Brüksel Katliamı komisyonunda Türkiye’nin rolü de tartışıldı

Belçika’da 22 Mart 2016’da DAİŞ çetelerince düzenlenen çifte saldırının faillerinden el Bakraoui’nin Türk yetkililerince bilinçli olarak bu ülkeye iade edilmediği ve Hollanda’ya inmesine olanak sağlandığına dair şüpheler bir kez daha gündemde.

Belçika Federal Parlamentosu’nda katliama ilişkin kurulan araştırma komisyonuna konuşan İstanbul’daki Belçika Konsolosluğu Emniyet Müşaviri Sebastien Joris, İbrahim el Bakraoui’nin Türkiye’de yakalandığı Haziran 2015 ile Hollanda’ya sınırdığı edildiği 14 Temmuz 2015 arasındaki sürece dair soruları yanıtladı.

SINIRDIŞI EDİLİŞİ SON ANDA BİLDİRİLDİ

Sebastien Joris, Brüksel’deki katliamı düzenleyenlerden olan El Bakraoui’nin Türk polisince Antep’te yakalandığına ilişkin bilginin kendisine 15 gün sonra, yani 26 Haziran 2015’te verildiğini söyledi. Bu tarihten İbrahim El Bakraoui’nin Hollanda’ya sınırdışı edildiği 14 Temmuz’a kadar geçen sürenin ‘karmaşık’ olduğunu savunan Joris, uluslararası arama kararının olmamasının etkili olduğunu kaydetti.

Türk devletinin DAİŞ çetesinin elini kolunu sallayarak Hollanda’ya gelmesindeki rolüne ilişkin de konuşan Joris, gözaltına alındığı 15 gün sonra kendisine bildirilen çetenin vatandaşı olduğu Belçika yerine Hollanda’ya sınırdışı edildiğinin ise son anda bildirildiğini hatırlattı. Joris, bu nedenle Amsterdam’a inenen çetenin takibinin yapılamadığının altını çizdi.

Joris, El Bakraoui’nin Türkiye’de yakalanması, sınırdışı edilmesi ve yine yakalanmasına gerekçe olan ‘terörizm suçlamalarına’ dair detayların Türk yetkililerce gerekli hızlılıkta bildirilmediğini belirtti.

‘TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ YAPMIŞ OLSAYDI HAREKETE GEÇEBİLİRDİK’

İbrahim El Bakraoui meselesinde Sebastien Joris adlı konsolosluk görevlisi polis ataşesinin suçlanmasına tepki gösteren Belçika polisinin uluslararası işbirliğinden sorumlu komiseri Peter De Buysscher de, Türkiye’nin rolüne dikkat çekti.

De Buysscher, Türk otoritelerinin yakalanan ve sınırdışı edilen yabancılara ilişkin bilgileri çok geç paylaştığını ve bunu da genellikle polis kanalı yerine diplomatik temsilcilikler kanalıyla yaptığını söyledi. De Buysscher, ilgili ülkelerin konsolosluklar kanalıyla bilgilendirilmesinin büyük ve oldukça önemli bir zaman kaybına yol açtığının altını çizdi.

Polis yetkilisi, Türk polisinin İbrahim El Bakraoui vakasında olduğu gibi tutuklama ve sınırdışı gerekçelerini aylar sonra ve ‘muğlak ifadelerle’ bildirdiğine vurgu yaptı. Peter De Buysscher, Türk yetkilileri suçladığı konuşmasında, zamanında bilgilendirilmiş olmaları halinde El Bakraoui’ye karşı zamanında harekete geçebilecekleri tepkisini verdi.

ERDOĞAN’IN SÖZLERİ ŞÜPHELERİ ARTTIRMIŞTI

22 Mart 2016’da Brüksel metrosunda ve Zaventem Havaalanı’nda İbrahim ve Khalid el Bakraoui ile Najim Laachraoui adlı DAİŞ çetelerince düzenlenen intihar saldırılarında 32 kişi yaşamını yitirmişti.

Ancak katliamdan birkaç gün önce Kürtlerin Brüksel’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için yaptığı çadır eylemini hedef alan Türk diktatörü Tayyip Erdoğan, Belçika’yı açıkça ‘bombaların patlamasıyla’ tehdit etmişti.

Erdoğan, "Brüksel'de veya AB'nin herhangi bir şehrinde bu bombalarının patlamaması için hiçbir sebep yok. Mayın tarlasında dans etmek gibidir bu. Koynunuzda yılan besliyorsunuz. Beslediğiniz o yılan her an sizi de sokabilir. Bombalar sizin şehirlerinde patladığında bizim ne hissettiğimizi anlayacaksınız, ancak çok geç olacak" demişti.