Canlı bomba Suruç'a 19 Temmuz'da girdi ancak o gün ne yaptığı dosyada yok
33 devrimcinin öldürüldüğü Suruç katliamına ilişkin 19 ay sonra tamamlanan iddianamede, DAİŞ'li canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün kamera görüntüleri yer alıyor.
33 devrimcinin öldürüldüğü Suruç katliamına ilişkin 19 ay sonra tamamlanan iddianamede, DAİŞ'li canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün kamera görüntüleri yer alıyor.
Suruç'ta 33 devrimciyi katleden DAİŞ'li Şeyh Abdurrahman Alagöz, bir gün önce Suruç'a gelmesine rağmen, iddianamede Alagöz'ün sadece 20 Temmuz gününe ilişkin kamera görüntüleri yer alıyor. Avukat Gülhan Kaya, Alagöz'ün 19 Temmuz günü kimlerle görüştüğünün araştırılması gerektiğini söyledi.
33 devrimcinin öldürüldüğü Suruç katliamına ilişkin 19 ay sonra tamamlanan iddianamede, DAİŞ'li canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün kamera görüntüleri yer alıyor.
Bu görüntülere göre Alagöz'ün kameralardaki ilk görüntüsü, 20 Temmuz günü saat 09.01 sıralarında tespit ediliyor. Alagöz, Aligör istikametinden ilçe merkezine giriyor. Patlamanın gerçekleştiği 12.01'e kadar 3 saat boyunca kent merkezinde dolaşıyor, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün önünden geçiyor.
Katliamın sanığı Yakup Şahin'in, Alagöz'ün 19 Temmuz akşamı Suruç'a geldiğini söylemesine rağmen, canlı bombanın bir gün önce nerede ne yaptığına dair hiçbir bilgi ve görüntü iddianamede yer almıyor.
CANLI BOMBA 19 TEMMUZ AKŞAMI SURUÇ'A GELMİŞ
10 Ekim Ankara katliamı davasından tutuklu yargılanan Yakup Şahin, katliamdan 20 gün kadar sonra Antep'te Halil İbrahim Durgun'la bir parkta otururken, Durgun'un kendisine ‘Suruç'ta patlamayı ben yaptım’ dediğini söyledi. Şahin'in ifadesi şöyle: "Suruç'ta patlamayı 'Ben yaptım' dedi. Ben de bunu duyunca şok oldum, çünkü televizyondan bu olayı IŞİD/DEAŞ terör örgütünün yaptığını duymuştum, bu nedenle Halil İbrahim Durgun'un da IŞİD/DEAŞ terör örgütü adına faaliyet gösterdiğini anladım. Ben de 'Sen yaptıysan burada nasıl duruyorsun' dedim. 'Patlamanın olduğu yerdeki şahıslar ölmeyi hak ettiler, bunlar şerefsizlerdir' dedi. Patlamayı nasıl organize ettiğini sordum. O da bana Suriye sınırında IŞİD/DEAŞ terör örgütü adına faaliyet gösteren Deniz Büyükçelebi isimli şahsın Türkiye'de eylemler yapmak üzere şahıs ve malzeme gönderdiğini, Suruç'taki bu canlı bomba eylemini gerçekleştiren şahsı Deniz Büyükçelebi, üzerinde yelek ile bana gönderdi, ben de bir gün evimde misafir ettim, ertesi günü gelmiş olduğu canlı bomba yeleğine patlayıcı madde koyarak bir motosikletli şahıs ile akşam vakitlerinde Suruç'a gönderdiğini patlamanın bu şekilde olduğunu bana söyledi. Ancak motosikletin ve üzerindeki şahıslar hakkında bana herhangi bir şey söylemedi. Ben de sorma ihtiyacı duymadım."
Şahin, Ankara katliamı soruşturması kapsamında verdiği ifadesinde ise, canlı bombanın Antep Elbeyli'den üstünde canlı bomba yeleği ile geçtiğini söyledi, "Deniz Büyükçelebi canlı bombayı gönderdi. Biz Gaziantep'te bir gece misafir ettik" dedi.
DOSYADA 19 TEMMUZ'A AİT GÖRÜNTÜLER YOK
Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Gülhan Kaya, canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün bir gün önce nerede kaldığı ve kimlerle görüştüğüne dair kamera görüntülerinin de araştırılarak dosyaya konulması gerektiğini söyledi. Alagöz'ün SGDF'nin eylemi için olağanüstü önlemlerin alındığı ilçede emniyet binasının önünden geçtiğine dikkat çeken Kaya, "Suruç, bir süredir zaten istihbarat birimlerinin cirit attığı bir yer. Ayrıca o gün SDGF'nin eylemi için ek önlemler alınmışken, Alagöz sokakta dolaşırken, emniyet binasının önünden geçerken nasıl fark edilmiyor?" diye sordu. Soruşturma savcıların başından beri "Bir fail var. O da patlamada öldü. Bu nedenle dosyayı kapatmak gerek" şeklinde bir yaklaşıma sahip olduğunu belirten avukat Kaya, "Bu yaklaşım iddianamede de görülüyor. Alagöz'ün 20 Temmuz öncesindeki ilişkilerini araştırmaya bile gerek görmemişler" dedi.
Savcılığın 19 ay boyunca sadece iki işlem yaptığına dikkat çeken Kaya, "Canlı bombaya dair görüntüleri toplamışlar. Ancak o görüntüler de sadece 20 Temmuz gününe ait. İkincisi de Yakup Şahin'in ifadesi alınmış. Savcılık aylardır başka hiçbir işlem de yapmamış" diye konuştu.
Soruşturmanın genişletilmesi yönündeki taleplerinin hiçbirinin karşılanmadığını belirten Avukat Kaya, şunları söyledi: "Suruç'tan önce ve sonra DAİŞ tarafından yapılan saldırı ve katliamlar arasındaki bağlantıların da araştırılmasını istedik. Ayrıca faillerin devlet ile ilişkilerinin ortaya çıkartılmasını istedik. Alagöz'ün ailesine, ilişkilerine, banka hesaplarına dair de araştırma yapılması gerektiğini belirttik. Ancak bunların hiçbiri yapılmadı."
Tüm soruşturma boyunca devam eden gizlilik kararına dikkat çeken Kaya, "Gizlilik kararını 'soruşturmanın amacının tehlikeye düşürülmesini, şüphelilerin kaçma ve delilleri yok etmesinin önüne geçmek' için aldıklarını söylediler. Ancak gizlilik kararının amacının, soruşturmayı kamuoyunun ve ailelerin dikkatinden kaçırmak olduğu ortaya çıkmış oldu" dedi.
Dönemin İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal'a verilen taksitli 7 bin 500 liralık para cezasını hatırlatan Kaya, "Bugüne kadar yapmadıkları işlemleri düşündüğümüzde, dosyanın üzerini kapatmalarını bekliyorduk. Ancak ailelerin, yaralıların, SGDF'li müvekkillerimizin ve diğer kurumların sokakta yürüttükleri adalet mücadelesi, dosyayı kapatmalarına engel oldu" dedi.
Katliamın tüm faillerinin yargılanması için hukuki girişimleri sürdüreceklerini belirten avukat Kaya, bu girişimlerle birlikte sokaktaki adalet mücadelesinin daha da büyütülmesi önemli" diye konuştu.