KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar Demokratia isimli Yunan gazeteye konuştu.

Türkiye’nin şu anda yaşadığı derin krizi, komşuları ile yürüttüğü saldırgan politikaları ve Kürt halkına saldırılarını değerlendirdi.

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ, KÜRTLERE SOYKIRIM DAYATIYOR

Türkiye’de bugün radikal Osmanlıcı-İslamcı AKP, Ergenekoncu ve İttihatçı MHP ve ulusalcı Kemalistlerin ittifakının iktidarda olduğunu belirten Aydar, “İçinde İslami rengi de barındıran sosyal-Darwinist Türk milliyetçiliği, Kürtlere soykırımı dayatıyor. Kürtlere yapılanlar, bir soykırım politikasıdır. Biz böyle bakıyoruz ve buna karşı mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi.

Türkiye’nin hemen hemen bütün komşuları ile kavgalı olduğunu da hatırlatan Aydar, şöyle konuştu: “İçeride ve dışarda Kürtlerle kavgalı. Biz sıcak bir çatışmanın, amansız bir savaşın içindeyiz. Rojava’da, Güney Kürdistan’da Irak ve Suriye’de Türkiye içinde ve Kuzey Kurdistan’da ciddi bir savaşın içindeyiz. Fakat Türkiye bununla sınırlı kalmıyor. Bir elini Libya’ya atıyor, orada yeni Osmanlıcı bir politika izliyor, yine Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ihtilafa el koyuyor, orada Azerilerle askeri tatbikat yapıyor. Diğer yandan Körfez, Katar, Yemen, Somali, Sudan’da sorunlu savaş politikalarını her yere yayarak var olan sorunları daha da çözümsüzlüğe sürüklüyor.”

TÜRKİYE AKDENİZ’DE 12 ADANIN STATÜSÜNÜ YENİDEN GÜNDEME GETİRMEK İSTİYOR

Türkiye’nin şimdi de Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Yunanistan’a yöneldiğine dikkat çeken Aydar, “Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Ege, oradaki sorun ciddidir, Türkiye’nin yayılmacı politikası ile ilgilidir. RTE zaten daha önce Lozan anlaşmasını imzalayanları eleştiriyordu, ‘Lozan’da topraklarımızın büyük bir kısmını aldılar, bunu kabul edemeyiz’ diyordu. Üç dört gün önce Bahçeli (ki iktidar ortağıdır, hükümetin yapmak istediği birçok şey onun ağzı ile dile gelir) 12 ada, yani Türkiye’ye yakın, daha önce İtalyanların Yunanistan’a anlaşmalarla devrettiği ‘adaların statüsünü yeniden gündeme almamız lazım ve bunlar Türkiye adalarıdır’ dedi.

Eğer Bahçeli söylüyorsa, iş ciddidir. Bunu herkes ciddiye almalıdır. Yani asıl mesele gaz ve petrol arayışlarını aşıyor ve çok ötesindedir. Aslında Türkiye, Kıbrıs’la, Yunanistan’la, diğer ülkelerle rahat bir şekilde diyalog kurabilirdi, sorunlar için çok rahat çözümler üretilebilirdi. Fakat Türkiye ona gelmek istemiyor. Şu anda kendisini güçlü görüyor, karşısındakileri zayıf görüyor. Kıbrıs ve Yunanistan’ı zayıf görüyor, diyor ki ‘bir oldu bitti ile sahamı genişletebilirim’, Anadolu’ya yakın adalara el koyabilirim. Mesele tek başına kıta sahanlığı, MEB olayının epey ötesindedir. Türkiye’nin yayılmacı politikasının ürünüdür bu” diye konuştu.

ERDOĞAN BÜTÜN DİKTATÖRLER GİBİ DAVRANIYOR

R. Tayyip Erdoğan gibi diktatörlerin içeri ile yetinmeyeceğini, etraftakilerine de saldıracaklarını vurgulayan Aydar, Saddam’ın içeride Kürtlere saldırdığı, kimyasal silahlarla büyük katliamlar yaptığını hatırlattı.

Yine İran’a saldırdığını, 8 yıl İran ile büyük bir savaş yürüttüğünü dile getiren Aydar, “Sonra Kuveyt’e girdi. Eğer Kuveyt kendisine kalmış olsaydı, oradan diğer Körfez ülkelerine ve başka devletlere yönelecekti. Dünya önünü kesti. Türkiye yöneticileri de aynı yoldan gidiyorlar. Bana göre, önce Türkiye’nin bu saldırılarına karşı mağdur olan kesimler, yani Yunan halkı, Kürt halkı, Ermeniler, Araplar, saldırı altında olanlar, mutlaka bu konuda ittifak halinde olmalıdırlar ve saldırıya karşı birlikte durmalılar” dedi.

SEYİRCİ KALINMAMALI…

Göçmenlik ve DAİŞ ile tehdit edilen Avrupa Birliği ve dünyanın da buna seyirci kalmaması, dur demeyi bilmesi gerektiğini de vurgulayan Aydar, bu diktatörlerin ancak karşılarında güç görürse, geri adım atacağını da belirtti.

“Türkiye’nin şu anki politikası yok etme üzerinedir, yani sosyal-darvinist bir politikadır, yokluğumuz üzerine bir politika üretiliyor, demografik bir mühendislikle Kürtler ortadan kaldırılmaya çalışılıyor, bu zihniyetle barış olmaz. Şu anki mevcut yönetimle siyasi bir çözümü, biz hareket olarak beklemiyoruz. Bizim duruşumuz bunların saldırılarına karşı kendimizi daha fazla güç yaparak, her düzeyde kendimizi savunmadır” diyen Aydar, Türkiye içinde ya da farklı yerde de olsa duruşlarının ciddi bir savunma çizgisi, politikası olduğunu da sözlerine ekledi.

SAVAŞTA BAŞARILI DEĞİLLER

Bu iktidar devam ettiği sürece ne içeride ne de dışarıda barışı beklemediklerini, buna göre kendilerini yeniden konumlandırdıklarını, güç yapmaya çalıştıklarını da kaydeden Aydar, “Türk yöneticileri 37 yıldır ‘biz bitirdik, bitiriyoruz’ diyorlar, sürekli saldırıyorlar. Evet bir teknik var ellerinde, bazı devletlerden yardım alarak, bazı teknikleri geliştirmişlerdir. Özelikle insansız hava araçları, ona güvenerek sonuç alacaklarını söylüyorlar, bu doğru değil.

Savaş alanında başarılı değiller, onların tekniklerine karşı da tedbirler geliştiriyoruz. Kendimizi savunacağız. Türkiye her yıl program yapıyor, ‘bu yıl bitireceğiz’ diyor, biz her yıl daha güçlü bir çıkış yapıyoruz. Bu şekilde mücadele yürütüyoruz, 37 yıldır silahlı mücadele var, biz buna karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Türkiye o kadar da güçlü değil. Yani bu iktidar ülkenin tüm imkanlarını savaşa ayırdı, savaştan dolayı, ekonomisi giderek çöküyor, askerleri karada savaşamıyor, teknikle sonuç almaya çalışıyorlar, ama bu da fazla gidemez. Zaten teknik kimsenin tekelinde değil. Biz de teknik buluyoruz, kullanırız, aynı şekilde onları engelleriz. Bu açıdan ileriye baktığımızda, Türkiye mevcut iktidarının gidici olduğunu söylüyoruz. Bunlar ömürlerini uzatmaya çalışıyorlar. Ciddi bir mücadeleyle bunların daha erken gideceği kanaatindeyim.

Irkçı-faşist, baskı, şantaj, savaş ve katliamlara karşı, halklar arası dayanışmanın çok önemli ve sonuç alıcı olduğuna inaniyorum. Bu anlamda, halklar arası dayanışma yine dayanışma diyorum” diye konuştu.

Aydar'ın söyleşisi 4-6 Eylül tarihleri arasında Demokratia gazetesinde ve birçok internet portalında da yayınlandı.