Başarısız olunca – Adil Bayram

Başarısız olunca – Adil Bayram

Belli ki siyasette başarısız olmak insanı çıldırtıyor. Hele hele önce başarılar kazanıp da kendine narsistçe sevdalanan bir tekliðe ulaştıktan sonra bu çok daha fazla yaşanıyor.

Başbakan Erdoðan’ın geçen haftaki görüntüleri bu durumu yansıtıyordu. Duyan ve gören birçok insanı neredeyse hayrete düşürdü. Bazı söz ve davranışları birçokları tarafından “Çılgınlık alametleri” olarak deðerlendirildi.

Başbakan Erdoðan’a göre BDP “Kalleş”, medya ise “Tasmalı”! Bunları duyunca insan kulaklarına inanamıyor. Hayretler içinde kalıp “Bu kadar da olmaz” diyor. Kuşkusuz normal deðil, anormal bir durum bu. Fakat ne var ki acı bir gerçek.

BDP bu sözlerin cevabını Meclis’te verdi. Bakalım basın ne yapacak! Erdoðan’ın bu hakaret ve küfürleri karşısında ne tutum gösterecek! Eðer baştan beri Başbakan’ın baskı ve hakaretlerine boyun eðmeseydi, bugün “Tasmalı” sıfatıyla karşılaşmazdı.

Şu sözlere bir bakın: “Uçaklar o kadar uzaktan nasıl seçecekler Ahmet mi, Mehmet mi?” “Kaçakçılar niye mayına basmıyor? Mayın haritası kimin elinde?”! Başbakan Erdoðan bunları Roboski Katliamı için söylüyor, 29 Mayıs günü!

Açık ki bu hayret verici sözler üzerinde çok şey ifade edilebilir. Erdoðan, “Nasıl seçecekler” diyor ama, Roboski Katliamı’nı araştıran Meclis Komisyonu “Keşif uçaðı görüntülerini incelediklerini, her şeyin açıkça görülür ve seçilir durumda olduðunu” açıklamıştı. Yine konuyu gündeme getiren Amerikan gazetesi, “Daha çok netleştirmeye Ankara yönetiminin fırsat vermeden savaş uçaklarıyla vurduðunu” yazmıştı.

Gerçekler Başbakan Erdoðan’ı yalanlıyor!

Belli ki Erdoðan 29 Mayıs günü bu sözleriyle Roboski köylülerinin “PKK’li olduklarını” ima ediyor. PKK’li olunca da böyle uçakla vurulmayı hak ediyorlar! Başbakan iyice “Her Kürt PKK’li” çizgisine gelmiş bulunuyor.

Bazılarına göre “Abuk sabuk” olan bu sözler üzerine fazla şey yazmaya gerek yok. Fakat Roboski Katliamı üzerine söylenen bu sözler hangi sonucu ifade ediyor? Çok açık ki, Roboski Katliamı’nın bilerek ve belki de Başbakan Erdoðan’ın emriyle yapılmış olduðunu!

Erdoðan’ın 29 Mayıs tarihli konuşması çok açık bir “Katliam itirafı” oluyor. Başbakan Erdoðan’a göre Roboskililer PKK’li sayıldıðına ve PKK’liler için de Başbakan’ın “Vurun” emri bulunduðuna göre, o halde Roboski Katliamı’nın çok bilinçli ve planlı yapıldıðı ve bunun Başbakan’ın emriyle olduðu ortaya çıkıyor.

Dikkat edelim, bu sözlerin doðru olup olmadıðı üzerine bir şey belirtmiyorum. Sadece sözlerden çıkan anlamı, sonucu ifade ediyorum. Yalnızca bu bile insanı hayretler içinde bırakmaya zaten yetiyor.

Bütün bunlar Başbakan Erdoðan’ın artık çıldırmaya doðru gittiðini açıkça gösteriyor. Belli ki “Çılgın proje”lerin sonu çıldırma olacak!

Ama dahası da var. Bir yandan Roboski Katliamı üzerine “Cinayet itirafı” anlamına gelen bu sözler söylenir, BDP ve medyaya hakaretler yaðdırılırken, diðer yandan da Erdoðan’ın aðzından “Sezaryen” ve “Kürtaj” sözleri dökülüyor. Başbakan sezaryene karşıymış! Sezaryen dış güçlerin bir oyunuymuş! “Her kürtaj bir Roboski” imiş!

Bu sözlerin doðru olup olmadıðı da ayrı bir konu. Bunlara en doðru ve iyi cevabı kadınlar verdiler ve belli ki daha da verecekler. Fakat Roboski Katliamı gibi çok ciddi bir olay tartışılırken ve bu konuda AKP hükümeti üzerinde ciddi suçlamalar varken, kalkıp da sezaryen ve kürtaj üzerine ahkâm kesmek neyin nesi oluyor? Ýnsanları şaşırtan bir konu bu. Belli ki Başbakan Erdoðan bununla da gündemi saptırmaya ve deðiştirmeye çalışıyor.

Dikkat edelim, Erdoðan’ın bu sözleri ardından Roboski Katliamı üzerine olan tartışmalar bıçakla kesilir gibi kesiliyor. Bu sözler ardından neredeyse herkesin tartıştıðı konu “Yeni kürtaj yasası”. Hazırlandı mı, hazırlanmadı mı? Olacak mı, olmayacak mı? Adeta fal bakar gibi herkes bunları konuşuyor.

Başbakan Erdoðan demagoji ve gündem deðiştirmede sonderece usta ve başarılı olduðunu bir kez daha gösteriyor!

Peki ne olacak bunun sonu? Bu biçimde nereye gidecek? Sonunun ne olacaðını elbette bilemeyiz, ama bu sözlerin ne anlama geldiðini ve nereden kaynaklandıðını deðerlendirebiliriz.

Başbakan Erdoðan’ın bu sözlerinin çılgınlaşma belirtileri olduðu tartışma götürmüyor. Kemal Kılıçdaroðlu’nun söylediði gibi, Başbakan’ın ruh saðlıðının bozulduðu ve dengesini kaybetmekte olduðu açıkça görülüyor. Yoksa bu sözler bir tesadüf veya geçmişin devamı olarak görülemez.

Peki Başbakan Erdoðan’ı böyle çılgınlaşma noktasına getiren ne? Belli ki Roboski Katliamı! Roboski Katliamı’nın da içinde yer aldıðı Kürt sorunu! Kürt sorununu çözemeyişi ve Kürt özgürlük direnişi karşısında başarısız kalışı Erdoðan’ı işte böyle çıldırma noktasına götürüyor.

Hatırlanırsa bu konuda “Okyanusları aştık, gölde mi boðulacaðız” diyordu! Belli ki gölde boðulmak Başbakan’ı çıldırtıyor. Belki de esas okyanus Kürt sorunu oluyor. Tam da “Başarılı olduk, her şeyi ele geçirdik” deyip kendini Sultan Süleyman sanırken ve “Başkan olma” hayalleri güderken, Kürt sorununun gücünü pul pul tüketmesi Başbakan Erdoðan’ı çıldırma noktasına getiriyor.

Peki Kürt sorunu üzerindeki başarısızlıðı nedir? Başbakan Erdoðan ve AKP’nin bu konudaki tüm taktik ve oyunları boşa çıkarılmıştır. PKK Liderliði tarafından konuya ciddi ve cesur yaklaşılması, AKP’nin ciddiyetsiz, cesaretsiz, hile ve oyun içeren yaklaşımlarını boşa çıkarmıştır. Kürtlerin barıştan ve siyasi çözümden yana olan net tutumları AKP’nin ikiyüzlü politikalarını deşifre etmiştir.

AKP hükümeti avukat ve aile görüşünü engelleyerek PKK Lideri Abdullah Öcalan’a geri adım attıracaðını sanmış, ancak başarısız kalmıştır. Yaklaşık sekiz bin kişi tutuklayarak, BDP’nin tüm yönetici ve aktif üyelerini hapse koyarak Kürt demokratik siyasetini tasfiye etmeyi hesaplamış, ancak bu konuda da başarısızlıða uðramıştır. Yasak silahlar da dahil her türlü araçla askeri operasyonları yoðunlaştırarak PKK’yi ya ezmeyi ya da ateşkese zorlamayı planlamış, ancak bunda da başarılı olamamıştır.

Umut edilen ve beklenen üzere PKK kış sürecinde ateşkes ilan etmemiştir. Şimdi ise kış bitmiş, gerilla hareketliliði için en uygun mevsime gelinmiştir. Bu noktada PKK’yi engellemek üzere AKP’nin BDP ve KDP üzerinden yürüttüðü girişimlerin de sonuç vermediði gözükmektedir.

Dikkat edilirse, AKP’nin tüm politikaları başarısız kalmıştır. Kürtleri oyalama ve Kürt direnişini bastırma politikası yenilgiye uðramıştır. Şimdi AKP’nin gücünü bitirecek bir savaş süreci gündeme gelmiştir. Ýşte Başbakan’ı çıldırtanın bu olduðu anlaşılmaktadır.

Peki bu durum aşılabilir mi? Başbakan Erdoðan ve AKP’yi kurtarmak üzere şimdi de CHP ve Kemal Kılıçdaroðlu devreye sokulmuştur. CHP’nin son yönelimlerini böyle deðerlendirmek gerekir. Nitekim Cemil Çiçek adeta bir kurtarıcı gibi CHP girişimine sarılmıştır. Başbakan da benzer bir tutumla CHP üzerinden bir çıkış aramaya çalışacaða benzemektedir. Burada son soru şu oluyor: Peki bu girişimiyle CHP, AKP’yi kurtarabilir mi? AKP’yi yaşadıðı başarısızlıktan çıkarabilir mi? Bu soruların cevabını da önümüzdeki günler gösterecek!..

Kaynak: Özgür Gündem