14 Temmuz 1982 Büyük Ölüm Orucunun üzerinden 35 yıl geçti. Kürdistan’da yeni kuşaklar 14 Temmuz ruhuyla büyüdüler ve şekillendiler. Eğer soykırımcı sömürgecilik tüm zalimliğine rağmen Kürt’ü bitiremediyse; Kürt hala ayakta ve tarihin en kutsal direnişini veriyorsa, bunu sağlatan, Önder Apo çizgisinde var olan 14 Temmuz direniş ruhudur. 14 Temmuz direniş ruhu var oldukça hiç kimse Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamının önüne geçemez. 14 Temmuz direniş ruhu, Sur’un büyük komutanı Çîyager şahsında ölçüleri yükselerek yeni bir karakter kazanmış ve yenilmezliğini daha da güçlendirmiştir. Bu açıdan 2017 14 Temmuz’unda 14 Temmuz ruhu daha da güçlenmiş biçimde soykırımcı sömürgeciliğe karşı direnmekte; Ortadoğu’da tüm halkların özgür ve demokratik yaşam mücadele gücü olarak Ortadoğu’nun demokratik devrimini geliştirmektedir.
14 Temmuz direnişi güncelliğini 35 yıl öncesi gibi korumaktadır. Çünkü Tayyip Erdoğan-Bahçeli zihniyeti 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinden daha fazla soykırımcı ve faşisttir. Hatta Kenan Evren’e rahmet okutturacak kadar faşist ve soykırımcıdırlar. Kenan Evren, soykırımcı sistemin bir memuru gibi kendisine verilmiş görevi yaparken, Tayyip Erdoğan ve Bahçeli, soykırımcı faşist sistemin militanları olarak Kürt’e karşı savaş açmışlardır. Erdoğan’ın her gün tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak demesi bu gerçekliğin ifadesidir. Her sabah Kürtleri soykırıma uğratma yeminini tekrarlamaktadır. Tek millet derken tabii ki tek dil de demektedir. Tek millet demek, aynı zamanda tek dil demektir; hatta tek mezhep demektir. Yani dil Türkçe, din ise Sünni Hanefi İslam mezhebidir. Türkiye şimdi kapkara tekçi rejimle yönetilmektedir. Zaten faşizm de tekçilik demektir, tek renk demektir.
SOYKIRIMCI FAŞİZM KÜRT’ÜN KÖKÜNÜ KAZIMAYI AMAÇLIYOR
Şimdi bu kapkara soykırımcı faşizm 1980 12 Eylül rejimi gibi Kürt’ün kökünü kazımayı amaçlıyor. 12 Eylül rejimi nasıl ki PKK şahsında Kürt’ün kökünü kazımayı amaçlıyorduysa, faşist şef Erdoğan da PKK şahsında Kürt’ün kökünü kazımayı hedefliyor. Çünkü PKK tasfiye edilmeden Kürt’ün kökünü kazımak mümkün değildir. PKK artık Kürt’ün direnme gücüdür, özgürlük ve demokrasi ruhudur. PKK var oldukça hiç bir güç Kürt’ün özgürlük ve demokrasi mücadelesini ezemez, önünde duramaz. PKK var oldukça Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam mücadelesi güçlenerek devam eder. Nitekim PKK’ye her darbe vurduk dediklerinde PKK daha güçlü biçimde karşılarına çıkmaktadır. PKK şu anda sadece Bakurê Kurdîstan ve Türkiye’de değil, tüm Ortadoğu’da özgürlük ve demokrasi gücü haline gelmiştir. Halkların umudu haline gelmiştir. PKK şahsında Kürtler tüm Ortadoğu halkları arasındaki eşitlik, kardeşlik köprüsü olmuştur. Kürtler bugün Ortadoğu halklarını birleştiren ve güçlendiren konumdadır. PKK, Ortadoğu’yu böl, parçala, yönet politikasına karşı birleştirme ve güçlendirme politikasıyla Ortadoğu halklarının umudu olmuştur. Demokratik Ulus çizgisi de bu birleştirme ve güçlendirmenin teorik ifadesidir.
14 TEMMUZ KÜRT SOYKIRIMINA KARŞI VAR OLMA GÜNÜDÜR
14 Temmuz direnişçiliği bugün Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli faşizminin Kürt’ün kökünü kazıma saldırısına karşı direniş ruhu olduğu gibi, Ortadoğu tarihini, kültürünü çarpıtanlara karşı da, bu kültürün kökünü kazımak isteyenlere karşı da bir mücadele gücüdür. 14 Temmuz direniş ruhu Kürt soykırımına karşı Kürt’ün var olma gücü olduğu gibi, kapitalist modernite ve oryantalizmin Ortadoğu’nun tarihsel toplumsal değerlerini bitirme saldırısına karşı da direnme gücüdür. Ortadoğu’yu savunma gücüdür. Önder Apo kendisini Ortadoğu’nun tarihsel, toplumsal ve kültürel değerlerini savunan bir devrimci önder olarak tanımladı. Ortadoğu lafta savunulmaz. Ne sözde anti-emperyalistlikle, ne de sapkın dincilikle Ortadoğu savunulabilir. Ortadoğu’nun tarihi köklerine bağlı kalınır ve bu değerler çağdaşlaştırılırsa savunulabilir. Önder Apo buna Demokratik Modernite dedi. Gerçek demokratikleşmenin batının bireyciliğine dayalı değil, Ortadoğu’nun toplumsallığına dayanılarak gerçekleşebileceğini söyledi.
Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, Ortadoğu’nun tüm tarihsel değerlerine ihanet eden modernist ajanlardır. Batının pozitivizmini esas almaktadırlar. Bu kadar milliyetçilik de, dincilik de, farklı kimliklere düşmanlık da batı pozitivist biliminin ortaya çıkardığı olgulardır. Şimdi batının pozitivist değerleriyle Kürt’ü soykırıma uğratmak istiyorlar. Kürt şahsında da tüm Ortadoğu değerlerini soykırıma uğratmak istiyorlar. Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, 12 Eylül faşizminden daha faşist kök kazıcıdırlar. Kenan Evren bu kök kazımayı Türkiye sınırları içinde yapmak isterken, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli bu kök kazımayı Türkiye sınırları dışına taşımışlardır.
Şu anda da bir kök kazıma saldırısı var. Tayyip Erdoğan hiçbir yerde Kürt’ün siyasi irade olmasını kabul etmiyor. Bu, siyasi soykırım demektir. Siyasi soykırım da fiziki, kültürel her türlü soykırımın başlangıcıdır. Bu kök kazımaya karşı ihtiyaç olan da 14 Temmuz direniş ruhudur. Sur direniş ruhudur. 14 Temmuz direnişçiliği, kök kazıma saldırısına karşı koşullar ne kadar zor olursa olsun direnip başarmanın tarzıdır. 14 Temmuz direnişçiliği için zor koşullar, imkansızlık diye bir şey yoktur. Zor koşullar sadece direnme gerekçesidir. Zaten 14 Temmuz direnişçiliği zor koşullar direnişçiliğidir; zor koşullarda var olan direnişçiliktir. 14 Temmuz direnişçiliği, zor koşulların olduğu yerde vardır. 14 Temmuz direnişçiliği, zorun zoru koşullarda başlar, var olur ve anlam kazanır. Şu anda da ihtiyaç olan 14 Temmuz direnişçiliği ve ruhudur. Zaten bugün de Tayyip Erdoğan-Bahçeli faşizmine karşı 14 Temmuz ruhu ile direnilmektedir. Nitekim soykırımcı sömürgeciliğin tüm saldırıları 14 Temmuz ruhuyla boşa çıkarılmaktadır. Dağda, ovada, şehirde özgürlük savaşçıları 14 Temmuz ruhuyla kahramanca direnerek ölümsüzleşmektedirler. 14 Temmuz ruhu ölümsüzlüktür. Çünkü zorun zoru koşullarda direnmek ancak kutsal bir amaç için olabilir. Bugün bu kutsal direniş ilk toplumsallığın yaratıldığı, ilk insanlık kültürünün yaratıcısı olan Kürtlerin var olma direnişi olarak sürmektedir. Kürtler kendi şahıslarında tüm insanlığın ve Ortadoğu değerlerinin direnişini vermektedirler.
14 TEMMUZ RUHU SOYKIRIMA SÖMÜRGECİLİİ YENİLGİYE UĞRATACAKTIR
Tayyip Erdoğan Kürt’ün kökünü kazımak istiyor, kök kazıma harekatı yürütüyor. Ancak karşısında da kök kazıma saldırısına karşı direnmiş, başarılı olmuş, Kürt’e yeni bir direniş ruhu, ölçüsü ve karakteri kazandırmış 14 Temmuz ruhu ve direnişçiliği bulunmaktadır. 1980’li yıllarda kök kazıyamayanlar bugün hiç kazıyamazlar. Askeri faşist cuntanın kendini hakim kıldığı, karşısında direnişin kalmadığı ve faşizmin kendisini en güçlü hissettiği zamanda 14 Temmuz direnişçiliği faşizmi yenilgiye uğratmıştır. PKK’nin ve Kürt halkının güçlü olduğu, AKP iktidarının zayıf olduğu bir dönemde 14 Temmuz ruhu bu kök kazıma harekatını da bozguna uğratacaktır. Bu direniş karşısında ne dönemin Kenan Evren’i olan Tayyip Erdoğan, ne de 12 Eylül zindanının Esat Oktay’ı gibi kök kazımanın uygulayıcısı olan Süleyman Soysuz ayakta kalabilir. 14 Temmuz direnişçiliği dün Kenan Evren ve Esat Oktay’ı bitirdiği gibi, bugün de Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soysuz’u da bitirecektir.
1980’li yıllarda Kenan Evren ve Esat Oktay’ı bitiren Hayri, Kemal, Akif, Ali Çiçek, Sakine Cansızdı. Bugün Kürt Özgürlük Hareketi içinde binlerce Kemal, Hayri, Akif, Ali Çiçek ve Sakine Cansız bulunmaktadır. Bu açıdan Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soysuz’un akıbetleri de Kenan Evren ve Esat Oktay’dan farklı olmayacaktır.
14 Temmuz’un yıldönümünde halkımıza ve özgürlük savaşçılarına en zor koşullarda direnip başarmanın tarzını kazandıran Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’i bir kez daha minnet ve saygıyla anıyoruz. Onların yarattığı Kürdistan devriminin tarzı, yani zor koşullarda direnip başarmanın tarzı halkımız ve özgürlük savaşçılarımızın en büyük gücü olarak soykırımcı sömürgeciliği yenilgiye uğratacak; özgür Kürdistan, demokratik Türkiye ve demokratik Ortadoğu’yu gerçekleştirecektir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika