Bayık: AKP-MHP artık iktidarını sürdüremez hale geldi

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık: HDP'yi kapatsalar da kapatmasalar da artık AKP-MHP iktidarını sürdüremez, sonları geldi. Garê direnişi, 8 Mart ve Newroz'da bu açıkça belli oldu.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Stêrk TV'de yayınlanan özel programın 2. bölümünde, HDP'ye dönük baskıları, KDP'nin gerilla alanlarına yönelik saldırılarını, AKP iktidarının kadınları hedef alan politikalarını ve zindan direnişini değerlendirdi.

Milletvekilliği gasp edilen Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun inançlı, halkın yanında olan, zulme, işkenceye karşı çıkan, işkenceyi teşhir eden bir insan olduğu için iktidar tarafından hedef yapıldığını kaydeden Bayık, tüm baskılara rağmen Gergerlioğlu'nun iktidara boyun eğmediğini belirtti. HDP'ye açılan kapatmasına da değinen Bayık, daha önce de birçok partinin kapatıldığını ama buna rağmen Kürdistan halkının her defasında daha güçlü bir şekilde mücadeleye devam ettiğini vurguladı.

Newroz günü KDP'nin gerilla kamplarına saldırdığını hatırlatan Bayık, çatışma yaşanmaması için gerillaların geri çekildiğini belirterek, "KDP'nin Newroz günü böyle bir şey yapacağına inanmıyorduk, beklemiyorduk da. Sadece Newroz günü değil, diğer günlerde de böyle bir şey yapmaması gerekirdi. Neden? Çünkü KDP ile aramızda bir diyaloğun gelişmesi için çalışmalar var. Bu saldırı merkezi mi, yerel mi veya bazı kişilerin aldığı bir karar mı bilmiyorum ama bilmek istiyoruz. Konuya ilişkin araştırmalarımız devam ediyor" dedi.

AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ile yakınlarının saldırısı sonucu iki çocuğu ve eşini kaybeden, bir oğlu da tutuklanan Emine Şenyaşar ile yine AKP eski milletvekili Zülfükar İzol’un oğlu ve kardeşlerinin saldırısında ailesini kaybeden Dilan İzol'un yalnız bırakılmaması gerektiğini söyleyen Bayık, "Tüm Kürt halkının, dostlarının ve adalet isteyenlerin Şenyaşar ailesini ve Dilan İzol'u yalnız bırakmaması, onlara sahip çıkması gerekir" çağrısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Stêrk TV'de yayınlanan röportajının 2. bölümü şöyle:

Son dönemde HDP'ye yönelik saldırılar daha fazla arttı. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliği düşürüldü, hemen ardından ise HDP'ye kapatma davası açıldı. Siz bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faruk Gergerlioğlu inançlı, halkın yanında olan, zulme, işkenceye karşı çıkan, işkenceyi teşhir eden bir insan olduğu için hedef yaptılar. Gergerlioğlu değerli bir insan, zulmü, işkenceyi kabul etmedi. Bundan dolayı Gergerlioğlu'nu tehdit ettiler ama geri adım attıramadılar. Gergerlioğlu hem sahip olduğu inanç gereği hem de insanlık görevini halklar için yerine getirdi. İnançta ahlak ve vicdan esastır. Gergerlioğlu da ahlak ve vicdana sahip çıktı. Yine Kürt halkına karşı yapılan zulme de karşı çıktı. Bütün kesimlere yapılan işkencelere karşı çıktı. Halklara, demokrasiye, özgürlüğe, ahlak ve vicdana sahip çıkmak isteyenleri Gergerlioğlu şahsında korkutmak, teslim almak istediler. Fakat amaçlarına ulaşamadılar.

HDP'ye yönelik de kapatma davası açtılar, 700 kişiye siyasi yasak getirdiler, hazineden yardım almasını engellemeye çalışıyorlar. Neden? Çünkü HDP sadece Kürt halkını temsil etmiyor, tüm Türkiye halklarını temsil ediyor. AKP-MHP iktidarı ise, kardeşliğe, birlikte yaşamaya, demokrasi ve özgürlüklere karşı bir iktidar. Sürekli toplumu parçalamak ve teslim alarak hizmetine sokmak istiyor. Teslim olmayan herkesi ise tutukluyor, katlediyor, baskı altına alıyor. Türkiye'de AKP-MHP faşizmine karşı duran, demokrasiyi temsil eden, boyun eğmeyen parti HDP'dir. O yüzden HDP'yi kapatmak istiyorlar. HDP şahsında, kendilerine karşı duran herkesi korkutup teslim almak ve iktidarlarını bu şekilde sürdürmek istiyorlar.

Bütün bunlara rağmen HDP onlara karşı boyun eğmedi. 'Bizim bir siyasi geleneğimiz var bu geleneği temsil etmeye ve 3. çizgi olmaya devam edeceğiz' dedi. Halk da HDP'ye sahip çıktı çünkü Kürdistan halkı ve demokrasi güçleri, kim halka hizmet ederse onlara sahip çıkıyor. Eğer halk HDP'ye daha güçlü sahip çıktıysa sebebi budur. AKP-MHP'nin Gergerlioğlu ve HDP'ye karşı attıkları adımlar Kürt halkı ve demokrasi güçlerinde büyük bir öfke yarattı. Bu yüzden Newroz'da çok güçlü bir şekilde HDP'ye sahip çıktılar.

KÜRTLER SADECE HDP'DE DEĞİL, HER ALANDA MÜCADELE EDİYOR

Neden HDP'yi kapatmak istiyorlar? Çünkü Kürt halkına karşı soykırım siyaseti yürütüyorlar. Zannediyorlar ki HDP'yi kapattıklarında Kürtlere karşı yürüttükleri soykırım siyaseti sonuca ulaşacak. Fakat kendilerini kandırıyorlar. HDP sadece Kürtlerin değil, Türkiye partisidir. Faşizme karşı duran tüm güçleri temsil ediyor. Doğrudur Kürtler HDP'de siyaset yapıyor ama sadece HDP'de değiller. Başka alanlarda da siyaset yürütüyor ve mücadele ediyor. Kürtler gerillada, toplumda, ideolojik, propaganda gibi birçok alanda mücadele ediyorlar.

HDP'den önce de birçok parti kapattılar. Sonuç aldılar mı? Hayır. Kürtler çok daha güçlü bir şekilde mücadeleye devam ettiler. Yıllardır yürüttükleri siyasette ısrar ediyorlar. Ama bu siyasetin ülkeyi getirdiği nokta ortadadır. HDP'yi kapatsalar da kapatmasalar da artık AKP-MHP iktidarını sürdüremez, sonları geldi. Garê direnişi, 8 Mart ve Newroz'da bu açıkça belli oldu.

Herkes hem Rêber Apo'ya hem gerillaya hem PKK'ye hem de HDP'ye sahip çıktı. Sadece Bakur'da değil, Başur, Rojhilat, Rojava, Şengal, Maxmur, Avrupa, Lavrio, Rusya yani her yerde hem Kürtler hem dostları önderliğe, PKK'ye, gerillaya, HDP'ye ve özgürlüğe sahip çıktılar. Bu vesile ile 4 parça Kürdistan'da ve yurtdışında bulunan halkımıza ve gerillaya saygılarımı iletiyorum. Çünkü çok önemli bir dönemde amaçlarını, fikirlerini açık bir şekilde ortaya koydular. Bu yüzden hepsine teşekkürlerimi sunuyorum.

Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde bir gece vakti korsanvari bir şekilde karar almasının ardından Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Size göre bu karar ne anlama geliyor?

İstanbul Sözleşmesi, Erdoğan'ın talebi ile İstanbul'da yapıldı. Erdoğan hem Türkiye halklarını hem de uluslararası sahadaki güçleri kandırmak için böyle bir şey yaptı. Güya ne kadar demokrat olduğunu gösteriyordu. Bu esas üzerinden de Türkiye'de istediği şekilde bir iktidar kurmak istedi. Yoksa derdi kadınlara yönelik şiddeti sonlandırmak, demokrasi, özgürlük falan değildi. Dikkat ederseniz Erdoğan ne söylüyorsa, pratikte de tam tersini yapıyor. Bunu artık herkes gördü. Bu yüzden kimse ona inanmıyor ve gün geçtikçe hem içeride hem de dışarıda çok zorlanıyor.

En son da Garê'de büyük bir darbe yedi, 8 Mart'ta kadın hareketi bir atılım gerçekleştirdi, bu da onu sarstı. Daha sonra ise Newroz büyük bir aşamaya ulaştı. Kürt halkı iradesini ortaya koydu. Yani 'Çöktürme' siyasetine büyük bir darbe vurdu. Yeni bir dönem başlattı. AKP-MHP'nin yürüttüğü siyaset de boşa çıkınca ne yaptılar? Reformdan bahsetmeye başladılar, yetmedi şimdi de yeni anayasa yapacağız diyorlar. Yapılacak anayasa AKP-MHP anayasasıdır. Bu şekilde tekrar herkesi kandırmak istiyor.

Kadın hareketi de gün geçtikçe onları zorluyor, iktidarlarını sarsıyor. Böyle devam ettiği taktirde sonlarının geleceğini biliyorlar. O yüzden kadın hareketini önünü almak istiyorlar. Kadın hareketi, gerilla ve Newroz birbirini tamamladı. Bu da yeni bir dönem başlattı. Kadın hareketi daha da güçlenecek ve bu da iktidarın sonunu getirecek. Bundan korktukları için de gece yarısı bir adım attılar. Hem de Newroz'da. Bu Newroz'a ve kadın hareketine bir cevaptı.

ERDOĞAN-BAHÇELİ KADINLARLA İLGİLİ KARAR ALAMAZ

AKP-MHP iktidarı eril zihniyet üzerine kurulmuş bir iktidar. Şimdi de bunun anayasasını çıkarmak istiyorlar. İstanbul Sözleşmesi kadın hakları için bazı imkanlar yaratmıştı. Bu sözleşmeyi de ortadan kaldırarak kadın haklarına dair hiçbir şey bırakmak istemiyorlar. Bir kez daha kadını köle yapmak ve eril iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Kadınlar da bunu kabul etmiyor ve buna karşı atılımlar yapıyorlar. Bizler de kadınların yanındayız, sonuna kadar haklılar. Kadınlar artık bilinçli. Özellikle Rêber Apo kadınlar için felsefe ve ideoloji geliştirdi. Kadınlar için ilk Rêber Apo mücadele etti. Bu yüzden kadınlar artık daha güçlü, kendilerine sahip çıkıyorlar.

Kimse artık kadınların önünde engel olamaz. Eğer kadınlar bir harekette yer alırsa artık o hareketin engellenmesi mümkün değil. O hareket daha da gelişir. Kadın hareketi de her geçen gün daha da güçleniyor ve iktidarı sallıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesinin ardından sadece Kürt ve sosyalist kadınlar değil, AKP içindeki kadınlar dahi buna karşı çıkacaktır. Ayrıca Erdoğan ve Bahçeli kadınlar için karar alamazlar. Kadınlar ancak kendileri karar alabilir. Yeni kararlar alınacaksa, var olan kararlar değiştirilecekse bunu sadece kadınlar yapabilir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 20 yıllık emekleri Rojava'da sonuç verdi. 8 Mart'ta erkekler de alanlara çıktı yeterli olmasa da bu da Rojava Devrimi'nin bir sonucu. Rojava'da halk da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a çok güçlü bir şekilde sahip çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rêber Apo'nun paradigması nerede hayata geçerse, orada değişim yaşanır. Hem kadınlarda hem erkeklerde, hem de toplumda yaşanır. Sizin de dediğiniz gibi erkek 8 Mart'ta alanlara çıktı. Bu yeterli değil elbette ama önemli bir değişim. Önderlik Suriye’de kaldığı dönemde Rojava halkı için büyük emekler verdi. Eğitim verdi, bilinçlendirdi, irade sahibi yaptı. Önderliğin bu hizmetinden dolayı Rojava Devrimi yaşandı. Önderliğin emekleri olmasaydı, Rojava Devrimi gelişmezdi. Bunu hem Rojava halkımız hem de Rojavalı kadınlar çok iyi biliyor. Çünkü Rojavalı kadınlar önderliğin mücadelesi ile kendilerini tanıdılar, ayaklandılar ve irade sahibi oldular.

Eğer Rojava toplumu, özellikle de kadınlar Rêber Apo'ya sahip çıkıyorsa sebebi budur. Neden bir başkası değil de Rêber Apo'ya sahip çıkıyorlar? Çünkü önderlik onlar için çalıştı. Rojava toplumunun önderliğe sahip çıkmasının bir diğer nedeni de Türk devletinin topraklarını işgal etmesidir. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî, Bab, Cerablus buraların işgal edilmesi toplumda büyük bir öfke yarattı. Gördüler ki Kürtlerin en büyük düşmanı Türk devleti. Türk devletinin işgal ettiği yerlerde yaptıkları vahşete şahit oluyorlar.

Yine bazı devletlerin önderlik ile kadınların bağını koparmaya çalıştığını da görüyorlar. Buna karşı da öfkeleniyorlar. Bu yüzden önderliğe güçlü bir şekilde sahip çıkıyorlar. Sadece Rojava'da değil, Bakur, Rojhilat, Avrupa her yerde en fazla alanlara akıp, önderliğe, PKK'ye sahip çıkanlar kadınlardı, gençlerdi. Çünkü Rêber Apo hem kadınlar için hem gençler için tarihi atılımlar geliştirdi. Kadınlar ve gençler de demokrasi ve özgürlük mücadelesinde öncü oldular. Bu yüzden gençler ve kadınlar her alanda çok güçlü bir şekilde önderliğin fiziki özgürlüğünü talep ettiler. Bu vesile ile kendilerini selamlıyorum ve kutluyorum.

KDP'ye karşı tutumunuzu daha öne açık bir şekilde belirlediniz fakat Newroz günü KDP gerilla kamplarına yönelik bir saldırı başlattı. Bu saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürdistan'ın 4 parçasında ve yurtdışında Newroz'u büyük bir coşku ile kutlayan halkımız ve dostları ne talep ediyorlardı? Ulusal birlik. Bunu yüksek sesle dile getirdiler ve her partinin buna cevap vermesini istediler. Halkımız arasında bu birlik sağlanmış durumda. Kürt siyasetinde de bunun sağlanması lazım. Kürt siyasetinde buna ilişkin bazı adımlar da atıldı. Fakat halkımız ve dostlarımız ulusal birlik için daha önce adım atmamış partilerin de bu Newroz'da adım atmasını istedi. Özellikle KDP'den talep edildi.

KDP'den istenen halkın ve dostlarımızın taleplerini yerine getirmesiydi. Ama gördük ki Newroz günü Berdesorê alanında yer alan gerilla kampımıza ağır silahlarla saldırdı. Çatışma çıkmasın diye arkadaşlarımız geri çekildi. Çünkü Newroz günü halkımız ulusal birliğin sağlanmasını istiyor ama KDP Türk devletinin uçakları altında kampımıza saldırıyor. Bu Newroz ruhuna ters.

KDP'NİN NEWROZ GÜNÜ GERİLLAYA SALDIRACAĞINI BEKLEMİYORDUK

Arkadaşlarımız da bunu gördüğü için Newroz ruhu ile hareket etti ve Kürtlerin birliğini korumayı esas aldılar. Var olan sorunların büyümemesi ve diyalog ile çözülmesi için çatışmaya girmediler. Öyle olmasaydı arkadaşlarımızın kendilerini savunma hakları vardı. Çünkü KDP Türk devletinin uçakları altında ağır silahlarla arkadaşlarımızın kampına saldırdı. Arkadaşlarımız karşılık verseydi savaş sebebi olacaktı. Ama halkımızın Newroz'daki taleplerini esas alarak geri çekildiler.

KDP'nin Newroz günü böyle bir şey yapacağına inanmıyorduk, beklemiyorduk da. Sadece Newroz günü değil, diğer günlerde de böyle bir şey yapmaması gerekirdi. Neden? Çünkü KDP ile aramızda bir diyaloğun gelişmesi için çalışmalar var. Bu saldırı merkezi mi, yerel mi veya bazı kişilerin aldığı bir karar mı bilmiyorum ama bilmek istiyoruz. Neden Newroz günü böyle bir saldırı yaptılar? Neden diyalog ortamında böyle bir saldırı oldu, bu saldırı ile ne yapmak istiyorlar? Bunu öğrenmek istiyoruz. Bu saldırıya ilişkin araştırmamız devam ediyor. Merkezi mi, komutanlarından birinin kararı mı, anlamak istiyoruz.

Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için zindanlarda, Yunanistan'ın Lavrio şehrinde ve Maxmur'da başlayan açlık grevi eylemleri 4 aydır devam ediyor. 'Dem Dema Azadiyê ye' hamlesi çerçevesinde başlayan açlık grevi eylemlerine ilişkin neler söylemek istersiniz?

Öncelikle zindanlarda, Lavrio'da ve Maxmur'da açlık grevinde olan eylemcileri kutluyorum, selam ve saygılarımı iletiyorum, çok kutsal bir eylem yapıyorlar. Ama herkes bilmeli ki zindanlarda değil, dışarıda eylemlerin gelişmesi gerekiyor. Dem Dema Azadiyê ye hamlesi başlattık ve bu hamlenin öncülüğünü yapacak olan zindan kolu değil. Dışarıda bu hamlenin öncülük edilmeli, zindandakiler destek vermeli. Zindanların bu yükü omuzlayıp dışarıdakilerin destek vermesi doğru değil. Dışarıdakiler zindandakilerin yükünü azaltmalı. Doğrusu da budur. Herkesten isteğimiz bu.

Zindanların bir geleneği var ve bunu sürdürüyorlar. Her dönem zindanlar üzerine düşen rolü yerine getirmiştir. Çünkü zindanlar mücadele alanlarımızın bir bölümü. Dışarıda nasıl mücadele yürütüyorsak, içeride de mücadele ediyoruz bunu herkes biliyor. Bu yüzden zindanlar mücadelemizin tamamlayan bir bölümdür. Zindan direniş geleneği 14 Temmuz'da geliştirildi. Nedir zindan geleneği? Zor koşullarda, imkansızlıklarda mücadele edip sonuç almaktır. Mazlum, Hayri, Kemallerden başladı günümüze kadar devam ediyor. Mazlum, Kemal, Hayri, Akifler zindanlara bir talimat verdiler. Zindandaki arkadaşlar da bugün o talimatı yerine getiriyorlar.

DİRENİŞ HER KAPIYI AÇTIRIR

Zindanlarda böyle güçlü bir gelenek var ve her zaman devam edecek bu gelenek. Fakat zindanlardaki arkadaşlara bu yükü vermemeliyiz. Bilindiği gibi birçok zindan şehidimiz var. Hatta 12 Eylül'den sonra Amed cezaevinde 2 arkadaş vahşi bir şekilde şehit edildi. Şehit düşene kadar da tüm işkencelere rağmen boyun eğmediler, direnmekten vazgeçmediler. Yine 2012 yılında ve 2018 yılında da zindanlarda önderliğin özgürlüğü için çok güçlü eylemler geliştirildi. 2018 yılına hem zindanda hem de dışarıda 9 arkadaşımız şehit düştü.

Her güçlü eylemlerin ardından devlet Rêber Apo ile görüşme gerçekleştirmek zorunda kalıyor. Bu da ne direnişin her kapıyı açacağı anlamına geliyor. Son olarak yine eylemler var ve kısa da olsa önderlikle telefon görüşmesine mecbur izin verdiler. Ne zaman ki Rêber Apo, onları ve siyasetlerini eleştirdi hemen telefon görüşmesini kestiler. Nasıl ki halkımız Newroz'da önderliğin fiziki özgürlüğü dışında bir şeyi kabul etmeyeceğini dile getirdiyse, bu hareketin kadroları ve çalışanları da bunu kendilerine esas almalıdır. Her alanda bu esas üzerinden mücadele yürütmelidir.

8 Mart ve Newroz'un ardından, Kahramanlık Haftası kutlanıyor. Kahramanlık Haftası'na ilişkin neler söyleyeceksiniz?

Kürt halkı ve PKK birçok kahramanlıklara sahip. Bu kahramanlıkları önderlik geliştirdi. Tarihte kimse kahramanların iradesini kıramamıştır. Bu yüzden Türk devleti, hain Kürtler ve kapitalist sistem ne yaparsa yapsın; Kürtlere ne kadar düşmanlık ederlerse etsinler, Kürtlerin ve PKK gerillasının kahramanlıklarına engel olamazlar. Çünkü Rêber Apo'nun geliştirdiği kahramanlık tamamen fedailik üzerinden gelişti. Yani özgürlük için hizmet etmeye adadılar kendilerini. Ne kadar istedilerse de bu kahramanlıkların önünü alamadılar. Bütün imkanlarını kullanmalarına rağmen hareket daha da güçlendi, daha büyük serhildanlar gerçekleştirdi. Son Newroz da bunu ispatladı.

Bir halk kahramanlarını savunamazsa o halkın yaşama şansı yok. Rêber Apo, PKK ve gerilla Kürt halkı için kahramanlar ve büyük değerler yarattı. Bu yüzden Kürt halkında da büyük kahramanlıklar gelişti. Kürtler baskı, zulüm, işkence altında olmasına rağmen PKK'den, Rêber Apo'dan, özgürlükten vazgeçmiyor. 'Newroz'da da ne yaparsanız yapın irademizi kıramazsınız. Rêber Apo ile özgür bir şekilde yaşayacağız' dediler. Bu hareketin her militanı bir kahramandır. Elbette aralarında sembol olan arkadaşlarımız var, Mazlum, Egîd, Zilan. Fakat Kürtlerin binlerce kahramanı var. Hiçbiri de kendi şahsı için bir şey yapmamıştır. Ne yapmışlarsa Kürt halkı, halklar ve insanlık için yapmışlar. Yaşamlarını bunun için feda ettiler. Bu yüzden bu hareket daha da büyüdü, bugün herkese umut oldu.

Hareketin gücü bu militanlıktan geliyor. Kimse bu militanlığın önünü kesemez. Bu yüzden PKK ve Kürt halkı kahramanlarının izinden özgürlük yürüyüşüne devam ediyor. Özgürleşene kadar da bu yürüyüşlerini sürdüreceklerdir. Yanlış hesaplar yapanlar da bundan bir an önce vazgeçmeli. Hiçbir kuvvet PKK ve Kürt halkının önünde duramaz. AKP-MHP, hain Kürtler ve kapitalist modernite PKK ve Kürt halkını tasfiye etmek için tüm imkanlarını kullandılar ama Garê'de, 8 Mart'ta ve Newroz'da başarılı olamadıklarını bir kez daha gördüler. Bu yüzden herkesin bu durumdan ders çıkarması gerekir.

4 Nisan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın doğum günü. Kürdistan halkı her yerde 4 Nisan'ı büyük bir coşku ile kutluyor. Sayın Öcalan'ın doğum gününe ilişkin neler söylemek istersiniz?

Rêber Apo'nun doğum günü hepimizin doğum günüdür. Halkların, insanlığın doğum günüdür. Herkesin böyle yaklaşması lazım. Bir insanın normal doğum günü gibi görülmemeli. Rêber Apo'nun doğum günü mücadeleyi yükseltme gününe dönüşmeli. Kimse Garê'de zafer kazandık, 8 Mart'ta, Newroz'da alanlara çıktık, yeni bir dönem başlattık, bunlar yeterlidir dememeli. Kendimizi kandırmayalım.

Doğrudur; yeni bir dönem başlattık, soykırım siyasetine büyük bir darbe vurduk, özgürlük olanaklarını daha da güçlendirdik ama bu esaslar üzerine daha güçlü bir atılım yapmak lazım. Nedir bu atılım? Hareketimizin başlattığı 'Dem Dema Azadiyê ye' hamlesini başarıya ulaştırmak ve önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlamak. Önderliğin doğum gününde de bunun için mücadele etmeliyiz. Doğrusu da budur.

AKP iktidarının faşist saldırılarına maruz kalan ailelerden biri de Şenyaşar ailesidir. Eşi ve iki çocuğu katledilen, bir çocuğu da tutuklanan anne Emine Şenyaşar adalet nöbetine başladı. Anne Emine Yaşar, adalet talebinden dolayı sürekli gözaltına alınırken, AKP'nin kandırdığı aileler ise HDP Amed il binası önünde oturuyorlar. Bu duruma ilişkin neler söylemek istersiniz?

Şenyaşar ailesini gözaltına alıp bırakmalarının nedeni iradelerini kırmak ve eylemlerini sonlandırmak. Sadece anne Emine Yaşar'ın ailesi değil, Dilan İzol'un ailesinden de 3 kişi katledildi. Her iki aileden insanları katledenler kimler? AKP milletvekilleri. Siverek ve Suruç'taki bu 2 katliamı da yapanlar AKP milletvekilleri. Katliama uğrayan aileler adalet istiyor. Zaten Türkiye'de adalet olmadığı için AKP-MHP ne isterse onu yapıyor. Sivil insanlara, gerillalara, kültürlere, dinlere canları ne istiyorsa onu yapıyorlar.

Bu katliamları yapan milletvekillerini de AKP'nin yönetimine almışlar, tutuklamak, yargılamak yerine ödüllendirmişler. Bu ne ifade ediyor. Katliama uğrayan her iki ailenin şahsında düşmanlığı geliştiriyorlar. Böyle anlaşılması lazım. Birkaç aileden insanları öldürdüler diye anlamak yanlıştır. O aileler şahsında Kürt halkına karşı bir siyaset yürütüyorlar. Herkesin gözünü korkutmak istiyorlar. Kendilerine boyun eğmeyen insanları katlediyoruz mesajı veriyorlar herkese.

KÜRT HALKI ŞENYAŞAR AİLESİNİ VE DİLAN İZOL'U YALNIZ BIRAKMAMALI

Kürt halkını korkutup teslim almak istiyorlar. Bu yüzden anne Emine Şenyaşar ve oğlunun eylemi çok değerlidir. Sadece onların eylemi değil, Kürt halkının eylemidir. Tüm Kürt halkının, dostlarının ve adalet isteyenlerin Şenyaşar ailesini ve Dilan İzol'u yalnız bırakmaması, onlara sahip çıkması gerekir. Bu insanlara sahip çıkmak kendine, adalete, özgürlüğe sahip çıkmaktır. Bu vesile ile anne Emine Şenyaşar'a, oğluna ve Dilan İzol'a selam ve saygılarımı iletiyorum, eylemlerinden dolayı kendilerini kutluyorum. Çok kutsal ve değerli bir eylem yapıyorlar, bizler de sonuna kadar yanlarındayız. Tüm Kürt halkı ve faşizme karşı olan demokrasi güçlerinin de bu ailelerin yanında olması lazım.

GARÊ DESTANI YENİ BİR SAYFA AÇTI

Son olarak bir kez daha halkımızın, gerillanın, zindan direnişçilerinin ve dostlarımızın Newroz Bayramı'nı kutluyorum. Garê gerillaları başta olmak üzere tüm gerillaların Kahramanlık Haftası'nı kutluyorum. Garê'de ortaya çıkan kahramanlık PKK ve Kürt halkının kahramanlığıdır. Garê'de yaşanan destan insanlık için yeni bir sayfa açtı. Bundan dolayı bir kez daha Garê gerillalarını kutluyoruz.