BDP Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, CHP’nin Kürt sorunu konusunda aldıðı inisiyatiflere şüpheyle yaklaşırken, "Umarım CHP samimidir. Bunun devamının getirilmesini arzularız" dedi. Kurt, "Biz artık ‘iyi şeylerde’ de ihtiyat payını bırakıyoruz. Çünkü Kürtler tarih boyunca çatışarak kaybetmediler müzakerelerle kaybettiler" diye ekledi.
BDP Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, 31 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında Rusya’ya iki günlük bir ziyarette bulundu. Burada ANF’ye konuşan Kurt, Başbakan Erdoðan’ın BDP ve Kürtlere yönelik kullandıðı üslüp ve iktidarın benzeri görülmemiş saldırılarını deðerlendirdi. Bunun, devlet politikalarını yanında Erdoðan’ın kişisel özelliklerinden de kaynaklandıðını ifade eden Kurt, başbakanın devletleştikçe özünü bulduðunu, bütün egolarının bu iktidarlaşma sürecinde ortaya çıktıðını söyledi. Kurt, bu kadar pervasızlaşmanın ancak bastırılmışlıkla izahının mümkün olduðunu düşünüyor.
Kurt şöyle konuşuyor: “Bu çıkışlar Türkiye açısından son derece tehlikelidir. Sıradan biri olmadıðını unutmayalım Türkiye’nin başbakanından söz ediyoruz. Yüzde yüz muktedir oldum anlayışı ve onun dışa vurumu olarak faşizan tutumlar söz konusu. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman olarak deðerlendiren düşman gören bir yaklaşımdır.
KÜRTLERÝ DÜŞMAN GÖREREK ORTADAN KALDIRMAK ÝSTÝYORLAR
Ortadoðu büyük bir deðişim sürecini yaşıyor ve bu dikta rejimlerine raðmen gerçekleşiyor. Bazıları kendi iktidarlarının ömrünü farklı yöntemlerle uzatmaya çalışabilir. Ama bunun içinde hegemonik bir algı var. Dış işleri bakanı Ahmet Davutoðlu Konya kayseri kongresinde ‘Biz yüzyıl önce boşalttıðımız yerlerdeki kardeşlerimizle yeniden buluşacaðız.’ demişti. Bu cümlenin altını çizmek gerekiyor. Bunun için Kürtleri kendi önlerinde engel olarak görüyor ve düşman olarak nitelendirip ortadan kaldırmak arayışı içindedirler. Bu ne kadar sürer bilemeyiz. Çünkü Kürt sorunu komplike bir sorun ve uluslararası güçlerin (Türkiye’ye raðmen) gördüðü muhatap aldıðı halktır.”
KÜRTLER EMPERYAL EÐÝLÝMLERE KARŞI
Kurt, Kürtlerin AKP iktidarının emperyal eðilimlerine karşı olduðunu söylüyor: “Egemen güçlerin imparatorluk eðilimlerine karşıyız. Bunu Türkiye’nin önüne koyanların Türkiye’ye iyilik yaptıklarını sanmıyoruz. Dünyada özgürlükler döneminin başladıðını düşünüyoruz uluslar ve ırkların birbirlerine üstünlük kurdukları çaðların geride kaldı ve kalması gerektiðini düşünüyoruz. Ýnsanların bir momentte birleşmesi gerektiðini özgür yaşamını esas alması gerekiyor. Türkiye’ye çıkış yaptırabilecek olan demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesidir.
AKP ÝYÝ BÝR YERE GETÝRMEDÝ
Ekonomik ve siyasi olarak güçlenen bir Türkiye’den rahatsız olmayız. Ama bu böyle deðil örneðin Erdoðan övünüyor diyor ki ben IMF ile iki yıldır Stand- by anlaşmasını imzalamadım. Bu doðrudur ama IMF’den birkaç kat daha fazla uluslar arası finans kuruluşlarına borçlandı. Türkiye’deki enerji ve ulaşım yatırımlarının tamamını uluslar arası fon kuruluşlarından aldıðı kredilerle karşıladı. Şu anda Türkiye enerji ve ulaşım yatırım fonlarının % 35’ni ABD, %22 batı Avrupa, % 7 uzak Asya finans kuruluşlarından % 7 Ortadoðu sermayesinden karşıladı. Bu Türkiye açısından başarılı bir nokta deðil. Türkiye Yunanistan’ın kriz öncesi durumuna benziyor. Memur zamları gündeme geldiðinde Erdoðan ‘siz bizim Yunanistan olmamızı mı istiyorsunuz.’ demişti. Bütün veriler bir birine benziyor. Yani AKP Türkiye’yi iyi bir yere getirmedi.”
BÝZÝ DE ÝÇERDÝKELÝRE EKLEYEBÝLÝRLER
Kurt 8 milletvekili hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması için hazırlanan fezlekeye deðinirken, bu durumu hesaplayarak yola çıktıklarını ifade ederek fezleke sayısının 128’e ulaştıðını hatırlatıyor. Kurt şöyle diyor: “7 bin Kürt siyasetçisini tutuklamış her gün siyasi operasyonlar yapılıyor, her gün daðlarda Kürt gençlerini öldürmek için ava çıkıyorlar. Kala kala milletvekili grubu kalıyor ki zaten bir kısmı cezaevinde buna bizi de ilave edebilirler. Halkımızın özgürlüðü için gereken bedeli ödemeye hazırız.
Biz bundan yılmayacaðız belirttiðimiz demokratik ölçüleri bir aşama daha yükselterek söylemeye devam edeceðiz. Ayrıca uluslar arası camianın eskisi gibi Kürt sorunu karşısında kaygısız görünmüyorlar.”
UMARIZ CHP ÝYÝ POLÝS ROLÜNÜ ÜSTLENMEMÝŞTÝR!
CHP’nin Kürt sorunu konusundaki inisiyatif alma çabalarına dikkat çeken Kurt, “Umut ediyorum ki CHP Türkiye’nin zor koşullarında iyi polis rolünü üstlenmiş olmasın” diyor. Kurt geçmişteki söylem ve pratikler arasındaki tutarsızlıklar, sürekli çark etmeler kendilerine Türkiye siyasetsinde ‘iyi şeyler’ olduðu noktalarda da ihtiyatlı olmayı öðrettiðini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Ama eðer öyle deðilse biz bunu olumlu buluruz. Umarım CHP samimidir. Bunun devamının getirilmesini arzularız. Sayın Kılıçdaroðlu daha önce Kürt raporu hazırlatıyoruz diyordu, ama bu bir Kürt raporunun açıklanması deðildir. Evet, biz Kürt sorununda parlamento zeminindeki bir çözüm arayışını sürdürüyoruz. Ama CHP de işte oluşan gergin ortamın gazını almaya çalışırsa bu iyi olmaz. Çünkü bu konularda Kürt sorunun çözümü konusunda söylenen şeyler devamında bir umut kırgınlıðı getirmemelidir.”
“Bu konuyu hiç CHP ile konuştunuz mu” sorusuna Kurt şöyle cevap veriyor: “Eş genel başkanlar düzeyinde geçmişte bu konu üzerine bir görüşme gerçekleştirildi. Milletvekilleri olarak da (diðer partilerle olduðu gibi) CHP milletvekilleri yaşamın muhtelif alanlarında yan yana geliyor görüşüyor ve tartışıyoruz.
“ÝYÝ ŞEYLERDE” DE ÝHTÝYAT PAYI BIRAKIYORUZ
Biz artık ‘iyi şeylerde’ de ihtiyat payını bırakıyoruz. Çünkü Kürtler tarih boyunca çatışarak kaybetmediler müzakerelerle kaybettiler. Bazı Kürtler tarihlerinden dersler çıkarmamış olabilirler, ama bir kez daha ‘Kürtleri müzakerelerde boðarız’ diyorlarsa o yanlışı yapmasınlar Kürtler o konuda bir tecrübe edindiler.”
RUSYA’NIN KAFASI KARIŞIK
Rusya’ya yaptıðı geziyi olumlu deðerlendiren BDP milletvekili, Rusya’nın kafasının karışık olduðuna inanıyor ve şu deðerlendirmede bulunuyor: “Uluslar arası güç dengelerinin yeniden şekillendirmeye çalıştıðı Ortadoðu coðrafyasında yaşıyoruz. Bu coðrafyanın en merkezi unsuru Kürtlerdir. Konferansta da ifade ettim; Kürtler Araplar, Acemler, Türklerle birlikte yaşayan dört etnik kimlikten biridir. Bu kimliklerden biri diðer üç kimlik tarafından kuşatılmış parçalanmıştır. Deðişim rüzgârı geldi bu ülkelerin duvarına dayandı ve durdu. Şimdi Kürt sorunun ele almaksızın bölgedeki deðişim sürecini yönlendirme şansı yok. Bu nedenle uluslar arası güç dengelerinin tamamı bu sürecin birer parametresi olarak kendi rolünü oynama gayreti içerisindedir. Bu rol oynama kendi payını kapma çabası olarak da okumak mümkündür. Rusya bu sürece dâhil olmak istiyor. Bunu Kürtleri yok sayarak yapamayacakları kanaatindeyim. Ama Kürtleri nasıl ele aldıklarına ilişkin net deðiller, kuantumcu politika izliyorlar. Olasılıklar neyi beraberinde getirir hiç kimse kesin bir öngörüye sahip deðil, ama çok karmaşık. Herkes direk girmek yerine yerel aktörler üzerinden bir oyun kurguluyor. Ortadoðu için kafa karışıklıðı yaşıyorlar. Ama temel aktörleri biliyorlar.”
ANF NEWS AGENCY