Bir çürük iddianame...

Bir çürük iddianame...

Kürt basınına yönelik 20 Aralık 2011'de düzenlenen ve 44 gazetecinin gözaltına alınıp, 36'sının tutuklanmasıyla sonuçlanan operasyonun iddianamesi hazırlandı. Kara komedi niteliðindeki iddianamede gazeteciler "örgüt üyeliði ve yöneticiliði"yle suçlanıyor. Suçlamalara konu edilen “deliller” daha çok “faşizmin hukuku”nu andırıyor.

Gazetecilerin haber merkezleriyle telefon ve e-posta üzerinden yine haber içerikli görüşmeler yapmaları, yurtdışına çıkmaları, Roj TV'ye baðlanarak gündem aktarmaları da "suç unsuru" olarak kabul ediliyor. Ýddianameye, gazetecilerin Facebook hesapları üzerinden yazdıkları dahi eklendi.

TELEFONDAKÝ KONUŞMADAN YOLA ÇIKILIP, 'DEVLETE-BAŞBAKANA HAKARET' SUÇLAMASI

Özgür Gündem'in tutuklu yazarı Nurettin Fırat'ın 28.05.2002 tarihinde sadece bir ihbar üzerine evinde gözaltına alınması, konuyla ilgisi olmamasına raðmen iddianamede yer alıyor. Ayrıca kişilerin telefondaki sözleri, hukukta yer almamasına raðmen, 'devlete hakaret' suçlaması olarak konu ediliyor. Ýddianamede, Nurettin Fırat'la ilgili olan 153. sayfasında, Fırat'ın Ramazan Pekgöz'le yaptıðı bir telefon görüşmesine de yer veriliyor. Fırat ve Pekgöz arasındaki 2008'deki bu görüşmede DTP'nin kapatılması üzerine bir diyalog yaşanıyor ve Fırat, "Boşver lo kapatıyorlarsa kapatsınlar şerefsizler. Kapatıyorlarsa bu devleti ne edelim?" ifadelerini kullanıyor. Fırat'ın bu sözleri iddianamede, "devlete hakaret niteliðinde beyanlarda bulunmak" şeklinde suç unsuru olarak deðerlendiriliyor. Yine Fırat ve Pekgöz arasında, Tayyip Erdoðan'ın Diyarbakır ziyaretine ilişkin diyalog da, "Nurettin Fırat'ın devletin Başbakanına aðır küfürlerde bulunduðu, Diyarbakır iline ne yüzle geldiðini söylediði görülmektedir" şeklinde savcının deðerlendirmesine tabi tutulmuş.

YURTDIŞINA ÇIKMAK, YASALARA GÖRE SUÇ MU?

Ayrıca gazetecilerin yurtdışına çıkmaları da “suç” olarak görülüyor. Ýddianamenin 156. sayfasında yine Nurettin Fırat'ın 2007 yılının 13 Temmuz tarihinde Şırnak Habur Kara Hudut Kapısı'ndan çıkış yapması PKK'nin aynı tarihlere denk gelen bir konferansıyla ilişkilendirilerek, sadece bu 'bulgu' üzerinden, "Örgüt kamplarında gerçekleştirilen Basın Yayın Konferansı'na katıldıðı anlaşılmıştır" deniliyor.

SÝLAH DEÐÝL FOTOÐRAF BULUNDU AMA OLSUN!

Ýddianamede 'Batuhan Yıldız' ismiyle gizli tanık olarak gösterilen kişinin iddiaları da, delil niteliðinde kullanılıyor. Gizli tanıðın, DÝHA çalışanı Ertuş Bozkurt için, "Bu şahsın 2009 yılında YRD'nin 5. konferansına katıldıðını duydum" ifadesi, Bozkurt'un suçlanması için yeterli görülüyor. Bozkurt'un haber için bulundurduðu kimi fotoðrafların incelenen dijital malzemeleri arasında yer alması, iddianamede "suç unsuru" görülüyor. Bu kapsamda PKK lideri Abdullah Öcalan ile Kemal Pir ve Mazlum Doðan'ın fotoðraflarının bilgisayarından çıkması "PKK/KCK'nin örgüt propagandasını yaptıðı anlaşılmaktadır" şeklinde deðerlendiriliyor.

CENAZE NAMAZININ SAATÝNÝ SORMAK DA SUÇ!

DÝHA muhabiri tutuklu Çaðdaş Kaplan'la ilgili olarak, iddianamenin 533. sayfasında yer alan “deliller” de, kara komediyi andırıyor. Kaplan'ın, yaşamını yitiren PKK'li Ebru Muhikancı'nın cenazesiyle ilgili yaptıðı şu görüşme, savcı tarafından 'suç' olarak kabul ediliyor:

"Harun: Şey biz, cenaze ambulansla geldi

Çaðdaş: Geldi mi?

Harun: He şu an Mele Ömer Camisine bırakacaðız

Çaðdaş: Hangi namazdan sonra defnedilecek? Öðlen mi?

Harun: Yok ikindi."

Ýddianameye alınan bazı telefon görüşmelerinin ise hangi mantık çerçevesinde alındıðı anlaşılamadı. Örneðin, Çaðdaş Kaplan'ın ANF’ye haber yapanlar arasındaki Ýsmail Yıldız'la bir duruşma haberi için yaptıkları şu görüşme var:

"Ýsmail: Çaðdaş YDGM'leri getirdiler mi?

Çaðdaş: He, 72 kişi gelmiş

Ýsmail: Hıı. Başladı mı duruşma?

Çaðdaş: Öðleden sonra."

AVUKATLARA KÜRT DEÐÝL, 'TERÖRÝST' DEMESÝ GEREKÝYORMUŞ!

Kaplan'ın avukatların tutuklanmasıyla ilgili Roj TV'ye baðlanarak canlı yayında bilgi vermesi iddianamede, avukatların Kürt kimliðine dikkat çekmesi üzerinden 'suç' sayılıyor. Ýddianamede, Kaplan'ın niçin 'terör örgütüne' deðil de 'Kürt avukatlara operasyon' şeklinde haber aktarması, belli bir amaçla tercih edilen “illegal dil” gibi yansıtılıyor.

'FACEBOOK DUVARI' DA SUÇ MAHALÝ!

Ýddianamede Ýsmail Yıldız'la ilgili 625. sayfasında yer alanlar ise hukukun tükendiðini özetler nitelikte. Ýsmail Yıldız'ın 'Rawin Sterk' isimli facebook hesabındaki 'bilgiler' bölümünde 'ANF'de çalışıyor' ifadesi dahi iddianamede yer alıyor.

Yıldız'ın facebook'ta paylaştıðı bir yazıda kullandıðı, 'Türkiye Foseptik Millet Meclisi' ifadesi, iddianamede; “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına ve 545 milletvekiline hakarette bulunduðu tespit edilmiştir" şeklinde ele alınıyor. Yine yaşamını yitiren bir gerillaya dair "Ýnsanlarımızı öldürüyorlar" şeklinde facebook hesabının 'duvar' bölümündeki Yıldız'ın cümlesi ve paylaştıðı fotoðraf da, "örgüt mensubunu övücü mahiyette" deðerlendirilerek, 'suçlar' arasına katılıyor.

ANF NEWS AGENCY