurları, müdür ve cezaevi revirinde görevli doktorun beyanlarını temel almış yaşadığı mağduriyet nedeniyle daha önce intihara sürüklenen ve bir süre sonrada yaşamını şüpheli bir şekilde kaybeden Garibe Gezer'in yasal haklarını hiçbir değerlendirmeye tabi tutmamıştır.
Savcılık makamının, TCK 86-94-102 ve 257'inci maddelerinin ruhuna aykırı bir biçimde yürüttüğü bir soruşturma söz konusudur. Tüm soruşturma boyunca Anayasa'nın 17'inci maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AİHS'in 2'inci ve 3'üncü maddeleri, Birleşmiş Milletler (BM) ‘Mahpuslara Yönelik Uygulanacak Asgari Standart Kuralları’, Nelson Mandela kuralları dikkate alınmamış, ‘Silahların eşitliği’ ilkesi yok sayılmış, 'taraflı' ve objektif olmayan bir soruşturma yürütülmüş ve sonunda kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilmiştir. Söz konusu 5271 sayılı CMK'nin 173/1 gereğince itiraz etmekteyiz. Savcılık makamının yazdığı kararı usule,  yasaya ve uluslararası hukuka aykırı nitelikler taşıdığından bozularak, soruşturmanın devamı yönünde karar verilmesini vekil olarak saygıyla talep ederiz.”