Bilgen: OHAL’den savaş haline geçişin altyapısını oluşturuyorlar

HDP’li Ayhan Bilgen son çıkan KHK ile AKP’nin ülkeyi darbe ile iç savaş arasında sıkıştırarak; OHAL’den savaş haline geçecek altyapıyı oluşturduğunu ifade etti.

Son çıkan 695 ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’lerle yine binlerce kişi görevinden ihraç edilirken diğer yandan da tartışmalı birçok madde de torba yasa misali kanunlaştırıldı. Erdoğan’ın aylar öncesinden başlatmış olduğu cezaevlerinde tek tip elbise uygulaması da bu KHK’larla birlikte yasaya girdi. Toplumun birçok kesiminden maddelere ilişkin sert tepkiler gelirken; Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ‘Tek tip elbiseyi parçalayıp çöpe atacağız’ diyerek uygulamaya karşı tepkisini ortaya koydu. Sadece tek tip kıyafet değil 15, 16 Temmuz’da yapılan ‘sivil savunmalara’ ilişkin de yargı zırhı getiren 121. Madde kamuoyunda paramiliter güçlerin silahlanmasının önünün açılması olarak yorumlandı.

Yeni KHK’ları ve beraberinde gelebilecek düzenlemeleri HDP sözcüsü ve Milletvekili Ayhan Bilgen ANF’ye değerlendirdi.

Bilgen ilk olarak tek tip elbise uygulamasının referandumdan bu yana Cumhurbaşkanı tarafından gündemde tutulduğunu ve adeta bakanlıklara dayattığını hatırlatıyor. İdam tartışmaları gibi bunun da halkın talebi olmadığını ama böyle gösterilerek kamuoyunun çok uzun süredir manipüle edildiğini söyleyen Ayhan Bilgen “Fakat halkın başka talepleri ve beklentileri var. Ama Erdoğan bunu da tıpkı idam tartışması gibi kendi güvenlikçi konseptinin üzerine kurmaya çalışıyor” diyor.

TEK TİP KIYAFET TÜM TOPLUMUN SORUNU

Tek tip kıyafet uygulamasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını dile getiren HDP’li Bilgen buna sadece tutukluların ve cezaevindekilerin değil, tüm toplumun tepki göstermesi gerektiğinin altını çiziyor: “Bu konu Türkiye’de bir fitili ateşleyebilecek bir konuma sahip. Geçmiş bunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu uygulama özellikle siyasilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin ve terörle suçlananların yargılama sürecinde savunma yapmaması ve mahkemeye çıkmaması için bir bahaneye çevriliyor. Bize göre cezaevindeki arkadaşlarımızın kararlılığı son derece önemli ve değerlidir ama bu sorun sadece cezaevindekilerin omuzlarına bırakılacak bir yük olamaz.”

HANGİ SUÇLAR YARGIDAN KAÇIRILMAK İSTENİYOR

KHK’daki 121. madde ile getirilen yasal zırhın ise 15 Temmuz’da işlenen suçları örtmek anlamına geldiği gibi bundan sonraki süreçlerde de toplumsal linçlerin ve çatışmaların da önünü açacağına dikkat çeken Ayhan Bilgen: “Darbeye karşı çıkmak, birinin boğazını kesmeyi meşrulaştırabilir mi? Ya da demokrasiye sahip çıkmak için bu suçları işlemek olağan mıdır? Hangi suçlar yargıdan kaçırılmak isteniyor? Eğer bu bir savunma hakkı ise bunun için KHK’ya ihtiyaç yok zaten yasada kendi savunma hakkın bulunuyor. Demek ki meşru müdafaa hakkını aşan suçlar var ve bunları üstü kapatılmaya çalışılıyor. Sonuç olarak bu her iki madde de Türkiye’de toplumsal çatışma ortamı kurmak ve ülkeyi yeni yeni olağan üstü durumlara zorlamaktır. Bu tehlikeyi görmek gerekiyor” diye konuşuyor.

AKP DARBE KOŞULLARINI OLUŞTURUYOR

AKP’nin toplumsal kesimleri kriminalize ederek ve muhalefeti terör yaftasıyla yalıttığını dile getire Bilgen, bunun tek taraflı bir saldırı olduğunu ama artık iktidara yetmediğini ise şu sözlerle anlatıyor: “Bu tek taraflı gerilim stratejisinin ve saldırının istenen sonuçları vermemesi, işin doğrudan sokakta bir çatışmaya, infazlara zemin oluşturma düzeyine ulaştı. Bu son derece riskli ve tehlikeli bir tercihtir zira kendi iktidarını korumak için bile olsa tam tersi sonuçlar doğurabilecek gelişmeleri de beraberinde getirebilir. Türkiye’de gün geçtikçe darbe koşulları olgunlaştırılıyor. AKP attığı her adımla tıpkı 15 Temmuz’dan önce nasıl askerin bazı illerde yaptığı uygulamaların yargılanmaması için düzenlemeler getirdiyse şimdi de benzer bir süreci işletiyor. Bununla birlikte ülkeyi iş savaşla darbe arasında sıkışmaya itecekler.”

SADECE 15-16 TEMMUZ’U KAPSIYOR DEMEK MANİPÜLASYON

AKP’nin 121’inci maddeye ilişkin ‘Sadece 15- 16 Temmuz’u kapsıyor’ diye açıklamalarına karşın ne düşündüğünü sorduğumuz Bilgen, bakanlar ve vekillerin KHK metinlerini imzaladıktan sonra gördüğünü belirterek cevaplıyor ve şöyle devam ediyor: “Orada bir ifade eksiği ya da hatası varsa onu yayınlamadan önce göreceklerdi. Yasada çok açık bir şekilde 15 Temmuz ve sonrası yazıyor. Bu cümleyi sadece 16 Temmuz’la sınırlandırmayacakları açıktır. Öte yandan sadece darbe değil terör de diyor. Hepimiz biliyoruz ki bu ülkede barış isteyen akademisyenler de hükümeti eleştiren gazeteci köşe yazarı da belediye başkanı da milletvekili de bu kapsamda yargılanıyor ve hatta tutuklanıyor. Burada terör kavramının ne kadar yaygın ve kapsamlı kullanıldığı çok açık. Bunun sadece 15 Temmuz’la sınırlı olduğunu söylemek de kamuoyunu manipüle etmekten, tepkilerden duyulan rahatsızlıktan başka bir şey değil.”

Bilgen sürekli erken seçim tartışmalarına ilişkin ise “Türkiye’nin gündemi seçim değil, OHAL’dir. Seçimin çözüm olabilmesi için öncelikle ortamın demokratik standartlara kavuşması gerekiyor” diye yanıtlıyor.

HDP olarak yeni KHK’ları karşısında neler yapabilecekleri konusunda yerel ve merkezi düzeyde çalışmalarına hemen başlayacaklarını kaydeden Bilgen, zaten KHK’lar çıkmadan önce de tavırlarını ortaya koyduklarını belirtiyor ve “Bu artık bir tavır belirleme değil, ne yapmalı nasıl yapmalının harekete geçeceği bir ortamıdır. Yoksa bunun eleştirisini yapmak tek başına sorunu çözmeye yetmez” diye konuşuyor.