BDP’den Vartinis köyü davasına duyarlılık çağrısı
BDP’den Vartinis köyü davasına duyarlılık çağrısı
BDP’den Vartinis köyü davasına duyarlılık çağrısı
BDP, 4 Aralık’ta, 1993 yılında Muş’un Korkut ilçesine bağlı Altınova (Vartinis) köyünde Türk ordusunun bir ailenin 9 bireyini evlerine kapatarak öldürülmesi ile ilgili görülecek davaya duyarlılık çağrısı yaptı.
BDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş bu yargılamanın, Türkiye’de toplumsal adalet ve hukuk devleti mekanizmasının vereceği önemli sınavlardan biri olduğunu belirtti. Beştaş, demokratik kamuoyunu, insan hakları örgütlerini, Barolar Birliği ile il barolarını, adalete hizmet eden tüm hukukçular ve avukatları, devletin karanlık tarihini barışın ve hukukun ışığıyla aydınlatmak için sorumluluk almaya ve bu sorumluluk çerçevesinde davayı takip ile adaletin tesisi için duyarlılık göstermeye çağırdı.
Yazılı bir açıklama yayınlayan BDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Mehmet Nasir Öğüt, Eşref Oran, Sevda Öğüt, Sevim Öğüt, Mehmet Şakir Öğüt, Mehmet Şirin Öğüt, Aycan Öğüt, Cihan Öğüt, Cinal Öğüt ve Aysel Öğüt’ün öldürülmesi ile ilgili olay tarihinde Hasköy İlçe Jandarma Bölük Komutanı olarak görev yapan Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Piyede Kıdemli Üstteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Jandarma Başçavuş rütbesiyle Gökyazı Jandarma Karakol Komutanlığı görevini yapan Turhan Nurdoğan’ın yargılanmasına Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde 4 Aralık 2013 günü saat 9’da başlanacağını belirtti.
Türkiye’de geçtiğimiz 30 yıl içinde devlet ve hükümetlerin Kürt sorununa yaklaşımının güvenlik ve savaş politikaları üzeirnden belirlendiğini belirten Beştaş, “Otuz yıllık bu yakın tarih birçok katliamı, ağır hak ihlallerini, sivil kişilere yönelik devlet gücünü kullanan odakların saldırılarını ve bu saldırılar sonucunda binlerce sivilin ölümünü yazmış ve birçok hukuksuzluğa tanıklık etmiştir” dedi.
Türkiye’de toplumsal barışın sağlanması amacıyla, barış için müzakere sürecinin etkin ve derinlikli olarak devam etmesinin, devletin ve toplumun kendi tarihi ile yüzleşmesi ve bu yüzleşmenin hukuk ve adalet düzleminde olması gerektiğine dikkat çekti. Bu yüzleşmenin ve hesaplaşmanın en önemli alanının kamu gücü kullanılarak katledilen sivil Kürtlerin faillerinin bulunması, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yargılanmasıdır olduğunu belirtti.
Faili meçhuller konusunda Türkiye’nin en karanlık yıllarının 90’lı yıllar olduğunu da ifade eden Beştaş, “İHD’nin verilerine göre, 1994, 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yüzlerce faili meçhul cinayet ve saldırı gerçekleştirildi.
İHD’nin başvuru ve adli olaylardan derlediği verilere göre, 1994’te, 292 cinayet ve saldırı, 298 yargısız infaz, işkence ve gözaltında ölüm olayı yaşandı. Bu olayların büyük bölümü bugüne kadar aydınlatılamadı. 1995’te faili meçhul cinayet ve saldırı sayısı 321, yargısız infaz, işkence ve gözaltında ölüm olayı 122 olarak gerçekleşti.
1996’da cinayet ve saldırı sayısı 124, yargısız infaz, işkence ve gözaltında ölüm olayı 190 oldu. 1997’de cinayet ve saldırı sayısı 109, yargısız infaz, işkence ve gözaltında ölüm 114 olarak gerçekleşti.
İHD verilerine göre, 1990’ların sonuna kadar bu tablo devam etti. 1999’da 212 cinayet ve saldırı, 205 yargısız infaz olayı gerçekleşti. 2000’li yılların başından itibaren Avrupa Birliği katılım müzakerelerinin başlaması ile bu sayılarda düşüş yaşanmaya başlandı” dedi.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün “faili meçhul” verileri de İHD verilerine paralel geliştiğine dikkat çeken Beştaş şöyle devam etti: “1994-1997 yıllarının, siyasi amaçla işlenildiğinden kuşkulanılan faili meçhul olayları soruşturmakla görevli DGM’lerin istatistikleri tabloyu ortaya koydu. 1990-1993 yılları ile 1997’den sonraki yıllarda, faili meçhul dosya sayısı 500 ila 1500 dolayında gerçekleşirken, 1994’te 4145, 1995’te 2401, 1996’da 1945, 1997’de 5036 DGM kapsamında faili meçhul olay yaşandı. 1994’te faili meçhul dosya sayısı, DGM’lerdeki toplam dosyaların yüzde 47,6’sını, 1995’te yüzde 56,4’ünü, 1996’da yüzde 60,9’unu, 1997’de yüzde 65,5’ini oluşturdu. 1997 yılında, DGM’lerdeki dosyaların sadece yüzde 35’i diğer konulardan oluştu.”
Bu soruşturmalardan neredeyse hiçbirinin iç hukuk sistemi içerisinde sonuçlanmadığını da belirten Beştaş ”Saldırı ve cinayetlerin failleri bulunmadığı gibi; şüpheli veya sanıklar çoğunlukla devlet tarafından korundu.
Ağır hak ihlalleri şeklinde cereyan eden ve devlet eliyle yürütülen bu uygulamaların bir çoğu ile ilgili olarak AİHM de yapılan yargılamalarda Türkiye devleti ihlallerden sorumlu bulundu ve tazminata mahkum edildi” dedi.
Roboski katliamı ile ilgili soruşturmada da tekbir şüphelinin bulunamamış olmasının Türkiye’de adalet sisteminin devleti koruma refleksinden henüz kurtulmadığını göstermekterdiğine dikkat çekti.
Beştaş, 1993 yılında Muş’un Korkut ilçesine bağlı Altınova (Vartinis) köyünde güvenlik güçleri tarafından evlerine kapatılmak suretiyle yakılan aynı aile bireyi 9 Kürt sivilin öldürülmesinin de bu olaylardan biri olduğunu belirtti.
Beştaş, faillerin Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde 4 Aralık’ta yargılanacağı davaya duyarlılık çağrısında bulundu.