Başkanlık rejimi ve AKP’nin yazgısı -Veysi Sarısözen

Başkanlık rejimi ve AKP’nin yazgısı -Veysi Sarısözen

“Tek din” sözü Başbakan’ın başına iş açtı. Sonunda anlaşıldı ki, Başbakan’ın “dili sürçmüş”…

Bu “ayaðı sürçmenin” başlangıcıdır.

Göreceksiniz! “Dili sürçmeye” başlayan Erdoðan Çankaya “seyahati” sürecinde önce aðır aðır, sonra hızlanan bir tempoyla “ayak sürçmeye” başlayacak.

Hem Genelkurmay’ın “şimdilik karanlık” pencerelerinden, hem de “MÝT savaşından ricat eden” Atlantik ötesi çiftliðin mescidinden bir takım AK Babalar, AKP’nin ayak sürçmesini sabırla bekliyorlar.

AKP’nin “ayaðı sürçecek”. Deðil mi ki Başbakan’ın dili sürçmeye başladı, bu artık kaçınılmaz bir sonuç. Demokratik, adem-i merkeziyetçi, Kürt sorununda çözümcü, anti-militarist bir Anayasa yerine, “Başkanlık sisteminin Anayasası”nı dayatarak, AKP ayaðının sürçeceði noktaya doðru “kendi ayaklarıyla” yürüyor.

28 Şubatçı generallerle, 28 Şubatı “destekleyen” Cemaat bekliyor.

“Dilim sürçtü” diye “tek din” sözünü geri aldıðı konuşmada, Erdoðan bu “ikilinin” karşısındaki zayıflıðını şu sözlerle dile getirdi:

“Yeni bir süreç işliyor ancak böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga falan, bunlar toplumun huzurunu da doðrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Atılması gereken adımlar atılır, biter geçer ama bu dalgalar arka arkaya geldikçe bu dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boðulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalı.”

Dili sürçen Başbakan, yükselttiði “dalgalardan” korkuya kapılmıştır. (Pek yakında Kürt halkına karşı yükselttiði dalgalardan dolayı uykuları kaçacak.) Her tutuklanan generalden sonra, geride kalanlar yakalarını kurtarmak için, ABD üzerinden Cemaat’in “insafına” sıðınmanın yollarını aramakta. Cemaat bunu gördüðü için, dün desteklediði 28 Şubatçıları gözden çıkarıyor. “Geride kalanlar” cemaatin “hizmet” hareketine nasılsa “ayak uyduracaktır.”

Başbakan’ın “hastalıðı”, 28 Şubatçı “düşman kardeşler” için elverişli ortamı yaratıyor. AKP’nin çürük teðellerle birbirine iliştirilmiş çıkar çevreleri, çoktan beri “Erdoðan’dan sonra” nereye dayanacaklarının hesabını yapıyorlar. AKP’de artık “geçici” bir “duraðanlık” var. Tıpkı havaya atılan taşın, bir an, sanki havada hareketsiz asılı kalması gibi, AKP “düşüş” öncesinin durgunluðunu yaşıyor. Bu durgunluk hali “yerel seçimlerde” sürecek. Ama Erdoðansız girilecek genel seçimlerde AKP oyları hızla düşecek.

“Dil sürçmesi” büyük bir işarettir. “Ayak sürçmesinin” en inandırıcı habercisidir. Bir kere dilin sürçtüyse, çek kuyruðunu gitsin, ayaðının sürçmesini artık önleyemezsin.

AKP Türkiye’yi Başkanlık rejimine doðru sürüklüyor. Tehlike sanılandan büyüktür. “Hızla yaşlanan” Erdoðan, bu Başkanlık sisteminde “tek şef” haline geldiðinde bu “tek şeflik”, AKP’nin daðılması ve şimdi adım adım gerçekleşen “Cemaatçi polis-yargı vesayetinin” tüm sisteme egemen olmasıyla sonuçlanacak. Ýçerde Kürt halkına karşı yürütülen savaş ortamında, dışarıda Ýran’la, Suriye’yle, Irak’la girişilen sürtüşmenin haber verdiði potansiyel savaş koşullarında, ekonominin alarm işaretleri verdiði bir sırada, “parlamenter rejimden başkanlık rejimine” geçilmesi AKP’nin de, tıpkı ANAP gibi sonunu getirecek. Ve bu süreç, Irak savaşı sırasında ABD uçak gemilerini Ýskenderun açıklarında “bekleten” “milli görüşçü çekirdeðin” Atlantik ötesinden tasfiye edilmesiyle sonuçlanacak; yani 28 Şubat, onu yapan generaller tutuklansa da, bu sonuç alınana kadar “yaşayacak”. Eski Erbakancıların kendilerini kurtarmak ve iktidar olmak için “adil düzenden” vazgeçerek “adaletsiz düzenin” partisi haline gelmesi ve Kürt halkına karşı yürütülen savaş bile onları kurtarmayacak. Erdoðan Çankaya’ya çıkarken, AKP “düşüşe” geçecek.

Başbakan bu “geleceði” artık görmeye başladı. Dilinin sürçmesi ondandır. Şimdi orduyla “uzlaşma” çabalarını bu nedenle hızlandırıyor. Ne diyor? “Bu dalgalar arka arkaya geldikçe, bu dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boðulur” diyor.

“Ülke” neden boðulur? Generaller “dalga dalga” tutuklandı diye “ülke”nin “boðulma” tehlikesi mi var? Bu tehlikenin kaynaðı ne? Generaller mi? Tahrik olan “genç subaylar”ın “darbe damarları” mı kabardı? Başbakan “darbe” kokusu mu aldı? Yoksa şu saatler süren “zirve”de Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bir şeyler mi anlattı Başbakan’a? Ordu içinde “kıpırdanmalardan” mı bahsetti? Bu “tutuklamaların” orduyu PKK’yle yürütülen savaşta zayıflattıðını mı çıtlattı. Yakında büyük bir “yenilginin” yaşanacaðı işaretini mi verdi? Generalleri“dalga dalga” tutuklanan bir orduyla Suriye sınırları içindeki Kürt topraklarını “ilhak” amacıyla işgal etmenin imkansızlıðını mı “arz etti”?..

Bilmiyoruz ve bunların hiçbir önemi yok. Önemli olan hem Genelkurmay’ın “şimdilik karartılmış pencerelerine”, hem de Cemaatin Atlantik ötesindeki mescit minberlerine tünemiş AK Babaların AK Partiyi bekleyen mukadder sonu yalanarak beklemekte olduðudur.Başkanlık rejimi "anayasal diktatörlük" demektir. Polis ve yargıyı denetleyen cemaatin bir Başkanın etrafında bir de orduyla uzlaştıðını düşünün... Önlenemezse gelecek bu...

ABD’nin Türkiye için beklediði “saðlam rejim”, tarihsel bakımdan ömrünü dolduran “Kemalist asker vesayetinden” demokrasiye deðil, “cemaatçi polis-yargı vesayeti”ne geçilmesidir.

Bunun önündeki engel nedir? CHP mi?

Gülüyorsunuz! Haklısınız!

* Kaynak: Özgür Gündem

ANF NEWS AGENCY