Baluken’den “Séravéşai” katliamına ilişkin meclis araştırması önerisi

Baluken’den “Séravéşai” katliamına ilişkin meclis araştırması önerisi

BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, 1927 yılında Bingöl’ün Genç ve Solhan ilçelerindeki köylerde devlet güçleri tarafından gerçekleştirdiği ve bölge halkının “Séravéşai” olarak adlandırdığı katliamın tüm boyutlarıyla açığa çıkarılması ve sorumluların tarih önünde yargılanması için meclis araştırması önerdi.

1923 yılında Kürt halkının inkar ve ret edilmesi temelinde gelişen politikaların Kürt halkını haklarını arama ve bunun için mücadele etme yoluna sevkettiğini belirten Baluken, “Bu mücadele kısa sürede Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı coğrafyaya yayılmış, devlet aklı ise müzakere ve tanıma yolu ile direnişi sonlandırmak yerine askeri yollara başvurmuştur.

Askeri yöntemlerin merkeze alınması, birçok toplu ölümü, tarifi imkânsız acıları ve belleklerde silinmeye görüntüleri açığa çıkarmıştır. Askeri yöntemlerin en yoğun olarak uygulandığı bölgeler ise Şeyh Sait isyanının genişlediği coğrafyada gerçekleşmiştir. Bu coğrafyanın merkezi ise genel anlamda Palu, Genç, Bingöl, Elazığ ve buradan hareketle komşu yörelerdir” dedi.

Şeyh Sait İsyanı’nın zor, baskı ve şiddet yöntemleri ile beraber bastırılmak istenmemesi sonucunda birçok katliam yaşandığını da vurgulayan Baluken, bu katliamların devlet politikası neticesinde Şeyh Sait isyanında da devam ettiğini kaydetti. Şeyh Sait ve arkadaşlarının idam edilmesinden sonra askeri operasyonların devam ettiği ve acıların katlanarak büyüdüğünü de vurguladı. Bingöl’ün Genç ve Solhan ilçelerinin de bu şiddet politikalarından nasibini aldığını vurgulayan Baluken, “Yöre halkında ‘Séravéşai’ olarak adlandırılan, anlamı ‘yakıldığımız sene’ olarak geçen zaman aralığında; sadece bir bölgede toplam dört köyden 76 kadın ve çocuğun yakılarak, Guêv köyünde ise 11 erkeğin süngülenerek, 1 erkeğin de köyde silahla vurularak katledildiği kaydedilmektedir” dedi.

Baluken, yaşanan dramı bir araştırmadan yaptığı alıntılarda, “... Gerçekleştirilen harekât; Hani bölgesini, Lice’nin Kuzeyini, Kulp’un Batısını, Murat Nehri’nin Güney kısmını ve Palu’nun Doğusu’nu içine alan yerleşim alanlarını kapsamıştır. Guêv bu alanda gerçekleştirilen katliamların sadece bir köyü kapsayan halkasıdır.

...

Bölgedeki dağ ve mağaralara saklandığı iddia edilen yaklaşık 2 bin – 2bin 500 civarındaki kişinin öldürülmesi maksadıyla 7 Ekim 1927 tarihinde Elazığ’daki 8. Kolordu tarafından görevlendirilen Albay Mustafa Muğlalı (33 kurşun olayında Generaldir. İdama mahkûm edilir.) komutasında başlayan Bicar Tepeleme Harekâtı 17 Kasım 1927 tarihinde askeri birliklerin merkez üs olan Lice’ye dönmeleriyle sonuçlanır.

Guêv Katliamı, 13–22 Ekim arasındaki harekâtın ikinci aşamasında yer Seyfan (Uyanık), Ziktê, Arşik Dağı ve Arduşen’in batısındaki yerleşim yerlerinin ayaklanmacılardan arındırılmasını amaçlayan harekât sırasında gerçekleştirildi. Bu bölgede ayaklanmacılara yataklık ettiği düşünülen 60 kadar köy yakıldı, en az 1500 kadar suçsuz köylü ya yakıldı veya öldürüldü.

Olayın tanık ve aktarıcılarının hepsinin söylediklerinde, katliamın gerçekleştirilme tarihini veren gün tam olarak belirlenememiştir. Ancak 13 ile 22 Ekim 1927 tarihleri arasında Genç ilçesinden aynı hat üzerinden Doğuya doğru olarak, Valêr’den (Çaytepe) başlanarak, Şemson, Gırnuês ve Solhan’a bağlı bir köy olan Guêv katliamları aşağı yukarı 48 saatlik süre içersinde peş peşe gerçekleştirilmiştir.

Guêv Katliamı, 1927 yılının Ekim ayında toplam dört köyden 76 kadın ve çocuğun yakılarak, Guêv’den 11 erkeğin ise süngülenerek ve 1 erkeğin de köyde silahla vurularak öldürülmesinden müteşekkil, duygusal olarak trajedi ama hukuk ve insanlık tarihi açısından ise bir soykırımdır” biçiminde aktarıyor.

Baluken, tüm bu tarihsel gerçeklikler ve tanıklıklardan hareketle söz konusu katliamın tüm boyutları ile açığa çıkarılması, olayın aydınlatılarak resmi özgür dilenmesinin yollarının açılması, sorumluların tarih ve insanlık önünde yargılanması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını önerdi.