Beştaş: İktidar tecritteki ısrarla neyi hedefliyor?

  HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, İmralı tecridine tepki göstererek, "Tecrit konusundaki ısrarın amacı nedir" diye sordu.

HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

'TRUMP, TÜRKİYE'DE HUKUK OLMADIĞINI İLAN ETTİ!'

Beştaş'ın konuşmasının satır başları şöyle:
"Devletleri çetelerden, mafyalardan ayıran en önemli kriter hukuka bağlılıktır.  Bu salonda bulunanlar dahil hiçbirimizin hukuk güvenliği yoktur.
Trump tüm dünyaya Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını ilan etti. En son Serkan Gölge için tüm dünyanın önünde Cumhurbaşkanına teşekkür etti. Geçen yıl da Rahip Brunson için Erdoğan’a teşekkür etmişti.

'GARABET BİR DÖNEM'

Yargı paketleri adı altında çokça düzenleme geçiyor. Bir gün 'ak' dediğine ertesi gün 'kara' diyor. Suçun bir miras gibi aile fertlerine isnat edildiği, aileden birisinin cezaevinde olmasının diğerinin yargılanmasına sebep kılındığı, gazetecinin işini yapmasının suç addedildiği, avukatın savunmasını yaptığı kişinin kimliğine göre cezaevine konulduğu, halk iradesi yok sayılarak seçilmiş belediye başkanlarının cezaevine, vali-kaymakamların ise kayyım olarak belediyelerin başına geçtiği, YSK’nin seçim sonuçlarını bölgeye, kişiye ve partiye göre uyguladığı, ‘işsizlik var’ demenin yahut ‘dolar yükseldi’ demenin suç olduğu, cezaevlerinin nüfusunun her geçen gün arttığı, çocuk öldüren polisin değil, düşüncesini ifade eden muhalifin yargılandığı, cezaevlerindeki hasta mahpuslar yerine iktidarın sahiplendiği isimlerin tahliye edildiği, ‘subliminal’ ifadesinin net bir şekilde suç konusu edildiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler yerine barış savunucularının cezaevinde olduğu garabet bir dönemi yaşıyoruz.
Bir kişi bir suçtan 3 defa tutuklanıyor, 3 defa tahliye ediliyor.
Demirtaş ve Yüksekdağ ile ilgili ‘sahtecilikle’ tutuklama kararı verildi.
Meclis’e de kayyum atandı. Şu anda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, milletvekillerine kayyum olarak atanmıştır. Özel yetki verildi fezleke hazırlamak konusunda. Son 2 haftadır Hakkari milletvekilimize 2 defa 15 fezleke geldi. Bir kayyum gibi her konuşmayı izliyor. Dolayısıyla Meclis’teki millet iradesine de kayyım atanmıştır.

'TAHLİYE VEREN HAKİM HASTALANIYOR!'

Tahliye veren hakimler ya hastalanıyor ya görevleri değişiyor
Ahmet Altan’ın tahliyesi meselesinde de 26. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ne tesadüftür ki 1 gün önce değişmiş. Tahliye veren hakimler ya hastalanıyor ya görevleri değişiyor.
Osman Kavala dosyası yine gerçekten dehşetli kesitler sunuyor yargılama mekanizmasına ilişkin. 16 ay sonra iddianame hazırlanıyor ve şu ana kadar hala hakkında bir tahliye kararı verilmemiş. Tutuklandığı dönemde bizzat Cumhurbaşkanının bu işin müdahili olduğunu bütün dünyaya ilan ettiğini unutmadık tabii.

'IŞİD'LİLER TAHLİYE EDİLİYOR'

Tabii yargı her zaman tutuklamıyor, bazen de gerçekten çok ilginç tahliye kararlarına imza atıyor. Mesela IŞİD üyeleri sabit ikametgah sahibidir diye tahliye edilebiliyor. Ya da İçişleri Bakanlığının başına ödül koyduğu IŞİD üyeleri böyle arada arafta tahliye edilebiliyor. Tesadüfe bakın ki bütün Hizbullah sanıkları tahliye edildi. Ama aynı hukuki durumda, aynı şartlarda diğer tutuklular, hükümlüler tahliye edilmiyor. Yargı tek yargı değil. Yargı çifte uygulamalarla, ayrımcı uygulamalarla aslında tarafını da belli etmiş oluyor.
Tüm toplumsal krizlerin sebebi adaletten uzaklaşılan iklimdir.
Selçuk Mızraklı, ve Demirtaş, Yüksekdağ ve daha bir çok arkadaşımız bulundukları ilden binlerce kilometre ötede cezaevlerine naklediliyorlar. Bunu bize izah eder misiniz? Bunun eziyetten, kendilerine ve ailelerine işkenceden ve kötü muameleden bir farkı var mı?

'OSMANİYE CEZAEVİNDE AÇLIK GREVİ VAR'

Şu anda Osmaniye cezaevinde 13’üncü gününde bir açlık grevi var. 30 kişi açlık grevinde. Hapishanede yaşanan kötü koşullardan dolayı bir açlık grevi başlatmış durumdalar. Bu çok önemli bir yerde duruyor. Bu açlık grevinde var olan taleplerin bir an önce karşılanmasını istiyoruz. İşkence uygulamaları konusunda da sorularımıza hiçbir şekilde yanıt verilmiyor. Daha iki hafta önce gençlik meclisi yöneticilerimiz, üyelerimiz İstanbul’da işkence gördüler. Avukatlara yönelik uygulama ile işkence bir birinden bağımsız değil. İnsan Hakları Komisyonunda avukatlara ‘it sürüsü’ diyebilecek kadar bir siyaset var.

TECRİT

Son olarak tecrit ile ilgili, İmralı adasına yönelik tecrit ile ilgili sizin bir açıklamanız vardı Sayın Bakan. Dediniz ki 'Çözüm Süreci ile ilgisi yok, İstanbul seçimiyle de ilgisiz. Mahkeme kararı ile görüşmeye ilişkin hukuki engel kalkmış oldu.' Bir hukuki engel yok şu anda ne engel var? Neden avukatlar görüşemiyor? Bu konuda en üst düzeyli yetkili olarak 'Engel kalkmış oldu' dediğiniz halde avukatlar ve aileler neden görüştürülmüyor? Tecrit konusundaki ısrarın amacı nedir?"