Barış Anneleri: Tecrit savaş, Öcalan barıştır

87 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in eylemine desteklerini sunan Barış Anneleri, tecridin bir insanlık suçu olduğunu söyledi ve bir an önce son bulmasını istedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 87'nci gününe girdi. 25 Ocak günü tutuklu yargılandığı davadan tahliye edilen Güven, eylemini evinde sürdürüyor. 

Barış Anneleri İnisiyatifi’nden Bedia Gökyüz, Perihan Akbulut ve Güler Buğdağ tecridi ve açlık grevlerini değerlendirdi. 

'DEVLET EYLEMLERİ BOŞA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR'

Altı yıldır inisiyatif içinde yer aldığını belirten Gökyüz, altı yıldır yüzlerce açlık grevine şahit olduğunu belirtti. Açlık grevlerinde hükümetin, göstermelik kazanımlarla kandırmaya çalıştığını belirten Gökyüz, “Bu devlet her zaman bizi ödüllendiriyor gibi yapıyor. Diğer açlık grevinden bugüne kadar bu böyle gitti” dedi. Leyla Güven’in cezaevinden bırakılmasının ise Gökyüz, açlık grevlerini boşa çıkarmak için alınan bir karar olduğunu kaydetti. “Bizim çocuklarımız öyle ucuz değildir. Basit de değildir bu işler” diyen Gökyüz, “Leyla Güven’i neden aldılar, neden bıraktılar? Annesi öldüğünde bırakmadılar, annesinin cenazesine katılsın... Açlık grevindeki insanların durumları iyi değil. Biraz vicdan lazım. Bu açlık grevleri tecride bağlıdır. Tecrit kalkarsa açlık grevleri de kalkacaktır. Ucuz şeylerle bizi ikna etmeye çalışmasınlar. Bir çözüm bulunsun diye bu insanlar bedenlerini açlığa yatırıyor. Barış dedikçe barıştan eser yok. BM’ye de gittik. BM, CPT bile çözüm bulamıyor. Bu kurumlar o zaman neden varlar? Bize verdikleri yanıt, ‘bu bizi aşar.' CPT insanlar hakları için varsa Öcalan için de gerçerli, açlık grevlerine giren insanlar için de geçerli” diye konuştu. 

'LEYLA’NIN TALEPLERİ HEPİMİZİN TALEBİ'

Barış Annesi Akbulut ise şöyle konuştu: “Anneler ağlamasın, insanlar ölmesin diye barışını savunuyoruz. Tecrit insanlık dışıdır. Barışla çözüm olur. Tecrit ölümdür. Leyla’nın talepleri hepimizin talepleridir. Leyla, ‘bu beden benim bedenim. Beni rehin alabilirsin ama bir kadınım ve bedenim bana ait’ diyor. Onun istekleri dört parça Kürdistan’da yaşayan Kürtlerin istekleridir. Birkaç parti bir araya gelip bir oluyorlar, biz de bir araya gelelim, birlik olalım. Çocuklarımızın kanı üzerinden TRT 6 açıldı. Bazı Kürtler artık menfaatlerini bir kenara bıraksın. Bir olalım. Hak hukuk bu ülkede kalmadı da bizlerde vicdan da mı kalmadı? Herkes ayağa kalsın. Mitinglerde herkes sokağa çıksın ve ‘ben varım, buradayım’ desin. İnsanlarımız ölüyor. Çocuklarımız bedenlerini açlığa yatırdı, bizim de onların direnişine sahip çıkmamız gerekiyor. Köyleri yakıldı, canlarından mallarından edildi. Kürtlerin daha kaybedecek neyi kaldı? Bütün şehit anneleri de ayağa kalksın. Yüz yıl geriye gitmeyelim bir daha.”

'TECRİT SAVAŞTIR'

Bir diğer Barış Annesi Buğday da hiçbir dinde, ahlakta tecridin yerinin olmadığını kaydetti. Kürtlerin birlik olmamasından yakınan Buğday, “Dost da düşman da bilir ki bir liderin tecrit edilmesi o halkın hepsinin tecrit edilmesi demektir. Emekçiler, kadınlar için de bir tecrittir. Kadınlar sistem içinde köleydiler. Bunu Öcalan, gün yüzüne çıkardı, Leyla Güven de bu kadınlardan biridir. Bunların hepsini de görüyorlar. Bütün bu kazanımlardan ötürü de bir tecrit uygulanıyor. Leyla Güven bir kadındır ve açlık grevinde bir çıkarı yoktur. Tecrit annelerin gözyaşıdır. Bugün savaş nerede varsa önce kadınlar ve çocuklar mağdur oluyor. Barışın anahtarı İmralı'dadır."