Baluken, Demirel, Taşçıer'e 10 yıl hapis istemi

HDP Amed milletvekilleri Baluken, Demirel ve Taşçıer hakkında, devlet güçlerinin soykırımcı saldırılarına karşı yaptıkları konuşmalar nedeniyle hapis cezaları istendi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Amed milletvekilleri İdris Baluken, Çağlar Demirel ve İmam Taşçıer hakkında “sokağa çıkma yasağı” ilan edilen Sur’da yaşanan insan hakları ihlalleri ve ablukaya ilişkin 10 Ekim 2015’te yapılan protesto eylemi sırasında canlı olarak bağlandıkları Med Nuçe TV’de yaptıkları konuşmalar nedeniyle dava açıldı. Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret”, “Türk milletini, cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Alenen Aşağılama” ile suçlanan Baluken, Demirel ve Taşçıer’in 3 yıl 6’şar aydan 10’ar yıla kadar hapis ile cezalandırılması istendi.

'SUÇ UNSURU' SAYILAN KONUŞMALAR

Protesto eylemi devam ettiği sırada Med-Nuçe TV’de canlı olarak yayımlanan programa katılan Demirel’in söylediği şu sözler suç unsuru sayıldı:

".... Bugün de yine Sur da sokağa çıkma yasağı ile uyandık ve gördüğünüz gibi 100 metre ötemizde aslında Sur mahallerimize giremiyoruz, bütün dört bir etrafı kuşatılmış durumda, gerçekten bu kabul edilecek bir durum değil... Bugün sizin gördüğünüz gibi Sur’da aynı zamanda Mardin Dargeçit, Nusaybin, Silvan birçok alanımızda sokağa çıkma yasağı ile birlikte yaşanan bu devlet terörüyle karşı karşıyayız... Bugün Sur’daki Amed'deki zihniyetle Ankara'daki bomba patlatanların zihniyeti aynı zihniyettir. Bunlar tamamen şu anda seçim hükümeti olarak kurulan geçici hükümet aslında bir savaş hükümetidir, bu savaş hükümeti AKP'nin kendi iktidar gücünü ayakta tutmaya çalışan ve son dönemlerini yaşayan bir süreci kendisiyle birlikte geliştirmiştir. Bu açıklamalar daha dün önceki gün çok net yapıldı yani bu bombalamaların yapılacağını kuşatmaların yapılacağını tamamen bir devlet terörünün halk üzerine uygulanacağına dair bizzat Başbakan'ın kendisi, Cumhurbaşkanın kendisi talimat verdi ve bunları ifade etti bütün halkımızın bunu bilmesi gerekiyor. Şu anda bir kenetlenme durumu yaşanmalı, halklar arasında ve Diyarbakır da bütün herkesin Sur'a sahip çıkması gerekiyor..."

Yine Amed Milletvekili Taşçıer’in televizyonda söylediği şu sözler de suç unsuru olarak gösterildi:

"Sur ilçesi Diyarbakır'ın kalbi merkezi ticari alanı olan bir ilçe ve özellikle de buranın seçilmesinin başka bir anlamı var. Yani bütün Diyarbakır halkına zulmetmek bütün Diyarbakır halkını bunda etkilendirmek ve AKP'nin sarayın bura da hezimetini halkı cezalandırmak olarak yorumluyoruz, çünkü iş merkezidir Sur ilçemiz. Sur ilçemiz çalışma merkezidir. Sur ilçemizde insanlar ekmek kazanıyor, oradan gelir elde ediyor ve tüm Kürdistan illerine de buradan da dağıtım yapılıyor, toptancı merkezidir. Buna rağmen eğer bunu yapıyorlarsa amacı bütün kent halkını cezalandırmaktır, beraberinde tabi ki baskı işkence zulümle bunlarla bir yere gidemeyeceklerdir... Ankara'da bir çatışma oldu ve bu barış mitingiydi yani anlamı şudur biz çatışmasızlık, barış istemiyoruz biz savaşa devam ederiz mesajıydı Erdoğan'ın, Akdoğan'ın ve Davutoğlu'nun zaten açıklamalarında da bu görünüyor yani biz tekrar kan üzerinden siyaset yapacağız biz katliamlar yapacağız. Bunu daha da genişleteceğiz görüşü bizde hasıl oluyor..."

Amed Milletvekili İdris Buluken'in "Güne hem Kürt illerinde hem de Türkiye'nin başkentinde Ankara'da bu barış coşkusuna bu barış heyecanına yönelen katliamcı saldırılarla uyandık" diye başlayıp, şöyle devam ettiği ifadeler de suç unsuru sayıldı: "Kendi geleceğini savaşta, çatışmada kaosta arayanlar aslında bugünü provoke edeceklerinin işaretlerini dünden beri vermişlerdi. Dün televizyon ekranlarına çıkan Başbakanın bu ülkenin Cumhurbaşkanının olası çatışmasızlık çağrısına da sonuna kadar savaşla cevap verileceğini açıklaması aslında bugün yaşanılacak olanların işaretiydi. Yine onların yönlendirdiği çete başlarının mafya çetelerinin kent merkezlerinde mitingler düzenleyerek oluk oluk kan akacağını haykırması AKP'nin ve Saray'ın onların emrindeki savaş aygıtının barış sesinden duyduğu korkuyu yansıtıyordu... Şunu özellikle belirtmek istiyoruz ki Amed halkı olarak olası bir çatışmasızlık çağrısına yeniden dirilecek bir barış heyecanına Saray'ın ve AKP'nin sokak kuşatmalarıyla barış mitingini bombalamalarıyla cevap vermelerini asla kabul etmiyoruz..."

İddianamede, Cumhurbaşkanı ve hükümetin "onur ve şeref saygınlığının rencide edildiği" savunuldu.

Yargılama, önümüzdeki günlerde Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak.