‘Aydınlanma faaliyeti ile siyaset kanalını açacağız’

DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, AKP tarafından tıkatılan siyaset kanalını başlatacakları aydınlanma faaliyeti ile açacaklarını vurguladı ve demokratik özerklik yolunda siyasetçiler yetiştireceklerini söyledi.

Eş Genel Başkanları dahil belediye eşbaşkanları, il, ilçe, belde eşbaşkanları, PM ve MYK üyeleri ile yüzlerce yöneticisi tutuklanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) geçtiğimiz hafta Ankara’da kongresini gerçekleştirerek yeni yönetimini belirledi. Cezaevindeki Sebahat Tuncel’in yeniden eş genel başkan olduğu DBP’de hakkında 30 yılı aşkın hapis cezası verilen Kamuran Yüksek’in yerine ise Mehmet Arslan seçildi. Arslan, kongre sonrası ilk röportajını ANF’ye vererek hem bugüne kadar yürüttükleri siyaseti hem de bundan sonra izleyecekleri yol haritasını anlattı.

Geleneğinden geldiğiniz diğer siyasi partiler gibi DBP de kurulduğundan bu yana siyasi soykırım operasyonlarının hedefinde. Kuruluş amacınız neydi, hangi hedefler doğrultusunda çalışma yürüttünüz?

2014 yılından sonraki Ortadoğu’da yaşanan savaşlarla birlikte özellikle Irak kriz ve savaşlarla Ortadoğu’da ulus devletçilik anlayışı iflas etmiştir. Kendini idame edemeyecektir. Kürtler de bu yüz yılda özgürlük ve statü mücadelesi her zamankinden daha güçlü bir şekilde öne çıkmıştır. Kürdistan’ın dört parçasında Kürtler ağır bedeller ödeyerek kendi seslerinden özgürlük ve statü taleplerini dile getirmiştir. Rojava şahsında dünyaya duyurdukları söyleyebiliriz. DBP, Kürdistani halkların Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşundan buna ret ve inkar politikalarından kaynaklı kendi temsiliyetini sağlayamamasının getirmiş olduğu nedenlerden kaynaklı bölgede yaşanan sorunların sesi ve sözü olabilmek için özellikle kendi örgütlenme faaliyetlerini yürütmeye çalışmıştır. Burada öne çıkan Kürtlerin uzun süreden beri yürüttükleri özgürlük mücadelesinin somut bir rüzgara dönüşebileceği yönetim biçimlerinin açığa çıkabileceği rol üstlenmiştir. Bu çerçevede bizler de 2014 kongremizde DBP’yi demokratik özerklik partisi olarak ilan ederek sürece cevap olarak çalışmaya başladık.

Kürt sorunu ret ve inkardan kaynaklanıyor. Kürtler bu nedenle kendi kendini yönetmek istiyor. Sayın Öcalan da halkların kendi sorunlarını çözebilmesi için demokratik ulus perspektifini ortaya koymuştur. Biz de Kürt sorununun aşılmasının ana kaynağının ilk önce ret ve inkardan vaz geçilmesi ve Kürtlerin merkezi hükümete bağlı kendi içinde kendi özerk yönetimlerini oluşturarak isteyen halkın kendi inanç, dili ve kültürünü yaşayabilmesinin önünün açılabileceğini düşünüyoruz. DBP demokratik özerkliğin Kürdistan’da hayat bulması ve yaşam bulması için bir projedir. Kürtlerin özgürlük ve statü mücadelesinin hem genel stratejini ortaya koyacak hem de bölgelerde demokratik yönetim anlayışını geliştirerek örgütleyerek mümkün olduğunu aslında ortaya koyacak bir partidir.

Binlerce yöneticiniz tutuklu. Son kongreyle birlikte nasıl bir yol haritası belirlediniz?

Kürdistani halkların kendi kendini yönetebileceği inancı 106 belediye alınmasıyla açığa çıkmıştır. Ama ne yazık ki 2014’den bu yana mevcut iktidarın Kürtlerin özgürlük ve statü mücadelesinin zeminini oluşturan DBP’ye çok ciddi anti demokratik yönelimlerde bulunduğuna şahit olduk. 4 yıl içerisinde 4 kongre gerçekleştirdik. Geçirdiğimiz kongrelerin ana nedeni iktidarın anti demokratik siyasi soykırım operasyonlarından kaynaklanıyordu. 9 Haziran’da yaptığınız kongre dışında tüm kongrelerimiz olağanüstü kongreydi. Ama son kongremiz bile il, ilçe yönetimlerimize yapılan baskı ve tutuklama operasyonlarından kaynaklı olağan kongremiz olağanüstü bir şekilde gerçekleştirdik. DBP kuruluşu itibari ile demokratik yönetim anlayışını ve Kürtlere statü mücadelesinin örgütlenmesini sağlama gibi görev ve sorumluluğu taşıyor. Ama mevcut saldırılar karşısında halkımıza yeteri kadar cevap olma noktasında çalışma yürütemedik. Halkımıza karşı özeleştiri borcumuzdur.

AYDINLANMA FAALİYETİ YÜRÜTECEĞİZ

Bundan sonra her kongrede olduğu gibi mücadeleyi yükseltme ve daha güçlendirme çabası içerisine gireceğiz. Bu son 2 yıllık öz yönetim sürecinden sonra AKP hükümetinin Kürt halkına kendi kendini yönetme hakkına karşı geliştirdiği katliamcı faşist zihniyetin açığa çıkartmış olduğu sonuç Kürtlerin artık kendi adına karar vermesi gerektiğinin mecburiyet ve zorunluluk olduğunu göstermiştir. Bunlar bizim mücadele azmimizi daha da güçlendirmiştir. Bu nedenle DBP olarak Kürdistan’da kendi örgütlülüğümüzü güçlendirmek hedefiyle yolumuza devam edeceğiz. Kürt bilincini ve iradesini açığa çıkarmak için aydınlanma faaliyeti yürüteceğiz. Çünkü mevcut iktidarlar sahte kardeşlik edebiyatıyla sisteme mecbur bırakmıştır. ‘Kürtler ne istedi olmadı’, ‘Kürt ne olmak istedi de engel olundu’ gibi bakış açısıyla Kürtlerin duygularına hitap etmeye çalıştırlar. Evet bu ülkede Kürtler her şey olabilir ama, kendi Kürtlüğünden, dilinden ve değerlerinden vaz geçmezse Cizre bodrumlarında yakılmayı hak edebileceklerini mesajını açık bir şekilde verdiler. Özgür Kürde ve iradeli Kürde dayatılan budur. Onun dışından Kürtlerin kendi inancından, dilinden ve kültüründen vazgeçtiği için devlet tarafından hiçbir tehlike arz etmemekte, Kürtlüğünü bile ifade edemeyen bir insanın hiçbir anlam ifade etmediğini bizler yaşayacak gördük.

IŞİD NASIL DARMADAĞIN OLMUŞSA AKP DE YERLE BİR OLACAK

Bundan kaynaklı DBP özgürlük demokratik ve barış adına çok ağır bedeller vererek mücadele vermiş olsa da biz bundan sonra hem Kürdistani halkları ve Türkiye halklarıyla birlikte daha fazla acı ve göz yaşı yaşanmaması için barış gelecekse de bu halkların ele ele vermesiyle olabileceğinin bilincini geliştireceğiz. IŞID barbarları Kürt gençlerinin çelikten iradeleri karşısında nasıl darmadağın olmuşsa AKP’nin de halkımıza karşı dayattığı bu faşizm yerle bir olacağına inanıyoruz. Bedeli ne olursa olsun biz özgürlük yürüyüşümüzü sonuna kadar sürdüreceğiz. İşimizin kolay olmadığını biliyoruz. Her anlamda siyasal alanın kapatıldığı demokratik siyasetin işlemez olduğu bir süreçte DBP’nin bunları göz önünde bulundurarak sürece dahil olup yeni bir süreç başlatması kuşkusuz çok ağır sorumluluk gerektiriyor ve görev yükümlüğünü üstüne aldığını biliyoruz. Özgürlüğün bedelinin sabit olmadığını biliyoruz.

Kongrede 9 pilot bölge belirlediniz. Bu bölgelerde nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

DBP olarak bu süreçte öncelikli olarak bölgeler partisi olma esprisiyle Kürdistan ve Türkiye metropolleri dahil olmak üzere kendimize 9 pilot il ve bölge tespit ettik. Öncelikle olarak akademik ve yerel yönetimler çalışmalarımızı bu illeri baz alarak başlatacağız. Ama biz bir bütünen gerek Türkiye ve Kürdistan kentlerinde tamamında “Aydınlanan toplumla özgür geleceğe” şiarımızın içeriğini doldurabilecek akademik çalışmaları yürüteceğiz. Bunun bir ayağı halka dayalı aydınlanma ve eğitim çalışmaları olacak. Diğer ayağı ise demokratik siyaset ayağının kadrolarını yetiştirme gibi görev ve sorumluluğumuz olacaktır. DBP uzun süreden beri siyasi soykırım operasyonlarının hedefinde. Bundan kaynaklı il ve ilçe yöneticileri tutuklanarak çalışamaz hale getirilmiştir. MYK ve PM yöneticilerimiz de bundan farksız değildi. Bundan kaynaklı biz bu kadar ağır görev ve sorumluluğu bir bütünen her yerde gerçekleştirmekten ziyade kendimize belirli bölgeleri öncelikli görev alarak çalışmalarımızı 9 bölgeden başlatmıştık. Bu çalışmalarımızı bir bütünen yaymayı hedefliyoruz. Bir boyutu halka dayalı, halk eğitimleri kapsamında alacağımız 2 günlük halk toplantılarında günün ve siyasetin ihtiyaçları tartışarak faaliyetlerimizi yürütmeye çalışacağız. Toplumda bir bilinçlenme çalışması yürütmeye çalışacağız.

SİYASETİN TIKANAN KANALLARINI AÇMAMIZ GEREKİYOR

Diğer bir boyutu da DBP bir kadro partisi derken demokratik siyaset alanında siyaset yapacak siyaset öncülük edecek siyasetçilerin yetiştirmesine hizmet edecek. Çünkü bizler DBP olarak demokratik özerk bir sistemi inşa etmeyi hedefliyoruz. Genel anlamda demokratik ulus perspektifinin boyutlarının geliştirilmesi, örgütlenmesi ve bilincinin sağlanması için biz siyaset yürüteceğiz. Türkiye’de siyaset tıkanmıştır. AKP kendi tıkanıklığını aşmak için Kürt siyasetini ve Kürt kurumlarına saldırarak kendi tıkanıklığını açmaya çalışıyor. Ve bundan dolayı son bir yılda Kürt kurumlarında on binden fazla siyasetçinin yakalandığı bir süreci yaşıyoruz. AKP partileri kapatmayıp partiyi işlevsiz hale getirmek için tutuklama furyası geliştirmiş pozisyondadır. Bizi demokratik siyaset alanının dışına itmeye çalışıyor. O zaman bizim kendi kadromuzu geliştirerek ve yetiştirerek siyasetin tıkanan kanallarını açmamız gerekiyor. Türkiye’de demokratik bir sistem öneriyoruz. Tüm toplumların kendi kendini yönetebilmesi için bir mücadele yürütüyoruz. O zaman bu mücadeleyi yürüten her siyasetçi öncelikli olarak ne isteyeceğinin farkında olabilmelidir. Bunun için gereken mücadeleyi bir seferberlik ruhuyla geliştirmelidir. Bundan kaynaklı hem siyasetçimizin hem halkımızın talep ettiği statü mücadelesinin nasıl olduğu ve nasıl gerçekleştirileceğinin bunun kademe kademe bilincini ve örgütlülüğü geliştirerek bizler siyaset katılmayı düşünüyoruz.

DBP’nin siyasette var oluşu, bu süreçten sonra güncel siyasetin ihtiyaçlarına yapacağı açıklamalarla cevap olmaktan ziyade bir bütünen temelden bunun örgütlenmesini, mücadelesini nasıl geliştireceğinin hesabını yaparak bunun gerekliliğini yerini getirerek siyasette yer alacak. Siyasete yeni bir bakış açısı kazandırmaya çalışacak.