Aydoðan: Polis yaşam hakkını tehdit ediyor

Aydoðan: Polis yaşam hakkını tehdit ediyor

BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoðan, son üç yıldır Ýçişleri Bakanlıðı'nın emrindeki polisin Türkiye’nin farklı illerinde yapılan toplumsal gösterilerde güç kullanması sonucu onlarca kişinin yaşamını yitirdiðini, yüzlercesinin de yaralandıðını belirtti. Aydoðan, “Güvenlik güçlerinin yaptıkları müdahaleler insan yaşamını koruma sorumluluðunun tamamen dışına çıkılarak, gösteriye katılan vatandaşları hedef alan, yaşam haklarını tehdit eden müdahaleler niteliðindedir” dedi.

BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoðan, son günlerde toplumsal olaylara polisin yaptıðı sert müdahaleler konusunda Meclis'te basın toplantısı düzenledi. AKP hükümetinin toplumun bütün muhalif kesimlerine yönelik baskılarının her geçen gün arttıðına dikkat çeken Aydoðan, özellikle son üç yıldır Ýçişleri Bakanlıðı'nın emrindeki polisin Türkiye’nin farklı illerinde yapılan toplumsal gösterilerde "orantısız güç" kullanması sonucu onlarca yurttaşın yaşamını yitirdiðini, yüzlercesinin de yaralandıðını belirtti.

TAŞAR GÖÐSÜNDEN KURŞUNLA VURULDU

Önceki gün Hakkâri’nin Yüksekova Ýlçesi'nde HPG’li Cengiz Özek'in cenaze töreninin ardından taziye evine doðru yürüyüşe geçen kitleye polisin yaptıðı sert müdahaleye dikkat çeken Aydoðan, şunları söyledi: "Kurşunla göðsünden yaralanan 20 yaşındaki Özgür Taşar kaldırıldıðı hastanede hayatını kaybederken, 2 kişi de yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan Veysi Yıldırım sırtından aldıðı kurşun nedeniyle hayati tehlikesi bulunmaktadır. Yine önceki gün Diyarbakır’ın Silvan Ýlçesi'nde HPG’li Ramazan Yılmaz’ın cenaze töreni sonrası polisin gaz bombalı ve tazyikli su müdahalesi ile Hamdi Özyandı isimli 60 yaşlarındaki vatandaş sað gözünü kaybetmiş, sol gözünü de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ayrıca Diyarbakır’da gaz bombasının isabet etmesi sonucu birçok yurttaşımız gözünü kaybetmiştir."

AYŞE AL, DÜŞTÜ ÖLDÜ!

"AKP polisinin özellikle son üç yıldır toplumsal gösterilere orantısız müdahalesi sonucu birçok yaşam hakkı ihlali yaşanmaktadır" diyen Aydoðan, kamuoyunda faillerin polis olarak adres gösterildiði bu ve buna benzer olaylarda faillerin tespit edilemediðini, savcılarca yürütülen soruşturmaların fail tespit edilemediði gerekçesiyle zaman aşımına uðradıðını belirtti. Diyarbakır’da 15 Şubat 2012 günü Baðlar Ýlçesi'nde düzenlenen bir basın açıklaması esnasında, polisin göstericilere müdahale ederken, göstericiler içinde olmayıp evinin önünde olayları izlerken polis panzerinden sıkılan tazyikli su nedeniyle yaşamını yitiren 75 yaşındaki Ayşe Al’ın ölümünü hatırlatan Aydoðan, Bakanlıðın yaklaşımı ile ilgili şunları söyledi: "Ýçişleri Bakanlıðı'na verdiðimiz soru önergesinde, toplumsal gösterilere yapılan müdahaleler sonucunda kaç kişinin yaşamını yitirdiðini sormuştuk. Ýçişleri Bakanlıðı adına Diyarbakır Valisi tarafından verdiðimiz soru önergesine verilen cevapta; Ayşe Al’ın 15 Şubat 2012 günü 'yere düşmesi sonucu' Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 11 Mart 2012 tarihinde yaşamını yitirdiði, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılıðı tarafından adli soruşturma açıldıðı, ayrıca il emniyet müdürlüðünce açılan idari soruşturmanın devam ettiði belirtilmektedir."

FAÝLÝ MEÇHULLER

Son üç yıldır bütün toplumsal gösterilerde orantısız güç kullanıldıðını kaydeden Aydoðan, şu örnekleri verdi: "19 Nisan 2011 tarihinde YSK tarafından milletvekili adaylıklarının veto edilmesini protesto etmek amacıyla Diyarbakır Bismil’de gösteriye katılan Halil Ýbrahim Oruç, Abdülkerim Gümüş ve Gültekin Kuşlu isimli vatandaşlar herkes tarafından bilinen, polislerin açtıðı ateş sonucu yaralanmışlar, Halil Ýbrahim Oruç ise kaldırıldıðı hastanede yaşamını yitirmiştir. Bununla ilgili Ýçişleri Bakanlıðı'na verdiðimiz soru önergesine verilen yanıt 'bu yurttaşlarımızın faili meçhul kişilerce(!) ateşli silah kullanılması neticesinde gerçekleştiði konuyla ilgili Bismil Cumhuriyet Başsavcılıðının soruşturma başlattıðı, yürütülen idari soruşturmanın adli soruşturmanın tamamlanmasına kadar ertelendiði' şeklindedir." Yine 6 Aralık 2009 tarihinde 23 yaşındaki Dicle Üniversitesi öðrencisi Aydın Erdem'in, bir gösteri sırasında, polis tarafından açılan ateşle yaşamını yitirdiðine işaret eden Aydoðan, "Halen Aydın Erdem dosyasıyla ilgili herhangi bir gelişme olmamıştır. Murat Elibol, partimizin düzenlediði bir miting sonrası yürüyüşe geçen kitleye polisin gaz bombası ve gerçek mermiler kullanarak yaptıðı müdahale esnasında sırtından vurularak yaşamını yitirdi. Henüz Murat Elibol’u kimin katlettiði açıða çıkarılmadıysa da bu sonuca gelinmesinde orantısız güç kullanımının olduðu kesindir" dedi.

YAŞAM HAKKI TEHDÝT EDÝLÝYOR

Aydoðan, konuşmasını şöyle tamamladı: "Güvenlik güçlerinin yaptıkları müdahaleler insan yaşamını koruma sorumluluðunun tamamen dışına çıkılarak, gösteriye katılan vatandaşları hedef alan, yaşam haklarını tehdit eden müdahaleler niteliðindedir. Ayrıca başta Halil Ýbrahim Oruç olmak üzere katledilen onlarca insanımızın olayı yargının hukuksuz yaklaşımlarına kurban gitmektedir. Bu da bizde 90’lı yıllarda olduðu gibi faili meçhul kalacaðı kuşkusunu uyandırmaktadır. AKP hükümeti kendi dönemlerinde aydınlıða kavuşturulmayan, failleri yakalanmayan tek bir dosyanın bulunmadıðını her ortamda söylemektedir. Fakat gerçek şudur ki Diyarbakır Valisi'nin Ýçişleri Bakanlıðı adına soru önergelerimize verdiði cevaplar bu söylemlerin gerçek olmadıðını ortaya koymuştur. Bizler yaşam hakkının bu kadar aleni bir şekilde ihlal eden sorumluların yargılanıp cezalandırılmamaları nedeniyle toplumdaki adalet inancının giderek yok olduðuna inanıyoruz. Bu nedenle Ýçişleri Bakanlıðı'nı, bu tür olayların tekrarlanmaması adına sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz."