BDP: Anadil eğitimi yükümlülük değil, haktır
BDP: Anadil eğitimi yükümlülük değil, haktır
BDP: Anadil eğitimi yükümlülük değil, haktır
BDP Genel Merkezi, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’na ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Celadet Ali Bedirxan tarafından 1932 yılında çıkarılan Kürtçe Hawar dergisinin yayına başladığı gün olan 15 Mayıs’ın Kürt dil bayramı olarak kutlandığını vurgulayan BDP Gene Merkezi “Bugün, Federal Kurdistan Bölgesi’nde Kürtçe eğitim verilmesinde, onlarca Kürt enstitüsü ile Avrupa üniversitelerinde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açılmış olmasında Hawar Dergisi kadrolarının katkıları ve Kürt diline sahip çıkmalarının katkısı çok büyüktür” dedi.
Bu bayramın derin anlamının, anadilin kutsallığında olduğu da vurgulanan açıklamaya şöyle devam edildi: “Bireye kişilik kazandıran ilk olgu anadilidir. Dil düşünceyi, düşünce de dili besler. Çağımızda anadili eğitimi yükümlülük olmaktan çıkmış, vazgeçilmez bir hak durumuna gelmiştir. Her ülke kendi uygar dünyadaki konumu gereği her dil için, dil farklılığına uygun eğitim ve gelişim koşullarını sağlamak zorundadır. Dil, bir halkın kendi kimliği ve kültürünü yaşatmasının, bunları gelecek kuşaklara taşımasının en önemli aracıdır.
Bir anadilinin yok sayılması, yasaklanması aynı zamanda o toplumun tarihsel ve kültürel varlığının inkâr edilmesi anlamına gelmektedir. Çok kültürlülük, dil, din ve ulusal kültür bakımından faklı toplulukların bir arada yaşadıkları yapının mirasıdır.
Bir toplum varlığını ancak, kendi anadilini günlük yaşamdan eğitime, iletişim-yayıncılıktan örgütlenme ve siyasete kadar her alanda özgür bir biçimde kullanarak sürdürebilir. Dolayısıyla bir anadilin yok sayılması, kullanımının engellenmesi, yasaklanması aynı zamanda o toplumun inkâr edilmesi anlamına gelmektedir.”
Türkiye’de cumhuriyetle yaşıt olan anadil yasağının önündeki engellerin henüz kalkmadığını da kaydeden BDP Genel Merkezi, “Kürtçe’nin yasalarda adı geçmemekte, kah yerel dil olarak adlandırılmakta, kah yabancı dil sayılmaktadır. Haftada sadece iki ders ‘yerel dil’ olanağı hak verme değildir, Kürt dilinin öğrenilmesi haftada iki derse hapsedilemez. Yine Kürtçe televizyon hakkı verildiği iddiası bir illüzyondur. Devletin elinde olan ve bir cemaate tahsis ettiği kanalın bile yasal dayanağı yoktur. Mahkemelerde anadilinde savunma hakkı da kısıtlı ve ücretlidir. Adil yargılamanın en önemli parçası olan savunma hakkının kısıtsız olması gerekir. Tercüman masrafının sanık tarafından karşılanıyor olması örneği bile başlı başına apaçık bir ayrımcılıktır. Bütün alanlarda tek tek somutça görülebileceği gibi Kürtçe’nin önündeki engeller kaldırılmamış, ancak kaldırılmış havası verilmeye çalışılmaktadır.
Bununla birlikte halkımız, yıllar süren inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı mücadelesini sürdürerek, kendi onuru olan anadiline güçlü bir biçimde sahip çıkarak, yasakları ve aldatmacaları birer birer aşmaktadır, aşacaktır.
‘Anadilimiz onurumuzdur’ diyen, bu uğurda okullardan atılan, cezaevlerine giren, hayatını yitiren ama yenilmeyen, yıllarca mücadele yürüterek dilini ve kültürünü mücadelesiyle yaşatan halkımızın 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nı kutluyoruz!” dedi.