Bilgen: HDP toplum için fedakârlık yapıyor

HDP Kars Belediye Eşbaşkan Adayı Ayhan Bilgen, "Türkiye toplumunun bir değişim talebi var ve bu talebi HDP doğru okumaktadır. Gerekirse fedakârlık yaparak, küçük hesaplara düşmeden bu toplumsal talebin gereğini yapmaktadır" dedi.

HDP Kars Belediye Eşbaşkan Adayı Ayhan Bilgen, yerel seçimlerden projelere, İmralı tecridinden açlık grevlerine, gündeme ilişkin soruları ANF’ye değerlendirdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), seçim çalışmalarını tecrit ve açlık grevlerinin iç içe geçtiği yoğun bir gündemle karşılıyor. HDP Başkanvekili ve Kars Belediye Eşbaşkanı Adayı Ayhan Bilgen bu durumu, “Tecride karşı mücadele ve sandık mücadelesi birbirini bütünleyen sorun ve çözüm arayışlarıdır” diyerek özetledi.

Türkiye’nin sorunları nasıl iç içe geçmişse, çözüme dair çabaların ve arayışların da birbirini etkilediğini ifade eden Bilgen, bir ülkede temel demokratikleşme, hukuk ve insan hakları sorunlarının hem sandık mücadelesiyle hem de toplumsal muhalefetin yürüttüğü çalışmalarla doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Bilgen, “Tecrit bu ülkedeki barışın kurumsallaşmasını engelleyen en önemli kriz noktasıyken sandık da bu krizden çıkmak, demokratik bir alternatifi geliştirmek için önemli bir fırsattır. Dolayısıyla ikisini birbirinden ayırmak ve birbirinin alternatifi gibi görmek yanlış bir analizdir. İkisi birbirini tamamlayan, birbirini bütünleyen sorun ve çözüm arayışlarıdır” dedi.

‘LEYLA GÜVEN’İN TALEBİ BÜTÜN ÜLKEYİ İLGİLENDİRİYOR!’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekilli Leyla Güven’in sürdürdüğü açlık grevinin 87’nci gününe girdiğine işaret eden Bilgen, iktidar ve Meclis'in bu duruma kulak tıkamasının kabul edilemez olduğunu kaydetti. Leyla Güven’in talebinin bütün ülke demokrasisini ve toplumsal barışı ilgilendirdiğini vurgulayan Bilgen, “Leyla Güven öncülüğünde cezaevlerinde devam eden bu kararlı mücadelenin yükseliyor olması bu konunun görmezden gelinip, yok sayılıp, üstünün örtülmesi imkanını kimseye vermeyecektir. Burada bir milletvekilinin eylem yapması ciddi bir anlam taşıyor. Bu eylem İmralı adasında uygulanan hukuk tanımaz ve keyfi sistem ile ilgilidir. Özel bir jest, ayrıcalıklı bir uygulama da beklenmiyor, sadece kanunen yapılması gerekenin gerçekleştirilmesi isteniyor ve bu mutlaka kazanılacaktır, elde edilecektir” diye konuştu.

‘SEÇİM TARTIŞMALARI KRİZİN ÜZERİNİ ÖRTME ÇABASI’

HDP’nin adaylarını geç açıkladığına dönük eleştirilere de cevap veren Bilgen, Türkiye’nin bu kadar erken seçim atmosferine sokulmasının iktidarın gündemi değiştirmeye dönük çabası olduğuna işaret etti. Ülkede ciddi bir ekonomi ve dış politika krizi ve hak ihlalleri sorunu olduğunu hatırlatan Bilgen, tartışmaların hangi partinin daha çok oy alıp, kimlerin koltuğa oturacağı etrafında döndüğü seçimlerin krizin üzerini örtmenin en kolay aracı olarak kullanıldığına dikkat çekti. Sıradan, demokratik bir rejimde seçime gidilmediğini vurgulayan Bilgen, seçime krizi örtmek anlayışıyla yaklaşmanın iktidara yaradığını kaydederek, “Seçimleri tabii ki önemseyeceğiz ve seçim sonucunun Türkiye’nin kaderini etkileyebileceğini bilerek çalışmalarımızı yürüteceğiz. Ama asla düzen partilerin mantığıyla hareket etmeyeceğiz” diye konuştu.

‘SİYASETİN ÖZNESİ PARTİLER DEĞİL TOPLUMDUR’

HDP’nin İstanbul, İzmir, Adana’da aday çıkartmama kararını değerlendiren Bilgen, batıda bir ittifakın sinyallerini verdi. Siyasetin asıl öznesinin parti değil toplum olduğunun altını çizen Bilgen, şunları kaydetti: “Partiler toplumsal beklentiyi iyi okuyup üzerlerine düşen görevi daha stratejik ve uzun eğilimli düşünerek planlarlar. Eğer siyaseti şahıslara koltuk bulmak veya sadece partiler arasındaki rekabetin parçası olarak okursanız yanlış bir pozisyona düşersiniz. Ve toplum sandıkta bazen sadece iktidarı değil yanlış hesap yapan muhalefet partilerini de cezalandırır. Türkiye toplumunun bir değişim talebi var ve bu talebi HDP doğru okumaktadır. Gerekirse fedakarlık yaparak, küçük hesaplara düşmeden bu toplumsal talebin gereğini yapmaktadır. HDP bu anlamda sandıkta, sokakta ve toplumsal alanda bir buluşma, bir stratejik akıl inşa etmenin ve daha uzun eğilimli düşünerek Türkiye’nin değişimini, dolayısıyla Kürt sorununun belki çözümsüzlüğü olan bloklaşmanın kırılmasını daha önemseyen bir yaklaşım ortaya koymuştur. Bu yaklaşımı sıradan bir seçim, sıradan bir parti mantığı içerisinde analiz etmek ve tartışmak da yanlış olur. Sonuç olarak siyasette öznenin partiler, liderler, şahıslar değil toplum olduğunu bilerek düşünmek zorundayız.”

'KÖTÜ VE DAHA KÖTÜ YÖNETİLİYOR!'

Bilgen, Türkiye’nin batısı ve Kürdistan açısından kötü ve daha kötü olarak tarif edilebilecek bir devlet mekanizması işletildiğini vurguladı. Türkiye’nin batısına nazaran Kürt illerinde daha rutinleşmiş bir baskı ve engellemenin söz konusu olduğunu hatırlatan Bilgen, ancak Kürt illerinde batıya göre daha direngen, daha örgütlü, bilinçli ve politik bir toplumun olduğunu vurguladı. Kürt halkının seçimi, iradesi kayyumlar tarafından gasp edilmiş ve her türlü etkinliğin yasaklandığı bir atmosferde karşıladığını anımsatan Bilgen, Venezüella Devlet Başkan Maduro’ya yapılan müdahaleye karşı duran AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi ülkesinde seçilmişleri hapse attırmasının demokrasiye çifte standartlı bakışın yansıması olduğunu vurguladı. Bilgen şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı burnunun ucunda demokrasinin temel kurumlarına, işleyişine, kurallarına tahammül edemezken ve kendisi için tehdit olarak görürken, dünyanın öbür ucundaki müdahaleyi kendine dert ediniyor ve son derece duyarlı, demokrat bir refleks ortaya koyuyor. Demokrasiyi sizi frenleyen, denetleyen, sizi sınırlayan boyutlarıyla kabul etmek istemiyorsunuz ama başka yerlerde bunu bir hak ve evrensel standart olarak görüyorsunuz. Bu bir anlamda demokrasiye çelişkili bakmanın, çifte standartlı bakmanın tipik bir yansıması.”

‘TARİHİ BİR MİRAS OLAN KARS ORTAÇAĞ KOŞULLARINA MAHKÛM EDİLİYOR’

Yerel seçimlerde Kars’ta Hatice Orhankazi ile birlikte HDP Belediye Eşbaşkanı adayı olan Ayhan Bilgen, seçim çalışmalarına hızlı başladı. Daha önce 2014 yerel seçimlerinde Adana Seyhan ilçesi Belediye Eşbaşkanı adayı olan Bilgen, şimdi de memleketi Kars’tan aday olmanın mutluluğunu yaşıyor. Kars’ın çok güçlü bir tarihi mirası olduğunu dile getiren Bilgen, yüzyıl önce henüz Cumhuriyet kurulmamışken Kars’ın Malakanlar, Ruslar, Ermeniler, Rumlar, Azeriler, Terekemeler, Kürtler, Türkmenlerden oluşan ortak bir şura ile yönetildiğini aktardı. Kars’ın bu yönüyle bu coğrafyada demokrasi kültürünün en önemli referans noktalarından birisini oluşturduğunu kaydeden Bilgen, 12 Eylül öncesinde de 1968-1978 kuşaklarının muhalefet hareketi ve toplumsal mücadelenin de Kars’ın birçok yerinde önemli bir referans ve birikim sağladığını belirtti. Kars’ın özellikle 12 Eylül darbesi sonrası yoğun baskının hedefi olduğunu anlatan Bilgen, yerel yönetimlerin zaman zaman CHP, AKP ve son olarak MHP tarafından yönetildiği Kars’ta denenmemiş tek partinin ve alternatifin HDP olduğunu vurguladı. Kars’ın şu anda çok kötü yönetildiğine işaret eden Bilgen, gözlemlerini şöyle aktardı: “Şehri deyim yerindeyse çöp götürüyor. Sokaklara köpek yoğunluğundan ötürü çıkılamıyor. Ne köy yolları var ne de şehir içi yollar. Resmen Ortaçağ koşullarında yaşamaya mahkûm edilmiş bir şehir var. Yoksulluk, işsizlik diz boyu; sağlık hizmetleri doğru düzgün yok. Belediye tam bir çeteleşmeyle rant pisliğinin içine batmış durumda. Böyle bir ortamda da halkta bir değişim talebi var. Bunun da sandıkta elbette bir karşılığı olacak. HDP 2014 seçimlerinde Kars’ta 4’üncü partiydi. Ben 2015 yılından beri burada çalışıyorum. Bu seçimlerde de doğrudan doğruya kazanmaya en yakın yerden yarışa başlamış durumdayız ve şu anda şehirde çok yoğun bir ilgi ve destekle karşılaşıyoruz.”

‘ŞURA GELENEĞİNİN DEVAMCISI OLACAĞIZ'

Kars’a yönelik tasarladıkları projelerinden de bahseden Bilgen, şehrin bütçeden aldığı kaynakların birilerine peşkeş çekilmemesi, yağmalanmaması ve şehrin temizlik, yol gibi asgari hizmetleri konusunda dürüst davranmanın, harcamalarda şeffaflığın ilk hedefleri olduğunu vurguladı. Bilgen, sadece merkezi iktidardan gelecek paraya ya da yerelden giderin geri dönüşüne değil, aynı zamanda yerelde kendisi kaynak üreten, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomiyi inşa etme hedefinde olduklarını dile getirdi. Bilgen projelerden birkaçını şöyle anlattı: “Bu şehrin iki önemli gücü var; birincisi kültür turizmine uygun bir tarihi miras var. Neredeyse her köyde bir kilise var, şehrin bir mahallesi Baltık mimarisinde; yine kalesi ve bütün birikimiyle muhteşem bir coğrafya. Turizmi özendirecek, teşvik edecek bir çaba ve tanıtım hizmetleri yapıldığında şehrin ekonomisi çok kısa sürede birkaç kat artabilecek potansiyele sahip. İkincisi de tarımsal ve hayvansal ürünlerdir. Bu ürünlerin markalaşması, tanıtım ve pazarlama alanlarının genişletilmesi şehirde yine birkaç basamak sıçrayabileceğimiz bir ortam ortaya çıkartacak. Aynı yüzyıl önce olduğu gibi şura geleneğinin devamı olarak katılımcı, kapsayıcı, çoğulcu belediyecilikle şeffaflığı sağlayarak, hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla şehirdeki ekonomik güvensizliği aşacak bir tabloyu hedefliyoruz.”