Aydar: Çözüm Hewler’de deðil Ýmralı’da

Aydar: Çözüm Hewler’de deðil Ýmralı’da

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Kürt sorununda çözüm isteniyorsa bunun adresinin Hewler deðil Ýmralı olduðunu söyledi. Aydar, “Başbakan, Dışişleri Bakanını Hewlêr’e göndereceðine, Adalet Bakanını Ýmralı’ya göndersin, Sayın Öcalan’ı Ankara’ya davet etsin ve sorunu Ankara da çözsün” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Suriye’de yaşanan gelişmeler ile Batı Kürdistan Kürtlerinin bölgelerinde yönetimleri ele geçirmeleri üzerine yaşanan tartışmalarla ilgili twitter üzerinden açıklamalarda bulundu.

‘KONU KÜRTLER OLUNCA..’

Kürtlerin bazı şehirlerin yönetimini ele geçirmesi üzerine, Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoðan olmak üzere Türkiye yöneticilerinin içine girdikleri ruh hali ve tehdit dolu açıklamalarını hatırlatan Zübeyir Aydar, şunları söyledi:

“Öncelikle bu açıklamalara çok yabancı olmadıðımızı, Irak olayları yaşanırken ve Güney Kürdistan da benzer gelişmeler olurken de bu yönde çok sert yaklaşımlar, tehditler ve kırmızı çizgili açıklamaları çok duyduk. Öyle görünüyor ki hükümetler farklı olabilir ama yaklaşımlar deðişmemiştir. Konu Kürtler olunca, ANAP, DYP-CHP, DSP-MHP ve en son olarak AKP hükümetlerinin birbirlerinden farkı yoktur. Recep Tayip Erdoðan’ın bu konudaki üslubu ile Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel, Tansu Çiler ve Bülent Ecevit’in üslupları arasında fark yoktur.”

‘HÝSTERÝ KÜRT DÜŞMANLIÐI’

Başbakan Erdoðan ile yandaşlarının açıklamalarının histeri düzeyinde Kürt düşmanlıðı içeren açıklamalar olduðunu kaydeden Aydar, ”Ýstedikleri kadar kardeşlik, terör ve benzeri kelimelerin arkasına saklanın, kimse size inanmaz, bu yaklaşımınız gerçeði deðiştirmez ve yaptıðınız düpedüz Kürt düşmanlıðıdır” dedi.

Türk yetkililerinin uygulamaları, yaklaşım ve açıklamalarının çelişkili ve çifte standartlardan ibaret olduðunu belirten KCK Yürütme Konseyi üyesi Aydar, şunları belirtti:

‘SÝZ SURÝYE’NÝN SAHÝBÝ MÝSÝNÝZ?’

“Bir taraftan Suriye rejiminin zalimliðinden bahsedeceksin, Suriye halkının Özgürlüðünden dem vuracaksın, öbür tarafta Kürtler bir özgürleşme adımı attıðında bunu tehlikeli ilan edip tehditler savuracaksın! Bu çifte standarttır, bu iki yüzlülüktür. Diðer yandan Ortadoðu’nun en karanlık rejimleri olan Suudi Arabistan ve Katar kralları ile birleşip ‘ben Suriye’ye demokrasi getireceðim, Suriye halkını özgürleştireceðim’ diyeceksin!

Suriye’deki gelişmeler neden sizi bu kadar ilgilendiriyor, bu kadar kaygılandırıyor? ‘Biz Suriye de kimsenin kadastro çalışması yapmasına müsaade etmeyiz’ gibi sözler ne anlama geliyor? Siz Suriye’nin sahibi misiniz? Suriyelilerin kendilerini nasıl yöneteceklerini size mi sormaları gerekir? Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir yaklaşım?”

‘SORUNUN BÜYÜK KISMI 1920’LERDE ÇÝZÝLEN SINIRLARDAN KAYNAKLANIYOR’

Başbakan Erdoðan ile yandaşlarına aynı üslup ile cevap vermenin sorunu çözmediði gibi daha da derinleştirmekten öteye gitmediði belirten Aydar, çözüme ilişkin görüşlerini ise şöyle sıraladı:

“Sorunun büyük kısmı 1920’lerde çizilen sınırlardan kaynaklanıyor. Bu sınırları bölge halklarının rızası hilafına Ýngiliz ve Fransızlar çizdiler. Türkiye ve bölge tarihinden az da olsa haberdar olanlar, Musul eyaleti ile kuzey Suriye’nin Misakı Milli içinde olduðunu bilirler. Türkiye – Suriye sınırı tren hattı olarak belirlediler. Irak sınırı da benzer şekilde Petrol bölgesine göre belirlendi. Aşiretler, köyler, aileler, Kürtler ve Kürdistan bölündü. Bu sınırlarda ne acılar çekildi, ne dramlar yaşandı onu bölge halkı, bizler, Kürtler biliyor. Bize de bu sınırlara saygı duyun deniyor. Açık ve net olarak bu insanlık dışı kadastro çalışmasına saygı duymuyoruz, kabul etmiyoruz. Bu sınırlara, Avrupa Birliði gibi mi olur, başak bir şekilde mi olur, mutlaka bir çözüm bulmak lazımdır.

‘KÜRT DÜŞMANLIÐI, FOBÝSÝNÝN KAYNAÐI TEKÇÝ ZÝHNÝYETTÝR’

Türkiye’nin sorunu çok uluslu, çok dilli, çok inançlı bir coðrafyada tekliðe (tek millet, tek dil, tek din, tek mezhep, tek tek tek) dayanan bir ulus devlet inşa etmesinden kaynaklanıyor. Bu yaklaşım yeni deðildir, Ýttihatçıların yaklaşımıdır. Ýttihatçıların 1909 Selanik kongresi kararlarına dayanır. Bu kongrede alınan gizli karar gereði Osmanlı ülkesinde var olan Gayri Müslimler (Rumlar, Ermeniler, Asurîler) ya Müslümanlaşıp Türkleşecekler, Müslüman (Kürtler, Araplar, Arnavutlar) olanlar da ya Türkleşecekler ya da bu topraklarda barınmayacaklardır. Aslında 100 yıldır yürürlükte olan karar budur. Bu kararı laik Kemalistler alıp uyguladı, şimdi sıra dinci Kemalistlerde. Sayın Erdoðan’ın o tek tek atışlarının kökeni budur. Bu 100 yıllık karar gereði Anadolu da ne Rum, ne Ermeni ne de Asurî bırakıldı. Araplar ve Arnavutlar ayrılıp devletlerini kurdular. Kala kala Kürtler kaldı. Katliam ve aðır asimilasyona raðmen varlıklarını kurumaya devam ediyorlar. Dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye’nin Kürt fobisi, Kürt düşmanlıðı buradan geliyor.”

Sorunun çözümünün tekçi zihniyetin bırakılmasından geçtiðini belirten Zübeyir Aydar, “Türkiye katliam, asimilasyon ve bütün zor kullanmalara raðmen bu sorunu bitiremedi, bitiremeyecek de. Olan karşılıklı olarak her iki halka oluyor, bu coðrafyaya oluyor. Bu politika kayıp politikasıdır, acılar üretiyor” dedi

‘BÜYÜK BARIŞ MASASI KURALIM’

“Sayın Erdoðan ve Sayın Davutoðlu her vesile ile kazan kazan kelimesini ve politikasını çok sevdiklerini belirtiyorlar” diyen Aydar, “O zaman buyurun bir büyük barış masası kuralım (Eşit haklar temelinde birlik, beraberlik, Misakı Milli dahil her şeyi o masada konuşalım) ve tarihi bir barış yapalım” çaðrısında bulundu.

‘DAVUTOÐLU’NUN HEWLER ZÝYARETÝ ÝYÝ NÝYETLÝ DEÐÝL’

Başbakan Erdoðan’ın Dışişleri Bakanı Davutoðlu’nu, Federe Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani ile görüşmek üzere Hewler’e göndereceði açıklamasına dikkat çeken Aydar, “Biz bunun iyi niyetli bir girişim olmadıðını, Kürtleri birbirine düşürme amaçlı olduðunu biliyoruz. Yine de gitsin, biz görüşmelerine karşı deðiliz. Ancak sorunun çözümü orada deðildir, bu görüşmeden de bir şey çıkmaz” dedi.

BAŞBAKAN ADALET BAKANINI ÝMRALI’YA GÖNDERSÝN

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Aydar, çözüm için Türkiye hükümeti ile yöneticilerini şu çaðrıda bulundu: “Çözüm arıyorsanız Başbakan, Dışişleri Bakanını Hewlêr’e göndereceðine, Adalet Bakanını Ýmralı’ya göndersin, Sayın Abdullah Öcalan’ı Ankara’ya davet etsin ve sorunu Ankara da çözsün. Bunun zemini, bunun altyapısı vardır. Bu yapılmadıðı sürece sorun devam eder ve daha çok cana mal olur ve yazık olur.”