Cezaevinde 22 yıl sonra hakim karşısına çıktı

Cezaevinde 22 yıl sonra hakim karşısına çıktı

Muş’ta ‘Yeşil’ kod adlı kontrgerilla elemanı Mahmut Yıldırım’ın direktifleri sonucu 3 askerin verdiği ifadeler sonucu DGM tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılan Hulki Güneş, 4. yargı paketinde yapılan son değişikliklerin ardından 22 yıl aradan sonra yeniden hakim karşısına çıktı.

Muş’un Varto (Gimgim) İlçesi kırsalında 1992 yılında yaşanan çatışmada, 1 askerin ölümü, 2 askerin de yaralanmasından sorumlu tutularak 1992 yılında Amed’de Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Hulki Güneş dosyası 22 yıl aradan sonra yeninden açıldı. 4. Yargı paketinde yapılan değişikliğin ardından Türkiye ile Avrupa Konseyi arasında krize neden olan davanın görülmesine bugün Amed’de 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.

‘BANA KOMPLO KURARAK CEZA VERDİLER’

22 yıl aradan sonra ikinci kez hakim karşısına çıkan Güneş, "22 yıldır cezaevindeyim. Gözaltında iken çok kötü işkencelere maruz kaldım. Bu düzmece oyunla haksız bir şekilde 22 yıldır boşuna yatıyorum. Gençliğimi elimden aldılar, güzel günlerim cezaevinde geçti. Suçsuz ve günahsızım. Söz konusu eyleme katılsaydım bu kadar gücüme gitmezdi. Hiç girmediğim ve içinde yer almadığım bir eylemden dolayı ceza aldım. O dönem askerler baskı altında ifade vererek eylemde yer aldığımı söylediler. Oysa daha sonra ifadeleri baskı altında imzaladıklarını söylediler. O dönem itirafçılar da eyleme katılmadığımı söylediler. Ancak ifadeler dikkate alınmadı. Bana bir komplo kurarak ceza almamı sağladılar" dedi.

TANIK: YEŞİL VE JANDARMA KOMUTANI BASKI YAPTI

Mahkeme heyeti, o dönem Muş Varto’daki çatışmaya katılan er Tunay Ergül'ün dinlenmesine karar verdi. Duruşmada dinlenen tanıklardan Tunay Ergül, "Ben askerliğimi Varto ilçesinde yaptım. Muammer Yapakcı İlçe Jandarma Komutanımızdı. Komutanımızın da içinde bulunduğu bir grup askerle maç yaptık. Komutanımızın takımı yenilince bizi Oncalı karakoluna gönderdi. Bir gün sonra da örgüt kamplarının bulunduğu Haverdi bölgesine gönderdi. Yolda giderken 13.00 sularında timimiz pusuya düşürüldü ve PKK’lılar tarafından yoğun ateş altına alındık. Bu çatışmada 1 askerimiz şehit oldu, 2 kişi de yaralandı. Bu çatışma olayından 1 ay sonra Çayçatı köyüne tim olarak gittik. Ben dış güvenliği sağlıyordum, arkadaşlar evin içinden Hulki Güneş’i getirerek gözaltına aldılar. Komutanımız pusu olayına ilişkin ifademizi aldı. Ancak ben Güneş’in çatışma bölgesinde olduğu yönünde herhangi bir beyanda bulunmadım. Bir süre sonra ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, İlçe jandarma komutanımız Muharrem Yapakcı ve Ayhan isimli soyadını bilmediğim kişi, bana ‘Hulki Güneş’in çatışmada olduğu yönünde beyanda bulunmam için baskı uyguladılar’. Ben bunu kabul etmedim. Sonra bana işkence yaptılar. Silah zoru ile bana bir belgeyi imzalattılar" diye konuştu.

Mahkeme başkanı tanık Ergül’e, "Neden daha önce olayla ilgili bir beyanda bulunmadın ve davetiye çıkarılmamasına rağmen gelip tanıklık yapıyorsun" şeklindeki sorusuna Ergül, "Önceki yıllarda kendimi güvende hissetmiyordum. Bu olay nedeni ile iki kez suikasta uğradım. Uzun süredir vicdan azabı çekiyordum, bu nedenle gelip anlatmaya karar verdim. Özetle Hulki Güneş’i bize atılan pusu ve çatışma olayında görmedim" dedi.

Duruşmada söz alan Güneş'in avukatı Mervan Eren Gül ise, "Müvekkilimin cezalandırılmasına dayanak gösterilen tanıklardan Tunay Ergül duruşmada tüm gerçekleri söylemiş ve 92 yılında vermiş olduğu ifadelerin gerçeği yansıtmadığını beyan etmiştir. Zekeriya Koç adlı askerde belgeleri okumadan imzaladığını dile getirmişti. Bu nedenle müvekkilimin aleyhine değerlendirilen delillerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır. AİHM kararları ve dinlenen tanık beyanları dikkate alınarak 22 yıldır hükümlü olan müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum" dedi.

ERDAL İNÖNÜ'YÜ VURMAM İSTENDİ

Asker Tunay Ergül, iki yıl önce olayla ilgili olarak Varto Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde ise, şu beyanlarda bulunduğu ortaya çıktı: "Çatışmalarda gösterdiğim başarılardan dolayı Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, benimle yakından ilgileniyor ve övüyordu. Bir gün Yıldırım ve 3 kişi beni birliğimden alarak Tarım Müdürlüğü'nün binasına götürdü. Yeşil, bana  o dönem başbakan yardımcısı olan Erdal İnönü’nün ziyaret için Varto’ya geleceğini ve bu kişinin yanlış şeyler yaptığını söyledi. İnönü’nün DEP isimli parti ile ittifak yaparak bunları meclise soktuğunu söyledi. Bu nedenle Erdal İnönü’nün öldürülmesi gerektiğini ve bu işi de benim yapmam gerektiğini söyledi. Karşılığında ise bana 250 bin mark para vereceklerini söyledi. Bende Yeşil’e 'Neden bu iş için beni seçtiniz' şeklinde soruma Yeşil, 'Çatışmalardaki gayretini takip ettim. Bu nedenle seni seçtik" dedi. Yeşil, İnönü geldiğinde uzaktan ateş etmemi istedi, kendileri de etrafa ateş açarak karşılık yaratacağını söyledi. Beni öldüreceklerini anladığım için o gün söylediklerini kabul ettim, oradan çıktıktan sonra acil olarak izin alıp ailemin yanına gittim. Askerliğimin kalan yıllarını ise memleketimde geçirdim."

Duruşmaya kısa bir ara verdikten sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, Zekeriya Koç ve Zeki Kürklü’nün tanık olarak duruşmaya getirilerek dinlenmelerine, sanık Güneş’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

AİHM, 19 Haziran 2003 tarihinde Güneş’in yaptığı başvuruyla ilgili kararında, ‘askeri yargıç bulunduğu gerekçesiyle DGM’lerin adil ve bağımsız bir duruşma yapmadığı’ görüşünü dile getirmiş ve ‘Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesini ihlal ettiğine’ hükmetmişti. ‘Türkiye’nin AİHS’nin kötü muamele ve işkencenin yasaklanmasıyla ilgili 3. maddesini de ihlal ettiği’ görüşüne varan AİHM, ‘Güneş ile ilgili dava dosyasının tekrar açılmasını’ tavsiye etmişti. Ancak Türkiye, Avrupa Konseyi’nin uyarılarına rağmen, bu karara 12 yıl uymadı. Uzun süre bu dosyada adım atılmaması nedeniyle Avrupa Konseyi ve Türkiye arasında krize yol açmıştı.